bir dağın tarihi nasıl yazılır kurt, kuş ve çakal sesleriyle mi yoksa uçurumların uğultusunda bir çoban yalnızlığıyla mı nasıl yazılır bir dağın tarihi
çınarların köknarların dilini gelip anlatır mı o yaşlı bilge serer mi yalnızlığın haritasını bir ceylan postu gibi önümüze bir dağın tarihi nasıl yazılır
sevinç ve keder aynı patikada geyik sesleri tutmuştur kayalıkları eşkiya sessizliği bir yamaçta öteki yamaçta ateşböcekleri bir dağın tarihi nasıl yazılır
ozanlar anlatır belki yine de dağın ruhunu, soluk alışlarını birer aşiretmiş eskiden onlar sevda türküleriyle yaşarlarmış bir dağın tarihi nasıl yazılır
gelip yine de efsaneye bağlanır ne kadar anlatılsa da yaşanan aşklar birer efsanedir şimdi dağ dorukları birer efsanedir nasıl yazılır bir dağın tarihi
Bizim kültürümüzde yeri bence çok ayrı olan coğrafi oluşumlara verilen isim. Yalnizca bizim kültürümüzde değil tabii, tarihin herhangi bir bölümünde baskı gören tüm halkların kültüründe yeri vardır. Yine de ben bizim kültürümüzde bıraktığı izleri cok seviyorum. Belki fazlaca "şiirsel" bakıyorum olaya ama dağlar bana hep bir sığınak olarak görünmüş. Yazının tamami bitince fark ettim ki gerçeklikten uzak ve duygusal bir yazı olmuş. Eğer bunlara gıcıksanız devamını okumamanızı rica ediyorum, sizin iyiliğiniz için.
Dünyadaki pek çok devrim dağlarda başlamış, bir dağ gerekmiştir muktedirlere karşı koymak için. Islamiyet devriminin dağı nur dağıyken castro'nun devrimi sierra mestra dağını kullanırdı sığınak olarak. Zapata da ormanları ve dağları kullanırdi sığınak olarak ve zapatistalar hala kullanıyorlar. Şeyh bedrettin, torlak kemal ve börklüce için de o sığınaklar manisa'nın ya da aydın'ın dağlarıydı. Hele toroslar, dadaloğlu için köroglu için osmanlı "kafirine" direnen tüm yörükler için sığınaktı. Alevileri, yerel sünni aşiretler ile ittifak kurup katledenlere karşı da gevheri alevileri korunmak için dağlara çağırmıştır. Balkan dağları yıllarca korumuştur onları tanıyanları. İskender bey böyle dayanmıştır fatih sultan'a yıllarca. Pir sultan ve yedi erenler dağlar sayesinde efsane olmuşlardır.
Tüm bu insanların yanında ben dağları severim çünkü bana dedemi ve babaannemi hatırlatırlar. İkisi de benim için pek çok değerin simgesidir. Dedem astsubayken daha sonra orman muvazzaf memuru olmuş, tüm hayatı dağlarda gecmiş biridir. Sadece onun değil, bana anlattığı kadarıyla, atalarının da hayatı dağlarda geçmiştir. Şeyh şamil ile birlikte kafkas direnişinde savaşmış ataları, yenilince de anadolu coğrafyasına doğru yaklaşık 100 yıl süren göç süreçleri başlamış. Dedem benim için her daim olmak istediğim seylerin simgesi olmuştur. Zeki, eğitim ve ilerleme için her şeyini seferber eden, insanların güvendiği, haram yemeyen ve bu uğurda ömrünü sürgünlerde geçiren babayiğit bir adamdır o.
Babaannemse daha farklı dağlarda, tunceli dağlarında geçirmiş hayatını. Çobanlık yapar, malları güdermiş. Onun atalarıysa savaş geçmişi taşımıyormuş. Zaten kendini bildi bileli hepsi oralıymış. Hatta kürtçe bir iki değişik kelimesi vardı o dağlar için ama şu an unuttum. Babaannemse benim aradığım şeylerin simgesidir. Karşılıksız sevginin, şefkatin, vicdanın ve dünyanın en güzel gözlemelerinin simgesidir. Bana küçükken öğrettiği ninnilerin bir kısmını ve beraber dağlarda piknik yaparken bana verdiği o sıcak sacdan yeni çıkan gözlemeleri hala aklımdadır ve çıkmayacaktır galiba.
Tüm bunları anlattım ama övünmek ya da "bakım benim dedem ve babaannem ne kadar iyi insanlar." Demek için yazmadım. Hepimizin farklı dağlardan geliyoruz ve o dağları şerefsizlere bırakmamalıyız. Hepimiz birkaç nesil oncesine kadar dağlardaydık. Kimimiz karadeniz dağlarındaydı kimimiz toroslarda. Kimimiz ege dağlarında efeyken kimimiz tunceli dağlarında çoban, erzurum dağlarında arıcıydı. Kimimiz kafkas dağlarındayken kimimiz de trakya'da dağlardaydı ve hepsi bizim, onları bırakmayalım. Bunu hatırlatmak için yazdım.
Dağ dediğimizde aklınıza bebek katili yavşakların değil rüşvet almadığı ve halkın ,yapabildiği kadar, hakkını koruduğu için dönemin yozgat ap vekilinin kuzenleri tarafından az kalsın öldürülecek olan dedem gelsin diye yazdım. Aklınıza, en büyük derdi benim iyiliğim olan ve yanına gittiğimde bana kendi zeytinliğinden emek emek yetiştirdiği zeytinlerle yaptığı sabunları vermeye calışan babaannem gelsin diye yazdım.
Dağlar o yuzden benim kara gözümde sadece coğrafi sekiller değiller. Cok şey simgeliyorlar benim için. Belki de o yüzden bu kamp olayi bana çok iyi geliyor. Ayı böğürtüleri karşısında tüm gece nobet tutmak beni mutlu ediyor. Böceğini bile seviyorum bu lanet dağların. Siz de, sevmeseniz bile onları şerefsiz insanlara bırakmayın.
volkanik olmadıkları sürece, genelde levhaların kesişme noktalarında ortaya çıkan coğrafi yapı.
dağ/#283146 numaralı girdide de bahsedildiği gibi kültür üzerinde etkilidir dağlar. mesela japonların fuji dağı, birleşik amerikalıların appalaş dağları kültür doğurmuştur. yine asya'da himalayalar budistler için önemli noktalardır.