Kişiden kişiye tanımı, hissedilişi, yaşanışı değişen tatsız durum. Kimileri için önüne çıkan en ufak sorun, kimileri için önüne çıkan bir sorun olmaması. Bir arkadaşım için mutluluk halini sürekli sürdüremiyor olması. kardeşim için klasik okumak zorunda bırakılması. Bazıları için istediği arabaya binememek, bazıları için daha taze bir ekmek yiyememek. Benim için istediğim insan olamamak belki, saplanıp kalmış olmak, bilemiyorum tek bir tanım yapmak zor aslında. Tek bir Halle tanımlamak yanlış. Çünkü çok yönlü bir his. Her an etrafınızda dolanan bir hayalet gibi. Kolluyor sizi. Değişik.
Kimileri bu hissi kesinlikle takdir ettiğim ancak yapmayacağım bir şekilde görmezden gelir. Şu küçük hayaletimizi yani. Kendini ertelemez, onu bir kenara koyar ve eğlenmeye bakar. Kimileri onu görmezden gelmeyi beceremez. Yüzü Gülmez, yapamaz. Kimileri de benim yaptığım gibi onu kabullenir. Belki bir yer açar o küçük hayaletine. Gülüyorlarsa beraber gülerler, ağlarken beraberler.
Yaşarken işler değişebilir. Mesela dedim ya kimileri mutsuzluğunu görmezden gelir diye. O kişi mutsuzluğu yaşarken hiç görmediğiniz bir şekilde yıkılmış olabilir ya da sürekli mutsuz gezen eleman belki de eylem olarak olmasa da düşünce olarak büyük bir inkar içindedir. Bilemeyiz.
Mutsuzluk mimiklerimize, kelimelerimize, içtiğimiz çaya, başımızı koyduğumuz yastığa işlemiştir. Hayatımızdan gitmeyecektir. Çünkü geçen yazdığım bir şeyde de demiştim. Maalesef insan aç gözlüdür. Bu beni mutsuz eder, insanlar açken ben bu akşam sevmediğim çorba var diye mutsuz olabilirim. İnsanların evi yokken ben ormanda bir evim olmadığı için mutsuz olabilirim. İnsanlar göremez ve duyamazken ben her gün insanları görmek ve duymak zorunda kalmaktan mutsuz olabilirim. Yetinmeyi bilmiyoruz, tatmin olmuyoruz çünkü doğamız bu. Bu yüzden de her zaman mutsuz olacağız. Öyle ya da böyle, bugün ya da yarın...
Kimi zaman belirsizlik
Kimi zaman yetersizlik
Kimi zaman az ile yetinmemek
Kimi zaman beklemek
Kimi zaman özlemek
Kimi zaman hayal kırıklığıdır mutsuzluk.
Değişen durumlara göre tanımlarına rağmen sonuç hep aynıdır:
kronikleşen mutlu olamama halidir. anlık mutluluklar ve anlık mutsuzluklar süregiden bir medcezir gibidir. çoğu zaman günlük olayların akışından kaynaklanır etkileri de günlüktür. yaşar gideriz öyle. ama bir de yoğun, katışıksız salt bir mutsuzluk var artık hayatımızda. bu durumun kendi günlük yaşantımız, yaptıklarımız, yapmadıklarımızla çok da ilintisi yok. doğrudan memleketin halleri üzerinden yaşanan bir denge bozukluğu var. çok uzun süredir bulanık karanlık suların işgali altında nefes alınamıyor ve ışık görülemiyor. gözler kapatılsa bile görmezden duymazdan gelinemiyor. kendi küçük hayatlarımızın küçük mutlulukları artık avutmuyor.
Hata yaptırır. Bitmemiş pek çok evliliğin, ilişkinin, işin sebebi mutsuzluk veya mutsuzluk korkusudur. İçinden çıkmak için bir şeylere tutunmaya çalıştıkça batarız çünkü tutunmaya çalışmak öz saygıdan götürür. Tutunmaya çalışma.
umut sarıkaya tipi mutsuzluklar olmasını çok isterdim. günden güne artan gelecek kaygısı, varoluş amacını sorgulama biçimi, ben burada ne yapıyorum sorularını (genelde bu, bu insanların arasında şeklinde olur) sorduran, düşündüren, kimine sigara kimine alkol içiren, uykudan önce çeşitli sorularla uyku kaçıran duygu durumu.
hayran olunan kişiyi tanıyınca aslında kafada şekillenenden çok farklı biriyle karşılaşmak da bir mutsuzluk olsa gerektir.
eskiden ben de çok isterdim bazı müzisyenlerle buluşmayı falan da keith richards'ın chuck berry ile buluşmasının ardından yaşadığı hayal kırıklığını okuyunca pek böyle şeyler istememeye başladım.
johann sebastian bach ile tanışmak isterdim o ayrı. o adamı tüm müzisyenlerden üstün tutuyorum.
ama lully ile buluşsam belki beni taciz edebilirdi. onda o potansiyel var sanki.
Bunun güzel olanı comfortable sad'tir. Nedir peki bu gerçekten çok büyük bir derdin yoktur ama hayatı sevememişsindir, hayatın bok gibidir ama en azından karnın doyuyordur, ailen vardır, sevdiğin arkadaşların falan filan.
Yani benim durumum da buna giriyor biraz. Böyle hayattan tamamen soğuyacağım bir depresyonum yok ama sürekli bir mutsuzluk halim var. Ara ara tabi kötü olaylar yaşanınca yemeden içmeden kesiliyorum, kimseyle konuşmuyor, evden dışarı çıkmıyorum. Ağlayasım geliyor ama ağlayamıyorum falan filan. Bitmez bunun sonu, ancak yaşayan bilir.
İnşallah daha kötüsü olan mutsuzluğu yaşamam. Böyle travmatik bir olay ya bana kafayı yedirtir çünkü ya da intihar ettirir.
Mutsuz insanlarda genel olarak gözlemlediği bir kaç şey var. Bunlar;
-aşırı detaycı düşünmeleri -geçmişe ya da geleceğe odaklı yaşamaları -insanlarla ilişkilerindeki problemleri aşırı kişiselleştirmeleri -kendine sürekli eleştirisel yaklaşmaları -mükemmeliyetçi olmaları -kendilerine şefkat göstermemeleri -hata yapma lüksünü kendine tanımamaları
lütfen yapmamaya çalışın bunları kendinize. mutsuz olmak, mutlu olmak kadar doğaldır ama sürekli mutsuz olmakta yer bitirir insanı unutmamak gerek.
insan gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz. herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi? on yedi yaşlarındaki delikanlıların bile iki kat yaşlılarınki kadar yürekleri dolu.
sabahları mide bulantısıyla uyanıp yüzünü bile yıkamadan işe giderken metronun içindeki kötü koku ve istenmeyen temaslara maruz kalıp otobüs aktarmasına binecekken yerdeki suyu bir arabanın kabanına sıçratıp gelen otobüse ıslak binip tekrarlanan istenmeyen temaslara çamur sürtüp sürtünmenin içerisinde uzattığının dönüş paran olan 5 liranın üstünü alamayıp şoförün ineceğin yeri 800 metre geçmesiyle geri yürüdüğün 800 metreyle işe 10 dakika geç kalıp patronun kapıdan nefretle bakışını görüp bakışlarının yere eğilip yüzünün kızarmasıyla beraber patronun küfürlerini işitip işe girdiğinde işi çekilir kılan arkadaşının işten kovuluşuna şahit olduktan sonra elini cebine attığında cüzdanının çalındığını farketmendir.