Nazım eşine itafen yazdığı Saman Sarısı adlı şiirinin içinde Abidin Dino'ya çağrılarda da bulunmaktadır.
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
İşin kolayına kaçmadan ama
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
Ne de ak örtüde elmaların
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
Dianne Dengel adında amerikalı bir ressamın "home sweet home" adındaki çalışması. biz onu abidin dino'nun mutluluğun resmi diye biliyoruz ama değil işte naparsın.
mutluluğun resmini çizebilir misin abidin diyen nazım'ın şiirini akla getiren başlık.
her insanın mutluluk asgarisi farklı olduğu için her mutluluk anı bana hep özel ve biricik gelmiştir. kimisinin mutlu olduğu şeyden bir başkası hoşnut olmayabiliyor. mutluluk kavramı üzerinde epey kafa patlattığım için pek tatmin edici bir sonuca ulaşabildiğimi söyleyemem. çünkü hislerimi nasıl tanımlayacağımız konusunda pek iyi olamadığımız için çoğu şeyi birbirine karıştırıyoruz. bu yüzden hayal kırıklığı, üzüntüler, ya da yarım kalıyor yaşanılacaklar. bir insan neyden mutlu olur? onun için mutluluğun resmi nedir bilmiyorum ancak, ben mutluluk düzeyini asgariyeye düşürdüğümde daha iyi hissettiğimi anlıyorum.
benim için mutluluğun resmi sevdiğim kadınla sokakta el ele yürüyebilmek, bir sokak lambasının altında onu öpebilme özgürlüğünü veren sokakların, yeryüzünün varlığı olacak sanırım. diğer türlü başka mutluluk resimleri çizebilecek kadar pek de becerikli bir insan olduğum söylenemez. çoğunluk kırık bir duruşla dolaşırım.
Nazım Hikmet'in "saman sarısı" şiirinde, Abidin'e sorduğu yapılması zor bir istektir. Abidin Dino karşılığında şiir yazarak sorusunu cevaplandırır. "Kokusu buram buram tüten Limanda simit satan çocuklar Martıların telaşı bambaşka İşçiler gözler yolunu. İnebilseydin o vapurdan Ayağında Varna'nın tozu Yüreğinde ince bir sızı. Mavi gözlerinde yanıp tutuşan Hasretle kucaklayabilseydim Seninle, bir daha. Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi Bağrımıza bassaydık seni Nazım, Yapardım mutluluğun resmini Başında delikanlı şapkan, Kolların sıvalı, kavgaya hazır Bahriyeli adımlarla düşüp yola Gidebilseydik meserret kahvesine, İlk karşılaştığımız yere Ve bir acı kahvemi içseydin. Anlatsaydık O günlerden, geçmişten, gelecekten, Ne günler biterdi, Ne geceler… Dinerdi tüm acılar seninle Bir düş olurdu ayrılığımız, Anılarda kalan. Ve dolaşsaydık Türkiye'yi Bir baştan bir başa. Yattığımız yerler müze olmuş, Sürgün şehirler cennet. İşte o zaman Nazım, Yapardım mutluluğun resmini Buna da ne tual yeterdi; Ne boya."