özünde gayet bencillik dolu sevmek. biri beni mutlu hissettirdiği için onu seviyorum mesela. güzel başlangıç, başrol ben, gayet bencil. sonrası saçmalaşıyor. şimdi kim nereden çıkarmışsa "madem seviyorsun o zaman çok da istemediğin şeyleri yapmak zorundasın, çünkü o mutlu olursa sen de mutlu olursun" noktasına gelmiş olay. ben bayılmadığım bi şey yapmanın üzüntüsüyle, sevdiğim birinin mutlu olmasından duyduğum mutluluğun birbirini sıfırlamasını izleyeceksem, batsın öyle ilişki. bu fedakarlık falan annelere parselli kalsın, iyice aile gibi olmadan ilişkilere sokmanın alemi yok bence.
- sus, dedim, bunu bana otomobilde de söyledin. sus, kuzum. bu kelimeyi sevmiyorum.alakalarımızın yüz bin şekline isim bulamıyoruz ve "sevmek" deyip çıkıyoruz.onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime. (bkz: bir tereddüdün romanı)
yalnızın hayatına renk, tat, mutluluk dinlediği müzikten, gözüne çarpan manzaradan, okuduğu satırlardan ve buna benzer şeylerden gelir. insana dair değildir oysa , az insanla temas halinde olması veya temas halinde olduğu insanların pek azına karşı hissetmesi donuklaştırır yalnızı. Soğuktur bu sebeple.
Günün birinde sever de sevgili olursa, insana dair kaçtığı sakladığı biriktirdiği tüm o sıcaklık arayışı , tüm o sevgisizlik veya anlaşılmamış olma hali, tüm o duvarlar ardına çekilmişlik sevgilinin önüne ali babanın bulduğu mağaradaki hazine gibi seriliverir. Duyguya veya anlaşılmaya açtır yalnız olan, öyle bir sarılır ki ne ruhu ne de düşünceleri bir daha üşümesin ister. Kim bilir ne kadar zaman sonra ısınma duygusunu hissetmiştir. Bu hale yabancı olan anlamaz, şaşırır, korkar. Bir şeyler olur ve gider.
Yalnız eğer tüm o soğuk ve ıssız halinin arasında böyle ufak bir deniz kenarında yaz günü mutluluğunu yaşamamış olsaydı hayatına olduğu gibi devam ederdi. Oysa artık daha fazla üşüyecek daha fazla ızdırap çekecektir. Çünkü olamadığı diğer halin duygusu dudaklarında birkaç damla su gibi kalacaktır ve önünde yine yürünmesi gereken yollar vardır.
Bu sebeple , olur da yalnız adamlarla/kadınlarla sevgili olursanız dikkat edin. Bağlanabilirler, benimseyebilirler. onlarla yeniden başlamak da zordur bu sebeple. güvenli iç kalelerine çekildikten sonra, dışarıdaki diğer insanlar gibi olursunuz. anlamnızı yerinde dursa da varlığınız itibariyle. daha sosyal insanların içinde yeniden hisler uyandırmak biraz daha kolaydır bu sebeple. unutma sürelerinin, defolarınızı görme sürelerinin daha kısa olmasını es geçmiyorum. Bu sebeple kolay kolay gelmeyin yalnızlara.
Normalde gitmeyeceğin yerlere giderek, çıkmayacağın bayırları çıkarak, tereddütsüz 10 km yol yürüyerek de kendini eylemde ifade edebilen bir duygunun görünür hali.
Almayı umduğumuz şekilde gösterdiğimiz Derinden bağlılık; Bu bağlılığın Zamanla paylaşarak olgunlaşıp büyüdüğünü izlemektir.
“aşık olduğumuz zaman yürek denen ormanda bir kuş anormal bir hızla döner ve gitmemiz gerektiğini söyler bize çünkü her şey çok fazladır, kumrular sakindir bir tek ama ben kumru değilim, sen de.”
Frida Kahlo şöyle demiş: Birinin beni çok sevmesi benim için pek bir şey ifade etmiyor. Ben daha çok nasıl sevdiğiyle ilgileniyorum. Mühim olan yormadan sevmek, güzel sevmek.
Kimi insanı hayata küstüren, kimi insanı hayata bağlayan duygudur. Hayata bağladığı durumda, sadece gülmeyi, eğlenmeyi ve iyi vakit geçirmeyi barındırmaması gereken de duygudur aynı zamanda çünkü çok daha büyüktür, çok daha fazlasıdır. Çok az insan sevmek ve mutsuz da olabilme duygusunu aynı anda düşünebilir, çünkü kimse mutsuz olma fikrine katlanmak istemez. Eğer söz konusu kişi sevgili ise, bazen “kullan ve at, sonra tekrar bul”sevmelerinden olur çevremizde. Oysa anne, baba, kedi ya da hayatınızda o değer verdiğiniz her ne varsa, onları bu kadar çabuk atabilir miyiz? Yeri gelir bir hareketine çok kızdığımız babamızı bile düşünürken, onu özleyince ya da onunla yaşayamadığımız duyguları, yapamadığımız ve hayal ettiğimiz şeylerin olmadığını düşününce içimizde bir sızı olur. O zaman kolay kolay kimseyi çöpe atmak değildir sevmek. Hep orada olduğunu bilmektir, her şeye rağmen, her anda, ne yaşarsan yaşa, onun gitmeyeceğini bilmektir.
Sevmek sorun çözebilme becerisidir, bencil ruhundan arınmaktır, kendini onun yerine koyabilmektir, sadece kendi mutluluğunu düşünmemektir, paylaşmaktır, beklemektir, sabretmektir, anlayabilmek ve anlatabilmektir. Kalp kırmamaktır, kötü sözler etmeden önce düşünmektir, yanında olmadığında dahi onu düşünerek takvime bakmaktır, hayal kurmaktır, ortaklaşabilmektir.
Bunun karşısında olan sevmemek ise can acıtır, içini yakar, seni olduğundan bambaşka bir insan yapar. O yüzden sevmek güzeldir, tüm hatalara rağmen, her seferinde baştan sevebilmek, baştan güvenebilmek, insanın sahip olabileceği en güzel duygulardan biridir.