1. fransız ve 'in (bkz: ) 1991 yapımı filmi.

    distopik bir dünyada geçen, özgün renk kullanımıyla (sepia renk tonları hakim bütün filme) dikkat çeken bir nevi kara komedi. distopik dedim de, aslında hemen hemen 2. dünya savaşı zamanında geçiyormuş gibi bir estetik hakim filme. sebebi bilinmeyen bir nedenle, dünyada hayvanların kalmadığı ( fareler dahil) bir zaman dilimi söz konusu. bu temel, açılış sekansından itibaren filmin ana hikayesini belirliyor. dünyada et tüketimi bitmiş, insanlar bakliyatla besleniyor, para kullanımı ortadan kalkmış, mikro ekonomi! değiş - dokuş sistemiyle yürüyor.


    -- spoiler --


    konunun can alıcı kısmı, hayatını idame ettirmek için, kasap dükkanının üstündeki odaları kiraya veren kasabın zenginliğini elde etme yolu. odalarda yaşayan insanlar beslenmek için bakliyat yada sebzelere yönelmemişler, etle beslenmeye devam ediyorlar. peki dünyada hayvan kalmamışken bu nasıl oluyor? evet, kimi zaman kendine yardımcı bulma bahanesiyle kasabın gazeteye verdiği iş ilanına başvuran insanların, kimi zamanda kirasını ödeyecek durumu kalmayan insanların yanındakilerin kasabın gazabına uğramasıyla. kısacası, yamyamlık.


    -- spoiler --



    ana karakterimiz louison 'da sirkteki işinden ayrıldıktan sonra kasabın gazeteye verdiği iş ilanlarından birisine baş vurarak odalardan birisine yerleşiyor. başına geleceklerden habersiz şekilde binadaki tamirat işlerini hallediyor. ancak filmdeki tüm karakterlerden ayrı olarak louison sıcak. ihtiyaçlardan vazgeçememenin neden olduğu çaresizliğin soğuttuğu diğer karakterler gibi değil. bu sayede de kendisine benzeyen kasabın kızı julie 'nin dikkatini çekiyor, ve aralarında sanatla bezeli bir aşk doğuyor. bundan sonrası julie 'nin, louison 'un hayatını kurtarmak için girdiği mücadeleyle geçiyor.

    film parça parça sahneler ele alındığında çok etkileyici. kurgu kusursuza yakın ve filmin hiç bir anında kopukluk yaşamıyorsunuz, ancak bu planların bazılarını filmden koparıp ayrı bir video klip olarak izletseniz dahi, içinde ki mizahla anlamını yitirmeyecek düzeyde anlamlı. karakterlerin yaşadığı ve içinde bulunduğu kara mizah durumu, filmin sahnelerinde de etkili. örneğin, karşılıklı menfaatlerle ilerleyen alışverişlerde, et veya kira için kasaba verecek bir şeyiniz mi yok, görüyoruz ki bedenini veriyor kiracılardan birisi. ancak bu bile, filmin en güzel sahnelerinden birisi olabiliyor. sevişme anında, yatak gıcırtılarından yayılan ses, filmin önemli bir parçası olan tesisat borularından tüm binaya yayılıyor. ancak ritm, öylesine bir anlatım şekli oluyor ki, herkes elinde ki iş neyse, aynı ritmi tutturuyor. louison tavanı boyarken, gıcırtının ritmiyle hareket ediyor, kiracılardan birisi halı silkerken bu ritmi takip ediyor...

    alışkanlıklardan vazgeçememe sonunda insanların bu kadar vahşileşmiş ve soğuk olması, içlerinde ki sevgiyi tamamen bitirmeye yetmemiş. kasabın tüm acımasızlığına rağmen kızına duyduğu sevgiyi rahatlıkla görebiliyoruz. yada kiracılar arasında karşılıksız aşkı yüzünden bacağını feda edenler olabiliyor. louison 'un hayatı da sevgi sayesinde kurtuluyor. kısacası hemen tüm sistem eleştirilerinde olduğu gibi burada da sevgi çıkıyor karşımıza.

    film güzel, kurduğu atmosfer, belli bir ritmde gidiyor olması izlenmesini arttırıcı unsurlar. çizdiği karanlık gelecek tasviri, kara mizahın bir parçası olmakla birlikte, filmin bütününe hakim değil, bu yüzden bilim kurgu filmi gibi bir intiba bırakmaması lazım, tamamıyla sevgi temalı bir kara komedi. içine biraz da sistem eleştirisi katılmış.
    #21655 fly | 8 yıl önce
    0film