Satürn'ün uydularından biri dir. İçinde bol azot bulunan atmosferini dünya'nın oluşumunun ilk yıllarına benzetiyorlarmış ve bununla da kalmayıp yüzeyinde metandan oluşan göllerin olduğunu da düşünüyorlarmış.
robertson aslında pek de başarılı bir yazar değildi. birkaç kısa öykünün ardından uzun bir öykü yazmaya karar vermiş olan eski bir denizciydi.
peki bu romanda ilginç olan nedir? işte şudur:
kitabın ayrıntıları, gerçekte olan titanic kazasıyla oldukça ürpertici benzerlikler taşır.
romanda, adı titan olan bir transatlantik vardır ve oldukça büyük olan bu geminin özelliği, batma ihtimali olduğuna kimsenin inanmıyor oluşudur. gemi ingiltere'den amerika'ya doğru yol alırken, kuzey denizi üzerinde, beklenmedik bir şekilde bir buzdağına çarparak batar. tıpkı rms titanic gibi...
romana göre geminin batışında çok fazla can kaybına neden olan şey filika sayısıdır. romana göre filikalar 24 tanedir ve yolcu sayısına kıyasla oldukça yetersizdir. gerçek faciada ise filika sayısı 22'ydi.
romandaki titan 3000, titanic 3550 kişilik yolcu kapasitesine sahipti.
romandaki titan'ın boyu 248, titanic'in boyu 269 metreydi.
romandaki titan'ın ve titanic'in rotaları ve battıkları yerler birebir aynıydı.
titan da, titanic de, ünlü ve zenginlerle dolu bir gemiydi.
romanda da, gerçekte de, gemi batarken orkestra tarafından ilahi çalınmaktaydı.
pek de başarılı bir yazar değildi dediğimiz robertson, ardında böyle ilginç bir roman bırakarak 1915'te kalp krizinden öldü.
Atom numarası 22, atom ağırlığı 47,90, yoğunluğu 4,5 olan, 1675 °C'ye doğru eriyen, özellikleri bakımından silisyumla kalaya yaklaşan, parlak beyaz renkli, basit element (simgesi Ti).
