Yayınlandığı dönemde çokça eleştiri alan şiirden bir ufak bir alıntı;
"Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünemezler…
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar."
özdemir asaf'a yıllar sonra nazire yaparak cevap vermiş güzel şair. " insansız olmaz Bizimle ses verir börtü böcek Evler güç bulamaz Birlikte yaşamak için Kim duyar zamanın ağırlığını Susmak da insan ister. Yalnızlık paylaşılır Paylaşılmazsa yalnızlık olmaz."
O kadar iyi bir şairdir ki beni mest eden şiirlerini alıntılasam bu girdinin kendisi bir şiir kitabı olur. Ömrü uzun olsun.
ömür hanımla güz konuşmaları şiirinde. en asgari ölçüler şunlar olacak şekilde ; duyguları olan, az çok okumuş yazmış, biraz sanata da merakı olan memleketim insanının genelinin hayatını çok başarılı yansıtmıştır.
"kimseler görmedi ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. içimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan garip bir gülümsemeyle yüzümde, incelik adına ben geçtim...yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile... yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. ürperiyorum. bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. içimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın ömür hanım? "