Şair kendini; arabasını yıldıza bağlamış bir dinozor, öfkesini bir saniye bile ertelemeyen bir aceleci, bir mitingde hâlâ gözleri dolan bir solcu, yenilgisini ayrıcalık sayan bir inanmış, bir yerde biraz fazla kalınca sıkılan bir kararsız, dünyadan aldığını hece hece bu dünyaya geri veren, ömrüne sahip çıkmaya çalışan bir insan olarak tanımladı (Baki 1999)
1980 kuşağının toplumcu şairlerinden Şükrü Erbaş'ın ilk şiiri Varlık dergisinde çıkmıştır (1978). Bu tarihten itibaren şiir ve yazılarını; Yarın, Yaba, Dönemeç, Sesimiz, Düşlem, Edebiyat ve Eleştiri, Türkiye Yazıları, Oluşum, Gösteri, Varlık, Cumhuriyet Kitap ve Evrensel Kültür gibi dergilerde yayımlamayı sürdürmüştür.
Şair sanat hayatındaki kırılma noktası olan şairleri şöyle sırlamaktadır: Ahmet Muhip Dıranas, Ziya Osman Saba, Ahmed Arif, Metin Altıok, İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Nâzım Hikmet, Behçet Necatigil, Melih Cevdet Anday, Cahit Külebi. Onları rakip olarak görmekle birlikte onlar gibi şiir yazamadığını belirten Erbaş, şiire başlangıcında İkinci Yeni etkisinde kalmış ve daha sonra toplumcu şiire yönelmiştir.
"canı cehenneme rahat uyuyanın
kapısını örtenin perdesini çekenin
yüreği yalnız kendiyle dolu olanın
duvarları ancak çarpınca görenin
canı cehenneme, başkasının yangınıyla
evini ısıtıp, yemeğini pişirenin..."
ömür hanımla güz konuşmaları şiirinde. en asgari ölçüler şunlar olacak şekilde ; duyguları olan, az çok okumuş yazmış, biraz sanata da merakı olan memleketim insanının genelinin hayatını çok başarılı yansıtmıştır.
"kimseler görmedi ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. içimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan garip bir gülümsemeyle yüzümde, incelik adına ben geçtim...yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile... yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. ürperiyorum. bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. içimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın ömür hanım? "
özdemir asaf'a yıllar sonra nazire yaparak cevap vermiş güzel şair. " insansız olmaz Bizimle ses verir börtü böcek Evler güç bulamaz Birlikte yaşamak için Kim duyar zamanın ağırlığını Susmak da insan ister. Yalnızlık paylaşılır Paylaşılmazsa yalnızlık olmaz."
O kadar iyi bir şairdir ki beni mest eden şiirlerini alıntılasam bu girdinin kendisi bir şiir kitabı olur. Ömrü uzun olsun.
şiirlerini kendi sesinden dinlediğimden beri yazdığı her şeyi onun tonlamalarıyla okuyorum. şunu okusaydı kimbilir nasıl güzel okurdu diye içimden geçirmiyor değilim;
"üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm. ne senin o dilsiz uzaklığın ne benim bu rezil gerçeğim bir çift kanat kesilir gövdem çıkar gelirim; esmerliğine senin günışığı giyinmiş o sıcacık tenine. akşam yüzüme yüzüm sulara bir korku gölgesi gibi vurdukça düşerine sığınırım senin, aydınlık anılarına.. gözlerin düşer aklıma, kirpiklerin saçların, avuçlarıma alırım, tel tel sarınır ısınır avunurum..."
Yayınlandığı dönemde çokça eleştiri alan şiirden bir ufak bir alıntı;
"Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünemezler…
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar."
1984 yılında “Yarın” dergisi yazı kurulunda görev almış ve Edebiyatçılar Derneği'nde yöneticilik yapmıştır. “Yeni Politika” ve “Özgür Gündem” gazetelerinde ve “Sanal Ördek” dergisinde köşe yazıları yazdı. Varlık, Türkiye Yazıları, Dönemeç, Yeni Düşün, Gösteri, Oluşum, Yeni Biçem, Yaba, Yarın, Sesimiz, Defter gibi dergilerde şiirleri yayımladı. PEN Yazarlar Derneği üyesidir ve 2008 yılındaki “Ermenilerden Özür Diliyorum” kampanyasını desteklediğini açıklamıştır.
Kitapları:
- Küçük Acılar (1984)
- Aykırı Yaşamak (1985)
- Yolculuk (1986)
- Kimliksiz Değişim (1992)
- Bütün Mevsimler Güz (1994)
- Dicle Üstü Ay Bulanık (1995)
- İnsanın Acısını İnsan Alır (1995)
- Kül Uzun Sürer (1996)
- Gülün Sesi Gül Kokar (1998)
- Bir Gün Ölümden Önce (1999)
- Derin Kesik (1999)
- Üç Nokta Beş Harf (2001)
- Sarkacın Kalbi (2002)
- Yalnızlık Heceleri (2003)
- İnsan Sevmezse Ölür (Seçmeler, 2004)
- Gölge Masalı (2005)
- Unutma Defteri (2007)
- Bağbozumu Şarkıları (2012)
- Pervane (2015)
- Yaşıyoruz Sessizce (2016)
- Kuş Uçar Kanat Ağlar (2019)
- Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya (2020)
Ödülleri:
1987 - yolculuk - Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Yolculu
1996 - Dicle Üstü Ay Bulanık - Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü
2002 - Üç Nokta Beş Harf – Ahmed Arif Şiir Ödülü
2004 - Homeros Emek Ödülü
2005 - Gölge Masalı – Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Şiir Ödülü
2013 - Bağbozumu Şarkıları – 17. Altın Portakal Şiir Ödülü
2015 - Pervane - Dağlarca Şiir Ödülü