Adını antik roma mitolojisindeki tanrı saturn'den alır. Saturn's day. Eskiden dünyayı saturn'ün yönettiğine inanılırdı. Kendisi ekin tanrısıdır. Saturn'ün yunan mitolojisindeki karşılığı cronus'tur. Antik romalılar tanrı saturn'ü onure etmek adına aralık ayında bir hafta süren saturnalia festivali düzenlermiş. Festival süresince insanlar çalışmazmış, yer içerlermiş. Kimbilir cumartesi günleri hadi gidip dışarda yiyelim, sonra da gider bişeyler içeriz dürtüsü taa o zamanlardan geliyordur.
bakışların gittiğin yerden uzak, yoksa gelirdim sensiz anlamsızlığımı anladım, dön vesaire demek için
bugün burada cumartesi ben senin saçlarını, suçlar bakışlarını, geveze susuşlarını bile özledim ayrılık bu söyle sende farklı mı zaman? aynı soğuk aynı hazan
bugün orda da cumartesi mi? sen de beni benim kadar özledin mi? aynalardan kaçarken özlenmeyi beklemek ne kadar acı ne kadar komik ve bana ait değil mi? gülme incinirim gülme incinirim gülme incinirim gülme
çalışmaya başladıktan sonra günlerin en güzeli gibi geliyor. her şeye gebe bir gün. cuma gecesini de cumartesi gecesini de sınırsız kılar. sevgiliyle buluşma günü, arkadaşlarla çıkma günü, evde yatmak bile pazara göre daha güzeldir. hatırlıyorum, bir cuma gecesi, aşık olmak üzere olduğum kadınla mesajlaşırken sabahlamaya niyetlenmiş, mesaim yüzünden uyumak durumunda kalmıştım. o gece sabahlayamamışlığımızın onu da üzdüğünü görmek içimde yanan ilk kıvılcımlardandı. sonra onunla pek çok cumartesi yaşadım, tüm hafta o günü beklediğim oldu. uzun uzun konuşmaların, kaçamak sevişmelerin, ne mesai ne hafta içi akşamı yorgunluğu olmadan gerçekleştirilebilecek her şeyi gerçekleştirmenin.. belki bu kadar da güzel geçmemiştir, ama bu hislerle dolu olurdu. onsuzken mesailerle doldururdum günü. şimdi ne mesai yapmak istiyorum ne de o günler var elimde.
Gözlerim hala arıyor o güzel gözlerini
Ben beklerim seni deli gibi, her cumartesi
Artık anladım ki aşk acının bir gölgesi
Sol yanımdaki ağırlığın yok mu hiç çaresi
Bir gün görürsen sen beni
Al götür tüm bu benliğimi
Sensiz bir hayat geçer, bir anda senle biter
Bu umut öldürür beni
Yüzünü görsem bir kere, yensem şu hasreti
Ben beklerim seni deli gibi, her cumartesi
Oysa anladım ki aşk acının bir gölgesi
Sol yanımdaki ağırlığın yok mu hiç çaresi
Bir gün görürsen sen beni
Al götür tüm bu benliğimi
Sensiz bir hayat geçer, bir anda senle biter
Bu umut öldürür beni
hafta sonu tatilinin beklentisiyle geçen cuma'dan daha fazla sevilen bir gün varsa o cumartesidir. geç kalkılır, gezilir, tozulur ve hala devamında bir pazar günü vardır.
katoliklerin genelde günahlarını itiraf ettikleri gündür. çünkü pazar günü ayin vardır ve efkaristiya'ya tövbesiz bir şekilde katılmak günahtır.
pazar günü ayinden önce de günahlar itiraf edilemez mi? edilir. ama kuyruk olur, ayin saatine günah itirafı yetişmeyebilir. o sebeple cumartesi günü bir nevi köprüden önceki son çıkıştır.
bu sebeple üşengeç olunmamalı, mümkünse hafta içi akşam ayininden sonra rahibe bir görünülmelidir.
Yalnızlığı tercih edenlerin kıymetini en çok bilmesi gereken günlerden birisi. Belki de "hızlı giden at" olayından dolayı böyle düşünüyorumdur ama gün gelecek; dırdır, trip, saçma sapan yapay muhabbetler, boktan müzikler, gereksiz kiki kokolar olmadan geçirdiğiniz her anın kıymetini anlayacaksınız.
pazar günü belki pazartesiye hazırlık süreci olarak ayrıldığı için, çalışan insanların genelde dışarı çıkıp gezip tozduğu gündür. sırf bu sebepten ötürü, cumartesi dışarı çıkmamak için, cumartesi yapacaklarımı cuma gününden yaparım ki insan kalabalığına girmek zorunda kalmayayım. yahudi olmasam da, şabat geleneğini gerçekleştiriyorum böylece de.* cidden huzur veriyor cumartesileri evde oturmak.
işsizlikle beraber büyülü anlamını yitiren haftanın en güzel günü. hafta sonu çalışmayan çalışanlar için bir cumartesiden tam anlamıyla verim almanın çok bireysel formülleri bulunur. kişiden kişiye değişse de erken kalkmak, müziksiz geçirmemek, hafif etkinlik barından bir gün planlamak, biraz dinlenmek ve güzel bir akşam yemeği hazırlamak gibi eylemlerin herkesin listesinde yer aldığını sanıyorum.