1. 100 dilimlik bir pasta ve 100 kişi düşünün, adil olmak neyi gerektirir ? her kişiye 1'er dilim pasta verilmesi adil olandır.

    kapitalist bir sistemde durum böyle değil işte ; 10 kişi 90 dilim pastaya gözünü diker, onu elde etmek için elinden geleni ardına koymaz, hırsla canla başla uğraşır, diğer insanların payına tebelleş olur.

    90 kişi de kalan 10 dilimlik pastayla doymaya çalışır, yav arkadaş bu niye böyle pek demezler, hatta o 10 kişiden biri olmak için uğraşırlar, ömürleri boyunca didinirler vs.

    ha arkadaş bu sistemde bir terslik var ***** koyayım, adaletsizlik var !! diyenleri de sistem bastırır, susturur, yok eder.
    #2634 hayyamli geceler | 8 yıl önce
    1ekonomi terimi 
  2. gölgesini satamadığı ağacı keser.
    #2635 la sagrada familia | 8 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  3. Kapitalizm İnsanın kendine yakışanı giyememesidir.
    #2637 fly | 8 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  4. Özel mülkiyetin geçerli olduğu, karlılık, rekabet ve akılcılık olgularını dikkate alan ve bu sebeple bireyleri aşırı tüketime yönlendiren bir ekonomik sistemdir.
    #13084 limonlukek | 8 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  5. güçlüden(sermaye-para) yana olan, güçsüzü(iş-işçi-emek) sömüren ve doğuştan dayatılan bu dünyaya mal olmuş bir sistem. bu sistemi en iyi anlatan söz dizisinin de annelerimizin bizler daha körpecik bebecikler iken söylediği bir ninni olduğunu düşünürüm..

    ''dandini dandini dastana,
    danalar girmiş bostana..
    kov bostancı danayı,
    yemesin lahanayı '' şair burda bostan derken dünyayı, dana derken hakim güçleri ve pisboğaz patronları, lahana derken de emek ve iş gücünü kastetmekte.

    bu nedenle de anneler(birinci sınıf üretici ve emekçiler olarak) de yeni doğan bebeklerini uyarmak üzere,koruma iç güdüleriyle bu ninniyi söyleyip bir ritüel haline getiriyor olabilirler. kim bilir ?
    #22922 rollinfloyd | 8 yıl önce (  8 yıl önce)
    0ekonomi terimi 
  6. Ekonomik düzen çeşidi.

    Çağımızda fakir ülkelerde görülmez.
    #33630 tmm | 8 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  7. insan doğasının kaçınılmaz ürünü olan ekonomik sistem.

    Hayatındaki tek amacı mideyi doldurup belini boşaltmak olan capuchin maymunları ile bir deney yapılıyor.

    Bilim adamları maymunları para kullanmaya alıştırıyorlar. Sonuç olarak para için yapılan kavgalar ve hırsızlık gibi olayların yanında maymunlar aynı insanlardakine benzer bir ekonomik sistem oluşturuyor.

    Bazı maymunlara kumar da öğretiliyor, sonuç insanlar ile aynı çıkıyor.

    Deneyin sürpriz bir sonucu da var, bazı maymunlar para karşılığı seks yapıyorlar.

    Buyrun okuyun
    www.zmescience.com/...

    #33662 Keltox | 8 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  8. türkçeye sermayecilik olarak çevirebileciğimiz ekonomik terim.
    #38099 kurtlarladans | 8 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  9. sömürü sistemidir.

    siz gecenizi gündüzünüze katıp çalışsanız bile, siz a birim para kazanırken patronunuz 10000a birim kazanır. siz de "vay be ne güzel iş yaptım" dersiniz.

    biraz da köleliğin makyajlı halidir aslında. feodal düzenden tek farkı artık sizin de arabanızın olması, sizin de güzel kıyafetlerinizin olması, sizin de göreceli olarak güzel/yakışıklı eşlere sahip olmanızdır. böylece bir illüzyonda yaşarsınız bir ömür boyu. ama oyunun asıl kazananı lord'dur, prens'tir, kral'dır.
    #42483 eiri uesugi | 8 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  10. 50 kuruşa alınan suyu 1 liraya işetir.

    klişe.
    #43698 jartiyer ltd sti | 8 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  11. “kapitalizm; sosyalizmle karşılaştırıldığında cehennem, feodalizmle karşılaştırıldığında ise cennet gibidir.”
    - lenin
    #71569 pugio | 7 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  12. kapital sermaye, sermaye ise kaynaklardır. bu durumda türkçeye sermayecilik olarak çevirmek " kaynakçılık" olarak çevirmekten anlam karşması olmaması için daha iyi olacaktır. yani sermaye dediğimiz zaman aklımıza para değil kaynak gelmeli.

    kapitalizm'i iyice anlamak için muhakkak iyi bilmemiz iki şahıs var birisi karl marx bir diğeri ise max weber. bazı kişiler adam smith'i de dahil eder fakat, adam smith kapitalizm üzerine değil liberalizm üzerine konuşmuştur. adam smith'in meşhur " bırakınız yapsınlar bırakınız etsinler" sözünü kapitalizm üzerine söylendiğini sanıp ona yormuşlardır fakat işin aslı öyle değildir. bu başka bir yazının konusu, marx’tan da bahsetmeyeceğim.

    max weber'e gelecek olursak, çok önemli bir eseri var " protestan ahlakı ve kapitalizm ruhu." weber bu kitabında genel olarak batı dünyasını tanımlıyor ve protestan mezhebinin çözümlemesini yapıyor. ve kitabının bir kısmında şöyle bir söz geçiyor " hıristiyanlar batıda katolik ve protestan diye ikiye ayrılır; katolikler için günahtan kaçınmak ve ahiret önemlidir, protestanlar ise hem günahtan sakınmak hem de başarıyı haketmek için bu dünyada çok çalışmak ister..." bu sözünün doğruluğunu ispatlarcasına da ingiltere, amerika gibi protestan ülkeler ve italya, ispanya gibi katolik ülkelerin ekonomik ve teknolojik açısından ne durumda olduğunun örneğini veriyor.

    Yine kitabının ön sözünde çok haklı başka bir söz daha yazıyor " doğu ile batı arasındaki en keskin fark batıda hersey belli bir düzen ve disiplinde yapılır oysa doğu düzenden mahrumdur onun için reçete sunamazlar..."

    sonuç olarak weber kapitalizm'in tanımını yaparken marx'a göre daha geniş bir temele oturtuyor. şunu da belirtmek isterim ki , marxist düşünürler weber'in bu eserinin marx'ın hayaletinin korkusunun maddeye bürünmüş bir tezahürü olarak kabul eder ve weber'i burjuva yanlısı bir düşünür olarak kabul ederler.
    #74748 biri beni silksin | 7 yıl önce (  5 yıl önce)
    0ekonomi terimi 
  13. (bkz: )
    #110569 timoteus | 7 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  14. 3 kişiydik, ben uzanıyordum bizim iki geri zekalı telefondan online sipariş verecekler yemek için...
    75 liralık siparişte 45 ödeyecekmişsin diye başladılar 30 liralık yolculuğa, sonra karşılarına 120 liralık siparişte 70 lira ödeyeceksiniz çıktı nerden çıktıysa... ara da duyuyorum uzandığım yerden... ama dayanamadım tabii... dedim "geçmişinizi zükerim, 120 liraya kuzu keseriz lan!" dedim ama o virüs o yarı işlevsel beyinlerine yayılmıştı bir kere. söyledikleri de 5 tane et dürüm döner, ben tek yedim yetti.

    aha da budur kapitalizm denen görünmez.
    #110577 timoteus | 7 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  15. yüksek ihtimalle yapay zekanın işçiliği tekeline alması sonrasında yerine başka bir sistemin geçeceği ekonomik sistem.

    bana sanki hafif marksizm soslu bir sistem gelecekmiş gibi geliyor ama ben göremeyeceğim o günleri. belki çocuğum falan olursa onlar, torumlarım falan görür.
    0ekonomi terimi 
  16. İnsan var olduğu sürece, asla yok olmayacak bir çeşit siyasal ve ekonomik baskı ya da dayatma düzeni içerisindeki düzensizliktir. Tanımım size karışık gelmiş olabilir, okudukça kastettiğim şeyleri anlayacağınızı umuyorum. Derin bir kavram olarak gördüğüm için biraz uzun bir girdi olacağını düşünüyorum. Ancak aşırı uzun bir yazı da olmayacak.
    -
    Hem ekonomik hem siyasi boyutu mevcuttur ancak siyaset dilinde kapitalizm, normal anlamıyla kapitalizmden çok farklıdır. Farklı amaçlar barındırır. Kapitalizm, yaşamın devam ettirilmesi için gerekli olan tek şeyin ''para'' olduğuna inandırılmış milyarlarca insanı içerisine alan otomatik, inandırıcı ve zorlayıcı -istemeseniz de içine alır sizi- sistemdir. İşte, söz konusu sistemin asıl sahipleri ise yunaytıd steyts oğvf amerika, ingiltere ve israil'dir. Zira, tüm dünya ülkelerinde kullanılan, insan ihtiyaçlarının birer ürünü olarak ortaya sürülmüş her ne var ise; yaklaşık %70'i ya da %80'i -kesin rakam verememekle birlikte- bahsedilen ülkelere aittir. Kapitalizmin devreye girdiği ilk nokta ''kaynakların tek elde üretilip satılması'' hususudur. Tek el diye bahsettiğim ülkeleri hatırlamak isteyenler 3 satır yukarıya bakabilirler.
    Kapitalizm, sizi almaya zorlar. Almak için çalışmaya zorlar. Çalışmak için izne ihtiyaç duyarsınız. İzin alırsınız, çalışırsınız. Size çalışmanızın ve kapitalizmin geliştirilmesine katkıda bulunmanızın ödülü olarak biraz para verir, sonra yaşam döngüsü için gerekli olarak ''lanse edilen'' ürünleri size satar ve paranızı pardon parasını geri alır. Sonra ufak bir kriz çıkarır, enflasyonu artırır. E, ne oldu? Paranızın alım gücü azaldı. Daha çok çalışırsınız, ancak size daha çok çalışmanızın karşılığı olarak ''enflasyon ve kriz'' bahanesiyle nispeten az ücret öder. Kriz yüzünden, 1 çikolata 1 para birimi iken 4 para birimi olur. Enflasyon yüzünden, eskiden 10 kutu aldığınız şeyi -aynı tutarda parayla- yarım kutu alabildiğinizi görürsünüz. Alırsınız. Sonra der ki; dünyayı kirletmeyelim. Çöpleri getirin, kapakları getirin ve biz size 3 çikolata hediye edelim. Götürürsünüz. Sizi, size sattığı şeyi geri getirmeniz için ''bedava işçi'' olarak kullanır. Karşılığında hediye olarak sattığı şeyden 3 tane verir ve yine der ki; yedikten sonra ambalajı getirin, olur mu ? Götürürsünüz. Sizi bağımlı hale getirir. Sattığı ''o ürünü'' kullanmadan yapamazsınız. Bir gün gelir, bir bakarsınız ki enflasyon ve kriz süreci normale dönmüş ama fiyatlar yine artmış. Size verdiği ücret ise değişmemiş ve hatta alım gücünüz azalmış. Gider ve o ürünü cebinizdeki tüm paraya tekabül etse de alırsınız. Kapitalizm, size o şeyi -her ne ise- aldırır. Olay tam da şuna döner: kısır döngü.
    Araba alırsınız. Yakıt der. Petrolü, gelir ve sizin ülkenizden çıkarır sonra size işlenmiş olarak satar. Ardından ülkenize gelip, bizzat sizin vatandaşlarınıza kapitalizme hizmet eden petrol istasyonlarını açtırır. Kapitalizmin parası ile kapitalizm arabasına, yine bir kapitalizm merkezinden, kapitalizmin yakıtını alırsınız. Yakıt için sizden para alır. Yakıtı alırsınız, yağ der. Onu da alırsınız, üzerinde hep ''made in X'' yazar ama altında da küçücük bir puntoyla ''şu şirketler grubuna aittir'' yazar. Sonra basarsınız gaza, bozulur. Tamir der, sadece serviste! Bakım der, sadece serviste! Nasıl olsa size para verdi kapitalizmin sahipleri. Ülkenizde petrol çıkar, kapitalizm gelir ve size petrol çıkarmamanız için para verir. Anlaşma imzalarsınız. Sonra canı sıkılır, falan ülkenin durumu iyiye gidiyor, en iyisi petrolün varil fiyatını yükseltelim der ve bir şekilde yükseltir. Nasıl olsa size petrol satıyor. Planları asla kısa vadede gerçekleşmez. Uzun sürer ama ellerini ovuştura ovuştura beklerler. Sürtünmeden yansa bile elleri, beklerler.
    -- spoiler --


    Merak edenler araştırabilir. Son zamanlarda Venezuela'da meydana gelen olaylar kapitalizmi çok iyi açıklar. (bkz: )


    -- spoiler --

    Mesela ülkenizde bor çıkar, hatta öyle ki dünya bor rezervinin %70 küsürü sizdedir. Gelir, der ki kapitalizm ''bize satın, biz işleyip size geri satalım. Teknoloji bizde'' ve kabul ettirir. 1 para birimine kendi ülkenizin kaynağını satar, 100 para birimine işlenmiş olarak alırsınız. Kabul etmezseniz kriz çıkarır ha!
    -
    Bu bağlamda kapitalizm, asla ama asla, kısa bir tanımlama ile geçiştirilecek bir husus değildir. Yazdıkça yazabileceğiniz ve ucu bucağı olmayan nadir konulardan biridir. Kapitalizm, sizin gelişmenizi yine sizin kaynaklarınızı ve bizzat sizi kullanarak engeller. Yazımın da başında dediğim gibi, kapitalizm: insan var olduğu sürece, asla yok olmayacak bir çeşit siyasal ve ekonomik baskı ya da dayatma düzeni içerisindeki düzensizliktir.
    #129420 proct | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    3ekonomi terimi 
  17. ihtiyaçlarınızı sadece para ile karşılayabileceğiniz, hatta asgari yaşam koşullarını bile para ile sağlayabileceğiniz ekonomik bir sistemdir. sizin için ihtiyaçlar yaratır, ihtiyaç arttıkça rekabeti ortaya çıkarır, aldığınız şeyler bir daha kullanıl(a)mayacak şekilde üretilir, son kullanıcının sadece tüketici olduğu sistemdir. kullandığımız cep telefonlarının garanti süresi dolduğunda artık sistemsel işlevini yitirmesi gibi...
    #131970 esinti | 6 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  18. şimdi ben diyeceğim ki "sistemler kötü değildir, insanlar kötüdür" o zaman linç yer miyim diye merak ediyorum.

    kapitalizm'in günümüzde oluşturduğu kötü olguların, düşüncelerin ve değerlerin suçunu yekten bu sistemin üstüne atmak şahsım için " sempatizanlık"tan başka bir şey değildir benim için.

    her sistemin olduğu gibi kapitalizm'in de sosyazlizm'in de eksik ve yanlış tarafları vardır, önemli olan bu eksikleri ve yanlışları güç sahibi kişilerin nasıl kullandığıdır. dünya üzerinde egemen sistem olarak kapitalizm değilde sosyalizm var olsaydı dünya daha güzel bir yer olur muydu? evet, "nispeten" de olsa olurdu ama sosyalizm'in de beraberinde kendine has sorunlar getirmesi kaçınılmazdır.

    misal, sosyalizm'e yöneltilen eleştirilerden birisi, sovyetler kurulduğunda teorik ve pratik farkların olduğu, beklenen sosyalizm'in bu olmadığı yönündedir. şahsım adına doğru bir eleştiridir. lakin bunun sebebi ne sosyalizm'dir ne de sosyalist teorisyenlerdir. sebebi insanlardır. aynı durum kapitalizm için de geçerlidir.

    diyeceğim o ki; bu sistem içerisinde daha insani şartlar altında yaşamak istiyorsak ya da bu sistemi hepten değiştirmek istiyorsak, değişime önce insan üzerinden başlamak gerekiyor. çünkü günümüzde yaşadığımız bütün olumsuz, kötü tecrübelerin sebebi, insanların binlerce yıldır süre gelen ahlaki ve vicdani düşünceleridir. kötü olan güç sahibi kişilerin ahlaki ve vicdani düşünceleridir ve bu düşüncelerin ortaya çıkmasını yine insan sağlamıştır.

    özetle: kötü olan kapitalizm değil, güç sahibi kişilerdir. başka bir sistem içerisinde güç sahibi kişiler yine kötü olabilir ama bu o sistemi de kötü yapmaz. kötü olanı değiştirmek için önce insanı değiştirmek gerekir.
    #131985 biri beni silksin | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    2ekonomi terimi 
  19. Öncelikle kapitalizmi ''Kapitalizm üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir. Serbest piyasa ekonomisi olarak 16. yüzyılda çıkmıştır.’’ Wikipedia tanımıyla öğrenirseniz, bunun masum bir düzen olduğunu düşünürsünüz. Kapitalizm bu değildir. Benim numaralı girdide bahsettiklerim, ülkeler bazında siyasi ve ekonomik dayatmalar zinciri olan kapitalizm ile alakalıdır. Google tanımına, basit tanımlara, wikipedia gibi yerlere bakarsak; bu yazdıklarımızın ve birazdan yazacaklarımın tamamı boşa çıkmış olur zaten. O yüzden aşağıdakileri, kapitalizmin basite indirgenmeyecek kadar tehlikeli kişilerin ellerinde bulunan bir düzenek olduğunu unutmadan okumanızı öneririm.

    'in şu numaralı girdide yazdıklarına katılıyorum ancak kısmen. Şöyle ki; para icat edildikten hemen sonra temelleri ''bilinçsiz'' şekilde atılmaya başlanan kapitalizm, 16. yüzyılda tam anlamıyla ortaya çıkmış ve Fransız İhtilali ile birlikte ve sonrasında özellikle soğuk savaşın başlamasıyla çok büyük bir artış göstermiş; Abd, İngiltere ve çok daha sonrasında İsrail gibi ülkeler tarafından etkin şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Katılmadığım ilk nokta ‘in şu cümlesinde
    -- spoiler --


    ---''halbuki insan, ilkel komünal toplumu da yaşadı -hatta sınıflı toplumdan çok daha uzun bir süre-. köleci toplumu da yaşadı, arkasında bıraktı; feodal toplumu da yaşadı, arkasında bıraktı; kapitalizmi de yaşıyor ve arkasında bırakacaktır.''---


    -- spoiler --

    kapitalizmin son bulma ihtimali olduğunu söylemesidir.
    Para ortadan kalkmadığı sürece; teknolojinin parayı, paranın teknolojiyi yönettiği düzende ''kapitalizm'' denen şeyin ortadan kalkmasının imkanı yok. numaralı girdide bahsettiğim üzere, kapitalizm, hem siyasi hem ekonomik yöne sahiptir. İkisinin bir anda, zaman içerisinde yok olma ihtimali var mıdır? Bence hayır. Abd özelinde konuşalım. Abd'nin kendisine sorun çıkarabilecek ülkelere siyasi ve ekonomik yaptırımlarda bulunmama ihtimali, yani kapitalizmi kullanarak baskı oluşturmayı bırakma ihtimali nedir ? Zimbabve'nin avrupa birliğine katılması ne kadar olası ise, Abd'nin kapitalist düzeni terk etmesi de o kadar olasıdır.
    Aynı girdide katılmadığım ikinci nokta krizler dönemi ve kriz yönetimi hususu. Yine ‘in şu cümleleri ile
    -- spoiler --


    ---''ayrıca referans vermişken detaya girmeden söyleyelim; krizler, meta dolaşımı ile birlikte sermaye çevrimini de kısıtladığı için kapitalistlerin istemediği şeylerdir. kapitalizm, kâr kaynağı olarak ya da strateji olarak krizler yaratmaz. proct tarafından da girdisinde çok doğru biçimde tespit edilen "düzen içerisindeki düzensiz" hareketin kaçınılmaz sonucudur.''---


    -- spoiler --

    hem olumlu hem olumsuz yönde bir eleştiri getirmesini gayet yerinde bulduğum; ancak bu zamana kadar elde ettiğim bilgi birikimim, bu hususta okuduğum her türlü şey, gözlemlediğim ülke davranışları ve son olarak geçmişte aldığım dersler bana kapitalizmin ''direkt olarak krize etki ettiği ve bunun sonuç olmadığı'' konusunda odak yaratıyor. Çünkü kapitalizmin bariz yöneticileri, sizi her seferinde daha kötü duruma sokmak için çaba gösterirler. Yani sonuç yaratmak için çalışırlar. Kapitalizmin sizin paranıza ihtiyacı yoktur. Zira size, paranın bir kısmını onlar verir. Buradaki önemli husus; size 3 verirken, ürettiğiniz katma değerler ile birlikte sizden 5 almaya çalışmasıdır. Aldıkça sizi daha kötü duruma sokmak gibi bir huyları da vardır.

    Bunun en basit örneği ülkemiz. Bir kitaptan alıntı, teoride soyut gibi duran ancak aşağıdaki yazıyı okuyup; arkanıza yaslanarak düşündüğünüzde, tam olarak Türkiye’de ve benzer ülkelerde meydana gelen olaylar silsilesinin anlatıldığı konusunda hemfikir olacağımızı düşünüyorum. John Perkins’in 2004 yılında yayımladığı ‘’Bir ekonomik tetikçinin itirafları’’ adlı kitaptan bir kesit aktarayım.


    ----‘’ kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız.
    sonra onlara arabamızı satarız.
    sonra bankalarını satın alırız.
    o bankalardan halka ucuz krediler verip, daha çok araba almalarını sağlarız.
    böylece verdiğimiz o krediyi faiziyle geri alırız.

    o ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız.
    ayarlanan kredi “asla” o ülkenin hazinesine gitmez. o ülkede proje yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.

    enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havaalanları yapılır. aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. bizim şirketlerimiz kazanır, o ülkedeki birileri de nemalandırılır. toplum ise bu düzenekten hiç bir şey kazanmaz. ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. bu o kadar büyük bir borçtur ki, ödenmesi imkansızdır. plan böyle işler.

    sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; bize büyük bir borcunuz var, ödeyemiyorsunuz. o zaman;
    -petrolünüzü satın,
    -doğal gazınızı bize verin,
    -askeri üslerimize yer gösterin,
    -askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin,
    -birleşmiş milletler de bizim için oy verin!
    -elektrik, su, kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin!

    sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. bu ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir.’’----


    En basit ve temel örneği şudur: ne yaptığımız yolları, köprüleri, tünelleri kendi paramızla yapıyoruz ne de kendi insanımıza yaptırıyoruz. İnsanı da parayı da dışarıdan borç alıyoruz.
    Gördüğünüz üzere kriz de tıpkı kapitalizm gibi siyasi ve ekonomik boyuta sahip ve direkt olarak kapitalizm tarafından bir etki ile ortaya çıkarılıyor. Kapitalizm asla boş durmaz. İnsanlarımız, insanlar bomboş yaşayarak kendilerini kandırır ve kapitalizme hizmet ederler. Devletler de öyle. Türkiye’de bir bankada çalışırsınız, aslında kapitalizme hizmet edersiniz. Çünkü baktığınız vakit, Türkiye’deki bankaların tamamına yakınının Amerikan sermayesi kontrolü altında olduğunu, yani satıldığını görürsünüz. Satılmayan bankalarımız da sürekli ‘’dünya bankasından’’ veya başka yabancı kurum veya kuruluşlardan kredi alarak, kendi vatandaşlarına kredi sağlıyor. Olmayan şeyi başkasından alarak ‘’var’’ hale getirip, yok pahasına kullanıyoruz.
    Bahsettiğim üzere kapitalizm: insan var olduğu sürece, asla yok olmayacak bir çeşit siyasal ve ekonomik baskı ya da dayatma düzeni içerisindeki düzensizliktir. Elbet tanımımda eksiklik olabilir, istenileni veremeyebilir; lakin sırf bu yüzden, numaralı girdide bu tanımı arkasına uzun bir yazı yazarak destekleme ihtiyacı duymuş ve bu kısa cümleyi açıklama durumuna yönelmiştim.
    #131999 proct | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0ekonomi terimi 
  20. .
    #132030 tdk | 6 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  21. kola içme hissi uyandıran kola üretimi
    #147592 barettabaretta | 6 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  22. içinde adalet olmayan bir şey ne kadar iyi olabilirse, maksimum o kadar iyi olabilecek bir sistemdir. bu sistemin savunucuları, kapitalizmin kaynakları çok verimli kullandığını, bir girişimcinin, karını maksimize etmek istemesinden dolayı, üretim aşamasında bütün girdileri verimli kullanarak, minimum seviyede girdinin ziyan edildiğini savunurlar. aslında bu savlarında haklıdırlar. ama çok ufak, minicik bir noktayı gözden kaçırıyorlar. kapitalizmin ürettiği mallara insanların gerçekten ihtiyacı var mı, yoksa bu mallar kapitalist sistemin insanlara ihtiyaç olarak dayattığı mallar mı? Demem o ki kapitalizm verimli bir sistem olmakla birlikte, gereğinden çok fazla üretim yaparak kaynakları diğer sistemlerden çok daha fazla israf eden bir sistemdir. e hal boyla olunca, verimli olmasının da bir esprisi kalmamaktadır.

    bir örnek vererek cümlelerimi sonlandırayım. diyelim ki hipotetik bir toplum var ve bunların 100 birim mal ihtiyacı var. komünist sistem, bu 100 birim malı üretmek için 150 birim girdi kullanır ve 50 birim girdi israf edilir. kapitalist sistemde ise bu 100 birim mal 120 birim girdiyle üretilir. ama kapitalist sistem asla 100 birim üretimle durmaz. insanlara, bütün kitle iletişim araçlarıyla daha fazlasına ihtiyaçları olduğunu empoze eder ve 200 birim üretim yapar. basit bir doğru orantıyla bunun için 240 birim girdi kullanır. sonuç olarak komünizmde toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için 50 birim girdi israf edilirken, kapitalizmde 140 birim israf edilmiştir. kısacası, komünizm üretim aşamasında kaynakları israf eden bir sistemdir, kapitalizm ise tüketim aşamasında bunun çok daha fazlasını israf etmektedir. fakat tüketimi yapan hane halkımız olduğu için, bundan mutluluk duyar ve bu sistemin en iyi sistem olduğu yanılgısıyla hayatına devam eder. çünkü daha fazla tüketmektedir ve doğduğundan beri ona daha fazla tüketmenin iyi bir şey olduğu aşılanmıştır.
    #158333 je dois partir | 6 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  23. osmanlı'da ''kut indi'' derlerdi. yani bir dini otorite hanedandan tahta çıkacak bir bireyin allah tarafından kutsandığı ve bu göreve layık olduğuna şahitlik ederdi. saray eşrafı bir padişahı boğdurmayı kafaya koyduğunda da yine bir dini otorite ''bu kişiden kut kalktı'' diye fetva verirdi.
    malum olduğu üzere eski çağlarda aristokrasi halkı allahtan aldığı yetkiyle yönetirdi. 19. yy'de aristokrasilerin çöküşüyle, yönetim modellerinde tanrının yerini ulus devlet kavramı aldı. devletler sistematik olarak halkları ulus devlete tapınmaya koşulladı.

    kapitalist yönetim biçimlerinde bilmemne yılı bilmemne krizleri safsatadan ibarettir. şu senede çıkan kriz şu seneye kadar sürdü falan filan türlü önermeler liberal ekonomistlerin gevezeliğinden gayrı bir şey değildir. zira kapitalist ekonomi ve devlet yönetiminin kendisi başlı başına krizin ta kendisidir.
    19. yy'de halkların başına doğmuş en büyük filozof, karl mark, defaatle işçi sınıfının enternasyonelleşmesi gerektiğini vurguladı. bunu işçi sınıfı olarak iki yüz yıldır biz becermedik. fakat küresel kapitalizm bunu en iyi şekilde yaptı. lakin günümüzde artık ulus devlet modeli ve kapitalizmin yaşaması için gerekli olan sermayenin enternasyonelleşmesi olayı büyük çelişki oldu tıkandı. bunun en iyi örneğini abd- çin ticaret savaşlarında görebilirsiniz. bir dönem abd sermayadarları ucuz iş gücü ayağına çin'de fabrikalar açmak işine geliyordu. kendi ülkelerindeki işçi maliyetleri yüzünden gerekli malları çin'den almak daha karlı oluyordu abd sermayedarları için. fakat işte bu batı merkezli kapitalist model en aşağı yoksul sınıfından daha aşağısında bir yoksul sınıf oluşmasına yol açtı. trump gibi soytarı liderler de bu sınıflara vaad ettikleri umutlarla başa geldi.
    bugün batıda bu tip liderler tabanlarını konsolide etmek için milliyetçiliği ulus devlet kapitalizmiyle besliyorlar. hera ağzımdan alsın ama kapitalizmin bu sapması ve krizi 3. dünya savaşının kapıda olduğuna delalettir. 3. dünya savaşının çıkacağı kesindir. şimdilik hangi safta hangi supriz devletler olacağı teoremleri tartışılmaktadır.

    troçki, geçen yy'nin başından itibaren komünizmle kapitalizmin aynı dünyada yaşamayacağını yazdı ve bunun mücadelesini verdi. 1917 devriminden sonrada bütün çabası dünya devrimi üzerineydi. 90'larda reel sosyalizm çöktü. yıkılan komünizm değildi. başlığın tanımını yapmak gerekirse, reel sosyalizm çöktü de kapitalizm çok mu yaşıyor denilebilecek sistemdir.
    #161824 memosh usta | 5 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  24. başlıkta daha önce belirtilmiş olduğu gibi insan doğasındaki güç ilişkilerine ait çekirdeğin ekonomik sistem şeklinde hayat bulmuş halidir. sosyalizmin kolektivist söylem ve yapısına karşı bireyselliği savunan hayat görüşünün kendini ortaya koyduğu başka bir alandır aynı zamanda.

    kapitalizm insanın doğası itibariyle şeytani kötülükler yapabileceğini bilir, bunu baştan kabul eder. ve toplumunu, toplumsal kurallarını, yazılı yasalarını vb. buna göre düzenler. bunun en somut hali ise 'dir ki en basit şekilde "takribi olarak eşit güçlerde olan farklı kurumların biribirilerinin faaliyet ve eylemlerini kontrol etmesi" şeklinde tanımlanabilir.

    sosyalizm ise bu fikre pek yaklaşmaz. sosyalizme göre bir lider vardır ve herkes ve her şey ona bağlıdır. ama doğada her yerde görülen burada da kendini gösterir ve nihayetinde sistemdeki insanların %20'si, varlığın/gücün %80'ini kontrol eder. ama sosyalşist/komünist sistemin genlerinde ve altyapısında bu gerçeğe yer verilmediği için kendi kendisini içten çökertmeye başlar. bu sscb'de de böyle oldu, kongo'da da böyle oldu, mao'nun çin'inde de öyle oldu. çünkü fırsat eşitliğini değil sonuç eşitliğini savunmaya daha meyilli. bu da sosyalizm/komünizm'i bir miktar adaletsizliğe meyilli hale getiriyor.

    hem bireysel psikoloji, hem toplumbilim, hem de doğa bilimleri açısından şu ana kadar geliştirilmiş en uygun sistem kapitalizmdir. liyakati kendiliğinden ödüllendiren, ifade ve eylemsel özgürlükleri sonuna kadar destekleyen bu sistem serbest bırakıldığında toplumu kendiliğinden adaletli bir devinime sokacaktır. tiran şirketler kendiliğinden çökecek, dandik mal/hizmet üretenler çok yaşamayacak, kimse istemediği bir şeye maruz kalmak zorunda kalmayacaktır. bu sistemde devlet iç meselelerde aşırılıkları dizginleyen, dış meselelerde ise ülkenin varlık ve gücünün arttırılmasına her şekilde yardımcı olan aracı bir ve fiziki güvenliği sağlamaya yarayan bir mekanizmadan başka bir şey olmamalıdır.

    ha türkiye mi ?
    biz ne onu olabilmiş ne de ötekini olabilmiş arada kalmış aptal saptal bi sistemsizliğin beşiğindeyiz. ne tam kapitalist olup üret/ihraç et/parasını ye yapabiliyoruz, ne de tam anlamıyla sosyal/komün yaşayıp her şeyi devlette tekelleştirip onun huzurunu sürebiliyoruz.
    biri olmaya çalışınca öteki sorun çıkarıp balta vuruyor, diğerini yapmaya çalışınca da karşı taraf aynısını yapıyor.

    ama şu bi gerçek ki, dünyada hakim sistem kapitalizmse ve bu konudaki savaş olabildiğince acımasızlaşmışsa, biz de bu oyunun kurallarını iyi öğrenip oyunu iyi oynamaya başlamak zorundayız. yoksa böyle yarı sosyal yarı pazar ülkesi olarak sallanıp durmaya devam edeceğiz.

    klişe (ya da klasik) tabir olan globalleşmekte olan dünya artık yok olmuştur çünkü dünya zaten globalleşmiştir. bu sistem içerisinde var olmanın tek ve yegane yolu da bu global sistemde mevcudiyet kazanmaktır. belli pazarları olan ve özel şirketler aracılığyla diğer ülkelerden para/güç kazanan bir ülke haline gelmekten başka bir seçeneğimiz yoktur.
    #169266 drage av kaos | 5 yıl önce
    0ekonomi terimi 
  25. işçilerin emeğinin satın alınması üzerine kurulu bir sistem olduğundan, işçiler olmayınca yürümeyen bir ekonomik sistem.

    galiba sebebiyle aslında işçilere ne kadar bağımlı olduğu da görülmüştür sanırım.

    bu sebepten ötürü ya kendisine yeni güncellemeler gelecek, ya da amerikalıların adına "sosyalizm" dediği ve bizim buralardaki sosyalizmden epey farklı olan sosyalizme doğru yol alınacak.

    belki de birileri "yaa bakın, robot olaydı üretiminiz aksamazdı" deyip robotlara daha çok önem vermeye başlayacak.
    0ekonomi terimi