ingilizce'de belgesel, documentary demektir. mock ise, sahte, taklit anlamına gelmekte. iki kelime birleşince sahte/çakma belgesel gibi bir anlam çıkıyor.
gerçek olmayan bir hikaye, gerçekmiş gibi, inandırmak üzere anlatılır. bu tip filmlerde biraz daha esnek davranılır. normal bir belgesel çekiminde pek argo kullanımı göremezken bu tip çekimlerde görme imkanınız vardır.
herhangi bir konuda sanki belgesel çekiyormuş gibi konuları dalgaya alan ve gerçekten var olmayan kanıtlar, olaylar ve kişilerle çekilen şakacıktan belgesel.
cunk on earth, what we do in the shadows, hatta borat, ve yine hatta komple the office, parks and recreation, yine bunlar gibi modern family gibi birçok örneğini muhtemelen bilmeden izlemişsinizdir. hatta found footage şeklinde çekilmiş birçok korku filmi de mockumentary tanımına girebilir çünkü tam olarak konuyla dalga geçmesi zorunlu bir koşul değil, bir şeyi belgesel gibi çekip aslında belgesel niteliği taşımayacak şekilde gerçeğe uygun bir olay, konu, kişi hakkında olmaması şart. yani "vaoov burada bir perili ev var, haydi kameralarımızla girip sizlere gösterelim..." ya da "dyatlov geçidi vakasını incelemeye gidiyoruz," diye başlayıp biten, o şekilde süren filmler de bu türe dahil olur. en bilinen örneği: paranormal activity ve hatta blair cadısı.
hatta family guy'ın bazı bölümlerinde de sanki family guy, çizilen karakterler oyuncuymuş da her şey bir senaryo dahilinde çekiliyormuş gibi karakterlerle röportaj yapılarak bize sunulur, yok efendim lois, peter'dan daha düşük maaş alıyormuş bu açığa çıkar vesaire, o bile mockumentary. wandavision'un bile bu şekilde değerlendirilebileceğini görüyoruz, wikipedia bile mockumentary listesine onu bile almış ki haklı, wanda ile vision'un geçmişten günümüze çeşitli hallerini gördüğümüz şovlar da bir nevi kurgu-belgesel gibi sunuluyor izleyiciye.
yani toparlamak gerekirse, birçok konuda önünüze sunulan şovlar, diziler, filmler, bazen sanki bir belgeselmiş gibi kurgulanıp çekilir, aslında senaryo yazımı ve hikaye anlatıcılığı açısından inanın ki bu daha da kolaydır, hatta oyuncular için bile. steve carell, the office ile birlikte kameraya bakma alışkanlığını sonradan zor kırdığını anlatmış bir yerde. modern family'de çocuk oyuncular sürekli kameraya bakmaya alışarak rol yapmayı öğrendiler ve o şekilde büyüdüler. bu tür, özellikle altında komedi ya da korku varsa düşünülen bir fikrin daha kolay senaryoya dönüştürülmesine olanak sağlar, yazana da, yönetene de, oyuncuya da daha geniş alan tanır. ben bile bazen kısa öykü yazarken aklıma çok güzel bir fikir gelmişse ancak onu giriş, gelişme ve sonuç olarak düzenleyemiyorsam öykünün karakterlerinden biri öyküdeki olaydan sonra birisiyle röportaj yapmış ya da bir ödül konuşması yapmış diye kurgular, konuyu öyle anlatırım. çünkü, daha, ko-lay.