1. okullarda okutulan şekliyle "din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması"

    sosyal hayatta ise karşılığını insanların inançlarını özgürce yaşamasını sağlayan prensipler bütünü olarak da yorumlayabiliriz herhalde. en kaba tabiriyle "dinin siyasete malzeme yapılmaması" yani.
    türkiye cumhuriyeti anayasasının değiştirilemez 4 maddesi içerisinde yer almaktadır.

    türkiye cumhuriyeti, 2008 yılında anayasa mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlere odak olmaktan, hazine yardımının yarısının kesilmesine karar verilmiş bir parti tarafından yönetilmekte. her ne kadar dönemin başbakanı, bugünün cumhurbaşkanı insanların farklı hayat tarzlarına müdahale edilmesinin ve dinin siyasete alet edilmesinin karşısında durduğunu belirtse de, ülkemizde laiklik konusunda bazı kafa karışıklıklarının olduğu bir gerçektir.
    hafıza hızlıca tarandığında meclis başkanı 'ın, tam da dün oylanan yeni anayasa ile ilgili " yeni anayasada laiklik olmamalı " çıkışı ve yılbaşı gecesi reina'da yaşanan terör saldırısı sonrası akıllarda yer tutan halkevleri üyesi gençlerin kahvehanelerde laiklik propagandası yaptığı gerekçesi ile içişleri bakanlığı tarafından fişlenip göz altına alınmaları akla gelen ilk örnekler.

    son örnekte, serdivan'da bir avm de laiklik propagandası yapanların tekme tokat saf dışı atılmaları sonrası, belediye başkanının attığı tweetler olsa gerek.

    kısacası, türkiye için laiklik hala din düşmanlığı olarak algılanmakla birlikte son sürat terör propagandası olarak da değerlendirilmeye başlanmış durumda.
    #18353 fly | 8 yıl önce
    0kavram 
  2. laiklik dilimize fransızca'dan girmiş, latince bir kavramdır. laikliğin ve olmak üzere iki cephesi vardır. inceleyelim:

    din hürriyeti, inanç hürriyeti ve ibadet hürriyeti olmak üzere ikiye ayrılır:

    inanç hürriyeti sınırsızdır, hiç kimse bir şeye inanmaya ve inanmamaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. ki zaten fıtata uygun olanı da budur. ibadet hürriyeti ise anayasa m14'deki şartlara uymak koşuluyla sınırlıdır.

    din ve devlet işlerinin ayrılığı ise, şu kriterlere uyulursa gerçekleşir:

    devletin resmi bir dini olmamalıdır, devlet her dine ve her din mensubuna ve hatta dinsizlere eşit mesafede olmalıdır. din kurumları devlet kurumlarından ayrı olmalıdır ve son olarak laik bir devlette hukuk kurallarının din kurallarına uyma zorunluluğu olmamalıdır. elbette ki bazı kurallar, ler din kurallarından esinlenilmiş olabilir ancak burada asıl ifade etmeye çalıştığı şey tam olarak şudur ki: devletin bir kural koyarken din bunu haram kılmış, yasaklamış o halde bizde de bu yasak olmak zorunda diyerek hareket etmemesidir, eğer o bahsi geçen eylem/durum modern hukuk düzeninde suç teşkil edecekse o zaman o konuda devlet koymalıdır, şayet laik bir devletten bahsediyorsak.

    bu şartları gerçekleştirdiği takdirde bir devlet, sında laikliği kabul etsin ya da etmesin laikliği uygulayan bir devlettir. hakeza, bir devlet bütün bu ilkeleri kabul etmekle birlikte uygulamada insanlarının dini inanışlarına, yaşantılarına saygı duymuyor, onları inanışlarına göre ötekileştiriyorsa, o devletin anayasasında laik devlet ilkesinden bahsediyor olması pek de bir anlam ifade etmez.
    0kavram 
  3. fikir hürriyetinin teminatıdır. inandığını veya inanmadığını açıklamak-açıklamamakta özgür olmaktır. inancının gereğini yerine getirirken veya getirmezken özgür olmaktır. dini ve dindarı da şarlatanlardan koruyan bir müessesedir. çizgisinden sapıldığı zaman, laikliğin karşısına durmaya çalışıp devleti liyakat esasından uzaklaşarak siyasal islamcı kadrolara peşkeş çekince 15 temmuzlar olduğunu daha yakın zamanda hepimiz gördük. o yüzden diyorum ki, laiklik türkiye'nin teminatıdır ve ulu önder'in biz türk milletine en önemli kazanımlarındandır.

    ayrıca, ulan 16 temmuz sabahı hepiniz laiktiniz, cumhuriyetçiydiniz, atatürkçüydünüz be! ulan hepiniz ordaydınız be, hepiniz ordaydınız.
    0kavram 
  4. temel olarak bir kurumun ortak paydaslari ve paydas olmasi planlanan kesimleri icin belirlenen kurallarin uzerinde; kurumsal bazda, herhangi bir ahlaki, sosyal, orfi gelenek/kanunun bulunmamasi.
    #112179 yurkino | 6 yıl önce
    0kavram 
  5. Türkiye'deki çoğu insanın iqsunun anlamaya yetmediği kavramdır.
    #122106 migfer tokmakel | 6 yıl önce
    0kavram 
  6. olma durumu, laisizm.
    #122342 tdk | 6 yıl önce
    0kavram 
  7. Devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması, laisizm.

    Örnek kullanım: Türkiye Cumhuriyeti, laikliği umdeleri arasına koymakla dini, tecavüzden, istismardan, menfaate, şerre alet etmekten kurtardı. (O. S. Orhon)
    #122343 tdk | 6 yıl önce
    0hukuk terimi 
  8. Elde rakı bardağı ile 'laiklik bee' deyip hafife alınmayacak kadar, değerli bir kavram.
    0kavram 
  9. Bu ülkede eşcinsel de var evli olmadığı halde birlikte yaşayıp sevişen kadın erkekler de.

    Şimdi Diyanet işleri başkanı çıkıp diyor ki zina ve eşcinsellikle edelim.

    Barolar da diyor ki bir devlet memuru vatandaşıyla mücadele edemez onu hedef gösterip aşağılayamaz.

    Sonra başsavcılığı da barolar için dini değerleri aşaladığı gerekçesi ile soruşturma açıyor.

    Şimdi bu ülkede laiklik var denilebilebilir mi amk..
    #178362 fly | 5 yıl önce
    2hukuk terimi 
  10. Ders kitaplarındaki tanımı; devlet işlerinde, herhangi bir dini referans almadan, tüm dinlere karşı tarafsız olup yönetme biçimi, ilkesi.

    ' nin isimli kitabından laiklik bölümünden birkaç alıntı:

    " acıyı dindirme ve hakikat arayışını özgürlük olmadan; düşünme, araştırma ve tecrübe etme özgürlüğü olmadan sürdüremeyiz. bu yüzden laikler özgürlüğü savunur ve herhangi bir metnin, kurum ya da liderin doğruyla yanlışı belirlemeye yetkili mutlak bir otorite haline gelmesini istemezler. "

    " önyargılarla ve baskıcı rejimlerle savaşmak büyük cesaret ister ama bilgi eksikliğini kabul edip bilinmeze doğru yol almak daha fazla cesaret ister. laik eğitim, bir şeyi bilmiyorsak cehaletimizi kabul etmekten ve yeni deliller aramaya koyulmaktan korkmayı öğretir bize. "

    " sırf " tanrı öyle dedi" diye öldürmekten sakınan insanların oldukça rahatsız edici ve tehlikeli bir tarafı vardır. bu insanları merhamet değil itaat yönlendirir ve bu insanlar tanrılarının kâfirleri, cadıları, zina yapanları ya da yabancıları öldürmeyi emrettiğine inanmaya başlarsa ne yaparlar kim bilir. "
    #202769 el ogro | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0hukuk terimi 
  11. türkçedeki laiklik sözcüğü fransızcadaki "laïcité" sözcüğünden gelirken, sekülarizm ingilizceden alınmış bir sözcüktür. sekülarizmi şimdiki anlamı ile ilk kullanan isim ingiliz sendikacı george jacob holyoake'tir. sekülarizmin kökeni latincedeki "saeculum"dur ve saeculum özünde bir "zaman periyodu"nu ifade eder. örneğin saeculum obscurum, karanlık çağ gibi bir anlama gelir. saeculum obscurum papalık ile ilgili olan, yozlaşmış bir devre verilen addır, bu 10. yüzyılda papaların theophylacti ailesinden etkilendikleri bir döneme tekabül eder.

    karanlıktan aydınlığa doğru ilerleyiş 17. yüzyılın sonlarına doğru spinoza, john locke gibi düşünürlerin eserleri ile, batının entelektüel geleneğinin bir değişim geçirmiş olması ile şekillenmiştir. aydınlanma süreci ne sadece fransızca konuşanları, ne de sadece ingilizce konuşanları etkilemiştir. din ve devlet işlerinin ayrımı yalnızca bir ülkede defaten vuku bulmamış; dünya genelinde bilimin sekülarizasyonu zamanla hukukun sekülarizasyonunu da kaçınılmaz kılmıştır. lâkin her ülkede bu sürecin işleyişi farklı olmuştur.

    bu noktada laiklik ve sekülarizm arasındaki nüans farkının da sözcükleri kullanan ülkelerin geleneklerinden kaynaklanan bir fark olduğu söylenebilir.

    17. ve 18. yüzyıldaki amerikan aydınlanması avrupa'dan beslenerek ortaya çıkmış olsa da ironik olarak abd'nin avrupa'dan kopmasında büyük rol oynamıştır. abd, 4 temmuz 1776'da amerikan bağımsızlık bildirgesi ile bağımsızlığını ilân ettiğinde avrupa ülkeleri seküler değillerdi. binaenaleyh 18. yüzyılda abd yepyeni anayasası ile kilise ve devletin yasal olarak ayrıldığı "seküler" modern cumhuriyetlerin ilk örneği olmuştur.

    thomas jefferson'ın "wall of separation between church and state" ifadesi dini sembollerin yasaklanmalarının zaruretinden ziyade dinin devletin karışması için fazla kişisel bir konu olduğu düşüncesinde temellenmiştir ve bu düşüncelerin sonucunda abd'de kilise ve devlet birbirinden daha erken ayrılmıştır. lakin bu ayrımda din karşıtı bir tutumdan pek söz edemeyiz. abd'nin de facto mottosu yıllarca "e pluribus unum" (çokluktan birliğe) idi. günümüzde ise, 1950'lerden bu yana doların üzerinde yazan "in god we trust" sloganı hâlâ geçerliliğini korumaktadır. bu da abd sekülarizmine ilişkin iyi kötü bir fikir vermektedir.

    yine seküler ingiltere'de geleneklere bağlılıktan kaynaklanan bir takım dini ritüeller vardır. örnek olarak, parlamentoda edilen dua şu şekildedir:

    "lord, the god of righteousness and truth, grant to our queen and her government, to members of parliament and all in positions of responsibility, the guidance of your spirit. may they never lead the nation wrongly through love of power, desire to please, or unworthy ideals but laying aside all private interests and prejudices keep in mind their responsibility to seek to improve the condition of all mankind; so may your kingdom come and your name be hallowed.

    amen."

    uygulamayı sembolik monarşinin korunmasına benzetmek mümkündür. 1500'lere dayanan bir gelenek olduğundan ingilizler bu geleneği korumuştur. buna ek olarak, church of england'ın ingilizler için yeri ayrıdır, church of england özünde bir bağımsızlık simgesi gibi düşünülebilir. nedeni tarihseldir, tudor dönemindeki papa otoritesinden kopuş ile ilişkilidir.

    bugün ingiltere'de kraliçe "head of the church of england" ünvanına sahiptir, parlamentoda da house of lords'a yer vardır. ancak ingiliz toplumunda ateizm oldukça yaygındır ve dinin fiilen bir gücü olduğu söylenemez.

    fransa ise bambaşka bir hikayedir. ne abd gibi seküler bir devlet olarak kurulmuştur ne de ingiltere gibi dini sembolik olarak muhafaza etmiştir. laiklik fransız devrimi'ne dayanan bir kavramdır ve resmiyete geçmesi 1905'i bulmuştur. bu açıdan bakıldığında fransız laisizminin göreceli olarak katı olması anlaşılabilir bir vaziyettir. devlet kurumlarında dini sembollerin yasaklanması ile ilgili tartışmalar da bu vaziyetin bir yansımasıdır.

    gelgelelim fransız anayasası laikliği ilk maddesinde barındırırken, (la france est une république indivisible, laïque, démocratique et sociale.) türk anayasası laikliği ikinci maddesinde barındırır. (türkiye cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.) ancak fransa'nın aksine, türkiye'de din adamları devletten maaş alır, diyanet vardır ve ülkenin önemli bir çoğunluğu erdoğan'ın da üzerine basa basa belirttiği gibi müslümandır.

    laiklik ve sekülarizmi abd-ingiltere-fransa özelinde incelediğiniz takdirde mantıklı bir çıkarıma varabilirsiniz. ancak fransızca ve ingilizce terimleri daha sonradan kullanmaya başlamış olan ülkeleri de kıyaslamanıza dahil ederseniz yapacağınız tüm çıkarımlar türkiye örneğinde olduğu gibi anlamsızlaşacaktır.

    uzun lafın kısası laikliği sekülarizmin fransa'da geçerli olan sert bir formu olarak tanımlamak ve bu şekilde ingiltere'deki veya abd'deki sekülarizm anlayışından farklı bir yere koymak en doğrusudur. bu tanımlama, vatikan'ın neden "sekülarizm iyi güzel de, laiklik hoş değil ." çizgisinde olduğunu açıklamaktadır.
    #202774 highpriestess | 4 yıl önce
    0hukuk terimi 
  12. vampirlerin sudan korkması gibi, siyasal islamcıların ödünü koparan, öcü olarak nitelendirdikleri kavram.

    diğeri için (bkz: )
    #202778 vienna ghost | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0kavram 
  13. Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerine bina edildiği ve temelini oluşturan, bu nedenle de değiştirilemez ilkelerinden biridir. Devletin, dini olarak örgütlenen ve kaynağı belirsiz yapılara teslim olmaması adına çok önemli bir ilkedir. Adeta cumhuriyeti tehlikelerden koruyan bir sigorta vazifesi görür. Bu bağlamda Türkiye'yi kör taasubun pençesine saplanmış ve başka milletlerin manda, himaye ve tavsiyeleri ile yaşamak zorunda kalmış diğer ülkelerden ayıran en önemli ilkelerden biridir.
    #202812 bahriyeliilahiyatci | 4 yıl önce
    0hukuk terimi, kavram 
  14. en kısa tanımı din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olarak yürütülmesidir.

    bazı zamanlarda devleti yönetenlerce tanımlanan laiklik kavramı dinsizlik ile eşdeğer tutuldu. "devlet laik olamaz" gibi bir tanım ile devlet sanki soyut değil de somut bir varlıkmışçasına davranıldı. devlet kavramının içi boşaltıldı. oysa;
    atatürk'e göre laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir. bu düsturun içinin boşaltılması sonucunda millet hacı, hoca, molla ve softaların kucağına düşüp yalan yanlış bilgiler ile donatılıyor ne yazık ki.

    zamanın ilerisindeki liderlerden yüzlerce yıl geriden bakanlara kalmak da ancak bize yakışırdı herhalde.

    #202843 tuaf adam | 4 yıl önce
    0hukuk terimi 
  15. Hala laikligi tartisanlara sadece okumalarini oneririm ki radikal olup da seriat isteyenlerin dini de ilk olarak okumayi emretmektedir.
    Yeni dogmus bir birey dogustan okumayi bilmedigine gore ona bilimsel yollarla okumayi ogretmek gerekiyor , dindeki oku aklini kullan ogren gibi emirler icinde bilim gereklidir. Bilim ne diyor din ile devleti karistirmazsan toplumlar daha iyi yonetilir diyor , Kutsal kitapta bunun karsisinda bir emir var mi yok ,o halde neyi tartisiyoruz.
    #203481 magazambo | 4 yıl önce
    0kavram 
  16. eğer bu ülkede şu yüce ilkeye sadık kalınsa idi, bugün fetö diye bir şey olmayacaktı.

    bir ülkenin tarikat ve cemaatlere teslim olmaması önündeki en büyük sigortadır.
    #203621 stargate solucani | 4 yıl önce
    0kavram 
  17. Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti' nin üzerine bina edildiği ana unsurlardan biridir, Müslüman olduğunu söyleyen ve bugün petrol zengini olarak yaşayan milletlerin bir kısmının Hilafet makamının cihat çağrısına uymayarak kendi ülkesinden ayrılarak İngiliz mandasına girmek pahasına ülkelerine yani Türkiye'ye ihanet etmeleri, Türk İslam ordusunu arkasından vurmaları ve yetmezmiş gibi açlığa terk etmeleri (bkz: ) o dönem savaşan insanlarda çok büyük bir hayal kırıklığı oluşturmuştur. Şahsi kanaatim hilafetin kaldırılması ve laiklik düşüncesinin ülkemize gelmesinde bu milletin yaşadığı acı hadiselerin büyük tesiri vardır. Bir ilahiyatçı olarak şunu söyleyebilirim ki, Birinci Dünya Savaşında, yani daha yakın bir dönemde, Halifenin ordusunu çekirge yemeye mahkum eden, onlara karşı İngilizlerin ve müttefik olmaları dolayısıyla da Yunanlıların safında savaşan insanlarla zaten hilafet çatısı altında bir birlik ancak bir hayalden ibaret olurdu. Hainler vatanlarını savunmak yerine İngilizler ile işbirliği yaptılar, evet dünyanın petrol havuzu coğrafyası Arap yarımadası, Osmanlı' nın ateşkes sonrası bile terk etmemek için direndiği coğrafya amiyane tabirle düne kadar bizimdi.
    #204776 bahriyeliilahiyatci | 4 yıl önce
    0kavram 
  18. türkçeye çevrilirken tam bir vak'ası yaşayan kavram. bunun fransızca aslının olduğu veri iken türkçeye de ''laisit'' ya da ''laisite'' olarak çevrilmesi gerekiyordu. sebebi açık: laicite'nin etimolojik kökü olan (fransızca ''halk'' anlamına gelir, fransızcaya latince'den latince'ye de antik yunanca yine halk anlamına gelen ''laikos''tan girmiştir, ingilizcedeki ile kökteştir) türkçeye olarak çevrildiyse (ki bu doğru ve tutarlıdır) laicite'nin türkçe karşılığı da ''laisit'' veya ''laisite'' olmalıydı.

    buna ek olarak laiklik demesi de zor. ne o öyle ''ılıklık'' der gibi... bak laisite nasıl akıp gidiyor dilinde. ohh miss!

    #289475 mahallenin delegesi | 1 yıl önce
    3kavram