bilimkurgu edebiyatında ve sinemasında bir tarz. kıyamet sonrası hayatta kalanların yaşam mücadelesi üstüne kurgulanır bunlar. doğal kaynaklar tükenmiş, teknoloji çökmüştür. insanlar gitgide ilkelleşirken bir yandan da insani değerlerini korumaya çalışırlar. sinemada en eski örneklerden biri mad max serisidir.
çok sevdiğim bir tür olmasına rağmen bir türlü yazamıyorum bunu ben. "post akopalitik, post kapolapatik, post alopakitik, neydi lan?" şeklinde kafa açıyor bende. az önce bir girdide yazarken bakarak yazdım, o derece.
Şu sıralar oyun dünyasının da gözde...konsept?lerinden biri gibi. Özellikle online hayatta kalma oyunlarına çok müsait bir yapısı var gibi. Gerçi fallout serisi haricinde şimdilik çıkan oyunları biraz tırt buluyorum ama... hoş fallout 76'da fiyaskoydu.
sayın larden loughness'in belirttiği gibi yazmak ve söylemekte zorlandığım tür. post malumpartiliptik desek olmuyor sanki.
anlamı kıyamet sonrası olsa da gayriresmi anlamı cehennem öncesidir bende. insan bu, "höst, yapma lan" diyen biri olmadıkça sapıtır sapıtır, günün sonunda bakarsın sabah vücuda, akşam lsd'ye, gece de cinayete abanıyor. bu post apokaliptik (bakarak yazdım) hikayelerde anlamadığım şey ise şu; niye her yer toz toprak çamur? tamam belediye çalışmıyor da olay tamamen asfaltın yok oluşuyla mı alakalı? kıyamet sonrası da olsa işinize geldiğinde zebellah gibi yapılar dikip kamyonları pavyon gibi süslemeyi biliyorsunuz. bütün gün vızır vızır geçtiğin yola da asfalt dökemiyorsan da bir mıcır dök, tozdan topraktan çoluk çocuk perişan oldu.
bunun dışında, bayılırım böyle senaryolara. tek kişilik yatağıma uzanıp tavanı seyrederken bu şekilde sıfırlanış ama tam da sıfırlanmayış senaryolarında her zaman hayatta kalan şanslı azınlığa dahil olup hayatta kalma ve hayattan gönderme tasarıları zihnimi 20 liraya adam bıçaklayacak bağcılar serserisinin kemeri gibi sımsıkı sarar.
tam sıfırlanmayış diyorum çünkü her ne kadar yaşanan gezegen tarumar edilmiş, birçok aygıt kullanılamaz hale gelmiş olsa da kıyamet denen şey öncesinde edindiğimiz binlerce yıldır birikmiş olan tecrübeler ve "tipten 5 yıl yatarı var" gibi önseziler hala benliğimizde korunmakta olan hazinelerdir. yani kıyamet sonrası her daim cehennem olacak değildir. cenneti yaratmak bizim elimizde, en azından bilinen dünyada.
bir sabah uyandık, her yer parça pinçik edilmiş, sokaklar işkembe çorbasına dönmüş diye derhal korkunçlu kurukafalı maske satın alıp slip donla etrafı taramaya başlamamız gerekmiyor. silahlı gücü de elden bırakmadan sağlıklı bir toplum kurulabilir. ama senaryo anlamında bir kıymeti olmaz.