1. sanal itiraf sayfalarında sanal karakterler, reel cinsellik mahremiyetlerini beyan ederler.
    babası belli olmayan piçtir, ya vicdan ahlakı belirsiz olanlar ?
    ya mahremiyet ahlakından mahrum olanlar ? onlar ki kendilerini özgür bilenler, onlar ki özgürlüğü sanaldan ibaret olanlar. ya göz yumanlar?

    onlar ki üzerine çektikleri kara örtüyle yazısız kuralları piç edenler, kapadıkları örtünün yüzüne kural yazıp, anlamını bilmediklerini bilmeseler de adına özgürlük koyarlar. çünkü ''yazmak özgürlüktür'' !
    #17985 tiger | 8 yıl önce
    0tespit 
  2. boş boş, mal mal ekrana bakarken şunu yazdığım zeminin arka planında gördüğüm yazı.
    #22104 timoteus | 8 yıl önce
    0tespit 
  3. kulzos'un ilk versiyonunda girdi yazdığımız kutunun arka planında yer alıyordu bu ibare. sonra kaldırıldı. iyi de oldu sanki.

    bence yanlış anlaşılıyor bu söz. yazmanın özgürlük olması yani. ya da ben yanlış anlıyorum. bilemiyorum.

    içinde yaşadığımız dünya her zaman orman kanunları ile yönetildi. hep güçlü olan kazandı. bu güç başlarda kaba kuvvet olarak kendini gösterdi. sonra edinilmiş unvanlarla ve oluşturulan soylu sınıfı ile devam etti. sonra işin içine dinler girdi. dinlerle güç sahibi oldu insanlar. sonra işin içine ideolojiler girdi. ideolojilerle güç sahibi olundu. ve elbet, en son ve en geçerli olan para geldi. para elbette her zaman işin içindeydi ama günümüzde artık en önemli güç para oldu. yani, aslında ne kadar zenginsen, o kadar güçlüsün. haliyle bir o kadar da özgürsün.

    peki biz, sıradan insanlar? biz sistemin kölesiyiz sadece. depresif bilim kurgu filmi gibi geliyor bana bazen. ama önceden kuralları belirlenmiş bir sistem içerisinde, en güzel yıllarımızı saçma sapan derslere çalışarak ve ne ölçtüğü belirsiz bir sınava hazırlanarak geçiriyoruz. ve tüm bunları önce temel ihtiyaçları karşılamak, sonra bu ihtiyaçları biraz daha lükse çevirebilmek için yapıyoruz. oysa musluğun başındaki bize ne kadarını bahşederse, edinebileceğimiz sadece ondan ibaret. evet artık kürek mahkumu değiliz. ama klavye ve mouse mahkumu olmuşuz, farkında değiliz. kendi ömrümüzü böyle harcadığımız yetmezmiş gibi bir de çocuk yapıp aynı sisteme dahil ediyoruz. doğ, oku, çalış, sana izin verildiği kadar iyi yaşa, öl...

    hayır devrim çağrısı yapmayacağım. gaza gelmeyin. dünya'da bu kadar çok aptal varken uğraşmaya değmez çünkü. konuya geri döneyim.

    işte böyle bir sistemde, yazmak, istediğin şey olabilmektir. çünkü yazarak kendi dünyanı yaratabilirsin. orada ne istersen o olursun. istediğin şekilde yaşar, istediğin şekilde ölürsün. yahut ölümsüz olursun. sevişeceğin insanı kendin yaratabilirsin. ya da insanları. kulübeni ya da sarayını inşa edebilirsin. ister dağın tepesinde, ister şehrin göbeğinde yaşarsın. istediğin kadar çok ve farklı hayatın olabilir. ya da bir hayvan olabilirsin. ne bileyim, bir kedi mesela. engel yok. sınır yok. sınır sadece sensin ve senin yazma kabiliyetin.

    yazmak özgürlüktür. aklına her geleni sıralayıp, misal "am, göt, sik, ehehehe xoxo zaaaa qanqa" şeklinde yazarak özgür olduğunu sananların kafasındaki gibi bir özgürlük değil bu bahsettiğim. o mallık.

    yazmak özgürlüktür. çünkü o yarattığınız dünyayı sizden kimse alamaz. gerçek olmaması hiçbir şeyi de değiştirmez. çünkü hayal kurdukça, onu kağıda döktükçe, gerçekleştirmeye biraz daha yaklaşırız. o nedenle sözlükteyiz ya. yazmak için. bazen gerçekleri, bazen hayalleri.
    #162958 larden loughness | 5 yıl önce
    0tespit 
  4. "yazmak özgürleştirir" anlamında katıldığım iddia.

    öfke problemlerimi meditasyonla yendim seneler önce. Artık daha az reaktifim, tartışmaların beni ele geçirmesine izin vermiyorum. bir adım geri atıp asıl soruna sakince odaklanabiliyorum. ama meditasyon depresyonu, takıntıyı çözmedi bende. canım sıkıldı mı sıkılıyor. bu noktada düşünceleri yazarak kontrol altına almayı seçiyorum.

    birkaç sene önce haksızca işten çıkarıldım. (biliyorum, kimse haklı olarak atıldığını söylemez, hani hapishanede kime sorsan masumdur ya, o ayak. benimki hakikaten... neyse dağılmayalım). eve hayalkırıklığı ve depresyonla geldim. mantığım "o kadar önemli değil, yeni iş bulacaksın, eskisi de geçti, takman sadece sana zarar" diyor ama duygu durumunu kontrol edemiyorum.

    başladım yazmaya. eğrisi doğrusu ile yaptıklarımı, yapılanları sayfaya anlattım. en önemlisi satır satır o işin benim için ne anlama geldiğini irdeledim. her paragrafta hafifledim. belki aylar sürecek bir ruh hali, yaza yaza birkaç gün içinde çıktı gitti. daha yeni işe girmeden, umurmda bile değildi olanlar. kafam serbest kaldı.

    şimdi benzer durumda olan herkese verdiğim ilk öğüt oluyor yazarak düşünmesi. belki her moral bozukluğu birkaç günde geçmiyor ama yazmak kesinlikle süreyi ve zararı hafifletiyor.
    #163000 son kurtadam | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    1tespit