arapça sosyalizm demektir. osmanlı türkçesine ise hem sosyalizm hem de komünizm olarak geçmiştir. 19. yüzyılda ilk defa ceride-i havadis gazetesini çıkaran william churchill tarafından kullanılmıştır.
katılımcılık veya ortak davranmak anlamına gelir. ş-r-k kökünden türediği için müşterek, iştirak, şerik, şirket, teşrik gibi kelimelerle aynı kökü paylaşır. james william redhouse'un yayınladığı ingilizce-osmanlı türkçesi sözlüğünde socialism maddesi "bütün malların ortakça kullanılmasının yöntemi ve ifadesi" şeklinde, communism maddesi ise "malların ortakça kullanım yöntemi" şeklinde tanımlanmıştır.
ahmet cevdet paşa ise şöyle tanımlar: "şöyle ki mülkiyet hukukunu ve evliliği inkar edip herkes bütün konularda eşitlik içinde olmalıdır diyerekten birçok alçağın bile bunu mizaçlarına uygun görmesiyle fransa cumhuriyeti'ni bu renge boyamaya kalkıştılar."
sosyalizmin "eşleri paylaşmak" olduğu söylentisi avrupa'da sağ cenah tarafından çok kuvvetlice yayılan bir propagandaydı. halbuki hem karl marx hem de friedrich engels buna zaten cevap vermişlerdi.
marx: "tüm burjuvazi 'siz komünistler kadınların ortaklaşalığını getirmek istiyorsunuz' diye bağırıyor. burjuva, karısını üretim aracı olarak gördüğü için biz üretim araçlarının ortak kullanılması gerektiğini söylediğimizde doğal olarak kendi karısını kastettiğimizi zannediyor."
engels: "kadınların ortaklığı tamamen burjuva toplumuna ait bir ilişkidir ve bugün eksiksiz bir biçimde fuhuş ile gerçekleşmektedir. ama fuhşun kökleri özel mülkiyettedir ve onunla birlikte o da kalkar. yani komünist örgütlenme, kadınların ortak kullanılmasını getirmek demek değil buna son vermek demektir."