24 yıldır ara ara gündeme gelen en kan dondurucu detaylarının dahi paylaşıldığı faili meçhul cinayet. internet medyasında bir süredir katilleri bulunsun diye kamuoyu yaratan bir grup ve bu gruba karşılık amacını çokta anlayamadığım saldırgan bir grup var. konuyla ilgili çoğunluğun ve katilin yakalanması için kamuoyu yaratan kitlenin şüpheleri aile üzerinde yoğunlaşıyor. konuşmaları, tavırları , olayı ele alış şekilleri ve geçmiş ifadeler, isimler tekrar tekrar inceleniyor. tüm tutarsızlıklar yakalanıyor sorular soruluyor, kanıt isteniyor, teoriler paylaşılıyor. bunların konuşulduğu mecralarda yasaklamalar, konuyu gündemden düşürme çabaları dahi var. bu ülkede yapılan hiç bir yasaklama, kısıtlama eyleminin boşuna olmadığını birilerinin ve bir şeylerin çıkarına hareket ettiğini yıllardır yaşayarak öğrendik.
olaya bir yerinden dahil olup merak edince uzunca bir süre çıkamadım. o videoya git, o yazıyı oku, orada ne demiş, burada ne demiş biri şunu yakalamış diye diye uzunca bir vakit geçirdim. bu detayları tek tek buraya yazıp benimde şüphelendiğim bu diye kendi adrenalin tatminimi yaşamayacağım elbette ama aileden şüphelenmekte haklılık payı olduğunu düşünüyorum insanların. olayın işleniş şeklinden polisin ilk yapması gerekenin aileyi araştırıp şüpheli listesinden çıkarmak olması gerekirken, hiç yapılmamış olması, bu ülkenin gerçekliğini bildiğimiz, gözümüze soka soka yapılan, mağdurun hiç önemli değil'e dönüştürüldüğü, çürümüş bir tarafına dair teorilere sebep oluyor.
yazılanları okuduğumda, söylenenleri dinlediğimde sürekli neden sorusu yankılandı aklımda. sadece cinayet nedeni değil, 14 yaşında bir kız çocuğuna bu vahşeti ve korkuyu yaşatacak kadar ileri götüren nedeni, bilinçli ve bilinçsiz yayılan bilgi kirliğinin nedeni, paylaşılmaması gereken insanlık dışı detayların paylaşılma nedeni, gerçek hayatta durumu tabir etmek için kullanırken bile sesimizin içimize kaçtığı, trajediyi anlatan kelimelerin olayı tarif ederken ağzınızdan nasıl bu kadar rahat çıktığının nedeni ve en çokta tüm konuşulanların arasında çağlayı nasıl bu kadar da hiç tanımıyor oluşumuzun nedeni. tüm konuşulanların, söylenenlerin arasında ben hiç bir şekilde çağla ile ilgili kişisel bir detay yakalayamıyorum. annesinin anlatımlarında dahi 3.kişiymiş, yabancıymış, uzaktan biriymiş hissiyatına kapılıyorum. çağla'nın kim olduğuna dair bildiğim tek şey ailesinin onu yeterince sevmediğini düşünmesi ve bunu dile getirmesi. sevdiğimiz insanları belki başkaları için bir anlam ifade etmeyecek, hatırladığımızda içimizde iyi hisler uyandıran olaylarla, tavırlarla, kişisel özelliklerle tabir ederiz. birini kaybettiğinizde içinizde en çok onlar uyanır. olayda adı geçen hiç kimsenin konuşmasında, anlatımında bunu hissedemiyorum. çağla'yı en çok ne güldürürdü, neye sinirlenirdi, en çok hangi şarkıyı severdi, 14 yaşında saçlarını nasıl şekillendirmek hoşuna giderdi, üzüldüğünde nasıl davranırdı, kimsenin kim olduğunu umursamadığı bir dünyada neler yaşadı, ne kadar yalnızdı..?
gerçek olan tek şey ise kimin fırsatı vardı'nın yeterince araştırılmamış oluşu. cinayetin işleniş biçiminden herhangi bir vicdan ya da merhamet ögesi barındırmadığı aşikar. okuduklarımdan (gerçekliğinden emin değilim) çağla'nın bulunma şekliyle, odasında yatağın üzerinde duran (cinayet sonrası çağla'nın odasının temizlendiğine dair şüpheler olduğu söyleniyor.) oyuncak bebeğin duruşunun birebir aynı olması. bu detayı aklımdan günlerdir çıkaramıyorum. içimde bir yere aklımın almadığı çok büyük bir karanlık bırakıyor.
umuyorum ki çağla'yı hiç tanımadığı halde canla başla hakkını arayan, onu bu trajedide yalnız bırakmamış bir kaç iyi niyetli insanın çabası sonuç verir de adalet duygusunu bir nebze olsa yaşamış oluruz.
yakın zamanda avukat ümit altay bir ekip kurarak olaya el attı. kendisi yetkili kim varsa görüşeceğini ve savcılığa zamanında es geçilmiş şeyleri içeren bir dosya sunacağını açıkladı. pınar bk, tolga demir gibi kanallar aracılığıyla durumları takip edebilirsiniz.