1. 10 mart'ta los angeles'ta yapılacak olan tören. bu yıl özellikle 2 dev sendika grevinin kollarında çırpınmış olan hollywood endüstrisi için ve 'ın hak etmedikleri kadar çok adaylık alması şaşırtıcı değil tabii (barbie 8, oppenheimer 13 dalda aday). 'ın 'i zaten gösterildiği bütün festivallerde üzerine en çok konuşulan filmdi (11 adaylık). 'nin 'u da fragmanından bile buram buram "nefis çekimlere sahip ama sıkıcı film" kokarken 10 adaylık aldı.

    adaylıklar sıralı liste

    dikkatimi çeken bazı noktalar var. onları iliştireyim aşağıya:

    - 'un 5 dalda kazandığı adaylıklar fazlasıyla abartılı ve kadın yönetmen etkisinden kaynaklanıyor bence. , fransa kendi filmini değil de, 'lu 'ı aday olarak göstermek için pr yaparken, ateş püskürüyordu bütün sosyal medya kanallarından. sanırım işe yaramış. binoche'un berbat filmi aday gösterilmemiş. gene de 'in oscar adaylığını triet'nin filmiyle kazanmasını garipsedim. "en iyi kurgu"'da poor things'in elinden ödülü alırsa alır, yoksa sadece 5 adaylıkta kalacak.

    - 'ın yazıp yönetip başrolü de oynadığı 'nun 7 daldaki adaylığı da fazlasıyla absürt. evet, canlandırması gerçekten de müthiş ama "en iyi ses", "en iyi film", "en iyi özgün senaryo" ve "en iyi sinematografi" dallarını hak etmiyor. geçen yılki 6 adaylığından eli bomboş dönen, 'ın kariyer işlerinden olan 'a benzeyecek sonu bence. ayrıca, sinematografide 'ye ödül vermezlerse de büyük ayıp edecekler.

    - kendi halinde ama etkileyici bir film olan 'ın 2 daldaki adaylığı nefis olmuş ( ve "en iyi kadın oyuncu" ve "en iyi yardımcı kadın oyuncu" dallarında adaylar). biyografik filmin hayatını anlattığı 'ın senaryoda parmağının olmasına da bi' adaylık çıkabilirdi ama sorun yok. bening, ve ile yarışacak gibi görünüyor. fırtınası olup ödül kızılderili soyu bulunan gladstone'a gider herhalde ama bir ümit işte.

    - hem çekimlerinin uzaması hem de aldığı korkunç eleştirilerle sadece kostüm, yapım tasarımı ve görsel efektte aday. hiçbirini alamayacak belli ki. 'a üzülmüyor, 'e üzülüyorum.

    - gösterildiği festivallerde şimdiye kadar 100'den fazla ödül alan 'ın 5 daldaki adaylığı da gözden kaçmamalı. hem canımız ciğerimiz 'nin aday gösterilmesi hem "en iyi film" dalında adaylık alması müthiş önemli bence. henüz izleyemediğim için üzüldüğüm birkaç filmden biri. giamatti reyiz 18 yıl önce 'le alamadığı oscar'ı bu yıl alır umarım.

    biliyorum, kimse kalmadı buralarda böyle entel dantel mevzularda uzun uzadıya girdi yazıp fikir belirtebilecek. buna da üzülüyorum. en azından bu yılki ödül töreninin başlığı açılmış olsun istedim. geçen yılkini pas geçmişiz zaten.
    #289403 lake of the hell | 1 yıl önce
    0yarışma 
  2. dün sabah tsi 5 sularında sona eren, sjw ve woke kültürünün bulamaç halinden özellikle son 15 yıldır fena halde etkilenen tören.

    başlığı açarken söylediklerimin bazıları tutmuş, bazıları tutmamış. kendi listemi yapıp kazananları yazsaydım, en fazla %20 falan tuttururdum herhalde. izlemeyenler için de töreni özetlemiş olayım, tarihe türkçe olarak çentik atayım:

    - kırmızı halıyla birlikte ödül töreninin tamamının yayın hakkı abc kanalındaydı. da uluslararası dağıtımcısı. bizde canlı yayını uzun yıllardır olmadığı gibi, bu yıl da yoktu ama korsan olarak küçük araştırmalarla baya baya hd olarak törenin hepsini izlemek mümkündü. medya okuryazarlığı terk olanların instagram'da göt fotoları ve videoları attığı cennet vatanımda, millet "youtube'dan izliyordum, kapandı" falan yazmaya devam etti tabii. 2 yıl önce de biraz takip etmeye çalıştım ama youtube, dailymotion gibi yerler haricindeki bütün internette yayın hakları sık sık kontrol edilip korsan yayınlar laps diye kapattırılıyordu. bu yıl o kadar sıkı bir denetim yoktu. en az 3 saat boyunca kesintisiz izledim ben.

    - kırmızı halının da eski yıllardaki görkemi yoktu bence. özellikle adayların fazla ön plana çıkması, , gibi "burdayım be, bur-da-yım" diyen yıldızları sönük bıraktı bence. gene de, eski ışıltılı günlerine dönme ışığını da yaktı aynı zamanda bence. pandemiden sonraki yıllarda sönük kaldığı için hep eleştiriliyordu.

    - üst üste 2., toplamda da 4. kez ödül törenini sundu. bir trump esprisi vardı ki, hayranları bile oturup tövbe isteyebilirdi. 'nın sahneye anadan üryan çıkmasındaki diyaloglar da nefisti. iyi kotardı geceyi.

    - tören genel olarak uzun sürer ve reklama boğulurdunuz. bu seneki bana daha az reklam, daha fazla şov sundu gibi geldi. bunda tabii ki neredeyse 10 yıldır baştan sona bu töreni izlemememin de etkisi olabilir. ödüllerin arasındaki reklamların bazılarında ekran karşısında kalmaya devam ettiğinizde, "hiv'den korunmaya yardımcı destekleyici hap" reklamı gibi tam bir modern zamanlar clickbaitleriyle dolu, sürekli lgbt insanların birbirleriyle öpüşüp koklaştığı reklamlar görüyordunuz. dünya'nın tamamının değilse bile, amerika'nın vurdumduymaz popülistliğinin geldiği yeri görmek açısından reklamları önemli bir done olarak gördüm ben dün. bu kadar reklama türk televizyonlarında bile maruz kalmamıştım. baya şok etkisi yarattı kimi yerde.

    - birkaç yıldır yapılan şu sistem baya iyi ve halâ sürdürülüyor: "oyuncular bazında 4 baba ödül" olarak bilinen "en iyi kadın oyuncu", "en iyi erkek oyuncu", "en iyi yardımcı kadın oyuncu" ve "en iyi yardımcı erkek oyuncu" kategorilerindeki ödülleri sunmak için geçen senelerin 5 ödül sahibi oyuncusu sahneye geliyor. hepsi kendisine düşen 1 adayı övüyorlar. bu sistem hem adayların ne kadar iyi oyuncular olduğunu göstermesi açısından önemli hem de eski kazananların unutulmaması ve sahneyi daha da görkemli bir hale getirmek için müthiş bir pr. "en iyi kadın oyuncu" adaylarını övenler müthişti (hatırladığım kadarıyla , , , vardı. 2 yıl önceki sara krizine sokmalık filmle ödülü haksızca alan 'u saymaya gerek yok). aynı şekilde "en iyi yardımcı erkek oyuncu" dalında da , ve ödülü takdim etmek için sahneye geldi. "en iyi erkek oyuncu"da ise , , , ve sahneye geldi. toplam 4 dalda ödülü vermek için sahneye 20 bilindik aktör ve aktris çıkarmak başka bir iş ama bu oyuncuların hepsinin kendilerinin daha önce kazandıkları ödüle aday olan meslektaşlarını övmeleri bambaşka. bu sistemi sonraki yıllarda bütün kategoriler için yapmalılar bence.

    gelelim kazananlara. kazananların listesini her yerde bulabiliyorsunuz, tekrar etmeyeyim. sadece aklımda kalan öveceğim ve yereceğim yerleri işaretleyeyim aşağıya:

    - "en iyi kadın oyuncu"'da 'un kazanması tam bir lümpenlik bence. birçok yorumda 'un zaten "çalı şeklinde kaşlı "'yı yeniden uyarladığı falan yazıyor. ayrıca stone'un filmde baya baya porno kıvamında bir oyunculuk yaptığı da yazılıp çizilmiş eleştirmenler tarafından. izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum. lanthimos sineması bana göre değil. akademi'nin kızılderili soykırımının kefaretini 'a ödül vererek çıkaracağını düşünüyordum ben. 'in adaylığı yeterliydi bence, avrupa çapında aldığı ödüller yeter ona, sıçayım akademi'nin beğeni kriterine.

    - "en iyi yönetmen", "en iyi erkek oyuncu", "en iyi yardımcı erkek oyuncu" ve "en iyi film" dallarında ödülleri silip süpüren halâ abartılmış geliyor bana. film ayrıca "en iyi kurgu" ödülünü de aldı, ki ya da anatomy of a fall almalıydı. 'ın götü daha da kalksın diye "en iyi özgün müzik" oscarını bile ona verdiler, ki 92 yaşındaki 6. oscar'ını da ile almalıydı bu dalda.

    - saçmalığına "en iyi özgün şarkı" dalında oscar vereceklerini zaten filmin 2 şarkısını da aday göstererek çıtlatmışlardı (toplamda 5 aday vardı zaten). "i am ken"'le almadığı için sevinmek düştü bize de. en azından ödülü aldıktan sonra "beni zamanında hiç sevmeyen müzik hocama da buradan sevgiler, buradayım ben" dedi ve gülümsetti. ayrıca gosling "i am ken"'i playback üzerinden de söyledi ve sahnede ona eşlik edenler arasında vardı. yeminlen, hayatımdaki az sayıdaki yoğun cringe anlarından birini yaşadım. internetin her yerinde, her dilde töreni bu gosling-slash performansının kurtardığını yazanlar, söyleyenler var halâ. şaka gibi.

    - "en iyi ses" ödülünü 'in almasını önce anlamadım ve evde de hatunla tartıştık zaten. 'ın adeta götünü yırtıp sıfırdan var ettiği 'nun alması gerektiğini halâ savunuyorum ama yahudi soykırımı herhangi bir dalda adaysa, ödül doğrudan ona gidiyor oscarlarda; bunu da biliyorum.

    - beni çok mutlu eden 3 ödül sahibi de oldu: canımız ciğerimiz 'ın 'la "en iyi kısa film" oscar'ını alması müthişti. hikayesinin oldukça garip ve çarpık bir versiyonu olması bir yana, hem çekim tekniği hem de kurgusu nefisti. izlemediyseniz şiddetle öneririm. 40 dakikalık boş vaktiniz de vardır bence. 'a, 'e ve hatta 'a ödül vermeyen akademi yıllar sonra akıllanmış ama anderson 8. adaylığında oraya gelmemişti bile tabii. diğer mutluluk kaynağı ise, ustaların ustası 'nin "en iyi animasyon" dalında ()'la ödülü kapması oldu. reyiz tabii ki yoktu salonda ama ben evde ondan daha fazla sevinmişimdir herhalde. herkes 'ün kesin alacağını düşünüyordu ama o iş öyle olmadı. son olarak, "en iyi görsel efekt" dalında 'la birlikte en düşük şans verilen ()'ın heykelciği kazanması oldu. özellikle ve arasında bir rekabet olacağından bahsediliyordu. biraz da biz utanalım diye şunu da ekleyeyim: godzilla minus one bizim cennet vatanda gösterime bile girmedi. benim gibi gojira manyaklarının çoğu sinema çekim halini izlemek zorunda kaldılar. bu da bizim ayıbımız olsun. ben halâ bekliyorum mesela.

    - anatomie d'une chute'un "en iyi özgün senaryo"da ödül kazanacağı belliydi. ben kurgu ya da sinematografide de bekliyordum ama barbenheimer sjwliği gözlerini döndürmüş akademi üyelerinin belli ki. 'un ile "en iyi yardımcı kadın oyuncu" oscar'ı kazanması da kesin gibiydi. filmi dün gece, törenden hemen önce izleyebildim ve canım ciğerim 'nin adaylığını bile abartılı buldum. film kötü değil ama "oscarlık film" seviyesi bende hala lotr seviyelerinde dolaşıyor, üzgünüm. "en iyi kısa animasyon"'da da kesin kazanacaktı. filmin senaristlerinden biri olan , tahmin edebileceğiniz gibi ve 'nun oğlu. sahneye ödülü almaya çıktığında annesinin 91 yaşında olduğunu ve onu çok sevdiğini söyleyince "hastre!" nidası atmış olan çok insan vardır eminim ki. 'ın kazandığı "en iyi uyarlama senaryo" oscar'ına da çoğu kişi burun kıvırmıştır. poor things almalıydı bence ama onu da özellikle kostüm, makyaj, saç gibi alanlarda ödüle boğdukları için "yeter bu kadar" demiş olmalılar. emma stone'un ödül konuşmasına da değinmem lazım: nefisti. "en iyi kadın oyuncu" oscar'ını aynı dalda 7 yıl içinde 2. kez kazanabileceğine kendisinin de inanmadığını görmek mümkündü. "en iyi uluslararası film" dalında ödülü kazanan the zone of interest ile kıyasıya yarıştı bence. ayrıca ilker çatak'ın 'i de bildiğiniz gibi bu dalda yarışan filmlerden biriydi.

    bundan sonra gene bi' 10-15 sene ara veririm ben herhalde. izleyen lümpenlerdeki genel kanı akademi'nin kantarının topuzunun kaçmadığı yönünde. bence barbie ve oppenheimer'a verilen bütün ödüller sjw ve lobi işi. poor things'in aldıkları helal olsun, ona lafım yok. 'in adaylığı müthişti, ile birlikte hiç olamayacağı kadar öne çıkarmış oldular. gecenin oldukça sönük kalanları arasından değeri hak edenleri de şunlar olarak görmeye devam ediyorum: maestro, , io capitano, , (kısa), (kısa), (kısa animasyon), (kısa animasyon), (kısa; ödülü aldı ama gene de yazayım). "en iyi belgesel" kategorisindeki hepsine de bakın bence. sevebileceğiniz filmler bulabilirsiniz, barbenheimer akımına kapılıp salaklaşmayın lütfen.

    edit: bin tane isim olunca bazılarını yanlış yazmışım tabii, onları düzelttim.
    #289554 lake of the hell | 1 yıl önce
    0yarışma