denizin üzerinde yüzen bir iskele. rus restoranlarına komşuluk eder istanbul'da.
çaprazındaki denize sıfır banklarda oturmak güzel bir deneyim olmuştu benim için. sanırım eminönü gibi manzarası olmadığından ötürü pek rağbet görmüyor. hele ki kış aylarında istanbul'dan çok post-sovyet şehirlerindeymişsiniz gibi bir hava veriyor.
geçirdiği hasardan sonraki detaylı onarım çalışmalarıyla eskisinden daha modern görünüme kavuşmuş ve halkın kullanımına sunulmuş istanbul'un simgelerinden olan iskele.
iki kıta arasındaki yolculuğu vapurla yapmak istediğimde kesinlikle kullanmayı ilk tercih ettiğim iskeledir. bunun nedenlerinden en önemlisi benim için; eminönü'ndeki kaos ve kargaşanın günün her saati yoğunluğunu koruması ve insan kalitesindeki bariz farktır. eminönü iskelesi ne idüğü belirsiz tiplerin doluştuğu afganistan ise karaköy iskelesini kullandığımda ise huzur izlanda tadı yakalıyorum. kadıköy seferlerinin çoğunluğunda ilk durak karaköy sonrasında da eminönüne uğrar (çok azı direkt karaköy'den karşıya geçer), burada da bahsetmiş olduğum tespit ispatlanır derecede bir ''hurrraaa'' durumu oluşur eminönü tarafından.
kadıköy-üsküdar-bostancı ve haliç hatlarına sefer yapılır bu iskeleden. galata köprüsü, tünel, çevredeki güzel butik cafeler ve galataport'a yakınlığıyla da buralara kolay ulaşımı hedefleyenler tercih edebilir rahatlıkla.
eski karaköy iskelesi 2008 yılında bir lodos fırtınası sonucunda denizin dibini boylamıştı. youtu.be/... sonra uzun yıllar dubalar üstünde duran küçük bir platform iskele vazifesi gördü. şimdi kullanılan iskele tuzla tersanesinde inşa edilmiş. yerine kurulması ise 2018 yılını buldu.