Üzen bir gerçek. Öncelikle gaylere ve doğuştan efemine erkeklere saygım olduğunu belirterek söze başlamak istiyorum kadınlar erkekleşirken, erkekler kadınlaşıyor ama ben kadınlardan ziyade daha çok bizim amkoyduğumun erkeklerinin durumuna odaklanıcam. Erkek dediğin hat hüt olur demiyorum ama iki cinsiyetinde doğuştan sahip oldukları, genlerinde, vücüdunun her bir fiberinde saklı olan o gerçek varya neyse o gerçek artık nedense bir anlam ifade etmiyor. Erkek territorial bir canlıdır yani eşini, sevgilisini sahiplenir. Bu bize binlerce yıldan beridir aktarılan bir miras iken mesela bir anda gavatlık zirve yaptı. Gavata gavat diyince kink shaming yapma deniyor. Adam karısını ona buna siktiriyor o aile bir çocuk büyüyor ve muhtemelen yediği boklardan haberi olarak büyüyor. Eksik, hasarlı büyüyor.
Çok ekstra bir örnekle girdim ama bunun daha hafifi, davranışları, düşünceleri ağır meriçliğe kaçan, geniş bir güruh daha var. Twitter'da görüyorum koca koca adamlar trans kadın kadındır diye 50 tweetlik floodlar yapıyorlar sadece ''ben düşünceliyim hassas bir erkeğim beni seçin kızlar'' izlenimi yaratabilmek için. Zira trans kadın kadındır diye 10 erkeğin 9'u trans kadınla ilişkiye girmez bunu dışarıdan izleyen biz diğer erkekler gayet iyi biliriz ama sevişebilmek için inanmadığı bir şey için bile virtue signaling'e başvuracak bir insan olmak çok üzücü bunu söylemem lazım. Sonra başkası çıkıyor erkek etek de giyebilir bu onu kadın yapmaz diyor. Eğer etek senin kültürün değilse, sen kültürüne yapay bir etek kültürü enjekte etmeye çalışırsan evet seni daha az erkek yapar. Seni beta yapar, simp yapar, pick me yapar. Tarihin hiçbir döneminde erkek modayı kadının 10'da 1'i dikkatle takip etmemişken, günümüzde erkekler modayı neredeyse kadınlar kadar takip ediyor. Sevgilisi ne derse tamam aşkım, haklısın aşkım gibi itaatkar, kendi fikri olmayan bireylere dönüşüyorlar. Kadın trip üstüne trip atıyor bu suçsuz olduğu halde özür diliyor (çok denk geldim). Sokakta kadın erkeğe tokat atınca susuyor, erkek kadına vurunca bağırıp erkeğe saldırılmasını istiyo çünkü bu simpliği, betalığı içselleştirmiş. Kadın ne yaparsa yapsın haklıdır'ı şu veya bu şekilde sebebi neyse içselleştirmiş artık garipsemiyor. Tırnaklarını boyuyor, sakallarına çiçek takıyor (bu arada straight erkek davranışlarından bahsediyorum) çünkü bunlar erkekliğin göstergesi olamaz ona göre (tarihin hiçbir döneminde böyle straight erkek yok ama herkes haksız sen haklısın aqmun 21.yy erkeği) oturup hoşlandığı kadın arkadaşlarının sevgililerinin dertlerini dinliyor, kıza üzüle üzüle ilişki tavsiyesi veriyor. Karım başka bir erkeğe karşı duygusal hisler besleyebilir bu aldatma değildir diyebiliyor. Ya erkek sakallarını kesmelidir diyene denk geldim yalanım varsa şuradan şuraya gitmeyeyim. Dehşete düştüm. Yani işin özü 21.yy erkeği ilk insandan 1990'a kadar olan tüm erkek değerlerine savaş açmış durumda. Ne için? 150 gr için.
Sonra geliyoruz bakıyoruz günümüzde evliliklerin yüzde 44'ü boşanmayla sonuçlanıyor. Anlamsızca değiştirmeye çalıştığımız genlerimiz en sonunda baskın geliyor ve soyboy erkeğimiz boynuzlanıyor çünkü fazla agreeable, fazla düşünceli, fazla feminen. Kadın evliliğin ilerleyen dönemlerinde ben bunu ezer geçerim diyor ve dediğini yapıyor da. Genç kızlarımız, feminizm, women empowerment'ı çok seviyorlar ama komünist bir aile büyümüş olmamın bir avantajı olarak bu feministleri de iyi kalpli erkek olsun yetercileri de gözlemleme fırsatı bulmuş biri olarak şunu söyleyebilirim. Hepsi de gayet maskülen erkeklerle evlendiler ve feminizm'de yalan oldu. Kadınlarda biyolojik saat, 30+ yaşta, götte bağırmaya başlayınca iş değişiyor. Yani meriçlerin, simplerin, betaların asla ama asla bu soyboyluklarıyla galip gelemeyecekleri bir oyun bu. Bu sadece kendin olarak finişi görebileceğin bir yarış. Kadınların yüde 90'ı özgüvenli, fazla agreeable olmayan, kendi fikirlerine karşı çıkabilecek, shit testlerini geçebilecek, ilişkinin direksiyonuna geçecek erkek isterler. Onların evriminden de bu var ama 21.yy erkeği bundan da habersiz.
Kısacası evliliğinde küfür, hakaret yemek, lakapla çağırılmak istemeyen, boynuzlanmaktan haz etmeyen erkek kendi doğasına boyun eğsin. Yoksa emin olun bu toplum 20-25 sene sonra erkeğe ayakta tuvaletini yaptığı için, sakal uzattığı için de özür dilettirecek buna emin olun. Sen elini verirsen yalnızca kolunu deği sikine taşşağına kadar kaptıracağın rezil bir toplum içinde yaşıyorsun ve her şey daha kötüye gidecek. uyan.
kadınların, cılkı çıkan ve kendilerinin dahi artık inanmakta güçlük çektiği ama dibini sıyırmaktan kendilerini alamadıkları feminist ayaklarına birer çorap olarak hayatlarını idame ettirmelerinin bir sonucudur.
cinsel yönelim mevzusu öyle birkaç woke eleştirisi ile tanımlanabilecek bir durum değil, sistem eleştirisi yaparken tüm bildiklerini çorba edip mantıklı tek bir argüman ortaya koymadan yazarsanız sadece kendi vaktinizden olursunuz, birde klimalı&kombili evden binlerce yıllık arkai güzellemesi yapmak isteyenleri mağara yaşamına davet ediyorum ama dikkat edin savaşçı erkek toplumu vs ayakları yaparken geçmişte ordu kamplarında, seferlerinde gönüllü seks hizmeti veren biseksüel askerlerin arasında bulmayın kendinizi, işte tarih bilmeden, (bkz: human behavioral biology) bilmeden sosyoloji bilmeden tespit sıçmanın yan etkileri bunlar.
erkeklerin feminenleşmesi tek taraflı bir tespit. bunun yanında kadınlar da maskülenleşiyor. daha doğrusu her iki cinsiyette de toplumsal cinsiyet rolleri nötrleşiyor. kötü bir şey de değil. çünkü gelinen noktada yok aslında birbirimizden farkımız. bu cinsiyet rollerinin büyük kısmı insanların hayatta kalma kriterlerinin fiziksel yeterlik üzerine kurulduğu çağlardan kalma. sanayi devrimi ile başlayan süreçte fiziksel yeterlik büyük ölçüde önemini yitirdi. insanların beceri düzeyleri kaba güçleri değil kafa güçleriyle ölçülür kıyaslanır oldu. elindeki çekici örse en büyük güçle vuracak adam değil, o işi yapacak makineyi tasarlayan kişi değer kazandı. bunun yanısıra kadının hayattaki pozisyonu, ederi olan bir iş gücü olacak şekilde değiştiğinde dinamikler de değişmeye başladı. fabrikadaki üretim bandında ne kadar güçlü olduğunun önemi yok çünkü. oradaki kriterler güç değil beceri. beceri de doğuştan gelen değil öğrenilen bir şey. kadınlar da kendi ekmeklerini kazanırken feminen olarak tanımlanan bazı özellikleri bir yana bıraktılar. artık bütün kadınlar eskisi gibi nazlı, duygusal, kırılgan ve hoppa değiller. dirayetli, sağduyulu, becerikli ve dayanıklı kadınlar da var. bunlar zaman içinde yavaş yavaş olan şeyler. sanayi devriminde bu güne devam eden bir süreç var. bu süreç aynı zamanda kentleşmeyi de getiriyor. birinci dünya savaşı sonrasından başlayarak dünyanın her yerinde nüfus kentlere yığılmaya başladı. kentleşme insan ilişkilerine farklı bir boyut getirdi. özgürlük alanını sınırladı. mesela kentli bir insanın ter kokma özgürlüğü toplu taşıma aracına binene kadardır. deodorant kullanan erkek feminenleşti diyemezsiniz burada. çünkü senin tarlanda çalışırken saldığın ter kokusu kimsenin burnuna değmeden atmosfere karışırken kent yaşamı söz konusu olduğunda kadın erkek ayırmaksızın etrafındaki herkesi rahatsız eden bir şey haline geliyor. ya da mesela bir zamanlar ekşide konu olmuştu, yanında erkek varken garsona sipariş veren kadın. kendi parasını kazanan yediğini içtiğini ödeyecek gücü olan kadın neden siparişini veremesin. neden bu maskülenleşme olarak görülsün. kadınların karnının erkekler tarafından doyurulduğu zamanlarda inşa edilmiş toplumsal cinsiyet rollerinden biri bu. siparişi hesabı ödeyecek olan verir. artık böyle bir şeye gerek yok. farklı cinsel yönelimlerin toplumda kabul görmemesinin önemli sebeplerinden biri de bu eski zamanlardan kalma belirlenmiş cinsiyet rolleri. çünkü gerek görünüşünün gerek eylemlerinin mutlaka ve mutlaka görünür ve net biçimde bu cinsiyet rollerinden birinin içinde kalması bekleniyor. en ufak bir geçişkenlik bu düzeni içselleştirmiş insanların ezberini bozuyor zihnini bulandırıyor. daha çok da patriarka'yı bozuyor. çünkü erkek adam diye bir şey var. onu yapmaz, bunu yapmaz, ötekini giymez, karı gibi gülmez, bebek gibi ağlamaz. çünkü erkek adam kadınlara yakıştırılan şeyleri yaptığında, giydiğinde vs erkekliğin değerini düşürür. düşürür mü peki. bu zihniyet kadını değersiz gören, erkek ve kadın diye koyduğun iki kutbun arasında farklı davranış ve yönelim gösterenleri ise kadının dahi aşağısında gören bir zihniyettir. pratikte cinselliğin hayatımızda işgal ettiği süre son derece sınırlıyken zihnimizi bütün hayatımızı yönlendirecek şekilde tam zamanlı işgal ediyor olması insanlığın bugı bence. bütün hayatı bunun üzerinden şekillendirip yaşamak zorunda kalmak da hepimiz açısından acınası bir durum.