ıldırı, ıldıri ya da eritre (orijinali erythrae) olarak da bilinen, aynı koyda bulunduğu çeşme'nin antitezi olan köy/mahalle.
aslında erythrae, ıldır'ın içindeki bir iyon kenti. tarihi de milattan önce 3 bin yıllarına kadar gidiyor. ıldır köyü'ndeki kalıntılarında bazilika, tapınak ve lahitler bile vardı. bizim köy ise, çoğunlukla balıkçılığıyla ünlüdür. hayatımda yediğim en iyi çipurayı burada yemiştim küçükken. lidakisi, ısparoz*u, mırmırı ve trançası falan da iyidir. hemen hemen hepsi çipurayla akraba zaten bunların. 20-30 yıl kadar önce, köylüsü dışarıdan gelenlere karşı korkunç bir düşmanlık besliyordu. özellikle kavak yelleri'nin bazı bölümlerinin köyde çekilmesinden sonra hem ülke gençleriyle hem de genel olarak yerli turistle aralarını iyi tutmayı öğrenebildiler. 2 küçük restoranı vardı, ikisi de nefisti.
internette araştırdığınızda "çeşme gibi turist akınından etkilenmedi" cümlesini okursunuz, ıldır hakkında. ama bu durum, özellikle son 10 yıl için doğru değil. ıldır'ın körfezin güneyindeki kısmı değil ama kuzeyindeki kısmı tamamen otellerin hegemonyası altında girmiş halde. "kaya prestige" buraya deli gibi yatırım yapmıştı. yerli turistten çok, yabancı turist gördüğüm zamanlar da gene bu son 10 yılın içindedir. bir ara lokması ünlüydü (çeşme lokması değil, pişi gibi olan büyük lokma işte), bir ara da dev ekmekli kumrusu. ama ikisinin de artık iyi yapıldığını sanmıyorum ıldır'da.
ya günübirlik gelin, dolaşın, yeyin için ya da ıldır'da kamp atın. butik de olsa, otellere hayvanlar gibi para bayılmayın. eğer yakınlardaysanız, ıldır "kafayı boşaltmam lazım, 2-3 gün sessizliğe ihtiyacım var" dediğiniz zamanlarda aklınıza gelebilecek yerlerden biri. köylüsünün demografisi değişmiş olsa da (çoğunlukla iç anadolulular var artık) "ne'ettin gari emmi?" falan diyerek sempatik olmaya çalışabilirsiniz. belki bayat mezgit değil, gözünüzün önünde yeni tutulmuş çipura da yersiniz.