1929 yılında horoz dövüşleriyle beraber yasaklanmış olmasına rağmen 1990'lı yılların başına kadar sokaklarda elindeki defle ayıya türlü numaralar yaptırarak bahşiş toplayan kimse. Genellikle doğadan alınan yavru ayının travmatik bir eğitimden geçirilerek (sıcak sacın üzerinde oynatma gibi) şartlı reflekslerle bazı hareketleri yapması sağlandığından hayvan hakları savunucuları ve toplumun eğitimi kesimi tarafından tepki görmesine rağmen sağladığı kazanç sebebiyle gerçekleştirilen meslektir. Hayvan hakları derneklerinin daha etkili hale gelmesi sayesinde halihazırda kanunen yasak olan uygulama etkili baskı yöntemleriyle sona erdirilmiştir. Ayının ağzında kısmen ağzını açmasını engelleyen ağızlık, burnunda zincire bağlı bir halka olması ve tırnaklarının kesilmesi gibi hayvana acı veren ancak oynatıcıyı koruyan önlemler olmasına rağmen pek çok saldırı vakalarıda görülmüştür ve ayının üzerine oturarak bile bir iki ölüm vakasına sebep olması da yasağın uygulanmasında önemli bir etkendir. İşin ilginç kısmı küçükken bizde bu ayıların peşinde sokak sokak dolaşırdık. Şimdi hayal bile edemiyorum sokağın ortasında ayının gezdiğini ve çocuklarımın peşinden koştuğunu. Ama benim küçüklüğümde en azından İzmir'de böyleydi. Birde eşekle deve vardı haftada bir gün sokağımızdan geçen. Tek katlı, bahçeli evlerin olduğu bir semtte olduğumuzdan deve üzerinde satılan gübreleri alırdı insanlar. Eşeğin semerinde de taze günlük yumurta olurdu. Hatta yumurta yeterince olmadığından mahalleye gelmeden biter, geldiyse de insanlar başkalarıda alabilsinler diye evdeki kişi sayısı kadar alırlardı. talep çok fazla diye deveci (öyle derdik adama) ne yumurtaya zam yapardı, ne de marketten yumurta alıp, günlük taze, organik yumurta diye millete üç katına kakalardı. Eşekli, develi, ayılı ama en önemlisi insanlı günleri.