1. internet ağı üzerinden erişilebilir içeriklerin ilk nesli.

    Hiçbir teknoloji "ben birinci nesilim" diye ortaya çıkmaz, mutlaka öncesi vardır ve öncekilerin üzerine eklenerek gelişim sağlanır. Hatta öyle ki bu zincirin ucu tarihi karakterlere kadar gider.

    aşağıda anlatmış, sezar'ın hakkını sezar'a vermiştik.


    internet denen icadın bilinen bir ucu sezar'a kadar gidiyor. Mutlaka onun öncesi de vardır. Yukarıdaki bağlantıyı okumaya üşenenler için özet geçelim.

    Gönderdiği mesajların düşman eline geçtiğinde anlaşılmasını istemeyen sezar kendi icadı olan şifreleme yöntemi ile mektuplarını şifreleyerek güvenli bir iletişimin temelini atmış oluyor. Yıllar sonra almanlar ordularını kimselerin çözemediği enigma şifresi ile haberleştirip üstünlük sağlıyorlar.

    Bu durum üzerine amerika başarılı akademisyenleri bir araya getirip enigma şifresini çözecek bir çalışma yürütüyor, şifre çözülüyor ve almanlar kaybediyor. Tek nedeni bu değil tabi ki, ama şifre meselesi önemli.

    amerikalılar bakıyor ki akademisyenler de bir silah. Hepsini bir araya toplamak risk. öyleyse savaş zamanı saldırılara dayanıklı bir haberleşme sistemi kurup bu beyinleri uzaktan haberleştirelim diyorlar ve internet denen icadın atası doğuyor. Doğum tarihi 1 ocak 1983 olarak kabul edilir. TCP/IP nin icadı bir milat olmuş bilgisayarları birbiri ile haberleştirebilecek bir standart tanımlanmıştır.

    Yani amaç üniversiteler arası akademisyenlerin iletişim kurabilmelerini sağlamaktı.

    Aynı amaç doğrultusunda denen mekanda çalışan bir bilim insanı olan enquire adında bir yazılım projesinde çalışıyor. Enquire denen yapının atası. internet üzerinden denen bir yapıyı paylaşmayı sağlıyor.

    peki, nedir bu hypertext? Bunun da ilham kaynağı 1941 yılında arjantinli bir yazar olan Jorge Luis Borges'un "El jardín de senderos que se bifurcan" isimli kitabına dayanıyor ama bu kitap da aslında bı özelliğe sahip ilk kitap değil. 1922 de - 'e kadar gidiyor. Evet ne diyorduk?

    Nedir bu hypertext? Normal metinler doğrusaldır. Bir roman okursunuz, giriş gelişme sonuç doğrultusunda pasif olarak okur geçersiniz. Hypertext (ya da hiper metin) doğrusal değildir. Yazarın size sunduğu bir seçenek doğrultusunda kitabın başka bölümüne atlayabilir ve sizinle aynı seçeneği seçmemiş olan başka bir okuyucudan farklı bir akış doğrultusunda ilerleyebilirsiniz.

    Heh, şimdi madem bilgisayar var. Öyleyse hypertext kavramını bu ortamda gerçekleştirebiliriz demişler. Bir bağlantı olur, o bağlantı ile bir başka metin görüntülenir. Ne bileyim kitabın içindekiler sayfası olur, bölümler arasında atlanır. interaktif bir kitap.

    Tim Berners-Lee üniversiteler arasında kitap paylaşmayı amaçlayan bir proje ile hypertext transfer edebilecek bir proje üzerinde çalışıyor. Tıpkı internet'in icadında olduğu gibi bu işi yapacak standartları yani protokolü belirliyor.

    Yani ne oldu şimdi... yperext ransfer rotocol... http... Hani şu internet adreslerinin en başına yazılan ifade.

    Tim Berners-Lee projesine "orldideeb" adını vererek 1989 yılında duyuruyor. hah, kısmını da denkleştirdik.

    Böylece amacı bir hypertext paylaşmak olan bir yapı doğmuş oluyor. işte size web 1.0! Tim Berners-Lee hypertext oluşturabilmek için hypertext işaretleme dili (hypertext markup language" isimli standartları da tanımlıyor. Bu da uzantısı html olan dosyalar.

    dünyanın ilk web sayfasının görüntüsü aşağıda:

    cds.cern.ch/...

    bu sayfanın orijinali:
    info.cern.ch/...

    ilk html versiyonu için hazırlanmış doküman:
    info.cern.ch/...

    Yani aslında tüm teknolojinin temelini "bu bağlantıyı çalıştırınca şu dosyayı aç" mantığını yönetecek işaretleme etiketleri oluşturuyor. Bir metni biçimlendirecek şekilde "burası başlıktır - başlığın sonu", "burası metin başlangıcı - metnin sonu", "burası bağlantı. bağlantı için şunu yaz, bağlantı açılmak istendiğinde şu dosyayı aç" gibi tanımlar.

    Kullandığımız lar ise bu işaretleri ayıklayıp görüntülenecek metni bize gösteren programlar. tarayıcıdan ayrıca bahsederiz.

    Evet gençler. Aşırı teknik oldu, dikkatler de konu da dağıldı toparlayalım.

    1 - amaç internet üzerinden bir doküman paylaşmak. kitap mesela.
    2 - Hypertext. Bağlantılar üzerinden dokümanın farklı yerlerine veya başka dokümanlara saniyeler içinde gidebilmek bir devrim.

    Zaten kullanıcının etkileşim kurabildiği tek seçenek bağlantıları çalıştırmak.

    evet, tıklamak kelimesini kullanmaktan özellikle kaçındım. Her ne kadar bilgisayar faresinin ilk prototipi 1964 yılında yapılmış olsa da o dönemde fare yaygın kullanılan bir icat değil.

    toparlanan kısmı tekrar toparlamak gerekirse, dünyanın ilk web siteleri tek yönlü. Yani birileri bir içerik hazırlıyor, onu inernet ortamında yayınlıyor ve başkaları da gelip bu bilgileri okuyor. Dosyalar sabit. Uzantısı genellikle Tıklıyorsunuz ve başka bir sabit html dosyası açılıyor.

    içerik hep sabit. Hiç değişmiyor. İçeriği oluşturan bir müdahalede bulunmazsa içerik yıllar geçse de aynı kalıyor.

    Evet.

    Web 1.0 nedir derseniz, şunu örnek gösterebilirim. Tarzıyla, biçimiyle, içeriğiyle tam olarak web 1.0 budur:
    akrepnalan.com/...

    Nur içinde yatsın.

    Şimdi bir fon müziği . Ayrı sekmede açın, arkada çalsın az bir lafım daha kaldı.

    şimdi. Diyelim ki bir program yazdım. O sabit olan html nin içeriğini talep eden kişilere her seferinde değiştirip göndersin. Mesela sayfanın talep edildiği tarih saati göndersin. Ya da hava durumunu. İçerik değişsin yani.

    işte bunu yönetebilmek için , gibi teknolojiler gelişti. biz bağlantıları "çalıştırılabilen" bu teknolojik devrime yeni yeni alışırken dinamik içerik ha?

    vay anasını!






    #277166 Keltox | 3 yıl önce (  3 yıl önce)
    0bilişim terimi