1. 1925 yılında izmir'in güzelyalı semtinde kurulmuş sarı-kırmızı renklere sahip güzide bir spor kulübü. avrupa'da yarı final oynayan ilk türk takımı.
    #16281 endingcredits | 8 yıl önce
    0spor kulübü 
  2. süper lige hoş gelmiş.
    #43469 larden loughness | 8 yıl önce
    0spor kulübü 
  3. an itibariyle lige çıktılar.yılmaz vural effect abi başka bişi değil.
    #43470 humblesquirtle | 8 yıl önce
    0spor kulübü 
  4. Süper lige çıkmasından sonra Beyaz futbol'da izmir marşı çalmasına vesile olan takım.
    #43473 vay hayvan vay | 8 yıl önce
    0spor kulübü 
  5. izmir'in dağlarında çiçekler açtıran spor kulübü.

    yıllar sonra hem kendisinin hem de izmir'in süper lig özlemini sona erdirdi fakat bu daha başlangıç. çok başarılı olacak, izmir'i ve türkiye'yi kasıp kavuracaktır.

    hentbol branşında ise kısa vadede hem türkiye hem de avrupa şampiyonluklarını göreceğimize inancım tam.

    bireysel sporlara diyecek laf yok zaten. sporcularımız madalyaları süpürüyor.

    müthiş bir başkan, iyi bir yönetim ve kulübünü deliler gibi seven taraftarlarıyla türk sporuna damga vuracak kulüptür.
    #44621 endingcredits | 8 yıl önce
    0spor kulübü 
  6. bu yıl sözümona süper lig'te ne yapacağı taraftarlarından daha çok, diğer takım taraftarları tarafından merak edilen izmir kulübüdür, candır.

    biz önce 18 sene, ardından 14 sene bekledik bu günler için. birkaç faşşolige ruhunu satmış takım taraftarlarının lafıyla ne küme düşeriz ne de şampiyon oluruz. ancak birkaç yıl sonra avrupa'da göztepe seslerini duyduğunuzda, o zaman karşınızda bize "köy takımı" dediğiniz günleri unutmamış bir kitle bulacağınızdan da emin olun.

    (bkz: )

    döndük.
    #50212 lake of the hell | 8 yıl önce
    0spor kulübü 
  7. Teknik direktörlüğünü kulübümüzün yetiştirdiği önemli isimlerden olan Tamer Tuna'nın yaptığı ve iyi transferlerle süper ligdeki ilk senesinde sürpriz işlere imza atabilecek izmir takımı. Yıllardır süper ligde bir izmir takımını arıyordu gözlerimiz. Lige renk katacaklarına eminim.
    #50244 atesfedya | 8 yıl önce
    0spor kulübü 
  8. yaklaşık 2 saat sonra, 14 sene aradan sonraki, lafta süper olan süper lig'teki ilk maçına bornova doğanlar stadı'nda fenerbahçe karşısında çıkacak olan izmir kulübüdür, candır.

    göztepe taraftarı cezası sebebiyle tribünlerde olamayacak. 500'e yakın karşı takım taraftarı maçı stattan izleyebilecek.

    siz sahada, biz ekran başında; görmediğiniz yerde, kalbinizin içinde olacağız. vurduğun gol, yediğin ofsayt olsun göztepe'miz.

    edit: birkaç ekleme ve bornova doğanlar stadı.
    #52960 lake of the hell | 8 yıl önce
    0spor kulübü 
  9. adı süper, içi kofti olan türkiye'nin futboldaki en üst liginde 14 yıl aradan sonra oynamasına rağmen (gözyaşları; olm bi' durun), ilk 6 haftada taş gibi futbol oynamış, benim gibiler için tek büyük takım olduğunu göstermiş, "asansör takım olacak bunlar bu yıl. bi' 14 yıl daha beklersiniz artık hehe" diyen zevzeklerin ağzına topuğuyla vurmuş takımım, izmir'in gururu.

    şu na kadar ligin maç başı en isabetli şut çeken adamı bizde (no adis no party!), maç başı en çok şut çeken 2. adamı bizde (gene adis), gol krallığında 3. olan adamı bizde (gene adis), karabüklü hariç, en çok hava topu kazanan adamlarından biri gene bizde. takım olarak ise, maç başı en isabetli şutu biz çekiyoruz (maç başı 6). keyifli futbol oynuyoruz, ligin en az 10 takımının yaptığı gibi öne geçince yalandan yerlerde sürünmüyoruz, karşımızdaki rakibin oyuncularına birer insan olarak değer veriyoruz. böyle oynadıkça ve davrandıkça, varsın küme düşelim; hiç önemli değil.

    sosyal medyada ergen gençler "şampiyon olacağız lan!" diyerek gaza gelmiş durumdalar. sanırım rüya görüyorlar. çevrelerindeki abileri onları iki tokat atıp kendilerine getireceklerdir. hedefimiz sezon sonunda ilk 10'da kalabilmek; eğer başarı grafiğimiz çok iyi olursa, avrupa'ya katılmak. ilk 3 ve hatta şampiyonluk hedeflerimizden biri değil bu sezon için. evet, sadece bu sezon için. o günler de gelecek ama henüz erken.

    milli maç arasından önce, haftaya başakşehir'le oynayacağız. doğanlar stadı'nda başakşehir'i yenmemiz demek, artık nihayet penguen medyanın da dikkatini çekmemizi sağlayacaktır. bugünkü sivas maçında yorumcu, sabri hakkında "galatasaray gibi bir kulüpten gelip burada oynaması bile çok önemli iş" dedi, bağırarak küfretmemek için dilimi ısırdım. biz kendimiz için tek büyüğüz. değil sabri'si, oğuzhan'ı gelse, bu değişmeyecek. umarım arap sermayesine götünü dayamış, cukkasına bakmaktan başka hiçbir boktan anlamayan, geveze insanların fikirleri biz başakşehir'i yendikten sonra değişebilir. ufak ihtimal ama iyi niyetli olmak gerek.

    sizin "biz bitti demeden bitmez"leriniz sizin olsun. biz "ıssız kuytu köşelerden and olsun ki döneceğiz"den sonra bunun gerçekleşmesi üzerine kendimizi kaybettik, hükümsüzüz halâ. sizin ucuz mottolarınızı tarihten silmek için geldik. umarım yakın gelecekte bunu da başarırız.

    güzel günler göreceğiz
    #56566 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  10. yaklaşık 15 dakika sonra süper olan ligte bu haftayı 2. bitirmek için başakşehir'i izmir'de ağırlayacak olan izmir'in gururu.

    vurduğun gol, yediğin ofsayt olsun göztepe'miz.

    ilk yarı editi: 2 bireysel hatadan 2 gol yedik. Başakşehir'in başka da pozisyonu yok. bizim taraftar 25. dakikadan sonra oyundan kopmuş gibi görünüyor. Bizimkileri biraz gazlasalar, 2-1 olmaması için hiçbir sebep yok. Sonra da çağlayan gibi akabiliriz. Neden olmasın?

    maç sonu editi: 2-1 yenildik. Kötü oynamadık, bireysel hatalardan ve panik olmamız yüzünden derli toplu oynayamadık. Çok daha iyi olacağız. Kahpe Bizans'a yenildiğimiz ilk maç değil bu. Biraz havalanmıştık, yere indik. milli maç arasından sonra antalya (deplasman), alanya ve kasımpaşa (deplasman) maçlarından en az 7 puan çıkarırsak, içerideki beşiktaş maçına müthiş moralli çıkabiliriz. hiçbir şey bitmiş değil. daha ligin başı.

    #57348 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  11. tırışkadan süper olan ligin 8. haftasında yarın 16:30'da antalyaspor'la deplasmanda karşılaşacak olan izmir'in gururu.

    antalyaspor maçıyla birlikte 4 maçlık zor bir seriye gireceğiz. antalyaspor'un hücum hattı fena göz korkutsa da, onların durumu altı kaval üstü şişhaneden hallice. zaten gol atabilen bir takımız herkese karşı. ilk yarıdan öne geçmemiz halinde maçtan en az 1 puanla ayrılacağımızı düşünüyorum. önce yersek, kaybetmemiz kaçınılmaz olabilir. göreceğiz. iddaa'daki oranlar da antalyaspor'u mutlak favori göstermiş. iddaa lig 4.'sü olduğumuzu unutmuş sanırım.

    maçın hakemi, futbolda uluslararası tetkçilerimizden hüseyin göçek. umarım onun burnunu sokmayacağı bir maç olur.

    vurduğun gol, yediğin ofsayt olsun göztepe'miz.

    maçtan sonraki gün editi: 3-1 kazandık. maçın ilk 25 dakikası tamamen kapandık ve bunu garip bir şekilde çok da iyi yaptık. genelde kapanınca gol yiyen defansımız, bu maç tek bir hata dışında müthiş oynadı. ve takımın en iyileriydi. ama tek bir adam var ki koca takımda, ruhumu istese kendi elimde çıkarıp vermekten tereddüt etmem.

    tetikçi hüseyin göçek antalyaspor'u ilk yarıda 8 kişi bırakmalıydı, yapamadı. gösterdiği kırmızı kartın tartışılır bir yanı olmamasına rağmen, tereddüt etti. kartı çıkarırken ellerinin titrediğini ben televizyondan görebildiysem, kimse bana "ama hakemler iyi niyetli" diyemez, dedirtmem bunu. antalyaspor öyle ya da böyle ligde kalacaktır/lige tutulacaktır. keşke düşseler ama eto'o'ya verilen kamyon dolusu paralar ziyan olur, he mi? sizin futbol anlayışınıza tüküreyim ben.

    #58700 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  12. öyle böyle süper olmayan ligin 9. haftasında 20 ekim cuma günü (4 gün sonra) aytemiz alanyaspor ile izmir bornova doğanlar stadı'nda karşılaşacak olan izmir'in gururu.

    alanya maçından sonraki fikstür çok garip. kasımpaşa (deplasman), beşiktaş, bursaspor (deplasman), teleset mobilya akhisarspor maçları var. ben antalya maçıyla başlayan bu 3 maçlık süreçte en az 7 puan almamız gerektiğini yazmıştım. antalya'yı yenip 3'ü aldık, kaldı 4. alanya ile bizim husumetimiz de var. kavga dövüş çıkmazsa iyi.

    onların süper lig'e çıktıkları bir önceki sezonda mayıs ayında alanya'da maç vardı. bizi yenerlerse süper lig'e çıkmayı garantiliyorlardı. yendiler de 2-1 ve garantilediler. maçtan sonra seyirciler sahaya girip dövmek için bizim oyuncuların peşinden koşturdu. gencecik kalecimiz 'ın canına kast edilmişti orada. medya vurdumduymazlığa, federasyon ise "tebrikler alanyaspor" yavşaklığına sığınmıştı. umarım bu maçta bizim taraftarlar geçmiş anıların etkisinde kalmaz. zaten kale arkasına ceza gelmiş başakşehir maçından dolayı. eğer bu maçta en ufak bir kötü tezahürat, merdivenlere oturma ya da sahaya tuş tüyü atma gibi olaylar olursa, beşiktaş maçını seyircisiz oynayabiliriz. umarım böyle bir şey olmaz.

    güzel maç olacaktır. izleme imkanınız olursa bakın. kazanırsak, ligde kalma yolunda büyük bir adım daha atmış olacağız. "30 puanı toplarsak tamam bu iş" diyordum ben, 16'sı cepte. umarım 19 olur cuma günü.
    #58968 lake of the hell | 7 yıl önce
    5spor kulübü 
  13. süper olan türkiye'nin en üst liginin 2.'si olmayı sürdürse de, ülke medyası tarafından 7. sıradaki beşiktaş, 13. sıradaki trabzonspor ve 12. sıradaki antalyaspor kadar bile gündeme getirilmeyen izmir'in gururu.

    aytemiz alanyaspor maçını son 5 dakikada yediğimiz 2 golle 3-3 berabere bitirdik ve 9 hafta sonunda 17 puan topladık. "maç başı 2 puan toplarsak, uefa'ya gideriz" mantığına tutunmuş çok taraftarımız var ama tekrarlamak lazım: bu takım önce 30 puanı almalı, ardından da, eğer düşme hattı 40 puan civarında olursa 40 puanı geçmeli. düşme hattının 35 puan üstünde olacağını düşünüyorum ben. illa ki konya'yı, antalya'yı, osmanlı'yı ve trabzon'u küme düşürmemek için katakulliler dönecektir.

    alanya maçında iyi oynamadık. pozisyonlara gene sadece kontra atakla girebildik ve adis'imiz 2 gol daha atıp 11 gole ulaştı. şu anda (gene adı hemen hemen hiç geçmemesine rağmen) ligin en çok gol atan futbolcusu. alanya maçının gösterdiği bir sorun daha vardı: sakatlıklara karşı hazırlıklı değiliz. muslera'dan sonra ligin en iyi kalecisi olan beto'nun devre arasından hemen önce sakatlanması ve defansta kadu ile uyumu maç maç nefis bir seviyeye gelen peybernes'in ikinci devrenin başında sakatlanması maçtan kopmamıza neden oldu. geçen sene sadece tek bir maç iyi oynayan ve bu da son maça denk geldiği için kadroda tutulan, taraftarın bir bölümünün bilinçsizce sevdiği günay'ın kalede yetersiz olduğunu; takıma geç katılan, katıldıktan sonra da sakatlık yaşayan, sadece 2 maçta şans bulabilen stoper kosanovic'in ise kadu ile olan uyumunun berbat bir seviyede olduğunu gördük. umarım tamer hoca da bunları görebilmiştir. selçuk'un orta sahadaki yükü kaldırmada rotman'a yardım edememesi, bol bol pas hatası yapması da bizi maçtan düşürdü. 2 dakikada 2 gol bulup durumu 3-1'e getirmemiz de, bu eksiklikleri maç içinde görmemizi engelledi. gene de 1 puan almamız iyi. yenilebilirdik de.

    3 gün sonra istanbul'da kasımpaşa ile ligteki 10. maçımıza çıkacağız. kasımpaşa ligde 5 maçtır kazanamıyor. bizim gibi çok gol yiyen bir takım. ayrıca scarione ve castro gibi kasımpaşa'nın eskiden bel kemiği olan oyuncular da bizde. ben bu sefer rahat kazanacağımızı düşünüyorum. kasımpaşa'nın stadı (ismini zikretmemek daha iyi) yağmur alınca bataklığa dönüşen bir stat. umarım kolay gollerle kazanırız. 10 haftada 20 puan toplamak demek, ligten düşmeme noktasında kocaman bir adım atmak demek.

    iddaa'da bile kiminle oynuyorsak o favori gösteriliyor ve lig 2.'si olan biziz. alanya maçında oranlar son gün iyice düşmüştü ve biz favori olmuştuk. bu sefer de öyle olur. göztepe'ye verilmiş 2,5 orana yakın oranlar var internette. ligin en iyi futbol oynayan 2-3 takımından biriyiz ve halâ favori olamıyoruz hiçbir maçta. garip tabii. yıllardır neden dediğimizi genç nesil anlıyordur artık umarım.

    10 maçta 20 puanı toplayalım, hedefe 10 puan kalsın. kimsenin bizden bahsetmemesi çok da önemli değil. zamanının ekolü olmuş koca bir penguen medya var ülkede nasıl olsa.



    edit: ayrıca (bkz: )
    #59599 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  14. biraz önce biten müthiş ligin 10. haftasında istanbul'da kasımpaşa'ya 3-1 yenilmiş olan izmir'in gururu.

    baştan sona oldukça kötü oynadık. istanbul'a 4 otobüs giden ve istanbul'da yaşayan taraftarların etkisi haricinde, maçın bizim açımızdan olumlu bir yönü yoktu. maçtan hemen önceki ısınmalarda kosanovic sakatlandı ve maça stoperde leo ile çıktık. o da maçın son dakikasında sakatlandı ve büyük ihtimalle kas sakatlığı yaşadı. haftaya beşiktaş maçında stoperde kimin oynayacağını bilen taraftar yok. umarım sağlık ekibi biliyordur.

    kasımpaşa'nın ligte 5 maç kazanamadıktan sonra bize bilenmiş olarak çıkacağını unutmuş bizim futbolcular. ilk 20 dakikada, zamanında 'ın sıklıkla yaptığı "100 bin dolara afrika'dan getirilmiş, hızlı, çevik, atletik ve teknik olarak tam bir kapalı kutu olan genç futbolcu"lardan kurulu kasımpaşa iki kanattan ağzımıza sıçtı. zaten bir kanat savunucusunun hız ve hızlanması 20 üzerinden 4-5 olduğu bir takımız. o kanadı delik deşik eden mısırlı mahmoud hassan (kendisine "trezeguet" diyor ve formasında da bu yazıyor) ve diğer kanattaki kısa boylu, kuvvetli ve garip bir şekilde çok hızlı müthiş oynadılar. bu müthişlik, maçın tamamını düşününce, yaklaşık 25 dakika kadar sürdü belki ama bizi bitirmeye de yetti. kasımpaşa'nın, birkaç çikolata renkli futbolcunun kendilerini gösterme çabaları hariç, hiçbir tehlikeli yönü de yoktu. "nasıl yenildik o zaman?", di' mi? işte, bu maçı özetlememi sağlayacak olan soru bu.

    öncelikle selçuk stoperlerin içine girip kaybolma hastalığı geçiriyor 2-3 maçtır. top kazandığında (ki kendisinin takımda var olma nedeni bu) önünde castro'yu görüp onunla paslaşması gerekirken, stoperlerin içine girdiği için önünde gördüğü oyuncu rotman oluyor. maç boyu rotman'a oldukça kötü noktalarda, adeta "al, bu da sana benden bir küfür" diyerek attığı bütün pasları rotman kaybetti ve kötü adam oldu. tamer hoca da buna kanarak rotman'ı oyundan aldı ikinci yarının ortalarına doğru. on yıllardır gördüğümüz, bildiğimiz ama sadece sahada olanların adının değiştiği, taraftarların ise adeta nefret ettiği "kötü oyun oynayan takımda oluşan biz gol atamayacağız hissi"ni yaşadık. 3 forvet, 1 ofansif orta saha ve 1 kanatla yaklaşık son 20 dakikayı oynamış olmamıza rağmen, doldur-boşalttan başka hiçbir şey yapamadık. kasımpaşa da kontra ataktan 3. golü bulup bizi bitkisel hayattan kurtardı, fişimizi çekti.

    beşiktaş maçı öncesinde böyle bir mağlubiyet hoş olmadı. iyi oynayıp berabere kalsaydık ya da yenilseydik, (geçen haftaki alanya maçı gibi), içim rahat olurdu. ama şimdi durum öyle değil:

    - adis şu ana kadarki en kötü maçını oynadı. evet, ilk 2 haftada kanat oyuncusu olarak oynadığı maçlardan bile daha kötüydü.

    - castro-scarione pas bağlantısını maç boyunca sadece birkaç kere yapabildik.

    - sabri ileri çıkışlarında kötü ortalar açtı, geriye dönüşlerde de aksadı. zaten karşısındaki trezeguet'yi de savunamadı.

    - tayfur ilk yarı boyunca 2 kere topla buluşup ikisini de kaybetti. hayalet gibiydi sahada. ikinci yarı başlarken de oyundan çıkarıldı.

    - leo zorunluluktan ötürü sahadaydı, elinden geleni de yaptı ama bu lig onun yeteneklerinin genişleyemediği noktada. iyi bir yedek olabilir ama iyi bir ilk 11 oyuncusu olmadığı için her topa girişince "kırmızı kart görüp atılacak şimdi" endişesini yaşattı, yaşadık.

    - ömer geçen hafta gol attığı için bu hafta "öğretmenin sorduğu soruya parmak kaldırıp cevap veren, hemen de götü kalkan öğrenci" gibiydi. ikinci yarının tamamında oynadı ve hiçbir şey yapamadı. bizim takımda sadece yedek olabilir.

    da eskilerin tetikçilerinden biri. unutmadım tabii. 58. dakikada kasımpaşa'nın bir çikolatasına kırmızı kart gösteremedi, sarı kartı da ayıp olmasın diye çıkarttı. orada kasımpaşa 10 kişi kalsaydı, bir şeyler daha farklı olabilirdi. belki gene 3-1 biterdi ve yenilirdik. skor önemli değil. önemli olan, o dakikadan sonra daha iyi oynayacaktık, rakip 10 kişi olduğu için geriye yaslanacaktı, saldırdıkça saldıracaktık. özgüvenimiz de, maç sonunda skor ne olursa olsun, bu denli paramparça olmayacaktı. teşekkürler tetikçi yıldırım.

    maç bittikten sonra hakemle tartışmış ve sarı kart görmüş. maçtan önce tamer hoca özellikle adis'i kart görmemesi konusunda uyarmıştı. kartı maç bittikten sonra gördü ve beşiktaş maçında cezalı oldu. umarım bunu bilinçli olarak yapmamışsındır adis. bu taraftar bunu unutmaz; hem de adının beşiktaş'la aynı cümlede anıldığı bir dönemde, ölene kadar unutmaz.

    sezonun ilk haftasında olduğu gibi, haftaya da bir bizans takımı ağırlayacağız. istanbul dışında hiçbir yerde görmedikleri "taşıma" olmayan taraftarı görecekler burada. seviniyorum. isterseniz bizi 5 farkla yenebilirsiniz, eğer yenebilirseniz tabii. maçtan önce gözünüz korkacak ya; bunu bilmek bile bana yetiyor. 5 kasım'daymış maç. 4'ünde olmadığı için de mutlu oldum. zirveyi bırakıp maçı izlemeye giderdim kesin. ekleyeyim şuraya: (bkz: )

    haftaya sakat olan üç stoperden kim oynayacak; hiçbir fikrim yok. üçünden başka bir stoper de 6 ay sakat olacak zaten. kimin oynayacağını odin'den ve marty mcfly'dan başka bilen yok sanırım. adetimi devam ettirip bitireyim ben bu girdiyi, çok uzattım.

    #60074 lake of the hell | 7 yıl önce
    2spor kulübü 
  15. yaklaşık 2 saat sonra bu seneki en zor 4 maçından ilkine çıkacak olan izmir'in gururu.

    beşiktaş'ın kadro kalitesi bizden daha iyi, takım tecrübesi daha fazla, tek tek oyuncu bazında daha yetenekliler. küme düşmemeye oynayan bir takımız diye "içlerinden geçeceğiz götü kalkmış izmirliler'in" yorumları yapılıyor bu maç için. ayrıca, beşiktaş'a ayrılan yaklaşık 500 bilet için beşiktaşlılar'ın büyük sitemi var. maçın 'na alınması gerektiğini bile söylemişler. bizim taraf ise, buna okkalı bir cevap vermiş: "daha fazla bilet satmak ve para kazanmak için 9 bin kişilik butik stadımızı değiştirmeyeceğiz. eğer sizin amacınız buysa, bütün maçlarınızı 'nda oynayın. böylece daha çok deplasman taraftarı gelir maçlarınıza".

    bu maçta sakatlıklarından dolayı ve oynayamazsa, defansımız delik deşik olacaktır. hali hazırda, banko oynayan sadece 1 sağlıklı stoperimiz var (kadu). peybernes iğneyle miğneyle oynatılacaktır bence. güç farkında geride, taraftar etkisi olarak öndeyiz. 2-0 yeneceğimizi düşünüyorum ben. evet, bu sene şu ana kadar gol yemeden bitireceğimiz 2. maç olabilir bu maç. gene de maçın favorisinin beşiktaş olduğunu değiştirmiyor bu.

    2003'teki 7-3'lük maçı hatırlıyorum. bu maç böyle olmayacak. umarım kazanan biz oluruz.

    vurduğun gol, yediğin ofsayt olsun göztepe'm.

    Edit: ilk 11'ler açıklanmış:

    Göztepe: Beto, Sabri, Kadu, Leo, Traore, Selçuk, Castro, Gouffran, Halil, Tayfur, Ghilas

    Beşiktaş: Fabri, Gökhan, Pepe, Tosic, Adriano, Atiba, Tolgay, Quaresma, Talisca, Babel, Cenk

    stoperde leo hata yapabilir. scarione'nin de maçtan hemen önce sakatlandığı söyleniyor. ibre tamamen beşiktaş'a döndü. fazlasıyla hızlı ve pres yapmayı seven bir 11'imiz var. sürpriz yapabiliriz. umarım kazanırız.
    #61055 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  16. biraz önce biten maçta ligteki 12. maçında 3. beraberliğini alıp puanını 18 yapmış olan takım, izmir'in gururu.

    bursaspor'un da, göztepe'nin de dikine ve ileriye oynayabilen futbolcuları sadece hücum hattında olanlardan oluşuyor. birkaç sürpriz pas hariç, uzun pasların hepsi top kaybı olarak geri döndü. ancak bursaspor'un 'sı var tabii. son 5 dakikada yaptığı pres sebebiyle 3 top kaybı kapıp kalemizde 2 büyük tehlike gördük. maçın tamamında ise, iyiki oldukça etkisizdi.

    sabri, peybernes ve scarione yoktu bu maçta. sabri son 10 dakikada oyuna girdi. özellikle peybernes ve scarione'yi çok arıyoruz. castro'nun ofansif orta saha olarak selçuk ve rotman'ın önünde oynaması, her ne kadar hücum gücümüzü artıran bir durum olsa da, scarione-castro pas trafiğini görememek çok kötü. takım da bu trafiğe alışmış olacak ki, topu ayağına alan her futbolcu önce castro'yu arıyor. onu göremezse rotman ya da selçuk'a pas gönderiyor. scarione'nin bir an önce iyileşmesi gerek. sahada durup hiçbir şey yapmasa bile takıma güven veriyor. evet, aynı adis gibi.

    maçın büyük bölümü orta saha mücadelesi olarak geçti aslında. ilk yarının son 5, ikinci yarının da son 15 dakikası ise müthiş pozisyonlarla doluydu. maçın 0-0 bitmesi izlemeyenleri kandırmasın; 2-2 de bitebilirdi. gouffran'ın 3 tane oldukça net pozisyonu var. 90. dakikada kaleci harun'la karşı karşıyayken atamadığı gol büyük hayal kırıklığı yaşattı bana. gouffran takıma da alışamamıştı uzun bir süre. son 2 maçtır ilk 11 oynuyor. taraftarın ondan beklentisi "sağından attı, solundan geçti" düzeyinde olsa da, özellikle ikili mücadelelerde kendisinden beklenmedik derecede güçlü durmayı başarıyor. umarım asist ve gollerle tanışması uzun sürmez.

    hakem 'dı. gene bir tetikçi, gene tartışılan pozisyonlar... castro ve rotman'ın ceza sahası içinde düşürülmeleri bana göre net penaltıydı. ayrıca maçın ilk yarısında adis'e gösterdiği sarı kart da çok ağırdı. tetikçi hakem bolluğu olan ligte bu haftayı da göze çarpmadan (çünkü maç 0-0 bitti) geçirecektir.

    tamer hocanın selçuk'u ilk 11 dışına postalaması gerek. uzun pası sadece castro ve scarione'nin atmasına izin verip oyun kurmayı da rotman ve castro'ya bırakmalıyız. selçuk'un 6 tane uzun pas faciası var ki; birkaçında dibindeki adama pas vermemeyi büyük bir öz güvenle tercih etti. ikili mücadelelerde de illa ki elini kolunu rakibini engellemek amaçıyla kullanıyor. hadi rotman oyun görüşü olarak daha iyi diye sahada diyelim; selçuk hangi mantıklı hem de 90 dakika oyunda kalabiliyor; anlamıyorum. rotman'ın sezon başından beri gördüğü 3. sarı kartı oldu bu maçla birlikte. akhisar ya da karabük maçında 1 sarı kart daha görüp cezalı olacaktır. orta sahada tek başına kalacak olan selçuku görüp daha fazla saç baş yolacağım gibi görünüyor.

    12 haftada 18 puan fena değil. fikstürün ilk bölümünün sonuna kadar 30 puan civarına gelebilirsek, bu sene düşmeyeceğiz. yani öncelikli hedef 30 puan. eğer düşma hattı 40 puana yaklaşırsa ise, ilk hedef 40 puan olacak. 30'u bi' alalım da, sonrasında bakarız. bundan sonraki fikstür bu amacımıza uygun bence. akhisar, karabük (deplasman), yeni malatya (deplasman), konya ve galatasaray (deplasman). fikstürün ilk bölümünün maçları bu şekilde. 5 maçta 5-9 puan arası alırsak, süper olacak bence. malatya ve karabük'ü yeneriz diye düşünüyorum ama diğer maçlar hakkında fikrim yok. konya'nın sağı solu belli olmuyor. zaten maç izmir'de olacak ve eski başkanlarının sezon başında yaptığı izmir marşı açıklamaları sebebiyle iki kulübün arası epey açık. bu gerilimle o maçı da alabilir ve 27 puana çıkabiliriz.

    keşke bu sene avrupa kupalarına katılabilecek bir pozisyona hemen gelsek ama "atletico'ya haber salın!" naraları atmak için en az 1 yılımız var. ayaklarımız yere bassın, yeter. atletico'nun efes otelinde eşleriyle birlikte konaklayacağı günler de gelecek.

    #62915 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  17. ligden düşmemesi için ligin sonuna kadar sadece 9 puan alması gereken takım, izmir'in gururu.

    biraz önce biten maçta teleset mobilya akhisarspor'u bornova doğanlar stadı'nda 2-0'la geçtik ve 13 maçta 21 puan almış olduk. maç baştan sona öyle bir kontrolümüzdeydi ki, 10 maç yapsak akhisar'la, hiçbirini kazanamazlardı. ilk 15 dakika maç tamamen avuçlarımızdaydı. topla oynama yüzdesini %81 'e çıkarmış, pozisyon bulamasak da, oyunu akhisar kalesine yıkmıştık. ancak ilk yarı pek kısır geçti. direkten dönen bir top hariç, pozisyon bulamadık.

    ikinci yarıda da hemen hemen aynıydık bir süre. 60'larda biraz hareketlendik ve pozisyonlar bulmaya başladık. gouffran'ın hücum gücü belirleyici oldu. adis halâ agresif, halâ tutuk. seviyoruz sevmesine ama bu agresifliği saçma sapan sarı kartlar görmesine sebep oluyor. bir kere daha cezalı duruma düşerse, taraftar kendisini topa tutacaktır. 70. dakikada ekran görüntüsü aldım gene; topla oynama yüzdemiz %70 . maç boyu 70'in altına inmedi bu istatistik zaten. 79'da maçın en kötüsü selçuk'un kafa golü ve göbekli dayı halini almış olcan adın'ın kaptırdığı toptan gelen kontra atakta adis'in nefis asisti ile halil'in şık plase golüy geldi ve 2-0 kazandık. akhisar maç 2-0 olana kadar hücumu hiç düşünmedi. 11 kişi gömülü oynadılar. geçen haftaki beşiktaş deplasmanından nasıl puan alabilmişler; anlamadım.

    tamer hoca axel ngando'yu takıma alıştırmak için böyle maçları seçiyor ve bence iyi de ediyor. fiziği zayıf, savunması hemen hemen hiç olmayan, tam bir amc. beşiktaş maçı haricinde, kendini gösterebildiği maç yoktu. bu maçta iyiydi. tamer hoca'nın bu maç özelinde en iyi yaptığı iş ise, 54'. dakikada castro'yu orta sahanın göbeğine çekmek oldu. rotman'ı neden halâ 50'li dakikalarda oyundan alıyor; anlamıyorum. selçuk ilk golü atıp maçın yapay kahramanlarından biri olmasaydı, gene 90 dakika sahada kalacaktı; eminim. castro'yu göbeğe çekerek hem ilk yarı hemen hemen hiç görünmemiş castro'nun daha çok pas dağıtmasını sağladı hem de hücumdaki 3'lünün (gouffran-halil-adis) birbirleryle iç içe oynamasının önüne geçmiş oldu. daha fazla alan buldular. castro da, ikinci golde olduğu gibi, ara pas atabildi. castro'nun amc oynaması külliyen hata. scarione yedekteydi ama 5 dakika bile oynamadı. sakatlığı bitse de, castro-scarione iş birliğini görmeye devam etsek gene. hücumdaki can damarımız adis'in kendi yaratacağı pozisyonlar değil, bu iş birliği.

    içerde bu haftayı kayıpsız geçmek önemliydi. fikstürün ilk yarısı bitene kadar 3'ü deplasmanda olmak üzere (ki 2'si de üst üste) 4 maçımız kaldı. akhisar maçı dahil, "5 maçta 5-9 puan arası alırsak süper" demiştim. kaldı 2-6 puan. bu gazla karabük'ü de, yeni malatya'yı da yenebiliriz. ardından oynanacak iç sahadaki konya maçı, özellikle taraftar açısından "laiklik vs. yobazlık" olarak algılanacağı ve futbolculara da bu yönde şiddetli baskı yaratacağı için belirsiz bence. bizans deplasmanında da yenilebiliriz, sıfır sıkıntı. konya maçını da kazandığımızı düşündüğümde, zaten ilk yarı sonunda 30 puanı cebe indirmiş oluyoruz.

    umarım sezon sonunu 30 puana oldukça yakın bir puanda bitiririz.
    #64003 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  18. süper lig'in 14. haftasında deplasmanda kardemir karabükspor'u biraz önce 1-0 yenerek 24 puana ulaşmış izmir'in gururu.

    berbat bir maç oynadık. özellikle ilk yarı hiçbir varlık gösteremedik; hatta kaleye tek şutumuz vardı. karabük bize bilenmiş, bu çok belli oluyordu. onların en büyük sıkıntısı ise, yetenekli oyuncularına topu atıp harikalar yaratmalarını beklemek. ilk yarı bu formül gazla çalıştı, ikinci yarı ise oyunun temposu düşünce, son 5 dakika hariç, varlık gösteremeyen bir karabük izledik.

    maç boyu kaleyi tutan tek şutumuz gol =) maçın ilk yarısı, süper lig'te şu ana kadar oynadığımız en kötü futbolu oynadık. beto'nun kurtardığı penaltı olmasa, ikinci yarıda iyice kontrolden çıkabilirdi maç. 1-0'a dua etmemiz lazım. kayseri deplasmanı da böyleydi ve 1-0 yenilmiştik. şimdi ödeşmiş olduk bence.

    etliye sütlüye bulaşmayan bir hakem. ikinci yarıda ve 'nin, sırasıyla halil ve selçuk'un bileklerine basmalarında uyudu. poko'ya sarı değil, kırmızı kart göstermeliydi. torje'nin pozisyonuna ise, faul bile çalmadı garip bir şekilde. adı süper olan ligin hakemleri böyle ne yazık ki. bunları yazınca "yenmişsiniz, halâ ağlıyorsunuz" diyenler olabilir. 1 saat sonraki derbinin ardından göreceğim sizi.

    adım adım 30 puana doğru gidiyoruz. haftaya da malatya deplasmanı var. malatya'nın da karabük gibi oynayacağını düşünüyorum ama bu sefer, karabük maçındaki gibi ite kaka değil, baştan sona hak ederek kazanacağımızı umuyorum. bugün şanslıydık ama berbat hücum yaptığımız da unutulmamalı.

    #64571 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  19. biraz önce biten maçta evkur yeni malatyaspor'u deplasmanda 3-2 yenerek son 2 deplasmandan 6 puan toplamış izmir'in gururu.

    deplasman takımı değiliz biz. öne geçmezsek maç kazanamıyoruz, deplasmanda öne geçince de savunma yapamıyoruz. ilk yarısı 3-1'e gelmiş maçın son yarım saatinde deli gibi baskı yedik; hem de malatya'dan. geçen haftaki karabük maçı da böyleydi. 0-0'a göre oynuyorduk, adis golü atınca savunma yaptık. son dakikalar gene zulüm olmuştu. malatya maçı da aynı oldu.

    birçok mevkide eksiğimiz var. sabri, peybernes, traore yoktu bu maç. özellikle bek yedeklerimiz alt lig seviyesine düşüyor böyle olunca. ne tanju ne de geçen yılın en iyi oyuncularından biri olan leo bu ligin adamları. karşılarına iki tane 100 bin euro'luk, hızlı, atletik ve biraz teknik adam gelince defolarının hepsi ortaya çıkıyor. pereira ve dening böyle oyunculardı. son yarım saatte tamamen kapanarak oynadığımız için de kabus gördük tabii.

    tamer hoca'nın bazı değişikliklerini anlamıyorum ben. selçuk'un 90 dakika sahada kaldığı bir maçta rotman neden 60. dakikada oyundan alınır? son haftalarda gayet iyi performans veren gouffran neden daha hazır olmadığı belli olan ömer'le değişir? scarione birkaç haftalık sakatlıktan neden bu kadar kötü ve laubali bir şekilde geri döner? tanju kim ya, kim? bunları tamer hoca'ya da sorsam, "eldeki malzeme bu" diyecektir, eminim. ama biz bu malzemeyi geçen yıl da biliyorduk. sene başında bas bas "en az 3 tane bek almamız lazım" diye boşuna demedik. selçuk alındığında "gosso'yu da kadroda tutun" diye boşuna anırmadık.

    her ne olursa olsun, 2 deplasmanda 6 puan gayet iyi. bütün kötü yönlerimizi kapatacaktır. haftaya konya ile izmir'de oynayacağız ve ligin ilk yarısını galatasaray'la istanbul'da bitireceğiz. konya maçını kesin alacağımızı düşünüyorum. istanbul'dan elimiz boş dönsek de olur. en azından bu yıl için hedefimiz kendilerine büyük diyen takımlar değil, ligte kalmak. konya maçını kazandıktan sonra da 30 puana geliyoruz. büyük ihtimalle ligte kalırız ama garantilemek lazım bunu. ligin ikinci yarısının fikstürü ilk yarıdan daha kötü. zaten ilk maçları bu kadar kötü olan başka takım da yok. şubata kadar puan alamayabiliriz. "ilk yarıdan 30'u görelim" deme sebeplerimden biri de zor fikstürdü zaten. lige verilecek arada da en az 1 bek, 1 de sağ-sol açık oynayabilen oyuncu almamız gerekecek. selçuk'la, tanju'yla falan da yolları ayırırsak süper ama bunun gerçekleşeceğini hiç sanmıyorum.

    son 2 maçı ite kaka kazanmışız gibi görünse de, doğru yoldayız. konya maçından sonra da "hedefler"le ilgili biraz daha geniş bir girdi yazayım istiyorum. o ıssız kuytu köşelere de selam olsun: bekleme bizi, geri dönmeyeceğiz.
    #65169 lake of the hell | 7 yıl önce
    4spor kulübü 
  20. futbolla, o hep istediğimiz taraftar konusunda gelişmişliği bir arada düşününce,
    yıllardır desteklediğim futbol kulübü.

    fanatikliğim yoktur, maç izlerken çok da heyecanlanmam açıkçası.
    fakat neredeyse her ligi, her takımı falan takip eder, çoğu maçı izlerim hobi olarak.

    yıllardır türkiye'de süper lig içerisinde neden bir izmir takımı yok diye sorup, üzülmüşümdür kendi kendime.
    yani keşke olsa diye iç geçirir dururdum hep.
    çünkü bursa'nın vardı, istanbul zaten artık semt olarak büyük takımlar çıkarmaya başlamıştı başakşehir kasımpaşa falan.

    izmire neredeyse her tatilimde gidip, vakit geçiren ve çok seven biri olarak,
    nedense o hep hayal ettiğimiz futbol kültürü seviyesine buradaki insanlarla ulaşabilirmişiz gibi geliyordu.
    yani o avrupadaki stada girip, birasını içip takımını destekleyip, maçını izleyip giden insanlar gibi olabilirmiş gibi geliyordu.
    çünkü izmirde otogarda, caddelerde herkes seviyeli bir şekilde alkolünü alıyor, sohbet edip dağılıyordu.
    yadırganmıyordu, karşı da çıkılmıyordu çünkü taşkınlık yapan yoktu.
    bu neden futbolda da olmasın ki diye düşündüm, olacaksa da buradan başlayacaktı.

    tabi bunu alkol algı seviyesiyle ölçmüyorum, bu sadece üzerinden gidilebilecek bir örnek gibi geldi bana.

    karşıyaka ve göztepe maçlarını izlemeye başladım daha sonra.
    özellikle bu fanatizme dışarıdan bakan bir seyirci olarak, çok hoşuma gidiyordu, keyif veriyordu.

    göztepe daha iyi bir takım gibiydi, sanki yürüyecek olan oydu süper lig yolunda.
    hatta destek olsun, biraz da izmir hatırası kalsın diye formasını bile satın almıştım izmirdeyken.

    şimdi hala izliyorum maçlarını, takip ediyorum.
    canavar gibi giriş yaptılar lige, bu kadar az tecrübesi olan bir takım için harika gidiyorlar.
    böyle sürpriz, alışılmışın dışına çıkan takım senaryosuna bayılırım zaten hep, pes ya da football manager oynarken bile ufak bütçeli takım alır öyle yürürüm.

    kısacası keyif veriyor, iyi de gidiyorlar.
    umarım iyi bir yönetim ve destekle avrupada falan da görürüz yakında.
    #65170 lizard | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  21. devre arasını ve transfer dönemini en hareketli geçiren türk futbol kulüplerinden biri olan izmir'in gururu.

    8 ocak'ta 'u adana'ya kiraladık. 12 ocak'ta 'yı gazişehir'e (eski adıyla gaziantep büyükşehir belediye'ye) gönderdik. böylece karabük'te forma giyen 'yu transfer edebildik. poko'ya verdiğimiz 1,4 milyon euro bonservis bedelini fazla buldum ben. gene de, ilk maçı olan fenerbahçe maçında, sonradan oyuna girdiği gibi golünü de attı. fena katkı vermeyecek sanırım.

    ocak sonuna doğru 'in sözleşmesini de feshettik. bunu da gremio'dan 'i kadroya katmak için yaptık. fazla maç kaçırmayan, bizim kadu gibi bir stoper bu reis. kadrodan gönderilen oyuncunun yerine bir seviye daha iyisini alarak yama yaptık açıkçası. gelecek vaad eden 'i de buca'dan bonservissiz satın aldık. ve transferin son gününde, artık karın ağrısına dönüşmüş olan 'i 1,5 milyon euro bonservis bedeliyle atiker konya'ya sattık. sözleşmesi 6 ay sonra bitecek ve sözleşmesini uzatma konusunda hep ayak direyen bir oyuncuyu satarak gelir elde ettik ama forvete oyuncu alma ihtiyacı da katmerlenmiş oldu. 'yı bonservissiz ve garanti maaş vermeden (sadece maç başı ücret ve gol primi alacak) 6 aylığına kadroya kattık. demba ba'nın en az 8-9 aydır ayağına top değmemiş olması bir yana, sağlık durumunun da koca bir soru işareti olması büyük sıkıntı.

    devre arası transfer dönemini bence olumlu kullanamadık. takımın en golcü ismini gönderip 6 aylığına sağlığı ve formu belirsiz ama isimli bir forvet aldık. devamlılığı hariç, büyük bir sorunu olmayan, yumuşaklığı da tolere edilebilecek bir stoperi gönderip yerine kadu'nun benzerini getirdik. hiç süre alamayan bir orta saha oyuncusu yerine de hem genç hem de atletik yetenekleri oldukça iyi ve hazır bir ön libero aldık. 'yi yedekleyebilecek bir sol bek, ilk 11 oynaması gereken bir sağ bek, iyi bir 10 numara ve en az bir kanatı idare edebilecek (mümkünse iki kanatta da görev yapabilecek) bir oyuncu ihtiyacımız vardı. bu ihtiyaçların hiçbirini gideremedik. olumlu olarak ise, her yıl devre arası transfer döneminde olduğu gibi, bir kamyon oyuncu almadık. gene de transfer politikamız halâ bok gibi.

    bu seneyi kafada bitirmişiz biz, ben bunu anladım. alınabilecek kadar çok puan (ve tabii ki kasaya giren para) ve prestij olarak orta sıralarda yer alma, amaçlarımız içinde yer almıyor. seneye hazırlık olarak bu yılı bitirmek tamer hoca'nın da, mehmet sepil'in de aklında olan tek şey. madem kafalarda olan bu, neden demba ba'yı 6 aylığına kadroya aldık? onun yerine genç, gelecek vaad eden bir forvet bulunamaz mıydı? deve hörgücüne sahip ve gene sakatlanmış 'nu neden kadroda tuttuk?

    devre arasından sonra istanbul'da fenerbahçe'ye 2-1 yenildik. ardından da izmir'de kayseri'yle 1-1 berabere kaldık. pazartesi de trabzon'la deplasmanda oynayacağız. takım halâ 3 mağlubiyet üst üste alsa paramparça olacak kadar kırılgan, 2 galibiyet üst üste aldığında da "herkesi yenebiliriz" hayali özgüvenini taşıyor. ayakları yere basan bir takım olmamızın en az 2 sene süreceğini düşünüyorum. bunun için de iyi bir kadro mühendisliği şart. keşke haldun üstünel ve ibrahim altınsay benzeri iki iş bitirici çalışan bulsak ve transferlerin nasıl yapılacağı hakkında hem başkana hem de teknik ekibin tamamına rapor verseler. bu işleri ancak böyle öğrenebileceğiz galiba.

    #74451 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  22. ayak seslerini yavaş yavaş dünyaya duyuran izmir'in en kıymetlisi. hakkında james kelly imzalı çok güzel bir yazı hazırlanmış avrupa basınında. gücümüz dünyayı sarsacak demiştik.

    (link: thesefootballtimes.co/... : göztepe and the long journey back to turkey's top flight)

    yazıda beni en çok etkileyen kısım ise şu oldu:

    "they sing isyan marşi – the rebellion anthem – which has become the soundtrack of their remarkable comeback."

    yani diyor ki olağanüstü geri dönüşlerinin arka fonunda o hep söyledikleri isyan marşı vardı.
    #74455 endingcredits | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  23. biraz önce biten süper lig'in 20. haftasında deplasmandaki trabzonspor maçından mucizevi bir şekilde beraberlik çıkartarak puanını 32'ye çıkartan izmir'in gururu.

    düzenli olarak maç girdisi yazmamı eleştiren yazarlar vardı. ben de geri adım atmıştım, yazmayacaktım. ama halen bunu neden göztepe başlığı altında yapmamam gerektiğini anlamadığım için devam edeceğim. ister başlığı ister beni engelleyin. karar sizin. bu başlık semt olan haricinde, spor kulübünün de başlığıdır.

    sol açıkta , forvette , orta sahada çakılı olarak oynayan selçuk-poko-castro ile maça başladığımızda hiç pozisyon bulamayacağımızı biliyordum. ilk yarı tamamen trabzon'un kontrolünde geçti zaten. çok fazla pozisyonları olmasa da, duran toplarda 'yu her zaman ihmal ettiğimiz için ciddi tehlikeler atlattık. ikinci yarı başında oyuna girdi ve biraz kıpırdandık. ilk tehlikeli şutumuzu da 55. dakika civarında 40 metreden demba ba çekti. ikinci yarıda 75'e kadar biz oynadık. 75-85 arası ise trabzon gene bunalttı. uzatma dakikalarında ise kalp krizi eşiğine geldik ve maç 0-0 bitti.

    öncelikle rakipten bahsedeyim: trabzonspor dirençli, orta sahada taş gibi bir takım falan değil. ligin ilk yarısında 9 maçta 2 galibiyet alabilmiş, berbat bir takım görüntüsündeydi. bizim 3-2 kazandığımız maçtan sonra da "trabzon bu sene küme düşmeli ama düşürmezler" demiştim. halâ da aynı düşünüyorum. sosa, ve 'ün aynı anda oynamasıyla orta sahası çöken, bu oyuncuların hepsi birlikte oynamazsa da yaratıcılığı duran toplar ya da uzun paslar seviyesinde kalan bir takım. yoktu bu maçta, olsaydı da hiçbir şey değişmezdi. 2'ye 1ler, küçük üçgenler ve ters kademeye atılan toplarda can yakıyorlar. bunu da iyi kullanabilecek, akıllı oyuncuları var. defansta ise hem hem de ön liberodaki berbatlar. kucka nasıl milan'dan gelmiş, anlamadım. kendisini bir süredir takip ediyorum. bu sene türkiye kupası ile birlikte 16 maçta forma giymiş ve 6 sarı kartı var. bunun 10 olmaması için hiçbir neden yoktu ama verilmeyenleri vardı işte. bu maçta da, oyundan çıkmadan hemen önceki pozisyonda büyük tetikçi kendisini 2. sarı karttan atmalıydı, atmadı. bunu görüp kendisini hemen değiştirdi. futbolcu olarak görmüyorum ben kendisini. trabzonspor konusunda son bir ek yapmak istersem; iç sahada hakemi öyle ya da böyle baskı altına alabiliyorlar. okay'ın topu saklama becerisini olur olmadık fauller alma başarısına(!) çevirmesi duran top sayılarını artırıyor. bu da gol yollarında daha da etkili olmalarını sağlayacaktır. deplasmanda ise, kötü oynayacaklarını düşünüyorum her maç. son 4 deplasmanlarında galibiyet çıkaramayacaklarını düşünüyorum.

    bize gelirsek; tamer hoca'nın berbat tercihleri sebebiyle ilk 11 tamamen mahkum oynadı ilk yarıda. demba ba, ve 'ın oyuna girmesi bizi değiştirdi ama takım ilk yarıda yediği baskıyı üzerinden atamadı. hep tutuk oynadık. pozisyonlara girdik ama gol atmamız mümkün değildi. 'in 'ya yaptığı net faul (penaltı değildi, ceza sahası dışındaydı), 'a gösterilmeyen direkt kırmızı kart oyunu değiştirecekti. kucka'nın kırmızı kartı da trabzon'un oyun ritmini bozacaktı. tabii ki, bütün bunlar konuşulmayacak, göçek ortalama bir yönetim göstermiş gibi davranılacak ve haftaya gene maç alabilecek.

    adis sonrası döneme alışamadık. orta sahanın göbeğinde oynayacak 3'lüyü belirleyemiyoruz. sakatlıktan sonra kendini frenleyerek oynuyor. demba ba'nın daha çok zamana ihtiyacı var. ghilas o kadar kilo vermesiyle birlikte ayak-göz koordinasyonunu kaybetmiş gibi görünüyor. daha önce de yazdığım gibi, bizim için sezon bitmiş gibi görünüyor. maçlara ne kadar puan, o kadar kasaya girecek para olarak bakıyoruz sanırım. birkaç maç sonra hedefsiz bir takım haline dönüşebilecek olmamız beni çok korkutuyor. umarım korkularım gerçeğe dönüşmez.
    #74734 lake of the hell | 7 yıl önce
    3spor kulübü 
  24. az önce biten maçta osmanlıspor ile kendi evinde 3-3 berabere kalan izmir takımı. bu maç aynı zamanda devre arasında 6 aylık sözleşme imzalanan demba ba'nın da göztepe adına ligdeki ilk golünü attığı ve güzel top oynadığı maç olarak hatırlanacak.

    göztepe adına 2017-2018 sezonu benim aklımda, hızlı başladıkları maçlarda skoru korumakta zorluk çekmeleri ile kalacak. bunun en bariz örneği bugün yaşandı. 2-0 öne geçtiler, iyi oynuyorlardı. bireysel hatadan 2-1'i buldu osmanlıspor, ardından 2. gol bağıra bağıra geldi ve göztepe 2-2'den sonra tekrar yüklenmeye başladı. 3-2'yi de buldu ama son dakika penaltısıyla maçta 2 puan bırakan taraf oldu. mentalitelerini arttırmaları, bunu kısa sürede başaramayacaklarsa da maç planlarını gözden geçirmeleri şart. bu sorunu aşmaları halinde, ilk 4'e, türkiye kupası'nı kazanan takımın lig sıralamasına göre de ilk 5'e girip avrupa kupalarına katılmaları işten bile değil.

    www.ntvspor.net/...

    linkte de söylediğimi destekler bir haber yapılmış.

    düzeltme: link eklendi.

    #75334 mikadonuncopkutusu | 7 yıl önce
    2spor kulübü 
  25. osmanlıspor ile izmir'de 3-3 berabere kalmasına verilecek en iyi tepkiyi, tribün dergi forumuna yazan birisi vermiş: "kaşındık, karşılığını da aldık."

    geçmiş yıllarda da bu takım öne geçince kapanmaya çalışıyor (ve tabii ki bunu başaramıyor), atak yedikçe gardı iyice düşüyor ve gol yiyordu. osmanlı maçı da bunu en iyi gösteren maçlardan biri oldu. ilk yarıdaki iyi oyundan sonra, devre arasından hemen önce maç 2-1'e gelince, ikinci yarıda topu tamamen osmanlı'ya bırakmak "en kötü beraberliğe yatmak ama onu da başaramamak" anlamına geliyor bizim için. bunu aylardır göremedi, göremeyecek de. orta sahanda 2 ağır adam (selçuk, rotman), sağ bekinde yetersiz bir adam (tanju), sağ açığında defansa hiçbir zaman yardım edemeyen hızlı ama vasat bir adam (halil), defansının göbeğinde birbirleriyle uyumsuz ikililer (kadu-kosanovic, wallace reis-kosanovic) olduğu sürece kapanamazsın. kapanmaya çalışırsın ama illa ki golü kalenden çıkarırsın çok geçmeden. her öne geçtiğimiz maçta aynısı olmaya başladı ve tamer tuna'nın mantığı hep aynı: "sabri ve ghilas'ı alırım oyuna".

    takımda revizyon yapımalı. haftaya oynanacak gençlerbirliği deplasmanında beto ve castro cezalı olacak. kadu'nun sakatlığı ciddiyse, o da oynayamayacak. bu maçla birlikte başlayacak değişiklik dalgası hem taraftarı heyecanlandırabilir (doğanay'ı, ngando'yu, muhammed enes'i, kerem atakan'ı, tayfur'u, gamsız da olsa bir şansı daha hak ettiğini düşündüğüm scarione'yi sahada görmek gerek artık) hem de tamer tuna'nın kredisini artırabilir. şu an için kendisine başkandan başka güvenen olduğunu sanmıyorum.

    osmanlıspor son 3 maçında gol atamazken, bize (hem de deplasmanda) 3 gol birden attı. birkaç maç sonra hedefsiz bir takım haline geleceğimizi düşünmeye devam ediyorum ben. avrupa kupalarına katılma hayali güzel ama gerçekçi değil. bence mümkün de değil. ligte kaldığımızı matematiksel olarak da garantiledikten sonra, hedefsiz, ne oynadığı belli olmayan, takımın içinde huzurun zerresi bulunmayan, teknik ekibe saygısı tükenmiş bir takım haline gelmekten çok korkuyorum. ne yazık ki gidiş bu yöne doğru. umarım ben yanılırım.
    #75338 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü