roman ve oyun yazarı daphne du maurier'nin 1957'de yayımlanan aynı adlı romanı ndan 2. kez 2012 yılında uyarlanmış film. roman okurla buluştuktan 2 yıl sonra filmi yapılmış. nefis eleştiriler almış (yönetmeni robert hamer alkolizmle boğuştuğu için film çekilirken de gırla sorun çıkmış. vizyona girdikten 4 yıl sonra da zatürreden ölmüş). zaten romanın kurgusu da 1952 yılında geçiyor.
2012 uyarlaması film , romanın kadrajına oturttuğu fransa'yı ingiltere yapmış ama geri kalan ayrıntıların birçoğu aynı kalmış: zengin ingiliz ailelerinden birine mensup olan züppe bir aristokrat, kendisine tamamen benzeyen bir öğretmenle bir barda karşı karşıya gelir. o gece karşılıklı muhabbet edip bunun nasıl bir ihtimal olduğunu konuşurlar. sabah ise, züppe olan, öğretmenin bütün eşyalarını çalarak kayıplara karışır. öğretmen ise, züppenin yerini aldığı yeni bir hayata başlar. filmin konusu özetle böyle. zaten ilk 3 dakikasında senaryoyu çözmek zor değil. asıl ustalık ise, öğretmenin züppenin yerine geçtiğinde yaşadığı absürtlükleri doğrudan izleyiciye verebilmek, bu geçirgenliğin olabildiğince doğal olmasını sağlamak. yani, leş sit-comlardaki gibi izleyici zaten her şeyin farkında ve öğretmenin şaşkınlıklarına gülüyor gibi bir durum söz konusu değil. öğretmen ile birlikte izleyici de çözümü göremediği sorunların içine "eşzamanlı" olarak gömülüyor. filmin en sevdiğim sekansları, öğretmenle birlikte sorun çözme kısımları oldu. adeta bulmaca çözer gibi, bir masaüstü frp oyununda gökten zembille yere inmiş bir karakteri canlandırır gibi hissettim. filmin aslında bir tiyatro oyunu uyarlaması olduğuna dair fikirlerim de bu noktada gelişti (du maurier'in romanını esas alan 1959 yapımı olan ilk film den neredeyse 50 yıl sonra çekilen bu versiyonunda, doğrudan bir tiyatro oyunu izliyormuşsunuz hissini almamın nedeni, yönetmeni charles sturridge'ın filmin senaryosunda da parmağı olması. bence bu yüzden, ilk filmden hem lokasyon hem de içerik olarak uzaklaşmış ve kendine has özellikler kazanmış).
oyunculuklardan ziyade, konusunun içine gömülmelik bir film bu. klasik bir pazar akşamüstü zaman geçirmesi olarak değil, boş kafa ile izlemek ve üzerine gene eşzamanlı çıkarımlar yapmak mümkün. böylece, seyir zevkiniz de en az birkaç katına çıkacaktır. siz de ingiliz aristokrasisine ve zengin züppeliğine değil, insanın içinden atamadığı ve hiçbir zaman da atamayacağı kötücüllüğüne ağır küfürler etmek isterken, bir yandan da sherlockçuluk oynayarak beyin cimnastiği yapmak isterseniz, the scapegoat'un 2012 uyarlaması filmini izleyebilirsiniz.