Web 2.0'ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sağlayan medya sistemidir. kişilerin internet üzerinde birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımların bütünüdür.
teknolojinin gelişmesi ve internet kullanımının artmasıyla ortaya çıkan, mekan ve zaman sıkıntısı olmadan bireylerin çift yönlü iletişimde bulundukları yeni medya sistemidir.
düşüncelerin özgürce paylaşılması, bireylerin kontrolünde olması, paylaşımların değiştirilebilir olması, yenilikçi olması bakımından geleneksel medyadan farklıdır.
geçen gün sevdiğim bir arkadaşımla maça gittim. maç boyunca elinde telefon. bakıyorum ne yapıyor bu çocuk telefonla diye; instagramdan canlı yayın yapıyor, facebookta yazı yazıyor, fotoğraf çekip story atıyor falan. ben ise maçı izliyorum, takımımı destekliyorum, tribündeki diğer insanlarla sohbet ediyorum. facebook dışında sosyal medya hesabım yok onda da çok sık paylaşım yapmıyorum.
cidden tuhaf. bu sosyal medya denen şey bence artık çığrından çıkıp insanları kontrol etmeye başladı. kafanı kaldırıp çevrene bakmak, anı yaşamak varken cep telefonuyla uğraşmak saniye saniye hayatını paylaşmak başka insanların hayatlarını takip etmek bana saçma geliyor sözlük.
kullanmaktan vazgeçtiğim internet medyası. yıllarca aklımdaki her şeyi cesurca yapıp, gençliği doya doya yaşarken bir çok sorumluluğumu yerine getirmedim. okul, sosyal ilişkiler, aile falan derken darmadağın ettim her şeyi. son bir hevesle her şeye tekrardan sarıldığım son dönemde, sosyal medyada arkadaşlarımın ya da yaşıtlarımın sahip olduklarını gördükce motivasyonumun dağıldığını fark ettim. bir şeylere geç kaldıkca, erken davranan insanlar hevesimi kırıyor. görmeyip duymamak daha iyi gibi.
paylaşım yaparken dikkatli olunması gereken mecra, zira günün birinde evladınız ondan izinsiz fotoğraflarını yayınladığınız gerekçesiyle size dava açabilir.
tanım: mutsuz insanların mutlu görünmek adına şov yaptığı ve diğer mutsuz insanların mutlu görünen fotoğraflarını layklayıp "ben neden bu kadar mutsuzum?" diye kahırlara sürüklendiği paradoks sanal alem.
On edit: En basta teknoloji basligina girmeye hazirlandigim bu girdiyi, basligin anlamindan biraz uzaklasmasi sebebiyle farkli bir cati altinda toplamaya karar verdim. Sozluk yonetim ve moderasyonu uygun gorurse youtube gibi cimleri bicip, copleri disari cikarabilir. ——————————————
Tanim: Iyi yanlarindan ziyade zarari daha fazla olan, insanlari etkisi altina alip bilincsiz bireyler yaratan eli kanli teror orgutu.
Teknolojinin gelismesi ile modern kulturun getirdigi cesitlilik yelpazesinin genislemesi ardinda buyuk enkazlar birakiyor. akilli telefonlar, sosyal medya ve video oyunlari sosyal iliskileri derinden bir degisime ugratip bireylerin psikolojik durumlarini ortada bir denge birakmaksizin yok ediyor. Ornegin,
2002 yilinda dunya uzerinde %10 luk bir kesim cep telefonu kullanirken bu dilim, 2004 yilinda %46’ya yukseliyor. ( telefon kullanimi iletisim hususunda buyuk nimettir. Fakat bagimlisi olmak buyuk illettir. Yazar ‘illet’ten bahsetmektedir.)
Bu yukselis iyi yanlar getiriyor bunu inkar etmiyoruz. Iletisim ve bilgiye ulasmak daha kolay hale geliyor. Fakat ‘bilgi’ye ulasmanin kolay hale gelmesi gercekten onun elde edildigi anlamina gelmiyor. Bugun, kendi tarihini youtube uzerinden izledigi bir tane video ile ogrenen insanlarin sayisi, eskiden ansiklopedileri karistirip detayli ogrenen insan sayisindan cok ama cok daha fazla olmasi bilginin dogrulugunu degistirmeyebilir; ancak parmak basmak istedigim husus, bireylerin sistematik bir sekilde uyusturulmasi ve tembellestirilmesi noktasidir. Paragrafin basinda belirttigim kolay bilgi erisimi, internetin aslinda kirli bir ortam oldugu gercegi de goz onune alindiginda yanlis ve dogru olmayan, gercekligi yansitmayan bilgilerin cirit attigi bir ortam olmasi sebebiyle bireylerin istedikleri sonucu elde edememeleri ve bu elde edemeyis sonucunda alistirildiklari sosyal medya ve bilimum insana zarar veren platformlara donus yapmalari veya daha fazla arastirmaya devam etme isteklerinin olmamasi, teknolojinin ne denli bir karanlik yuzu oldugunu gozler onune seriyor.
Ornegin, sosyal medyanin cocuk ve ergenlik caginda olan bireylerin psikolojisini temelinden sarstigi genclerin; yuz-yuze konusma yetisinde ve kurulan cumlelerin kalitesinin dusukluk, argo ve cinsel konusma tarzi, kendine zarar verme gibi bir cocuk icin muhtesem seviyeler de tehlikeli durumlari yarattigini yapilan arastirmalar sonucunda biliyoruz.
Sosyal medya; twitter, facebook, instagram vb bir cok platform, insanlarin kendilerini begendirme, pazarlama ve egosunu oksadigi sirf fotograf cekilmek icin (bkz: dogu ekspresi) yapilan seyahatler, yalan iliskiler, gorgusuzlukler (bkz: gelinlerin sunum cilginligi) ve daha bir cok insanin psikolojisini ve duygularini etkileyen davranislari kapsayan sonu olmayan karanlik bir delik.
Turkiye’de son zamanlarda artan youtube fenomenleri ve onlara ozenen genclik bilincsiz bir bicimde yetisiyorlar. Anne ve babalarin sorumsuzlugu, zehirlenen gencligin onune ket vurmamasina sebep oluyor. Sorumluluk sahibi bilinen ve takip ettigim her ne kadar yabanci kanallardan icerikleri turkceye cevirse dahi baris ozcan gormek istedigim bir ebeveyn profili ciziyor.
Diger yandan, sohbetlerim ve arastirmalarim sonucunda bilgi sahibi oldugum ‘tez yazmak’ hakkinda bireylerin, emek ve zaman ayirmadan internetten bulduklari baska kisilerin(yabanci kaynak) yazi ve makalelerini kullandiklari hakkinda cok buyuk dogruluk payi bulunan konu daha var. Bu durum, insanlarin arastirma ve kendi yorumlarini olusturacaklari cumleler arasina sikistirmada onlari yoksun birakiyor, korellestiriyor ve ‘kole’lestiriyor. Bu kolelesme teknolojiye, baska insanlarin fikir ve dusunculerine muhtac hale getirilmeye sebep oluyor.
Teknoloji guzeldir evet, derinden baktigimiz zaman ne kadar zararli degil mi?
unesco verilerine gore Turkiye kitap okuma siralamasinda 86. Sirada, televizyon basinda vakit gecirme suresi 6, internete ayrilan zaman 3 saat.. Yine bu verilere gore turkiye’de kisi basina dusen kitap okuma suresi ne kadar biliyor musunuz? Bir dakika, evet sayi ile 1 dakika.. ve yine digital in 2017 global overview raporuna gore insanlar gunde ortalama 7 saat bilgisayar, 3 saat sosyal medya, 3 saat internette sorf ve 2 saat televizyon basinda vakit geciriyorlar..
(bkz: tuik) verilerine gore Turkiye’de kitap ihtiyac listesinde 235. Sirada.. Dunyada kitap icin harcanan ortalama para 1.3 dolarken, Turkiye’de bu ceyrek dolar.. Yani,
11.03.2018 ben bu girdiyi girerken dolar 3,81.. 3.81/4=0.95 kurus
Internet kafelerde bir saat 1 tl, kitaba harcanan para 0.95 kurus..
Teknolojinin zararlari sadece bunlarla mi kaliyor? Asla. Mesaj, sms gibi iletisimi kolaylastiran yardimcilar, dile zarar veriyor. Yeni tabir ve kelimeler dilin ozunu ortadan kaldiriyor. Ornegin,
- Cildiriyorum ya!
Sevgili dostlarim bu sacmalik abidesi tabiri duydugunuzu varsayiyorum. Sosyal medyada caps olarak nitelendirilen modern karikaturlerin paylasildigi sayfalarin yorum kisimlarina bireylerin suru psikolojisine kapilmiscasina(oysa kapilmiyorlar, o anda trend oldugu ve gerizekalilara hitap ettigi yani kendilerine hitap ettigi icin kullaniyorlar ya da bilemedim.) yaptiklari yorumdur. Soz konusu ‘cildiriyorum’ uzun suredir kullanilan bir kelimedir; fakat ‘tabir’ yani ‘yorum’ yenidir ve gereksizdir.
Cildiriyorum jshagaghdjakjahshkd!
Yeni kelimelerden birisi ‘random’ . Evet bunu ogreneli baya oluyor. Rastgele basilan tuslarin olusturdugu sozcuklere ‘random’ deniyor. Bu eylemi gerceklestirmek ise yeni bir tabir ‘random atmak’.
Teknolojinin zararlari tum dunyaya.. Amerika da yapilan arastirmalar sonucunda,
Uygulamaya her gun veya bir gun icerisinde birden fazla kez giris yapiyor. Instagram ve snapchat uygulamalarini ayni anda kullanan insan sayisi oldukca fazla. 18-24 yas arasinda instagram ve snapchat kullanimi ise %80 oranlarinda.. Ayni zamanda bu bireylerin zehirlenmeye en acik olduklari 18-24 yas araliginda bulunanlarin %51 sosyal medya bagimliligi sebebiyle kullandiklari uygulamalardan vazgecemiyorlar..
Turkiye’de mevcut aktif instagram kullanan kisi sayisi ne kadar biliyor musunuz?
- 33 milyon.
Ulke nufusu 80 milyon bir kismina 0-7 yas grubu desen ki cok az bir cogunluk olsa dahi kullanan var! Ulkenin neredeyse yarisi instagram kullaniyor.
Bakiniz ben gecen gunlerde instagram basligina bir girdi girmistim. (bkz:instagram/#79824)
Bu girdinin altinda yatan herkesin bir bok olma hevesi derine inildigin de teknolojinin karanlik yuzu gibi dehset durusucu bir halin varligini bizlere sunuyor. Saygi gorme, deger kazanma, ustunluk gibi guclu olmanin unsurlarindan olan kavramlara sahip olmak icin ‘kendilerinde olmayan’ fakat altini ciziyorum ‘varmis gibi’ davranan veya gercekten ‘var olduguna’ inanan bu kitleler, hem kendileri hem de cevreleri icin buyuk tehdit olusturmaktadir. Cevrelerine karsi bakis acilari elde ettikleri basarilar neticesinde ki bu basarilar, yurdum insaninin cehaletinden kaynaklandigi goz onune alinirsa gercek birer basari olarak gorulmedigi gun yuzune cikiyor ki bireyin, hem kendisini kandirmasina hem de dedigim gibi cevresine ‘negatif’, ‘kirici’, ‘zedeleyici’ ve ‘uzucu’ tepkiler vermesine, reaksiyonlar gostermesine sebep oluyor.
Yukaridaki veriler de goz onune alindiginda bu gunlerin, iyi gunler oldugunu bizlere gosteriyor.
Bazi kaynaklarda 2030-2035 yillarinda ‘basilan kitap’ olmayacagini insanlarin artik tabletler ve akilli aygitlar uzerinden gerekli dokumanlara ulasacagini bunun en buyuk sebebinin e-book ve destekcileri ‘agaclar kesilmesinciler’ oldugunu okumustum. (Soz konusu yazinin kaynagini tekrar bulabilirsem asagiya eklerim, bulamazsam yine dursun burada.)
(bkz: cep telefonu ile girdi girmek) Sebebi ile surcu lisan edilen yerler bulunuyorsa, uyari uzerine ruzgarda ahenk ile dalgalanan sari uzun saclar toka yardimi ile toplanir.
insanlara bir şeyler üreterek değil, bir şeyler tüketerek başarılı olunacağını aşılayan medya türü.
örneğin "bakın yeni makalem, yarın dergide yayınlanacak" tarzında bir resim atmanız o kadar ilgi çekmeyecekken "bakın ben neredeyim" diye turistk bir yerde veya lüks bir restoranda çekilmiş resminiz daha çok ilgi çekecektir.
benim hobilerim belli olduğu için daha çok gitar videolarımı, aldığım kitapları falan paylaşıyorum genelde. buna bile "aslında kitap okumuyor, sadece hava atmak için resmini oraya koyuyor" diyen bile oldu. bunu diyenler bir de beni tanıyan insanlar. insan bir düşünür o kitapları okumadıysam derste nasıl herkesten daha aktif olabiliyorum diye...
bence bu sosyal medya ilerleyen yıllarda çok fazla sosyal travmalara yol açacak.
kendi gibileri bulmak, kendi gibilerle paylaşmak için güzel. ama mutlu insanın derdi mutluluğunu yaşamak olur, sanal bir kitleyle paylaşmak değil. bu sebeple mutluluk pozlarının altında nispet yapma ya da mutsuzluğu aşma çabası yatar.
hayır işin tuhaf yanı bir de twitter'a falan da reklam veriyor bu şirketler. geçen bir tanesi karşıma çıktı "siz bize ürününüzü anlatın, pazarınızı biz oluşturalım" tarzında bir reklamdı.
her tarafından eskort hesabı fırlayan internet şeysi.
twitter'da bir şey yazıyorsunuz, birileri beğeniyor. "ne türde insanlar beğenmiş acaba?" diye bakıyorsunuz, yarısı eskort çıkıyor. takipçiler de öyle oluyor genelde.
instagram'da bir şey paylaşıyorsunuz, sizi birileri takip ediyor. onlar da eskort çıkıyor.
1-2 arkadaşım açık tutuyorum sadece hesaplarımı. onlar da bana yol verirse topluca kapatacağım hepsini.
---saldıray abi mode on---
canım bir insanın üstüne de bu kadar gelinmez ki... sevişmiyorum kardeşim zorla mı?
bu ortamlardaki hesapların profil fotoğrafındaki kişiye ve profilde yazan isme ait olduğu kesin değildir. birini yargılamadan önce ona mı ait, değil mi bilmek gerekir. zira biri adına sahte hesap açılıp onun adına bir şeyler yazılabilir.
Çocuk istismarının had safhada olduğu platform. Daha yeni doğmuş bir günlük bebeğe instagram hesabı açmak nedir ulan. Fotoğraf albümü niyetiyle kullanmak neyse de bebeğin ağzından kendilerine iltifat eden dangalaklar daha sonra kendi hesaplarına geçip altına yorum olarak kalp falan atıyorlar. Bunun iki nedeni var birincisi şizofrenlik, narsistlik ikincisi ise prim. Daha şimdiden binlerce kişi takibe almış bile yakında reklamlar da döner o sayfada. Dünya üzerinde tek sizde çocuk var zaten mk hareketlere bak. Almaya gibi bir sosyal devlet anlayışına sahip olsaydık anında ellerinden alınırdı o çocuk. geleceğin şımarık kendini bilmez veletleri böyle yetişiyor işte.
Gelen tepkiler üzerine yazıları kaldırmışlar ama hesap hala duruyor. Eski haline şuradan ulaşabilirsiniz.
insanların anormal ikiyüzlülük ve ego barındırdığı ortamdır.
arkadaşımla konuşuyoruz. a kişisinden nefret ediyoruz, bulsak bir kaşık suda boğacağız ama öyle böyle değil. sonra bir bakıyorum kızın fotoğrafını layklamış. ulan diyorum hani uyuz oluyordun hani ağzına davlumbaz ile vurmak istiyordun? aldığım cevapsa şu: "çekemiyorum sanmasın kaşar." kendi çapımda -ki çapım geniştir- tam bir sinsi it olabilirim ama ya bu benim asla düşünebileceğim bir şey değil. ben mi çok malım yoksa insanlar mı çok kompleks gerçekten anlamıyorum.
bir diğeri çok kilo veren bir arkadaşımız için "vurdura vurdura vermiştir kesin." deyip o kişinin fotoğrafının altına "manken oldun manken *" yazabiliyor.
Eski Roma'da doğrudan temsil uygulanırmış. Yani tüm halk bir yerde toplanır ve kararlar direkt halk tarafından verilirmiş. Bugünse dolaylı temsil var ve biz seçtiğimiz insanlar sayesinde temsil ediliyoruz. Heh işte trollerden ayrılmış sosyal medya haberler yapılan bu yorumlar bana sanki doğrudan temsil hissi veriyor. Ki artık sosyal medya herkes tarafından dikkate alınıyor. Işte sosyal medya gücü denilen şey aslında budur. Doğrudan temsildir.
Valla her ne kadar eleştirilse de bir çıkıp etrafımıza bakıp gözlemleyelim sevgili bacılar ve baylar, evet ne görüyoruz efenim? Telefonlara pelesenk olmuş eller, ekranlara yaren olmuş çoğu lensli gözler... amanın aman aman dikkat kullanmayın yavrularım, diyemeyeceğim eğer insan topluluğu tarafından soyutlanıp başka bir ortama girmek istiyorsan ne alâ fakat diyorsan ki “aman canım ben yalnız olamam ayy” o zaman alacaksın eline sosyal medyayı. Zira devir mağara duvarlarındaki resimleri aştı sevgili okur. Esenlikler dilerim.
Gün itibariyle 1 yıl oldu bütün sosyal medya hesaplarımı kapatalı. Vallahi bak hiçbirini kullanmıyorum, fake hesabım bile yok.
Bu süreç içerisinde bir şey fark ettim, sosyal medyayı çok sık kullanan, az kullanan ve hiç kullanmayan kişiler arasındaki lüks tüketim farkları çok fazla. Doğrudur yanlıştır bilemiyorum ama benim gözlemim bu yönde.
Sosyal medyayı çok fazla kullanan kişiler cebinde parası olmasa bile taksite girip ihtiyacı olmayan şeylere harcama yapıyor. Bir çok arkadaşımda gördüğüm durum bu. Herif üniversite öğrencisi, okulu uzatmış, öğrenim kredisi kesildiği için babasından harçlık alıyor hala daha “ yok şu çıkmış onu almalıyım “ derdinde. Kızların ise daha vahim. Kutsal kitapları olan “ avon katalokları”dan günde iki cüz okumadan duramayanlar var. Sürekli bir şeyler sipariş ediyorlar ne kadar para gömdüklerini tahmin dahi edemiyorum.
Sosyal medyayı az kullananlar ise hayatını kurtarma derdinde. Gelecek kaygıları var. Ceplerinde günlerini kurtaracak kadar para var. hayatları bir rutine binmiş o rutinin dışına ara sıra çıkıyorlar çıktıkları zamanlarda paylaşım yapıyorlar. Bir hayalleri var.
Sosyal medyayı kullanmayanlar ise çok değişik bir güruhtan oluşuyor. “ sikerim modern kapitalist dünyayı “ diyerek dolanıyorlar. Çoğunluk Gerçekten birşeyler başarmak istiyorlar, bir fark yaratmak istiyorlar. Lakin bunlar için gerekli imkanları, güçleri yok. Olanlar ise zaten harıl harıl çalışıyor. Depresyonda olduğu için kullanmayanlar da var, bohem takılıp “ sistemin kölesi olmuşsunuz “ diye sosyal medyayı kullananları aşağılayanlar da var.
Sözün özü: gözlemlediğim kadarıyla sosyal medya denen oluşumlar insanları üretimden ziyade tüketime daha çok tüketime özendiriyor. İnsanlarınTükettikçe mutlu olacaklarını zannetmesini sağlıyor.
Doğrudur yanlıştır bilemeyeceğim. Benim görüşüm bu yönde.
bu terimin doğmasındaki öncü web sitesi sanıyorum facebook oldu. yıl kaç anımsamıyorum ama ben ekşi sözlük bünyesinde kendi halimde takılırken facebook diye bir şeyden bahsedildiğini duymuştum. hatta o dönemde sözlük ani bir durağanlık sürecine girdi. çünkü insanlar sözlükle ilgilenmek yerine çığ gibi bu facebook denen şeye üye olmaya başladılar. daha o noktada gıcık oldum o yüzden kendisine.
ben önce bir hesap açmadım. manasız bulduğum için. kaldı ki benim 1998 yılında yapmaya çalıştığım bir projeye benziyordu. alageyik.com domaininde. lakin çevremde insanlar deli gibi birbirlerini dürtmekten bahsediyorlardı. bir noktada kuzenim "ya facebook'a üye olursun, ya da senin adına ben hesap açarım görürsün gününü" dedi bana. işte o gün facebook üyesi oldum ben de. sanıyorum sonra da twitter açtım. kısa bir an cazip geldi sanki. gerçi en çok benim ilgimi çeken inek beslemekti sanırım. farmwille falan çıktığı dönemler olsa gerek. twitter'da da ahkam kesmek güzel geldi. ama o da çok kısa bir süre oldu. sonra, twitter hesabımı kapattım. ha şimdi yine var bir tane, yıllar sonra tekrar açılmış. ama onu da bana sorun çıkartan firmalara çemkirmek ve ali koç başkanıma destek olmak haricinde kullanmıyorum. (twitter'dan çemkirin, haklıysanız tabi, mutlaka dönüyorlar) facebook ise ayda yılda bir aklıma gelince girdiğim bir web sitesi. girip, iki dakika bakıp, çıkıyorum. instagram kısmına geçiş yapamadım hiç. ama orada da bir hesabım var. sehven çektiğim saçma sapan bir foto paylaştım ve beğenildi. işin enteresan yanı, foto paylaşmamışken de 85 kadar takipçim vardı galiba? olm bişi paylaşmıyorum, neyin kafasıyla beni takiptesiniz? bu üç site dışında sosyal medya olarak adlandırılan başka bir sitede hesabım yok, sanıyorum.
sözlük ise farklı bir şey. sosyal medya olarak adlandırılması doğrusu benim gücüme gidiyor. evet "ego" insanın dahil olduğu her ortamda devreye giren bir şey. ama sözlük, adam gibi yönetiliyorsa, sosyal medyaya oldukça uzak bir kavram.
sözlükte kişi yine kendini anlatıyor aslında. ama işte ne bileyim, şurada bulundum, şunu yaptım, of bunu herkes bilmeli tadında olmuyor bu. orada olduğunu ya da orası hakkında bişi bildiğini ispatlamak için kendi çektiği mekan fotolarına ya da bizzat kendisini de dahil ettiği selfielere ihtiyacı yok sözlük yazarının. gitmemiş olsa da, görmemiş olsa da, tecrübe etmemiş olsa da, bir şey hakkında fikir beyan edebilmek için tek ihtiyaç duyduğu şey bir klavye... (konuşmayı metne döken bir program eklersek ona da gerek kalmaz)
yani demem o ki, sözlük sosyal medya değil. anti sosyalız olm hepimiz? bak adamlar, kadınlar geziyorlar... gezdiklerini, gördüklerini, yaşadıklarını paylaşıyorlar. o kadar sosyaller ki fotoğraf ya da video çekmekten iki çift lafın belini kırmaya zaman bulamıyorlar. anın tadını çıkarmaktan çok anı paylaşmak için yaşıyorlar. bizden olsa olsa antisosyal medya olur. çünkü onlar gibi sosyal insanlar değiliz, olamadık(!)
Burada gösterilen duyarlılığın çoğuna inanmıyorum. Bakıyorsun herkes işçinin, ezilenin, mağdurun yanında da, hepimiz bu kadar duyarlıysak insanlar neden bu halde? Değil mi? Dışarıda karşılaştığımız şeylere ses çıkartmazken, buradaki en ufak bi olayda fazlasıyla duyarlı oluyoruz ve aşırı tepki gösteriyoruz. Atıyorum sokakta çöp toplayan birinin yanına yaklaşamayıp, aşağılarcasına bakanlar; bakıyorsun alın teri edebiyatı yapıyor. Normalde umurunda değil.
Bi de bu duyarlardan nemalananlar var, onlara değinmiyorum bile. İğrençler.
Nomofobi; teknolojinin kendini geliştirerek hızla yayılması sonucunda insan hayatında vazgeçilmeyecek bir yer almasıdır. Günümüz şartlarında tek tık ile insanların tüm işlerini kolaylıkla halledebilmesi, sosyal medya platformlarını aktif halde kullanmaları ve dolayısıyla telefondan, internetten uzak kalındığında işlerin bir şekilde aksayacağı düşüncesi bu hastalığın temel belirtilerindendir. Telefonda ki bir çok uygulama, kişilerin kendi kimliklerini oluşturmaları ve sürekli aktif hale gelmek istemeleri ile birlikte yaşamda asla vazgeçemeyecekleri bir cihaz haline gelen telefondan uzak kalamama duygusu, uzak kalındığında iletişim kopukluğundan kaynaklı korku duyulmasının problem haline gelebileceği psikolojik bir rahatsızlıktır
instagram olanı en tehlikelisidir, insanların kendilerini güzel pazarlayabilmek adına yapmadıkları maymunluğun kalmadığı bu platform, modern yozlaşmanın geldiği son noktayı temsil etmektedir.
insanlar aldıkları arabaları, kıyafetleri, tatile gittikleri yerleri, kendilerini, hatta resimlerin kalitesiyle telefonlarını bile sergilemektedir bir nevi sosyolojik vahşi kapitalizm dönmektedir.
linç yiyeceğim belki ama, işin doğrusu dünya anaerkil bir yer olsaydı, instagram'da olduğu gibi .mıyla dünyayı terbiye etmeye çalışan bir güruh ve bu güruhun peşinde milyarlarca meriç olurdu.
Yerel seçimler sonrası CHP safına geçen belediyelerin daha aktif kullandığı mecradır. Özellikle tatil beldelerinee ait ponçik hesaplar. Öyleki bunların birbirleriyle mentionlaşmalarını falan izledik bir süre twitterda. Sallıyorum Datça belediyesi Bodrum'a, Bodrum çeşmeye, çeşme Datça belediyesine falan. Salak sulak işler yani.
Bugün galiba Onur yürüyüşü varmış İstanbul'da. Bu vesile ile neredeyse bütün CHP belediyelerinin twetter hesapları (Rize fındıklı dahi) konuyla ilgili pozitif tweet atmış. Hal böyleyken meram, Üsküdar gibi belediyelerde aile kavramının kutsallığını öne çıkartan, Onur yürüyüşüne (aslında eşcinselliğe) mesafesini gösteren tepki tweetleri (gerçi bunu yaparken arada mevlana'dan alıntı yapanlar falan olmuş ama!) atmış. Kısacası şu anda tweeter'da belediyeler arası pasif bir savaş var, sosyal medya savaşı. Garip, çok garip...
Gittikçe kullanım amacı birbirine katılıp karıştırılan internet üzerindeki sosyal kullanım alanları. Özellikle Twitter, eskiden bilgiye erken ulaşım ve gündemi hızlı takip açısından müthiş bir seçenekti. Ancak gün geçtikçe bu durum değişti ve değişmeye devam ediyor. Artık doğru ya da gerçek bilgi ile yanlışı ayırt etmek için sağlam bir psikolojiye sahip olmanız gerekiyor. O kadar çok ve saçma şeyler yazılıyor ki anlatması güç. Üzerine bir de primciler var, gırtlakçı diyorum ben onlara. İnsanlığın ya da herhangi bir ülkenin zor duruma düştüğü günlerde, Twitter koca bir lağıma dönüşüyor. instagram ve Facebook deyim yerindeyse bok çuvalına dönmüş vaziyette. Twitter’ın da o yönde ilerlemesi, kalite yoksunluğu oluşturduğundan ötürü beni üzüyor.
İstediğim içerikte şeyler göremiyorum. Gönül istiyor ki Twitter’ı açar açmaz görseli ile alakasız olan haberler görmeyeyim, sırf tık kazanmak adına “bakın o ülkede ne oldu” diye başlık atan hesaplarla, salak saçma fenomenlerle alakalı şeyler ile karşılaşmayayım, duyar ve prim kasanlar Twitter hesabımın ana akışına denk gelmesin...
Ama yok, hepsini görüyorum. Hangi birini sessize alacaksın ki? Bitmiyorlar. Yaklaşık 10 yıldır Twitter kullanıyorum. Geçmişte yaşadığım o hoş kullanım deneyimi artık yok. Örnek vereyim. Her gün, istisnasız her gün gördüğüm benzer şeyler var. Erkek ya da kadın kendi fotoğrafını paylaşıyor ve üzerine “neyim ben portakal güzeli mi, çikolata erkeği mi” gibi şeyler yazıyor. Bir insan bunu niye yapar? Çıldırıyorum. Ya arkadaşım, git İnstagram’da paylaş. Burası Twitter ve buranın yazılı olmayan kuralları var. Yaptığınız racona ters...