çizgi romanların çizgi filmlere uyarlanmasındaki çıtayı yıkıp geçmiş, kendisinden sonra gelen spider-man: the animated series (1994-1998) ve spawn: animated series (1997-1999) ile kutsal voltron'ı oluşturmuş olan müthiş çizgi film serisi (edit: spawn'ın çizgi film serisi ile ilgili moderasyonla anlaşamadık. spawn başlığı altında değerlendirmek gerektiğini düşünüyorlar ama doğru değil bu. çizgi film ile ilgili yazdığım girdi bu: spawn/#48367 . ortalık çorbaya dönmesin diye edit yapayım istedim).
çoğunlukla kevin altieri'nin yönettiği ilk sezon biraz kopuk kopuk başlar ama sonrasında toparlar. serinin laps diye bitirilmesi halâ gönüllerde yaradır. 4 sezon sürmüş (1992-1995), emmy ödülü kazanmış (sezon 2, robin's reckoning bölümü ile), 85. bölümle birlikte de tarihteki yerini almış. ben halen altieri'nin yönettiği ilk sezondaki bölümlerin bazılarını aklıma getirebiliyorum: sıfır kan, batman'in sürekli karanlıkta ama her zaman iyi tarafta olduğu ve 20 dakikalık kurguları boşluk bırakmayan bölümler. bruce wayne'in hafızasını kaybettiği bir bölümde batman'den korktuğunu da görmüş ve irkilmiştik. nefisti ya.
malum ortamlardan halen bulunabilir ve izlenebilir durumda. hatta batman (t.a.s.) yetmezse, üzerine 24 bölümlük the new batman adventures ve 52 bölümlük batman beyond ile de kombo yapılabilir. ben bu kombonun henüz ilk ayağını bitirmekle uğraşıyorum. size de öneririm.
constantine'de yaptığımı gene yaptım ve günler süren izleme maratonundan sonra (ki hala 85 bölümü bitiremedim, 78'den sonra bu girdiyi yazmaya karar verdim) tarihe not düşeyim diye buraya geldim. shall we begin?
- bölüm izleme sırası : baya sıkıntılı. imdb sayfası tamamen yanlış çünkü çekilme sırasına göre değil, yapım sırasına göre yazmışlar. kafanız karışmasın, şunu demek istiyorum: batman tas, 2000'lerin başında dvd box set olarak satışa çıktı. bölüm sayısı azaltılmış olsa da en tutarlı olan sıralama bu ydu. sayısı azaltılmış bölümlerin bağlantılarına göre 85 bölümün tamamının düzenlenmiş hali aslında olması gerekendi. bu da wiki'deki episodes sayfasında var. kısaca, "fuck imdb" diyoruz.
- gotham aslında new york'tur : hangisinde olduğunu hatırlayamadığım bir bölümde batman batplane 'le neredeyse dünya'yı dolaşıyor. haritaya dönüp çıkış noktası işaretlendiğinde gotham'ın haritadaki yerini de görmüş oluyorsunuz. amerika haritası na göre gotham city aslında new york city oluyor. belki new jersey'e doğru taşıyor da olabilir, orası net değil. özellikle crime alley'nin (ya da park row'un) kesinlikle new jersey gettolarında olduğunu tahmin etmek güç değil.
- batman'in ilham perisi her zaman the gray ghost olmuştur : bruce wayne'in çocukluk anılarının en önemlilerinden biri, küçükken televizyonda izlediği ve 4 sezon kadar sürmüş, başrolünü simon trent'in canlandırdığı the gray ghost 'tur . tas'ın ilk sezon 18. bölümü olan "beware the gray ghost" bu anlamda epik bir bölüm. gazete küpüründe şu nu görmenin batman için anlamı devasa. "bruce wayne kimi örnek alarak batman oldu?" diye gırla nerd sorusu dolanır ortada. cevabı tabii ki the gray ghost.
- batman aslında bruce wayne'in aklında yarattığı bir karakter mi? : biraz yaş almış batman hayranları bunu da düşünmüş, hatta şurada çeşitli komplo teorileri de mevcut (harley quinn'in batman'in kayıp çocukluğu olması çok mantıklı). tas'ın ilk sezon 28. bölümü olan "dreams in darkness"'taki ana konu batman'in delirmesi. evet, arkham'a kapatılmış, hücrede tutulan, deli gömleği giydirilmiş bir "kara şovalye". anlattıklarına kimseyi ikna edemeyen batman'in çırpınışlarını izlemek çok keyifli. bence ilk sezonun en iyi bölümü de buydu. gördüğü sanrılar ın gerçek olup olamayacağı, söylediği hiçbir şey in ciddiye alınmaması ve her şeyin arkasında profesör jonathan crane*'in olduğunu kanıtlayamaması bölümün sonuna kadar sizi ekrana bağlıyor. batman'in daha da dipte olduğu birçok bölüm var sonraki sezonlarda ama arkham'a kapatıldığı bu bölüm en gerçekçi olanların tepesinde yer alıyor bence.
- rüyaya bir şans versen mi be batman? : 2. sezon 30. bölüm; "perchance to dream". bruce wayne evlenmeye hazırlanan, ebeyevnleri hayatta, wayne holding'in başındaki zengin çocuktur. batman ise henüz ortaya çıkmış ve kendisi değildir. tam bir mindfuck bölümü bu. bi' şeylerin tamamen yanlış gittiğini bilen bruce'un rüya mı, gerçek mi olduğu belirsiz olan bu hayattan nasıl çıkacağını izliyorsunuz. ilk 5 dakikasında "bruce rüya görmüyor, zaten rüya batman olduğu hayattı" diye bile düşünebilirsiniz. babasıyla ilişkisi müthiş, anne babasının sadece onun akıl sağlığı hakkında endişe duyduğu bir "rüya hayat"ı yaşamak yerine, gerçek olduğuna inandığı hayata dönmeye çalışan batman hikayesi çok başarılı. üstte yazdığım delirme bölümü gibi, siz de neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamakta güçlük çekiyorsunuz. sonunda rüzgara doğru bağırma ve batman'i sorgulama kısımlarında bruce'un çaresizliğini de görebiliyorsunuz. mad hatter'ın derinlikli bir kötü adam olduğunu kanıtlayan bölümdü (spoiler: kurtuluş uyanışı ise paha biçilemez).
- dünya'nın en iyi dedektifi : 2. sezon 31. bölüm; "the cape and cowl conspiracy". batman'in maskesi ve pelerinine ödül konuyor ve olaylar gelişiyor. bu bölümde batman'in zekasını apaçık görmek mümkün. josiah wormwood* gibi hayli yüksek iq'lu bir kötü adamı onun metotlarıyla nasıl alt ettiğini izlemek çok keyifli. nefis bir punch line , komiklikler ve şakalar da bölümün bonusu.
- ses oscarı : 2. sezon 50. bölüm; "off balance". dolu dolu bölümlerden biri, talia var, ra's al ghul var, tabii ki society of shadows var, spawn'dakini fazasıyla andıran twitch bile var. bunlar yetmiyor gibi, vertigo sahne alıp kulaklarınızı oyuyor. sözlük anlamı ile, evet. ben bu bölümdeki ses rahatsızlığını başka hiçbir çizgi filmde hissetmedim. bir yerde o kadar yoğunlaşıyor ki, durdurup hava almaya çıkmanızı dikte ediyor adeta. bu yüzden ses oscarı başlığıyla yazdım bunu. epilepsi krizi riskini %100'e kadar çıkarabileceğini düşünüyorum.
- tesadüf : 3. sezon 57. bölüm; "shadow of the bat (part 1)". batgirl'ün ortaya çıkışını anlatır. bunun nasıl bir tesadüfler silsilesi olduğunu görüyorsunuz, ki gerçekten de batgirl'ün ne kadar boş bir karakter olduğunu da apaçık ortaya koyuyor bu durum. james gordon 'ın tutuklanması ve batman 'in kılık değiştirerek hukuku doğru uygulamaya çalışması da, gotham'ın ne kadar boktan bir şehir olduğunu gösterir. part 2 olmasa da olurmuş bence ama batgirl'ün hikayesine aşina olmayan izleyiciler için bütün hikayeyi tek bölüme (20 dakika) sıkıştırmamak güzel düşünce tabii.
- hiçbir şey gerçek batman olamaz : 3. sezon, 62. bölüm; "his silicon soul". hardac 'in ("holographic analytical reciprocating digital android computer") 1. sezonda ortaya çıkışından sonra (sanırım "heart of steel" bölümünde ilk kez görünüyor) isaac asimov göndermeli olan ikinci bölüm bu. batman'in sadece bruce wayne'in içindekiler değil, neden "kara şovalye" olduğunu da en güzel anlatır. açılış sekansındaki kutuaçma kısmı mükemmeldir. hardac'in geçmişi hakkında bilgilenirken, yapabileceklerine dair de ufkunuz açılır. "mükemmel bir batman yaratma fikri hiçbir zaman iyi sonuçlar doğurmaz" fikri izleyicide injustice serisini tekrar hatim etme isteği oluşturur. asimov bu bölümü izleyebilseydi, gurur duyacağından eminim (spoiler 1 ve 2 )
- batman karakteri mitlerle oluşturulmuştur : 3. sezon, 63. bölüm; "fire from olympus". yunan mitolojisi ile batman'in kesiştiği bölüm. maximillian zeus'un gotham'ı olympus'a çevirme hikayesini izleyeceksiniz. tartarus , demeter , janus , hermes gibi ayrıntılar bölümün içine nefis sokuşturulmuş. maxie karakteri oldukça karikatürize edilerek gerçek hayattan tamamen koparılmış ama arkham'ın aslında olympus olduğunun son birkaç dakikada zihninize enjekte edilmesinin büyüsü paha biçilemez.
- doğadaki dedektif : 3. sezon, 66. bölüm; "sideshow". killer croc'ın mahkum transferi ni anlatıyor ama önemli olan batman'ın vahşi doğa da da gotham'daki hünerlerini gösterebilen bir karakter olduğunu ortaya koymasıdır. karton yan karakterler ve "ama biz sana güvendiydik, ühü" replikleri berbat ama bölümün amacı bu sjw gösterisi olmadığı için eksiklikleri rahatlıkla görmezden gelinebilir.
- indiana jones da kim oluyor ya? : 3. sezon, 69. bölüm; "avatar". ra's 'ın papirüs kovalama bölümü. batman de indiana jones rolünde. sevdiğiniz bir dizinin çarpık bir spin-off'u gibidir. thoth khepera'nın peşinde kıta kıta gezen ra's ve batman'in tas'ın ana karakterlerini olduğunu anlarsınız (spoiler ).
- suçların kefareti kolay kolay ödenmez : 3. sezon, 70. bölüm; "house & garden". pamela isley*'nin "ben artık değiştim" bölümü. steven carlyle ile evlenerek soyadını bile değiştiren ivy'nin çoluğa çocuğa karışması ve suçtan arınmış bir hayat sürdüğünü herkese göstermesi ana konu. batman'i bile buna inandırması ise biraz senaryo boşluğu olmuş. gene de, ivy'nin bütünlüklü planı için izlemeye değer (spoiler 1 ve 2 ).
- zamanda yolculuk : 3. sezon, 73. bölüm; "time out of joint". temple fugate*'ın zamansal kurgularının en iyisini gördüğümüz bölüm. zamanda yolculuğu zamanı durdurarak değil, adeta zamanın içinden geçerek yapması müthiş ama ne yazık ki the flash bunu sevmeyecektir. temel fizik sorunları var bu bölümde ama bence bölümün asıl odağı fugate'ın batman'in en bütünlüklü düşmanlarından biri olduğunu ortaya koymasında.
- universal soldier mı, bane mi? : 3. sezon, 75. bölüm; "bane". bane'in geçmişini 15 saniyede nefis özetleyen bölüm. bunun dışında, güney amerikalı olan bane'in rus aksanı ise berbat tabii. project gilgamesh ayrıntısı ve killer croc'un bane karşısında düştüğü hal için izlenebilir. sonu ise "universal soldier 30 yıl önce değil, şimdi çekilse bane'den iyi olur" dedirtir. evet, bane benim gözümde karton bi' kötü adamdan başka bi' şey değil, üzgünüm bane'ciler (spoiler ).
- alfred "the king" pennyworth : 3. sezon, 77. bölüm; "the lion and the unicorn". alfred'in pek bilinmeyen gerçek hikayesini anlatan bölüm. hayatının tamamını wayne malikanesinde geçirmemiş olan kayhanın gizli saklı işleri ni de gözler önüne serer. red claw kartondan bir kötü karakter olarak dekoru oluşturur, trafalgar meydanı ise batman'e şükretmek zorundadır.
genel olarak the riddler, robin (dick grayson'ın henüz karmaşıklaşmamış hikayesi), catwoman, mad hatter gibi karakterler üzerinden ilerleyen bölümleri mükemmeldir. mr. freeze, killer croc, bane gibi kartondan kötülerin yer aldığı bölümlerde ise, ufak zeka parıltıları aramaktan yorulmazsınız çünkü bulacağınızı bilirsiniz. kevin conroy ve rahmetli steve susskind 'in tas'a katkısı yadsınamaz. halen malum yollardan erişebilir ve bu efsaneyi izleyebilirsiniz. oh, yoruldum.