12 temmuz 1991 devrimci sol operasyonu'ndan sonra dev-sol'un ve dhkp-c'nin tarihi boyunca yaşadığı ikinci büyük örgütsel darbe. örgütün lideri olarak kabul edilen kişileri, merkez komite üyelerini ve taraftarları içeren 11 kişi 4 ayrı evde gerçekleştirilen polis operasyonu sonucu çatışarak ölmüştür. öldürülen kişilerden sabahat karataş, sinan kukul, a. fazıl ercüment özdemir örgüt tarafından lider olarak kabul edilen merkez komite üyesidirler. bunlar dışında eda yüksel, taşkın usta, arif öngel, hüseyin kılıç, satı kılıç ve ayşe nil ergen örgüt üyeleri; ayşe gülen ise dev-sol sempatizanıdır. poils tarafından gerçekleştirilen bu operasyon, ''beyinlerinden vurduk, çökerttik'' haberleriyle medyada yankı bulmuştur.
medyadaki bu haberlerin gerçeklik payı, öldürülenler arasında gerçekten de örgütün en üst düzey isimlerin bulunmasından kaynaklanmaktadır. sinan kukul ve sabahat karataş dev-sol'un kuruluşundan beri lider olarak kabul edilmektedir. örgütün çökertildiği haberleri dışında, yine medya ve diğer örgütler tarafından; örgüt üyelerinin yerlerinin örgütün başı konumunda olan dursun karataş'ın ihbar ettiğidir. bu iddia örgüt tarafından yalanlanmakla birlikte, öldürülen kişiler arasında yer alan ve aynı zamanda dursun karataş'ın eşi olan sabahat karataş'ın çatışma esnasındaki sözleriyle de yalanlanmaktadır. zira, sabahat karataş çatışma esnasında tayad başkanını arayarak çatışmayı saniye saniye aktarmış, ölmeden önce ''yaşasın liderimiz dursun karataş'' minvalinde cümleler kurmuştur. gerçekten de bu telefon konuşması, operasyon esnasında örgüt üyelerinin ruh hallerini anlamak açısından incelenebilir.
operasyonun hemen ardından yayımlanan uzun bir dev-sol bildirisiyle bu operasyonun sorumlularının tamamından hesap sorulacağı ve tüm üyelerin-taraftarların eylem yapması gerektiği bildirilmiştir. bununla birlikte, 12 temmuz 1991 operasyonu ardından yaşanan örgütsel şok ve panik bu sefer yaşanmamıştır. operasyonun hemen ardından misilleme saldırıları yapılmıştır. denebilir ki operasyon sonrası istanbul'da yaşanan polis ve dev-sol arasında bir iç savaştır. ne öncesinde ne de sonrasında dev-sol (ve dhkp-c) ile devlet arasında bu kadar sürekli ve sıcak çatışmalar yaşanmamıştır. evet, yaşanan iç savaştır. vehbi ersan'ın aktardığına göre; ''17 nisan'ı izleyen 20 gün içinde polise yönelik 18 saldırı düzenlendi. en az 17 polis öldü, 7 polis yaralandı. bunların en büyüğü 2 mayıs'ta istanbul hürriyet mahallesi'nde bir kahvehanede oturan 5 polisin öldürülmesiydi. saldırıların çoğu istanbul'daydı, ancak ankara, izmir, bursa ve adanada'da görülüyordu.''[1] yine vehbi ersan'ın aktardığına göre 30 nisan-13 ağustos tarihleri arasında 14 dev-sol üyesi çatışmalarda öldürülmüştür.
örgütün operasyonun hemen ardından yayımladığı intikam mesajlarının sonucu olarak 17 nisan'da şerif kurt ve kadir erdoğan adlı iki polis öldürülmüştür. aynı gün bursa'da polislerin toplanma yeri olan polis emeklileri lokali bombalanarak tahrip edilmiştir. 18 nisan günü komis bülent üstün ve bekçi mücahit ünlü öldürülmüştür. 19 nisan günü istanbul kocamustafapaşa'da üç polisin kaldığı bir bekar evi bombalanmıştır. yine 19 nisan'da istanbul altışalanı'nda devriye arabası kurşunlanmıştır. 20 nisan'da polis ismail selçuk ve yılmaz başkaya adlı şahıs öldürülmüştür. aynı gün istanbul topkapı'da çevik kuvvet polisi selami epik uğradığı saldırıdan yaralı kurtulmuştur. 22 nisan günü fatih emniyet amiri ahmet kaplan'a bombalı saldırı düzenlenmiş fakat emniyet amiri ölmemiştir. 23 nisan'da komiser muavini ahmet acar öldürülmüştür. 25 nisan'da istanbul okmeydanı'nda bir ekip arabası kurşunlanmıştır. 27 nisan'da ekip arabası taranmış, 8 polis yaralanmış, yadigar akanlaç isimli polis öldürülmüştür. 28 nisan'da bakan cavit çağlar'a ait köşk bombalanmıştır. 28 nisan'da istanbul bakırköy'de bir devriye aracı bombalanmıştır. 2 mayıs'ta basılan kahvede tevfik ciğerci, ercan göktepe, ömer akbulut, adem başer ve cevat yılmaz isimli polisler öldürülmüştür. 4 mayıs'ta bursa'da necdet bay adlı polis öldürülmüştür. 6 mayıs'ta istanbul bakırköy'de alaattin çaycı ve polislerin takıldığı bir kahvenin sahibi fevzi oktay öldürülmüştür. 7 mayıs'da istanbul bakırköy'de dyp ilçe binası bombalanmıştır. 8 mayıs'ta dyp istanbul il başkanı muhsin divan uğradığı saldırıdan yaralı kurtulmuştur.
bu süreçte de dev-sol üyeleri, 16-17 nisan'daki gibi hücre evlerinde sıkıştırılarak öldürülmüş, sokak çatışmalarında öldürülmüş, birçok örgüt üyesi yakalanmış ve örgütsel doküman polisin eline geçmiştir. bu çatışmalarda örgüt üyelerinden biri çatışma sonucu ölmeden önce duvara kendi kanıyla dev-sol yazmıştır ve bu olay da medyada yer bulmuştur[2].
1990-1992 arasındaki yaptığı kanlı eylemlerle adından söz ettiren devrimci sol, örgüt açısından bir dönüm noktası sayılabilecek 16-17 nisan operasyonundan ve bu operasyon sonrası hızla gerçekleşen çatışmaların ardından; bir daha hiçbir zaman aynı silahlı maddi güce ulaşamamıştır. zira, artık hem polis dev-sol hakkında daha bilgilidir, hem de birçok örgüt lideri öldürülmüştür. 1990-1992 arasında gazetelerde ''dev-sol'un emniyette ajanları mı var?'' söylemlerinde kendini gösteren dev-sol'un polisten bir adım önde olduğu gerçeği, tersine dönmüştür denebilir. örgüt polis tarafından operasyonlara uğrarken, hemen bu olayların ardından bir de örgüt içi bir hesaplaşma sonucu içsel çatışmalara girmiştir. örgüt lideri dursun karataş, örgütün yine lider kadrolarından olan bedri yağan tarafından gözaltına alınmış, örgüt bölünme aşamasına gelmiş, bu durum da yine polisin işine gelmiştir.
tüm bu örgütsel darbeler sonucu örgüt eylem gücünü kaybetmiştir. gerçekleştirdiği eylemler devam etmişse de, bu sıcak ve sürekli çatışmalar biçiminde değil; daha özenle seçilen üst düzey kişilerin suikastı şeklinde olmuştur. savcılar, bakanlar, iş adamları şeklinde. yine devam eden süreçte örgütün eylem kapasitesi azalmışsa da, yakalanan yüzlerce militanın da etkisiyle savaş hapishanelerde sürmüştür. bu sefer operasyonlar hapishanelere yapılmaya başlanmış, ölüm oruçları gündeme gelmiş, sırf 2000-2007 arasında 122 kişi hapishanelerde ölüm orucu yaparak ölmüştür.
---
[1] vehbi ersan, 1970'lerde türkiye solu, iletişim yayınları, sf. 420
[2] youtu.be/...