bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. bu hikayede ismi geçen kişiler,caddeler,sokaklar ve kurumlar dahası markalar birer kurgudan ibarettir,hikayemize başlamadan önce,isimler uzun olabilir diye düşünüp kısaltmalarını yazalım ki,okuyucular için (pek okunacağını sanmasamda) kolaylık olsun
    hikayemizde ismi sıklıkla geçecek karakterlerin isimleri;
    yayladaki lale (yl)
    gündüz yürüyen aslan (gya)
    efsane olsam olurmu (eoo)
    birşey düşermi diye yürüyen adam (bddya)
    seyyar yağdanlık (sy)
    eyfelya kulesi kontesi (ekk)
    becobaba (bb)

    hikayemiz kaldığı yerden devam edecek, beni destekleyen arkadaşlara çok teşekkür ederim.
    hikayemize katılacak yeni karakterler
    unlu pasta (up)
    merhametli kraump (mk)
    duygusal metalci laker (dml)
    peter von nisterloy (pvn)
    dediği çıkmayan tarot falcısı ( dçtf)
    kaya atan adam (kaa)
    shellhian market görevlisi (smg)
    seksek oynarken düşen kız (sodk)
    eminöünde kaybolan japon turist ( ekjt)
    dominic iorfa hayranı fenerli (dihf)
    ay ülkesi kraliçesi (aük)
    arkadaşlar hepinize çok teşekkür ederim
    #274011 biliyormusunuz kim | 3 yıl önce
    27kişiye özel 
  2. kim sigarasını yaktı, bir bardak şarap daha doldurdu, gecenin sükunetini bölen bir hançer gibiydi yalnızlık üzerine söylenmiş maniler, bir palyoçonun elbisesini çekiştiren yaramaz bir çoçuk gibiydi yalnızlık, kim şarabından bir yudum içti, sigarasından bir nefes çekti, teypte çalan kaseti çevirmek için kalktı, başka bir kaset koydu, divana oturdu, bir kaç yayı kopmuş divan arada gacırdıyordu, teybin sesini açmak için tekrar kalktı, sobanın üstündeki güğümdeki su kaynamıştı,
    kim bir bez ile güğümü tutup banyoya götürdü, bir leğene döktü, sobanın arkasındaki sandalyede asılı pantolonu kazağı, çorapları, bir iki parça daha kıyafeti aldı, leğendeki sıcak suya soktu, tursil döktü, vernel bitmişti, içine su doldurup çalkalayıp, vernel bidonundaki suyuda leğene döktü, sobaya kömür attı, güğüme su doldurup tekrar sobanın üstüne koydu
    saat gece yarısını geçmişti, duvardaki maarif takviminin o günkü yaprağını kopardı, tekrar yerine oturdu, camdan dışarı baktı, hava soğuktu, gökyüzü yıldızlarla süslü gece örtüsünü sermişti, sobanın arkasına kuruması için koyduğu botu aldı, yandan açılmış yerini baliyle yapıştırdı
    bardaktaki şarabı fondipledi, tekrar banyoya gitti, leğendeki elbiseleri çitiledi, sonra duruladı, sobanın arkasına kuruması için astı, teypte çalan, hiç sevmeyecek bir sevgiliyi anlatan şarkıya eşlik etti, kaset sardı, kalemle kaseti düzeltti, tekrar içmeye başladı
    şömineden gelen yanan odun seslerine, romantik fransızca bir şarkı eşlik ediyordu, gya kuş tüyünden minderinde oturmuş, elitius kırmızı şarabını yudumluyordu, üzerinde ipek bir gece elbisesi vardı, şarabı bitince, hizmetçi kıza bir kadeh daha getirmesini söyledi, hizmetçi kız şarabı getirdi, gya gidebilirsin dedi, buralarda ol dedi, hizmetçi kız emredersiniz gya hanım diyip mutfakta beklemeye gitti, gya kedisini sevdi, daha ritmik çalan bir müzik eşliğinde dans etti, gya nın yalnızlığı seçilmiş bir yalnızlıktı, istediği zaman bitirebileceği, gya sonra köpüklü yakuzisine girdi, güzelce rahatladı, bornozunu giydi, elbiselerinin yıkanması için, hizmetçi kıza çamaşır odasına götürmesini söyledi, aynanın karşısında durdu, gamzeli yanaklarına, nivea sürdü, ensesine dökülen yumuşacık saçlarını tarayıp topladı, black orchid parfümünden sürdü, dört kişilik bir ailenin yaşayacağı küçük bir oda kadar olan, ortopedik, yumuşak yatağına yattı, derin bir uykuya daldı.
    kim banyoda asılı kırık aynanın önünde duruyordu, saçı ve sakalı kirliydi, sobanın üstünden güğümü aldı, küçük bir kovaya döktü, biraz soğuk su döküp ılıklaştırdı, maşrapayı doldurup başına döktü, hacı şakir sabunuyla güzelce ovdu, sonra tekrar bir maşrapa su döküp durulanıp, saçını yıkadı, küçük havlusuyla kuruladı, kolonya sürdü, gacırdayan divanına yattı, nevresimi yırtılmış yorganını üzerine çekti, uykuya daldı.
    #274020 biliyormusunuz kim | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  3. kim uyandığında saat dokuzdu, yatağın içinde doğrulup, masanın üstündeki sigarasına uzanıp, bir sigara yaktı, öksürdü, saat erkendi, gece 4 te yatmasına rağmen, öğlene kadar yatarım diye düşünürken,erkenden uyanmasını, pencere aralığından gelen soğğa bağladı. pencerenin açık yerine tıkadığı bez düşmüştü, kim sigarasını söndürdü, banyoya gidip elini yüzünü yıkadı, su buz gibiydi, soba sönmüştü, kuruması için astığı elbiseler kurumamıştı, ekmek kalmamıştı, masa üstüne yuvarlanmış bir kaç zeytini yedi, çarşıya gidip poğaça alıp, "aslım" çay ocağında çay ile yerim en iyisi dedi. dışarıda çok takılmaya niyeti yoktu, kahvaltı yapıp, bakkaldan akşam yemeği için birşeyler alıp dönecekti.elbise dolabına baktı, özel günlerin birinde giyerim diye düşündüğü yeni pantolu vardı, fakat bu sıradan bir gündü, zaten hemende geri gelecekti, işyerinde çalışırken giydiği elbiseleri giydi, çokta kirli değillerdi zaten, saat dokuz buçuk olmuştu, kim dışarı çıktı, s ilinin merkezine doğru yürümeye başladı.
    gya uyandığında saat 9,15 civarıydı, önce ılık suyla bir duş aldı, sonra elbiselerle dolu odasına girdi, güzel elbiselerinden bir kombine yaptı, aynaya bakıp takılarını taktı, saçlarını taradı, hafif bir makyaj yaptı, salona indi, hizmetçi kız kahvaltınızı hazırlimmi diye sordu, gya "hayır bugün eoo yl ve aük ile dışarda yiyeceğiz, sen bana bir espereto mucho mac hazırla" dedi. hizmetçi kız emredirsiniz diyip mutfağa giderken, gya da yeni gelmiş gazetelere dergilere göz attı. hizmetçi kız espereto mucho maci hazırlayıp getirmişti, gya "kahyaya söyle siyah arabamı hazırlasın" dedi. hizmetçi kız kahyaya haber vermek için çıktı,gya keyifle kahvesini içiyordu.
    eoo arabasına binip kontağı çalıştıracağı sırada, kedi seslerini duydu kaputtan gelen, arabadan indi, sarı saçları esen rüzgarda hafifçe savruldu, onun saçlarını gördükten sonra sarı bir renge bürünmüş olabilirdi güneş, maskara sürmüştü sadece, dudakları pompei halkını yok eden vezüvün lavları gibiydi, kaşları meydan muharebelerinde nice yiğidi toprağa seren okları atan bir yay, bu akan kanların üzerine ışığını seren bir hilal gibiydi.yanakları içinde kuğuların yüzdüğü bir göl misaliydi, yaşamak kadar güzeldi eoo. kedileri çıkarmak için peynir getirtmiş, kedi sesleri açmıştı telefondan, kedilerin annesi de gelmişti fakat nafile.eoo" diğer arabamı getirin, kediler çıkınca bu arabayı garaja alın" dedi. hizmetkar diğer arabayı getirdi,eoo arabasına bindi, radyoyu açtı, feci bisiklet kazası adlı grubun şarkısına eşlik ederek arabasını sürdü.
    #274057 biliyormusunuz kim | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  4. ay ülkesi kraliçesi, gündüz yürüyen aslan, yayladaki lale ve efsane olsam olurmu için hazırladığı oyuncak bebeklere son bir kez bakıp çantasına koydu.ay ülkesi kraliçesi yaptığı oyuncak bebek tasarımları ile, bisiklete binen, kaykay yapan, alış veriş merkezinden çıkmayan, havuzla bütünleşen, barlarda fink atan, manita kovalayan, suratında bir kilo tinerin çıkaracağı makyajla gezen, şımarık barbie bebeklerinin saltanatını yerle yeksan etmiştii.
    Ay ülkesi kraliçesinin yaptığı bebek oyuncaklar, bazı zaman kibritçi kız, bazı zaman malmota direnen clementine, bazı zaman antoniyi attan düşüren şeker kız candy, bazı zaman küçük bir deniz kızı, bazı zaman albay brownunun kızı suzi, bazı zaman kaptan swingin yavuklusu betyy di.onun oyuncak bebeklerinde Afrikalı üzerine sinek konan çoçukların hüznü, buzdan evlerinde karda buzda yaşayan, toprak görünce şaşıran bir eskimo çoçuğunun şaşkınlığı, bayram günlerinde yeni papuçları ve elbiseleri ile gülhanede etekleri uçuşarak salıncakta sallanan çoçukların sevinçleri vardı.ay ülkesi kraliçesi mutevazı porche arabasına binip yola çıktı.
    kim pastaneden poğaça almış, çay ocağına gelmişti, becobaba çengel bulmaca çözüyordu, kim becobaba nın yanındaki boş sandalyeye oturdu, dışarıyı görecek şekilde oturdu, " abi buyur poğaça ye," becobaba " afiyet olsun ben yedim sağol, çay söylim sana Muhittin abi iki çay verirmisin" dedi çaylar geldi, becobaba bulmaca çözüyor, bulmacadaki resmi olan kişilere kalemle sakal bıyık yapıyordu, kim poğaçasını yiyordu, arada sırada laflıyorlardı.
    o sırada çay ocağının hemen önündeki ağacın altına siyah bmw bir cip park etti, kapısı açıldı, yayladaki lale arabadan inip kapısını kapadı, kim yayladaki laleyi gördü, blue lake gölü gibi berraktı yüzü, saçları yüksek Dağlardan akıp gelen bir ırmak gibi dökülüyordu omuzlarına, gözlerinden seriliyordu gökyüzünü aydınlatan yıldızlar, geçtiği yerlerde bir bahar vücut buluyor, etraftaki çiçekler, güneşe yüzünü dönen günebakan çiçekleri gibi onu selamlıyordu, insanoğlu varolduğundan beri yapmış olduğu bütün eserlere adeta tanrının meydan okuduğu bir eserdi güzelliği yayladaki lalenin, tanrı insanlara cenneti vaat ediyor, kimi insanlara yayladaki lalenin vechi ile cenneti gösteriyordu, ölmeden önce görmeniz gereken yüz bilmem ne listesi yapanların, ölmeden önce görmeniz gereken tek şee çeviriyordu listelerini yayladaki lalenin güzelliği
    yüzünü semaya dönse ay bulutlara gizleniyordu, ayağının deydiği herhangi bir su ab-ı kevser kesiliyordu, bir küçük tebessümü cehennemi serinletirdi, ayaklarını bastığı toprak, ayaklarına dolanıyordu adeta ona bir lahza daha dokunabilmek için, onun güzelliğini akılda tutabilmek için herşeyi unutmak isteyebilirdi bir insan.
    kim su misali akıp giden yayladaki laleye bakıyordu, yusufu görünce patates diye parmaklarını kesip hiç bir acı hissetmeyen kadınlar gibiydi ahvali, yayladaki lale şen makas bayan kuaförünün yanındaki kuyumcuya girmişti, becobaba çengel bulmaca çözüyordu hala," kim amerikada bir eyalet beş harfli " diye sordu, kim" abi kabus" dedi, becobaba" kabus mu" kim" evet abi amerikada bir hayalet kabus" becobaba" neyin var oğlum senin ne hayaleti, eyalet eyalet" kim" abi kuyumcuya gitmem lazım" dedi, becobaba bir şey demeye fırsat bulamadan, çayı,poğaçayı bırakıp, koşaradım kuyumcuya gitmek için kendini çay ocağından dışarı attı.
    #274094 biliyormusunuz kim | 3 yıl önce
    2kişiye özel 
  5. yayladaki lale kuyumcuya girmiş, kuyumcunun kendisine verriği pırlanta kataloğunu inceliyordu.kim de bir kaç dakika sonra kuyumcudaydı, kim öyle gayesiz bomboş vitrine, yüzüklere falan baktı, yayladaki laleyi izlemeye başladı sonra, yayladaki lale kataloğa bakıyor, arada gözlerinin önüne düşen saçlarını ince parmaklı elleri ile geri atıyordu, yayladaki lale kuyumcuya dönerek kataloktaki iki ürünü gösterek, " şu iki takı setini almak istiyorum, bunu güzel bir hediye paketi yapın lütfen, arkadaşımın doğum günü için" yayladaki lalenin sesi adeta bir orman kuytusunun serinliği gibiydi, konuştuğu her sözcük bir gül yaprağına düşen yağmur katresi gibiydi, her alıp verdiği nefes, yağmur sonrası toprak kokusu gibiydi, dudaklarının arasından görünen dişleri, binlerce yıldır okyanusun dibinde saklı kalmış incileri kıskandırırdı. kuyumcu kime sordu" siz ne bakmıştınız beyefendi" kim " ben baktım sağolun, sonra uğrarım" dedi, kuyumcu tekrar yayladaki laleye dönüp bir ikramda bulunup bulunamayacağını sordu, yayladaki lale" teşekkür ederim, arkadaşlarımla yeşil istasyonda buluşacağız, çoktan gelmişlerdir geç kalmıyayım" dedi. kim hala bakınıp duruyordu vitrine, yayladaki lale çıkmak için kalkmıştı, kim yolu kapatıyordu, aydaki lale" müsade edermisiniz, geçebilirmiyim" dedi, kim içinden " müsade etmek mi, şurda yürüyeceğin yol olmasa, ben senn gideceğin yere ulaşmanı sağlayacak, üzerime basıp geçtiğin hemzemin geçit olurum" diye geçirdi, yayladaki lale yeşil istasyon kafeye doğru yürümeye, kim de çay ocağına doğru koşturmaya başladı.
    yeşil istasyon unlu pastanın işlettiği mekanlar zincirinin ilk açılmış şubesiydi, unlu pasta konseptini tutturmuş, dünya mutfağından lezzetler, kahveler, içecekler sunuyordu Müşterilerine.unlu pasta herkesten farklı olarak, zaire, Bangladeş, nijer, Honduras, el salvador mutfağından örnekler sunuyordu, bu sayılan yerler zengin tabakanın bile tercih edip gezeceği ülkeler değildi, büyük ihtimal, belkide kesin olarak, unlu pasta bir şeyleri karıştırıp, süsleyip adınıza zaire usulü maydonozlu sosyete mantısı koyup, yoluna bakıyordu, zaireye gidip gören yoktu böyle bir yemek olduğunu ve pek olmayacaktı. yıllar sonra bir kasabın da et zinciri lokantaları kurup tuzu tuhaf biçimde dökme hareketlerinin öncüsüde unlu pastaydı. unlu pasta kendi icadı olan salatalık arası nutella tatlısını, elleri üzerinde yürüyüp, tepsiyi ayaklarının üzerinde düşürmeden taşıyıp takla atarak servis ediyordu, arada küçük kazalar olsada bu hareket ülke sınırlarını aşmıştı.
    kim çay ocağına doğru yürürken kendi kendine konuşuyordu, "unlu pastanın mekanına gitmeleri iyi oldu, unlu pastayı kastamonu kır pidecisi işlettiği zamanlardan tanırım, o zamanlar poğaça falan alınca yazıyordu, şimdide yapar herhalde bir güzellik" kim çay ocağına geldiğinde becobaba ve kaya atan adam çay içip sohbet ediyorlardı. kaya atan adam, geçen günlerde bir kızı rahatsız eden bir adamın nasıl dersini verdiğini anlatıyordu. kim selam verip yanlarına oturdu, " becobaba üzerinde para varmı" diye sordu, becobaba" kuyumcudan bir şey alıcanda paranmı yetişmedi" dedi, kaya atan adam" yardımcı olalım sorun nedir" dedi, kim" yeşil istasyona gidelim bir şeyler içip bir şey yeriz" becobaba gülerek " ulan kim keşke kuyumcudan bir şey isteseydin, daha ucuz olurdu" dedi, kaya atan adam" sen orayı pek sevmezdin, şimdi nerden çıktı bu gitme aşkı" kim" gidelim ne olucak, hem unlu pasta bizi tanımıyormu dost işi yapar" becobaba " zaten mesele unlu pasta, fena kazıkçı be, adam bulaşıkçı çalıştırmıyor, mutlaka hesabı ödeyemeyen çıkıyor birgün onlara yıkatıyor" kaya atan adam" becobaba gidelim, madem bu kadar gitmek istiyor kim" becobaba" iyi hadi kalkın o zaman"
    #274127 biliyormusunuz kim | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  6. arkadaş bir roman, öykü işte herneyse ümidi ile bir hevesle yazmaya başlamıştım ama bildiğin yaprak dökümü gibi oldu yazmaya korkuyorum
    yazmaya başladıktan sonra sözlükten gidenler tam liste;
    efsane olsam olurmu_ nastenka olsam ( öyle böyle gitmedi, 2300 girdi, 893 yorum silipte gitti) o'na müslüm gürsesin "gitti" şarkısını armağan ediyorum www.youtube.com/...
    gündüz yürüyen aslan_gece uçan kedi ( ne kaldı, ne gitti ancak gitmiş gibi) o'na orhan Gencebay ın, "geri döneceksen eğer yolu biliyorsun" şarkısını armağan ediyorum www.youtube.com/...
    eyfelya kulesi kontesi_eftelya ( bu arkadaşta herşeyini silip gitti) o'na müslüm gürsesten"herşey gönlünce olsun" şarkısını armağan ediyorum www.youtube.com/...
    merhametli krup_knupp ( bu arkadaşta sessizliğe gömüldü) o'na ferdi tayfurun "olsan içmezmiydin benim yerimde" şarkısını armağan ediyorum www.youtube.com/...
    sheeltian market görevlisi_opethian ( o da gidenler kervanına katıldı, herşeyi silmedi) o'na hüseyin altının " ümitlerin bitince gel" şarkısını armağan ediyorum. www.youtube.com/...
    birşey düşermi diye yürüyen adam_albaykus ( bu arkadaşta verdiğimiz kayıplar arasında) o'na esengülün"uçup giden gençliğimi" şarkısını armağan ediyorum www.youtube.com/...
    yayladaki lale_aydaki güneş ( skandal) ( en üzücü elveda benim için bu gidiş oldu, romanın, öykünün biricik esas karakteriydi, arada geliyor galiba) o'na önce ferdi tayfurdan"sevebilseydin" şarkısını www.youtube.com/... sonra gülden karaböcekten "sevsen ne olurdu" şarkısını www.youtube.com/... sonrada müslüm gürsesten "sende kalmış" şarkısını www.youtube.com/... son olarakta müslüm gürsesten "uzaktan uzağa bir gülsen yeter" şarkısını www.youtube.com/... armağan ediyorum...
    #276297 biliyormusunuz kim | 3 yıl önce
    1kişiye özel