her ne kadar öyleymiş gibi lanse edilse de, bilimden ve hatta antropolojiden uzak bir faşizmdir.
jordan peterson "postmodernistleri gördükçe, dawkins gibi ateistleri özlüyorum." gibi bir laf kurdu geçenlerdeki bir podcastinde. adama hak vermemek elde değil...
otu boku zenci yapmakla uğraşırlar, afgan, paki, suriyeli ve bilimum diğer orta doğulu mültecileri ne olduğunu bilmeden bağrına basarlar. bir mülteci, kaldığı ülkenin vatandaşına zarar verdiği zaman mülteciyi haklı çıkarmak için çaba sarfederler.
dünya'yı yöneten güçlerin; kadınları, cinsel azınlıkları ve benzeri toplulukları istismar ederek kendilerine uygun gördüğü yeni bir sisteme geçiş gayesiyle kullandığı bir aparat.
faşizm kavramı uygun değil bence, pek tabi; kendilerine ''faşizm'' yakıştırılırken onlardaki totaliterlik, günah çıkarma ve iptal kültürü, tv ile internetteki linç ve sansür kast ediliyor. totaliterlik, kendi başına kötü bir şey midir değil midir, kişinin görüşüne göre değişir ama meşhur romancı umberto eco'nun 'faşizm geri gelecekse, kahverengi üniformayla gelmeyecek' sözüne sadece trump, bolsanaro açısından değil bir de bu sjw olayı açısından bakmak lazım. claus schwab'ın babasının gayet yetkili bir nazi olduğunu vikipedi'nin ısrarla ''gizlemesi'', feministlerin 'benim bedenim benim kararım' sloganının covid dolayısıyla -eh, saçma görülmesin diye- biraz arka plana atılması mesela, nazi üniformasıyla gelmeyen ''faşizm''lerdendir.
yani, sjw denilen kişi ve grupların argümanları ilk bakışta mantıklı geliyor olabilir ama 'şeytan ayrıntıda gizlidir' derler. eğer anti-sjw kesimlerin de argümanlarını -sansüre rağmen- dinlerseniz, filmlerini izler, istatistikleri falan okursanız, belki zannetiğiniz kadar mağdur olmadığınızı/olmadıklarını fark edeceksiniz. şeytan ayrıntıda gizlidir. şu ya da bu görüşten olsun; bir insan, kendi dünya görüşüne bütünüyle zıt kesimlerin yazılarını, kitaplarını merak edip de okumuyorsa ya içten içe korkuyordur ya da da kendini kasmak istemeyen bir yobazdır. bu tarz bir insan tipi çoktur ve bir kısmı internet fenomeni de oldu. üniversite'de ben de solculuktan kaynaklı bir tür sjw idim diyebilirim, o zaman böyle bir kavram bilmezdim ama bir noktadan sonra 'yav biz ne yapıyoruz? batı'daki liberaller gibi sistemin dengesini sağlamaktan başka neye yarıyoruz?' dedim. kırılma noktası; ''komplo teorileri''ne olan ilgimin üstüne şu belgeseli izlemek oldu sanırsam. (covid olayı ve büyük sıfırlama (the great reset) projesi ise işin cilası olmuştur) artık -kimilerine göre- kahve muhabbeti yapan bir ''çomarım''. ama umrumda değil.
meselenin faşizm kavramının tarihsel, bilimsel anlamıyla doğrudan ilişkili olmadığını (zorlarsak ilişiğini kurabiliriz) düşünmekteysem de, haklı bir tepkiden kaynaklanan kavram. sjw kişilerinin, sjw'nin kelime anlamının aksine toplumsal bir adalet ile ilgileri olmadıkları gibi, bu kişiler var olan toplumsal adaletsizliğin üzerini örtme ve bakışları yanlış yöne çevirme vazifelerini daha iyi yerine getirmektedirler. Adalet kavramının göreli niteliği de bunda etkili.
anlam arayışında insanların en büyük eksikleri bir şeyin iç yüzünü anlamaya gayret göstermemesi. anlama ulaşma gayreti var, fakat anlamın iç yüzü yok. iç yüz, gerçeğe açıktır. dışsal olanlar ise görünüşleri ve ifade ettikleri dolayısıyla yanıltıcıdır. bugün okuduğum bir yazı insanların beyninin küçülmesiyle birlikte zeka seviyelerinin de düştüğünü söylüyordu ve sebebi tamamen biyolojikti. bu biyolojik olgu, hepimizi etkilerken kitlesel manada yıkıcı sonuçlar doğuruyor. çünkü iç yüz, bizden uzaklaşıyor ve dış daha fazla kabuk bağlayarak, bağlatılarak cilalanıyor. bugün sjw dediğimiz insanlar da gericiler gibi iç yüze odaklanmaktan aciz, dışın gücünü ele geçirip kabuğu farklı renklere boyamak isteyen insanlardan fazlası değil. en az gericiler kadar tehlikeli, en az onlar kadar fikir ve zikir karmaşasında debelenen ve yine kontrol altında tutulan insanlar. dertleri eşitlikten öte, atama. yer değişimi. bugün yıkılması gereken bir sistem var, orası aşikar. normalden uzakta (geleneksel ve hakim normdan bahsetmiyorum) olan bu sistemde açıklar çoğaldıkça bugün normalin akışına set gerenler, güç verilen ama haddini aşan gericilerin yerine bu grubu koymaya kararlı. bu grup da oyun hamuru gibi oynanmaya müsait. kaskatı faşistler yıkılıp yerine cıvık faşistler yaratılıyor. ikisi de ferasetten ayrık, ikisi de sistemin devamlılığı açısından önemli.
ezilen kesimlerin hak arayisini fasizm olarak tanimlayan uydurulmus kavram, fasizmin sozluk tanimiyla celiskili. zira esitlik arayan her kesim sjw denen uydurma diger bir kavram ile yaftalanip asagilanmaya calisiliyor.
bin yillardir heteroseksuel erkeklerin ve tek tanrili otoriter dinlerin egemenligi altinda ezilien kesimlerin son 20-25 yildir seslerini biraz yukseltmelerinden, artik duyulur hale gelmelerinden ya da bazi gelismis toplumlarda ezilen kesimlerin haklarinin taninmaya baslanmis olmasindan oturu iktidarlarini kaybedeceklerini sanan heteroseksuel erkeklerin korkuyla uydurduklari sacmalik.
çoğu bin yıllardır örgütlü, maddi manevi ve dahi devlet destekli mevcut faşizmlerin yanında pek bir minnoş, sınırlı ve zarar verme kapasitesi zayıf faşizmdir. hele bizimki gibi dinci, cinsiyetçi, cahil ve fakir bir ortadoğu toplumunda sjw'lerin faşizminin can yakacak seviyeye gelebilmesi benim ciddi ciddi hayalini kurduğum muhteşem bir olaydır. düşünsene din bitmiş, milliyetçilik bitmiş, cinsiyetçilik bitmiş, lgbt hakları, engelli hakları, hayvan hakları uçmuş uçmuş da sjw faşizmine sıra gelmiş. ah öyle bir dünyaya açsam şu miyop kere miyop gözlerimi. valla bu mutluluğu kaldırmayıp tekrar ve kalıcı olarak kapatabilirim geri.
çağdaş yapımların tek kalıptan çıkar gibi tasarlanmasına, yazılmasına, çekilmesine yol açan bir olgu. artık bir yapımda siyahi biri oynatılmazsa kendisini social justice warrior olarak adlandıran kimi aktivistler buna tepki gösteriyor, eşcinsellere, eşcinsel ilişkilere, açık ilişkilere yapımlarda yer verilmesi zorunlu gibi algılanıyor, artık gerçek hayatta belki de hepimizin hayatımızda belki de bir kez şahit olacağımız bir açık ilişki türü, bir eşcinsel çift, hayatın normaliymiş gibi senaryoya eklenmek zorunda hissediliyor.
yapımları tektipleştiren, aksinin iddia edilmesini kabul etmeyen bir akımdır, hatta kitap uyarlaması olan film ve diziler bundan en büyük payı alırlar, sandman'deki ölümü temsil ettiği için bembeyaz tenli olarak çizilen death'i siyahi bir oyuncu oynayacak, inanılır gibi değil.
Politik doğruculuğun radikal ve örgütlü halidir.
Dünya siyasetinden ayrı düşünülmemelidir
neoliberalizm denen şey sadece ekonomik yapıyı etkilemedi siyasal toplumsal alanı da etkisi altına aldı.
SJW dünyadaki ikiyüzlülüğün topluma dikte edilmesini sağlayan bir yapıdır, sorunların maddi kaynağına inmez, maddi kaynakların üzerine örtmek için bir şal görevi görür.
Misal herkes Beyoğlu'nda yaşamak ister de İspir'de kimse yaşamak istemez neden İspir boğuk tutucu bir yerdir Beyoğlu'na göre.
Niye çünkü ispir'in maddi koşulları da durağandır hayat Beyoğlu gibi Akmaz bu da orada tutuculuğa sebep olur.
Yoksa neden Beyoğlu'nun profili ispir'de oluşturulmasın.
İspir'de muhafazkarlığın boğduğu kadınları savunmaz SJW hatta oradaki muhafazakâr düzeni savunur; der ki siz ailenin kızlarını yetiştirme şekline karışmazsınız karışırsanız faşistsiniz, geçmişte Türkan Saylan'a da bu sebeple ittifakları olan dinci GericilikLe beraber saldırmışlardı.
Tutucu yerler için böyle bir ikiyüzlülükleri varken.
Daha modern serbest yerlerde de genelde lgbt, feminist derneklere sızarlar bu sızma işinde haklarını yemeyeyim gayet iyidirler yönetici kadrolarını çok çabuk ele geçirirler.
Misal eşitlik vurgulamak için oluşturulan bu örgütler bunlar yüzünden toplumsal bölücülüğün kaleleri haline gelir.
Onlar farklı onlar üstün tezini yerleştirmeye çalışırlar fakat ana mesaj onlar da sizin gibi normal ve eşit insanlardır olmalıdır ama bunu yapmazlar.
Bizim ülkede özellikle Her şeyi bozmak için yurtdışından parası yatırılan (fonlanan) etkin 5. Kol faaliyetleridirler. Ne bir eksik ne bir fazlası.
Bu adamların tek işi meseleyi ana konudan saptırıp başka bir yere çekmektir.
Toplumun temeline dinamit döşemektir.
Misal yıllar önce bir feminist eylemde altında sjwlerin olduğuna imzamı basacağım bir pankart görmüştüm.
" siz sikmezsiniz biz amarız" işte böyle saçma sapan bir zihiniyetin yansımasıdır, SJw.