filmin yönetmeni brian gilbert. oscar wilde rolünde stephen fry'ı görüyoruz ve onun aşık olduğu genç delikanlı rolünde ise gençliğinin verdiği tüm yakışıklılığıyla jude law.
oscar wilde 1854-1900 yılları arasında yaşamış, çağının çok ilerisinde irlandalı bir aydın; şair ve oyun yazarıdır. estetik akımının öncüsüdür. filmde onun sanatçı kişiliği eşcinselliğinin yanında ikinci planda anlatılmış. zaten filmin konusu başta da belirttiğim gibi eşcinselliğini keşfettikten sonraki dönemleri ve lord alfred douglas'la olan ilişkisi. yine de aforizmalarını bol bol duyuyoruz filmde ve karakterinin renkli yapısını da stephen fry'ın oldukça başarılı yansıttığını düşünüyorum. tam bir sir edasıyla oynamış, rolünün hakkını vermiş bana göre. oyunculuklardan bahsetmişken kariyerinin başlarında bir jude law var filmde ve o da oldukça başarılı. zaten aynı yıl oynadığı gattaca filmiyle de oscar'a aday olmuştu.
film bir aşk hikayesi. filmi, genç, yakışıklı, zengin bir şımarık olan bosie'nin (lord alfred douglas) oscar wilde'a çektirdikleri anlatılıyor diye özetlersem çok da yanlış olmaz sanırım. zalim babası yüzünden çocukluk travmaları yaşamış ve bunu bir türlü aşamamış olan bosie, hakaret ettiği gerekçesiyle oscar'dan babasına dava açmasını istiyor. onu seven gerçek dostlarının uyarılarına rağmen bosie'nin etkisiyle dava açan oscar o dönemde eşcinsellğin daha büyük bir suç olması nedeniyle birden kendisini hapiste buluyor. neye niyet, neye kısmet.
çok sığ işlenmiş bir konu. oscar wilde'ın hayatını sadece bosie aşkına indirgemiş. harika oyunculuklar da filmi kurtarmaya yetmemiş.