1. tam 30 yıldır 'un metallica'sı olan amerikalı metal grubu. küfür mü ettim, övdüm mü; ben de bilmiyorum.

    diskografi:

    - (1996)
    - (1998)
    - (2000)
    - (2003)
    - (2007)
    - (2009)
    - (2012)
    - (2017)

    grup genel olarak 'ın sırtında gidiyor gibi görünür ama ben en çok 'ın back vokal ve bas çaldığı dönemleri seviyorum. netherton'ın müthiş bir söz yazarı olduğunu düşünüyorum. amerika'nın en iyi grindcore gruplarından biri olan, doğrudan enflasyon oranına eklenen işsizlik sayılarına dayanan bir ekonomi terimi anlamına gelen ile 'in birleşiminden oluşan dying fetus'un altın yıllarını 1998-2000 ve 2007-2012 olarak özetlemek mümkün.

    killing on adrenaline eşi benzeri olmayan bir yapım süreci barındıran, destroy the opposition insanın iç çirkinliğini hiçbir zaman gideremeyeceğini en sert dışavurumla gösteren, war of attrition dinin ve etik anlayışların tutarsızlığının, tiranlığın her şeyi ezdiğinin apaçık göstergesi olduğunun ve reign supreme üzerinde oturduğu tahtın kanla kaplı olduğunu görmeyen, açlıktan nefesi kokan tebaasının yüzüne kremalı pasta fırlatan güç budalalarının gerçek yüzünün çürümüşlüğünü kanıtlayan albümlerdi. müthiş dönemleri vardı dying fetus'un. başka bir grindcore grubu 30 yıldır devam eden bir ivmeyle bu kadar iyi işler başaramadı.

    grindcore benim dinlediğim metal türleri içinde belki de ilk 10'umda değildir ama saygı duymayı dying fetus, misery index, , gibi gruplardan öğrendim. death metalin tekdüzeliğini korku ile yoğurup insanın içinden hiçbir zaman atamayacaklarına inandıkları "dışavurum şartı aranan her türlü şiddet türü"nün simgesi haline getirmişlerdi. etkilenmemek elde değil. death metalin kanı kullandığı yön, çoğunlukla aynı şiddetin dümdüz bir öfkeyle birleşmiş hali iken, grindcore bütün rapvari metal alt türlerindeki isyanı da içinde eriterek fiziksel taraflara karşı kızgınlık içeren sözlerle hayat bulur. yani, death ve hatta melodik death metal size umutsuzluğun ağıtı olarak 3 akorlu, nefis sololu şarkılar sunabilirken, grindcore sürekli tekrara sahip rifflerle bezeli, içeriğinde hastalık, açlık, sefalet, parasızlık, işsizlik, para babaları, fiziksel ezilmişlik, bullying, psikolojik baskı gibi "gerçek" sorunların sonucunda ortaya çıkan öfkeyi sunar. zamanında bizim ülkedeki dying fetus hayranlarının da arttığını düşünüyorum. reign supreme dinleye dinleye, kendisini ilah gören plastik kasklı çevik kuvvetle yüz yüze durmaya çalışmıştım ben de. bu yoktan var olmuş gibi görünen cesaretin kaynağı, yukarıda bahsettiğim içsel şiddetin dışavurumunun zorunlu hale gelmesiydi. neyse, gruba döneyim ben, konu dağılmasın.

    purification through violence grubun acemilik döneminin izlerini taşır. , bir kadının kendisine silah zoruyla tecavüz edildiğini anlatmasıyla başlar. kadın "beni sürekli dövüyordu, ta ki bilincimi yitirene kadar" dedikten sonra gallagher "kızıl, koyu renkli kan olukları/ şarabın içine akan su gibi akacak" der ve şarkı başlar. acemilik dönemlerinde bile "bu yanlış ulan, pezevenkler!" diyerek hönküren bir grup olduklarını belirtmek lazım. düzenleme olarak kötü bir albümdür ama sözlerin keskinliği baş döndürür.

    killing on adrenaline netherton'ın vokale daha da ısındığı ve çift sesle ilerleyen şarkıların sayılarının arttığı albümdür. albümün en kısa ve en keskin sözlü şarkısıdır. "siktiğim maaş bordromun para orospularını beslemesini istemiyorum" ve "spice girls'ü, pearl jam'i, r.e.m.'i, dave matthews'ı sikeyim" bölümleri nakaratta yer alır. ilk albümden sonra yapım şirketini değiştirmelerine laf çakarak "kayıt stüdyolarını da sikin. bu orospu çocukları uydurdukları boklarla piyasayı yağmalıyorlar ve bu acınası müzik onları zengin ederken kahkaha atıyorlar" sözleri de vardır. ne küfrettim be. ama olsun, dying fetus'u küfürsüz anlatmak mümkün değil; zaten doğrudan şarkı sözlerini çevirip yazdım.

    killing on adrenaline, dying fetus'u underground bataklığından uzaklaştırdı diyebilirim. gene yapım şirketi değiştirdiler ve artık daha geniş çevrelere hitap etmeye başladılar. destroy the opposition bu altın dönemin en iyi albümüdür. küfür etmeden de piyasanın bütün kodamanlarına laf çakılabileceğini gösterdikleri gibi nefis şarkılar vardı albümde. işçinin yıllarını verdiği, işverenin ise götünün üzerinde otururken emek ve alın teri yiyerek şiştiğinden bahsederken "(onların) yalanlarının kaynakları geçmişte gizli/ gerçeğin özü sonucun içinde ölü halde yatıyor/ başka bir yol bul, (kutlu) davan yok olmadan önce/ kendine çekidüzen ver, (ve) birlikte savaşacağız" gazını kulaktan ayak bileğine kadar verir. yıllar içinde müthiş bir işçi marşı olabilirdi. albüm, adını da kutlu ya da haklı mücadelenin yöneltileceği kitlenin acziyetini göstermekten alır. "bi' hareketlensek, her düzeni yıkabilecek gücümüz var" mottosunu çoğunlukla anlaşılmaz bir şekilde bağıran gallagher'ın askeriymişsiniz gibi hissedersiniz. duvar yumruklamaya erken yaşta grindcore dinleyerek başlayan ergenlerin orta yaşlarında da gözlerinden eksilmeyen pırıltının kaynağını destroy the opposition'ın her şarkısında görebilirsiniz.

    war of attrition "yıpranma payı" olarak bizim dilimize de geçen saçmalıklar üzerine ders verir. adaletin bile kâr/zarar dengesi üzerinden oturtulmaya çalıştığını göze(kulağa?) sokarken, her türlü çarpık düzenin de yıkılması gerektiğini söyler. albümün gizli olmayan cevherlerindendir. "acı çekme... sonuçsuzluk... parodi... önyargı... cehalet... kibir/ servet avcısı hukuki savaşlar/ dava açma bağımlısı bir milletin semptomu(dur)/ gereken özenin sureti/ sinsi manipülasyon ve ihmal(dir)" sözleri albümü de özetliyor bence.

    reign supreme dying fetus'un son 10 yıl içindeki en iyi albümü olabilir. insan yaşayışının hayvandan farklarını sıralar, aslında hiçbir farkın önemli olmadığını destroy the opposition öfkesiyle dışavurur. bir kadının şu sözleriyle başlar: "hamile kalmam benim problemim değil, uyuşturucuyu seviyorum; umrumda değil. sikeyim bebeği, bırakın ölsün". ardından gallagher'ın "bakın, yanlış anlamadınız" mottolu sözleri girer devreye hemen: "hayvanlar gibi aceleyle ve yanan bir şehvetle doğurmak/ ama üremeye bağlı çiftleşme dürtüsü insanlarda da aynıdır. anatomik ve içgüdüsel farklılıklar vardır, (ancak) ortadaki ürün gene bir insan hayatıdır". gallagher insan neslinden pek hazzetmez. zaten bunu yıllar içinde anlamış olmanızı bekler. bu fikirlerin suç olabileceğine yönelik kendisine ve gruba davalar da açılmıştı ama tabii ki hiçbirinden ceza almadı; hatta, aklanarak çıktı. reign supreme'deki direnişin odağı, doğrudan insanın kendisidir. "hayvan gibi olduğunu inkar edersen, üredikten sonra da kimseyi suçlayamazsın, boşu boşuna etik zırvaları uydurma" der özetle. modern olduğunu iddia eden toplumların hepsi toplumsal kurallara uymak zorunda oldukları için "bebeğimi sikeyim, bana ne, ölsün" diyen biri ve bunu da açıklayan bir şarkı ile karşılaştıklarında zombi görmüş gibi oluyorlar. dying fetus'un hedonist olduğu iddia edilebilir ama zalim, kural tanımaz, vicdansız gibi saçma sapan kavramların arkasına saklanarak eleştirilmesi insan tabiatına aykırı olacaktır.

    şimdilik son albümleri wrong one to fuck with ama 2. dinlemede bile albüm hakkında yazacaklarımı toparlayamadım. o görevi de başkasına paslamış olayım. 1-2 sene içinde yeni albümün satışa çıkacağı da açıklanmıştı. belki 2 albüm hakkında da yazılabilir, bilmiyorum.

    dying fetus, karşı çıktığı görüşleri dillere pelesenk olmuş, içi boş, yazı dilinde bile gerçek anlamı uzun süre önce unutulmuş kof kavramlar üzerinden eleştiren bir grup değildir. küfürlerin arkasına saklanarak "hepiniz boksunuz" da demez. "biz kazanacağız" mantığını en temiz aktarımla, doğrudan muhatabı olan dinleyenlere (işçilere, işsizlere, 4 çocuğuyla ortada kalmış annelere, tecavüze uğradığını ilk kez gördüğü polislere her ayrıntısıyla anlatması beklenen mağdurlara, 25 yıl çalıştığı iş yerinden kıdem tazminatını alamaması için atılmış müdüre; kısaca, hak arayan herkese) anlatır. grindcore'un bu noktadaki desteği ise, zor anlaşılır ve zaten sindirilmesi de zor olan sözlerin üzerini bir sisle kapatmak olabilir. bu anlaşılmazlığın sebebi ve bu nedenle de asıl suçlanması gereken grindcore değil, modernite uğruna ırzına geçilmiş tertemiz hak arayışıdır. odin yolunuzu her zamanki gibi açık etsin dying fetus.

    ukdeci 'a sevgiler. adeta gençliğime döndüm girdiyi yazmayı bitirince. grubu ve nefis şarkılarını bana hatırlattığın için bir de teşekkür etmeliyim sana.
    #271221 lake of the hell | 3 yıl önce
    1müzik grubu