sadece kolun üstüne yatmayla ya da uzun süre başınız avcunuzun içinde televizyon izlemeyle alakalı olmayan, genelde neden olduğu belli bile olmayan sendrom. "ulnar sinir sıkışması" olarak da geçiyor. kubital değil bu arada, kübital olması lazım ama başlık böyle açılmış diye bırakayım.
bu ulnar siniri, boynunuzdan başlayıp dirseğinizin iç kısmına, oradan da bileğinizin dışından serçe parmağınıza ve yüzük parmağınızın yarısına kadar bağlanan , uzun bir sinir (burada gösterilen birkaç sinirden biri). boyun fıtığı ya da boyun tutulması olduğunuzda kollarınızda da ağrı hissederseniz, büyük ihtimalle bu siniri zedelemişsiniz demektir zaten. genelde dirsekte toplandığı yerde kemiğin de içinden geçtiği tünelde sıkışma oluyor. kübital geçit , bu tünelin adı zaten. o yüzden sendroma da adını vermiş oluyor.
yarın doktora gittikten sonra bazı şeylerden daha fazla emin olacağım ama 1 hafta, 10 gündür geçmeyen serçe ve yüzük parmağı karıncalanması ve hissizliği ile özellikle bu uyuşmanın olduğu elde ciddi bir güç kaybı başka bir şeye işaret etmiyor. birkaç deney var aslında, gerçekten de sinir sıkışması olup olmadığınızı evde kendi imkanlarınızla da test edebileceğiniz. yazayım onları, bende 3'ü de pozitif çıktı mesela.
1- dirseğinizi yukarıya doğru 90 derece açıyla tutuyorsunuz. dirsek kemiğiniz ile çıkıntı bir kemik hissedeceksiniz yan yana. bunların arasında da çukur gibi bir boşluk var. o boşlukta bu ulnar siniri var işte. kolunuz 90 derece açıdayken, bu boşluğa dokunduğunuzda serçe ve yüzük parmağınızda uyuşma, karıncalanma, elektrik çarpması gibi şeyler hissediyorsanız büyük ihtimalle sinir sıkışması var burada demekmiş.
2- normal boyutlarda bir not defteri kağıdı alın. elinizi yumruk yapıp parmak güreşi yapar gibi baş parmağınızı havaya kaldırın. baş parmağınızla bükülü haldeki işaret parmağınız arasındaki boşluğa kağıdı koyun ve baş parmağınızı üzerine kapatın. eğer kağıdı tutmak için güç harcarken baş parmağını kıvırıyorsanız, sinir sıkışması var demekmiş.
3- kapıyı anahtarla açarken baş parmağınızı kıvırmak zorunda kalıyorsanız sinir sıkışması olabiliyormuş. ben kapı falan açamıyorum mesela o elimle çünkü gücüm yok gibi hissediyorum.
kötü bir illet bu. çoğunlukla ilaç tedavisi ve fizik tedaviyle yıllarını harcamış olanlar var ama halâ ellerinde ve parmaklarında güç kaybı olduğunu söylüyorlar. ameliyat da kesin çözüm değil, tekrarlayabilecek bir sendrom bu. dirseğe takılan ateller biraz etkili oluyormuş. bir de, gece uyurken kolları bükmemeye, yastığın altına alıp yatmamaya çalışın. uzun süre bükülü kalmış dirsek = ulnar sinirini mahvetme.
dün gece işin sonu "kanser miyim?"e bağlanmadan önce durabildiğim kadar araştırma yaptım. bulduklarımı paylaşayım sizinle de.
- nedir, ne değildir : bu profesör de tane tane anlatıyor bu illeti. özellikle "ilaçla tedavi mümkün ama tamamen mümkün değil. zaten hastaların %90'ı ameliyata giriyor" diyen de kendisi.
- ilk linkteki doktorun egzersizleri : baya güzel egzersizler var burada. kendinizi çok kasmadan yapabilirsiniz. illa ki ulnarınız sıkıntılı olacak diye bir şey yok.
- sporcu doktorundan ciks hareketler : en güvenilmez olanı bu bence. gene de hareketler baya güzel. kendinizi zorlamadan yapabileceğiniz hareketler göstermiş zaten. anlatımı bokasyo, oraya takılmayın.
karpal tünel sendromunun bilekte değil, dirsekte olanı ve doğrudan serçe ve yüzük parmağını etkileyeni demek aslında bu. eldeki güçsüzlük kısmı sıkıntılı. yoksa sürekli uyuşmuş hissettiren 2 parmak, hayatınızı o kadar etkilemiyor. uzun süre bilgisayar karşısında duruyorsanız, en azından bileklerinizi, boynunuzu ve dirseklerinizi çalıştırmanız gerek. bir gün adı garip, kendisi baya kötü sendromlar edinebilirsiniz. dikkat edin.
edit: bir de ek bilgi vereyim: kollarınızdaki sinirleriniz için en uygun pozisyon 120-130 derecelik açıymış. yani, ne tamamen uzatmanız ne de bükülü halde uzun süre tutmanız lazım. aklınızda olsun. yukarıdaki egzersizlerde bunu da diyor zaten doktorlar.
sonu büyük ihtimalle gerçekleştiği sinirin bağlı olduğu elde büyük oranda güç kaybına ek olarak felce benzer bir etkiyle bitmeye mahkum olan hastalık. umut sarıkaya'nın dalgasını geçtiği, bunun kardeşi olan karpal tünel sendromu yaşamadığı için şanslı olan doğaç 'ın durumunu anlıyor insan.
bendeki durumda değişiklik yok 2 aydır. sağlık ocağındaki laz doktorum "biraz bekle, kendi kendine geçmezse nörolojiden randevu al, aksatma" demişti. 2 ay bekledim, sabahları iyice felçli gibi olunca zar zor bulduğum randevuya gittim. doğrudan uzmanın söyledikleri ışığında güncelleyeyim şu başlığı:
- "sabahları soğukta parmaklarımı açamıyorum" diyerek girdim içeri. "bi' sakin" diyemedi tabii, "gel, bakalım" dedi. soğuk özellikle kas gruplarını etkiliyor, biliyorsunuz ama sinirler de kasla ortak hareket etmeye alışkın olduğu için kas etkilenince sinir de "ben yoğum aslında" diyormuş. soğuk havalarda romatizması azan dedelere döndük bu yaşta. "çok sıcak tutmana gerek yok ama uzun süre soğuğa maruz bırakırsan daha kötüye gider" de dedi. "sıçayım" diye fısıldadım kendime.
- fizik tedaviden başka bir tedavi mekanizması yok bu illetin. deli gibi zorlanmış kola sahip olan, iyice ilerlemiş ulnar sinir sıkışması nedeniyle komple kolu felçli gibi günlerini geçiren hastalardan bahsetti doktor. "seninki gene iyi, sadece güç kaybın var" dedi hatta. "kolum kopmadı daha, teşekkürler" diyemedim tabii.
- his kaybının çok artmasından sonra özellikle elde renk değişimi görüldüğünden bahsetti. "büyük ihtimalle operasyonluk olursun o zaman çünkü dirsekte sıkışmış sinir, kan damarlarını da etkilemeye başlıyor ve ele kan pompalayan damarları da tıkamaya çalışıyor. o zaman sadece sinir sıkışmasından bahsedemeyecek hale geliyorsun" dedi. his kaybını ortadan kaldırmanın ya da en azından azaltmanın yolu da gene fizik tedavi. ameliyatlık olmak için komple kolun kangrenmiş olması gerekiyor.
- b vitamini eksikliği de bir neden, doktor da dedi bunu, zaten sağlık ocağındaki benim laz da aynısını söylemişti ama b vitamini takviyesini 2 aydır o kadar abarttım ki ben, neredeyse altın rengi işemeye başlamıştım her gün. b vitamini takviyesi almayan, yaşı 30-35 üstü, özellikle kadın hastalarda doğrudan serumla b vitamini takviyesi verdiklerini söyledi. dedim "o kadar da ölmedim ben daha".
- "kapıyı anahtarla sol elimle açamıyorum, yardım et" diye gittim ben aslında çünkü anahtarı döndüreceğim diye bütün vücudumu döndürürken küfürler etmek hoş olmuyordu. "seninki henüz iyi durumda. komple kolunu hiç kullanamayan çok hasta gördüm ben" dedi. "iki elini kullanman gereken durumlarda nasılsın? duşta olur, bulaşık yıkarken olur" dedikten sonra "ben iyiyim ya o zaman, duşta sorun yok, bulaşıkta da soğuk su rahatlatıyor" dedim. "asıl güç kaybını böyle iki elini birlikte kullanman gereken durumlarda yaşarsan, o zaman sıkıntılı demektir. şimdilik kötü değilsin o kadar da" dedi.
- "fizik tedaviye yollamam lazım seni ama benzer hareketleri evde de yapabilirsin kendin. ne yapalım?" diye de sordu. hareketleri sordum, 2 ay önce "kanser miyim?" diye onlarca video izlerken karşılaştığım ve bir önceki girdimde bazılarını da örnekleriyle birlikte paylaştığım hareketlerin benzerlerini söyledi/gösterdi. dedim "bende o iş, fizik tedavi beni keselemeden önce ben bi' deneyeyim şunları tek başıma". okumuş insan tabii, "ne halin varsa gör" diyemedi, "sen bilirsin"'le yetindi.
- sağlık ocağındaki doktor bana "boyun fıtığı da olabilirsin" demişti ama uzman "fıtığın yok, boynun tutulmuş sadece" dedi. bu, büyük ihtimalle sol kolum altıma gelmesin, gece boyu sabit dursun diye robot gibi uyuduğum için oldu. gene de, fıtıktan ötürü ulnar'ın etkilenmesi baya yaygınmış.
sonuç olarak; kötü bir rahatsızlık bu. sık ve aktif olarak kullandığınız elinizdeki ulnar sıkışırsa, sıçtıktan sonra götünüzü bile temizleyemezsiniz, özellikle serçe parmağınızı diğer elinizde açıp gerebilirsiniz. yüzük parmağı daha az etkileniyor ama serçe parmağı ne kadar hissizleşirse, onu da etkiliyor. uzun süreli yazı yazma alışkanlığınız varsa, klavyeyi günde 5 saat falan aralıksız kullanıyorsanız, gym'de deli gibi bu elinizi zorluyorsanız; bu işleri bırakmanız gerek. "yatarken o elin/kolun altına gelmeyecek şekilde yatsan yeter, çok da robot gibi yatmaya şartlama kendini" de dedi doktor bana. baya ölü gibi yatmaya başladığım için boynum da tutulmuştu, onu atlattık iyi ki. sinirlerinize iyi bakın siz de.
lake, "keşke benim de tendonum olsa" umutsuzluğunun içinden bildirdi.