Durkheim'ın arkaik toplumlarda din tutkalının kimyasını analiz ederken kullandığı ya da farkına vardığı bir fenomenden teşhis ettiği collective effervescence, kolektif heyecan ya da ortak coşku kitlesel olarak bir duyguyu ayin tadında birlikte deneyimle halidir.
Kutsal olana, gündelik olandan ayrı ve kaynağı belirsiz bir korku yüklü saygıyla özelleştirilene tapınma merasimleri sırasında açığa çıkan ortak bir enerjinin havaya sindiği bir ortamı düşünün: bayramları, futbol maçlarını, mitingleri, konserleri... Duaların, sloganların ya da müziğin birlikte dile döküldüğünde bütünleştirici, ayrılmaz bir bedene dönüştürücü etkisini hayal edin. Bir gruba ait olduğumuzu pekiştiren ve üstü tozlanan kimliğimizi tekrar onaylamamızı sağlayan hayat suyudur bu.
Kolektif coşku sırasında jestler, mimikler, çığlıklar, gürültüler, belki gözyaşı ve benzeri şiddetli bir dışavurum gösterisi sergileriz. Sanki ruhumuz ele geçirilmiş gibi o coşkunun içine çekiliriz. Birlikte olmanın uyaran işlevi gördüğü ve yandaki kişinin de bir heyecan yarattığı yoğunlaştırılmış bir hissi dünyada ruhlarımız kendinden geçer.