iki maçtan da mağlubiyetle ayrılan türkiye, eğer üst tura çıkma ihtimallerini canlı tutmak istiyorsa bu maçı mutlaka kazanmak zorunda, hatta farklı kazanması daha iyi olabilir. ancak bu da yetmeyebilir. sonuçta artık gruptan çıkmamız diğer gruplardaki maçların sonucuna bağlı hale geldi.
önce isviçre milli takımı'ı tanıyalım. isviçre maçlara 3-4-1-2 dizilişiyle çıkıyor. üçlü defans hattı üst düzey ve ayağı düzgün oyunculardan oluşuyor. manuel akanji, nico elvedi ve Fabian Schar üçlüsünden oluşan bir defans üçlüsüyle maça çıkmaları muhtemel. bunlardan akanji ve elvedi sağ ve sol stoper pozisyonlarında oynuyorlar genelde.
sağ kanatta kevin mbabu'nun oynaması muhtemel ki, kendisi atletik bir oyuncu. ama umarım ona önlem alacağız diye yine kenan karaman'la başlamaz şenol güneş. zaten kanatta tek kişi kullanıyorlar. sol kanatta ise ricardo Rodríguez oynuyor ancak onun hakkında pek fikrim yok.
orta sahanın merkez ikilisi için dört tane göze çarpan oyuncu var. denis zakaria, remo freuler, granit xhaka ve djibril sow. bunlardan xhaka'nın yeri garanti ve kendisi takım kaptanı aynı zamanda. xhaka arsenal'da oynarken çok fazla kart gören bir oyuncuydu ama orada daha defansif bir rolde kullanılıyordu sanırım. burada ise daha çok pas dağıtan bir rolde izliyoruz, tabii defansif katkıları da var. denis zakaria ise daha çok defansif çapa rolünde kullanılanilecek bir oyuncu. ancak ilk iki maçta onu değil de çok az daha ofansif sayılabilecek remo freuler'i tercih ettiler. djibril sow'un ise yedekten oyuna girmesi muhtemel.
orta sahada genellikle xhaka ve freuler çok geriden oyun kurarak rakip orta sahaları kendi üstlerine çekmeye çalışıyorlar, bu da ilerideki oyuncuları için daha çok boş alan yaratıyor.
ofansif orta saha pozisyonunda ise xherdan shaqiri'nin görev alması bekleniyor. kendisi klasik 10 numara gibi değil de, sahanın her tarafını dolaşarak oynayan bir oyuncu. yani bir hücumda sol kanatta, diğer hücumda sağ kanatta görmemiz olası. bu açıdan da yine alan boşaltabilecek bir isim. hücumların kilit ismi diyebiliriz.
forvette ise haris seferovic ve breel embolo ikilisi var. isviçre turnuvada iki net santrforla oynayan nadir takımlardan. ikisi de uzun boylu santrforlar. bunlardan embolo patlayıcılığı yüksek bir oyuncu, o yüzden çağlar'la eşleşse daha iyi olabilir. seferovic ise daha pivot santrfor tipi bir oyuncu, o da merih ile eşleşse daha iyi olabilir.
gelelim türkiye'ye:
çeşitli ortamlarda, italya maçından önce başlayarak, 3-4-2-1 oynamamız gerektiği konusunda bir tarafımı yırtıyorum ama tabii şenol güneş beni duymuyor. modern futbolda 4-2-3-1'in yeri kalmadı artık, tüm avrupa 3-4-3 benzeri dizilişlere dönüyor. bu da aslında 4-3-3 pas oyununun antitezi, ceza sahasının kenarlarında rakiplerin pas oyunu yapmasına önlem olabiliyor. (bir stoper o bölgeye kaydığı için, kanat oyuncusu da defansta o bölgeye geldiği için, üstüne bir de orta sahalardan biri gelince kalabalık hale geliyor orası.) ama yeni bir taktik riskini zaten kaybedeceğimiz italya maçında almalıydı şenol güneş, artık risk alma lüksü yok. muhtemelen yine 4-2-3-1 ya da 4-1-4-1 benzeri bir dizilişle kötü futbol, 3 puan hedefiyle oynayacaktır. galler'in stoperleri çok ağırdı, bu fırsatı kaçırdık. bu kez isviçre'nin stoperleri kaliteli, bakalım ne yapabileceğiz.
ama dizilişten bağımsız neden oynadığını anlamadığım ikinci lig oyuncuları var takımda. yani bu oyuncularda onlarca birinci lig menajerinin görmeyip de şenol güneş'in görebildiği ne olabilir ki? bir tanesine şurada değinilmiş: kenan karaman/#260443 bu maçta da eğer kenan karaman'ı oynatarak başlayacaksa maça bir kişi eksik başlayacağız demektir.
türkiye'nin hala bir üst tura çıkma ihtimali var. en iyi 4 üçüncü takım üst tura çıkabiliyor. 50 tane hesabı var onun, şimdi uğraşamayacağım. ama üst tura çıkmak için bu maçı mümkün olduğunca farklı kazanmak zorunda.
kalede altay, sol bekte rıdvan, sağ bekte zeki, stoperde merih ve çağlar, önlerinde taylan, orta dörtlüde sağda cengiz, solda hakan, merkezde ozan ve irfan, ileride burak şeklinde çıkmamız gereken maç. yani klasik bir 4141 takımı olarak. taylan yerine dorukhan da olabilir. ama böyle çıkmayacaktır elbet şenol hoca. muhtemelen sıfır puan ve sıfır golle kapatacağımız bir turnuvanın son maçı olacak. serdar ali doğru söylüyorsa ligi sondan beşinci bitirmiş takımın analistlerinden destek isteyen bir milli takım analiz ekibi var...
günümüzde teknik adamlık ekip işidir. ekibiyle birlikte hareket eden hocalar başarılı olur. ve bu ekipten yeni yeni hocalar çıkar. maalesef bizim eski hocalarımız birini hoca olarak yetiştirmeyi pek arzu etmediklerinden ekipleri ya yoktur ya da şakşakçıdan öte değildir. bu nedenle yerli hocalarımız nadiren başarılı olurlar. abdullah avcı adını andıktan sonra erol bulut ve okan buruk akla gelebiliyorken yılların hocası olan şenol güneş, mustafa denizli ve fatih terim adlarını andıktan sonra akla birisi gelmez. işte bu "kendimize rakip mi yetiştireceğiz" düşüncesi, türk futbolunun gelişimindeki en büyük eksikliklerden birisi esasında.