yaşananları yazma eylemi. çok uzun yıllar yaptım bunu, çok uzun yıllardır da yapmıyorum. ikisinin de mantıklı sebepleri var; ama konu o değil.
geçen gün şerefsiz beynimin bana yamuk yaptığını fark ettim. biriyle tanıştım, sanırım 2 yıl kadar önceydi. kendisiyle ilgili aşırı olumsuz bir kanaatim vardı ilk andan beri. çok sık olmasa da o kişiyle iletişimim bir şekilde bu güne ulaşmayı başardı. ve şu an ben bu kişiyi bildiğiniz seviyorum, bu kişiye saygı duyuyorum. hakkındaki fikrim 180 derece değişti. olabilir. ama benim canım beynim -ki bir fil hafızasına sahiptir- bana, sanki benim bu kişiyle ilgili fikirlerim eskiden beri aslında o kadar da kötü değilmiş gibi hissettirmeye çalışıyor, neden bilmiyorum. ama yani en ufak şüphe dahi söz konusu değil, sevmezdim ben bu kişiyi, bir sürü davranışı beni irrite ederdi, gene geldi tipini sevdiğim derdim vs.
hani geleceği bilemeyiz, çok değişken var, hesaplamak imkânsıza yakın vs diyoruz ya, geçmişi de epey flu görüyoruz aslında. geçtim tarihi olaylarda objektif yargılara ulaşmayı, hiç tanımasam hayatıma en ufak etkisi olmayacak insan hakkındaki fikrimi bile bu günkü güncel halime uygun olarak çarpıtmaya çalışan bir zihin yapısıyla yaşamaya mahkumum aslında. sıra gerçekten çetrefilli konulara geldiğinde, kaç önemli mevzuda kandırdı beni kim bilir. en işime geldiği şekliyle hatırlıyorumdur, kim bilir neleri, büyük ihtimalle hemen herkes gibi. içim sıkıldı düşünürken.
işte günlük tutmak bu bulanıklığa bir çözüm olabilir gibi geldi. geçmişi net görmeye yardımcı olur, kendi evrimini izlersin, ilişkiler, hayat neymiş ne olmuş nereye akmış takibe alınır. çarpıtmalar azalır. kendime notlar tadında, bir veracrypt dosyası ayarlayıp yapıcam bunu. günlük tutalım derken rezil olmak da var nihayetinde.*
Gündelik davranışa dair bilinç kazanmaktır. Zamanla içgörüyü arttırarak kişinin kendini tanımasına yardımcı olur. Ve uzun vadede de belleği kuvvetlendirir.
o ne güzel bir uğraştır, ne güzel bir rahatlama yöntemidir. herkese öneririm. harika bir hobi. ama ben hiç yapamadım. keşke başarabilsem.
benimkilere bir isim vermek gerekirse iki yıllık diyebiliriz. o da zorlarsak. iki yıllık deyince de sınıf tekrarı gibi oldu. pehey. gençler ne bilsin. biz sınıfta falan kalıyorduk gençler. şimdi ehonomi gibi eğitim de muhteşem olduğundan kimse sınıfta kalmıyor, okuldan atılmıyor. her neyse; konumuz günlük tutmak.
şimdi her gün olan olayları detay detay kanaviçe işler gibi yazmak gerekmez ama genel olarak yazılırsa, "ulan koca yıl ne yaptım ben yaa, zaman ne biçim hızlı geçti" demekten kurtulabiliriz. defterimize bakarız, ne güzel bir sürü şey yapmışım deriz.
ama bir yandan da hayatı 3-5 satıra sığdırınca, "bu ne biçim hayat, hiçbir şey yaşamamışım, off" diye bozulabiliriz.
bir de tabii şu dönemde, "markete gittim, peynir bilmem kaç lira olmuş amq bu ne? çocuğa ayakkabı almak gerek, bu ay bittik" diye düşünerek yaşadığımızdan pek de yazılacak, tarihe not düşülecek bir hayat var gibi gelmiyor bana.
çok ciddi hayat disiplini gerektiren bir eylem. benim gibi "yarına erteleyebileceğin şeyler için bugün uğraşma" düsturu ile yaşayan insanlara göre değil. yapanlara imreniyorum. çünkü git gide unutkanlaşıyorum ama bu hayatta imkanı yok. bi dahaki sefere inşallah.