-
dark'ın yaratıcıları tarafından yaratılan bir bilimkurgu dizisi. 2022 yılında yayına gireceği belirtilmiş.
www.imdb.com/... -
Küba'da ispanyol egemenliğinin sona erdiği yıldır. 1898 ispanyol - amerikan savaşı'nın bir sonucu olarak ispanya küba'dan çekilmiştir. -
dark'ın sonunu getirememiş bir izleyici olarak rapor yazarken yandan yandan bile ilgimi çekmeyi başaran bir dizi oldu bu. çünkü bir şekilde olmuş. gizemli ve ürkütücü şeyleri sevenler için başarılı bir dizi olmuş. ama ben dizide çalan şarkıları daha çok sevmiş olabilirim.
örneğin: www.youtube.com/... -
geçen hafta izleyip bitirdiğim yoklukta gideri vardan bir tık yukarıda bir dizi.
gözümde diziye puan kaybettiren bazı şeyleri yazayım şuraya.
karanlık. sekiz bölümün sekizi de çok karanlık. kostümler ve mekan tasarımında da pek canlı renkler olmadığı için genel atmosfer haddinden fazla kasvetli. dizinin olayı o derseniz bir şey demem ama adı dark olan bir diziden daha karanlık olması da tuhaf yani.
tekneden görünen okyanus manzarasında dalgalar halay çekerken çoğu zaman güvertedeki oyuncuların saç telleri bile kıpırdamıyor. bu da aşırı yapay bir durum izlenimi yaratıyor.
gemi avrupa'dan amerikaya yolculuk yapan bir gemi. üst katta seyahat eden varlıklı yolcular var, altta bir daha dönmemek üzere amerika yolunu tutmuş fakir göçmenler. 72 milletten yolcu her biri kendi dilini konuşuyor. altyazılı izlerken sürekli lisan değişmesi kulağı zorluyor.
birdenbire bir hikayenin orta yerine düştük, kim neden o gemide pek de bilmiyoruz. ilerledikçe verdikleri flash backler de merak gidermedi.
sonunu derli toplu bitirdi ama beklenmedik bir plot twist de görmedik. vay anasını sayın seyirciler dedirtmedi.
diziyi izlenir kılan şeylere gelince:
aslında öyle bir karakter olmadığı halde çok itici görünen küçük çocuk dışında oyuncu seçimi iyi, oyunculuklar iyi.
kostümler vasatın üstünde,
kamaraların iç mekan dekorasyonu dönemsellik açısından oldukça başarılı.
anlatılan öyküde tutarsızlık ve mantık hatası yok. -
19. yüzyılın son yılı. oldukça hareketli geçmiş.
en önemli olayı aspirin olsa gerek. yine ilk elektrikli otomobil fabrikasının açıldığı yıl olmuş. -
ortalamanın az üzerinde bir dizi.
klasik bir konu ama klasik konu olduğu belli olmasın diye araya tuzak isimler ve semboller
-- spoiler --
böceğin ve piramit sembolünün eski mısır ile mi ilgisi var? Ters piramit cehennem mi? Lan yoksa bu adam hades mi? Annubis mi? Kerberos gemisindekiler cehennemlik de diğerleri cennetlik mi? araf mı olm burası ne ayak?
Meğer hepsi kendini zeki sanan izleyiciye kıtır atmak içinmiş.
-- spoiler --
yerleştirilmiş, bir bakıma suni bir plot twist
-- spoiler --
yaratma çabası olmuş.
40+ yaş grubunu hedeflemek için şarkılar eski klasik şarkılardan seçilmiş. Ticari bir ürün olmuş.
"Ya ne olacağıdı kel? Ticari ürün tabi, sanat ticaret içindir. "
o da doğru. Demek istediğim bir fast food tadı geliyor. Fast food ama premium. Premium da değil de, sadece beş lira farkla king boy.
-
*spoiler içerir.
dark'ın yapımcıları tarafından netflix için üretilen bilim kurgu temalı dizi. 17 kasım tarihinde vizyona girdi sanıyorum. dizi hakkında konuşulacak, merak ettiğim kafamda oturmayan ve eleştirmek istedigim birçok nokta var aklıma geldiği kadarını yazayım.
öncelikle yönetmen baran bo odar ve hayat arkadaşı jantje friese genelde birlikte çalışıyorlar yaptıkları işlerde daha önce ikilinin ilham kaynağı olan ve zaten dark'tan önce kafalarında planladıklarını 1899 dizisine de dipnot olabilecek bir girdim var merak eden olursa okuyabilir :)
dizi karanlıklık soğuk ay ışığında çekilmiş gibi bir atmosfere sahip fakat stüdyoda çekildiğinden yapay durduğu ve benim gözümden kaçan fakat @laedri'nin üstteki girisinde okuyunca farkettiğim bazı noktaları var.
çekimlerde stüdyoda yeşil perde kullanmak yerine the mandalorian dizisinde de gördüğümüz virtual production olarak bilinen koca curve ekranlara yansıtılmış üç boyutlu görseller ve bunu sahnelere göre destekleyen rüzgar, ışık ve yağmur makineleri kullanılmış bu oyunculara yeşil perdenin önünde kafadan kurmaca rol yapmak yerine mekanı birebir görüp hissedebildikleri bir avantaj veriyor ve haliyle oyunculukları yükseltiyor.
filmin ilk bölümlerinde gemi üzerinde geçen korku gerilim temalı kısımlarına bayıldım diyebilirim, gemide farklı milletlerden ve sosyal statüden insanlar hiyerarşik bir şekilde yeni bir dünyaya "amerikaya" gidiyorlar fakat aynı zamanda bir bilinmezin içerisindeler okyanusun ortasında ki bu okyanus ve deniz mitlerde hep korkulan ve bilinmeyen, ölüm gibi temaları barındırır o açıdan keyif verici olmuş, bu noktaya filmin sonundan bir dipnot bırakmak gerekirse uzay gemisi ve mürettebatı yine uzayda bilinmezin içerisinde ilerliyorlar bu da güzel bir benzetme olmuş diyebilirim.
dizinin açılış müziği the matrix resurrections'ta kullanılan white rabbit ve görsellerdeki sanal imgeler aslında bu bir simülasyon dizisi mesajını kafaya vurarak veriyor diyebiliriz, ayrıca sadece müzikle kalmamış, üçgen piramitteki "wake up" yazısı camların duvara dönüşmesi ve daha birçok sahne the matrix'ten alıntılar ve göndermelerle dolu, yönetmen efsaneye selam çakmış anlayacağınız.
filmin kurgusu ilerleyen bölümlerde bu simülasyon muhabbeti ortaya çıktıktan sonra maalesef çok ucuz bir şekilde kafa yorarak ilerliyor oyun bahçesi gibi o simülasyon odasından bir başkasına emekleyerek gidip duruyorlar hani bir amacı da yok bir iki sahnenin kafa döndürmek icin konmuş belli, dark dizisindeki o derinlik ve hemen her sahnenin bir yere oturması olayı yok bunda.
gizemli karakterimiz daniel denizden çıktıktan sonra karşılaştığı kim varsa öldürüyor veya bu kişiler bir sebepten ölüyor bu kısım muallak bende çünkü sonradan aslında bu abimiz iyi bizi kurtaracak gibi bir role bürünüyor, eğer ki gerçekten böyle düz bir şekilde iyi birine dönüştüyse bu karakter gerçekten vasat olur fakat bu karakter finalde düşündüğüm gibi kötü biri olarak karşımıza çıkarsa tadından yenmez.
filmdeki hemen her karakterin geçmişinde kurtulmak istediği olayların olduğunu ve üzerine beyaz sayfa açmak için bu yolculuğa çıktığını görüyoruz fakat bir türlü bu travmaların izlerinden kurtulamıyorlar, ekipte adam öldüren ailesinin karşısında tecavüze uğrayan, yakın arkadaşını zehirleyen kısaca tımarhanelik tonla insan var ve bir yere kadar babasının insan davranışlarını incelemek icin akıl hastanesi gibi birşey kurduğundan ve bunların gercek olmadığından bahsediyor tam bir shutter island kafası diyebileceğimiz neyin ne olduğu anlaşılmayan mükemmel ötesi keyif aldığım bir senaryo burası, maura'nın babası daniel ve oğlunun arasında geçen diyaloglardan aslında kimin iyi olduğunu tam olarak çıkartamıyoruz, çünkü daniel karakterinin de bilmediğimiz birçok olayları var arka planda, zaten finalde herşeyi mahvedeceksin vs gibi bir diyalog geçiyor ikili arasında.
finale doğru ilerlerken bu gemideki karakterlerin geçmiş psikolojik rahatsızlıklarını tekrar yaşayarak şahit olmalarına tanıklık ediyoruz, bu kısımlar bir rüya gibi sanki psikozdaki bir hastanın unuttuğu acı veren geçmişine gitmesi gibiler ve dahası finalde tekrar bunları tazeliyor olması dizinin iki farklı senaryoya gidebileceği üzerine de bir ipucu veriyor sanırım, eğer ki dizi devam edecekse finaldeki sahne yani muhtemelen ikinci sezonda göreceğimiz uzay programı da bir simülasyon olabilir, zaten daniel'ın programın kodlarıyla oynayıp kara kutuyu değiştirmesi süregelen bu gemi simülasyonunun bitip uzay simülasyonunun başlamasına sebebiyet vermiş olabilir, çünkü daha önce hiç bu kadar ilerlemediğini açıkca belirtiyor dizide.
sevgili dostlar eğer ki dizi umduğum gibi biterse muhtemelen akıl hastanesinde falan sonlanacak ve karakterlerin neredeyse sezonun yarısında izledigimiz travmalarının, doğum izlerinin bilek kesiklerininde bir izdüşümü olarak anlam kazanacak, eğer ki devam etmez ve böyle basit bir uzay macerası simülasyonuymuş tanında biterse de pu tüküreyim böyle işe diyorum. buraya kadar okuyan varsa ❤