liberal ihanetin kıbrıs ayağıdır. ülkemizdeki her sorunun kaynağı parti zamanında ve yine türk milletinin araştırmak yerine sloganları tercih etmesiyle, kıbrıs adasını az daha elimizden çıkaracak sözde birleşme referandumun unutulmaz sloganıdır.
24 nisan 2004 tarihinde yapılan oylamada türkler %64,9 evet derken rumların %75,8'inin hayır demesi sonucu paçayı rumlar sayesinde kurtardık. türklerin tarihinde bu referandum kara bir lekedir. türk tarihinde aslında bir ilk olacak olayın rumlar sayesinde olmayışıdır, az daha savaşmadan toprak kaybedecektik sadece masa oyunuyla.
mavi vatan doktrini'nin yaratıcısı cem gürdeniz amiralimizin kaleminden referandumda ortaya konan annan planı'nın ne olduğunu, olayların perde arkasında ne döndüğünü ve ne amaçlandığını, kıbrıs sorununun ufak bir tarihi özetini okuyacaksınız.
benim kitaptan size aktarmak istediğim yazı 3 bölümdür, bugün 1. bölümünü yazacağım.
sadece umarım bilgiler tüm yazar arkadaşların işine yarar, keyifli okumalar.
1.bölüm
-annan planı: büyük ve karanlık tuzak
kıbrıs barış harekatı, 21 temmuz 1974'te sağlanan ateşkes ile birinci safhasını tamamlamıştı. ardından cenevre barış konferansı başladı. rauf denktaş açılışta " biz artık camilerimizde şehitlerimizin yasını tutmak istemiyoruz, rumların da aynı şekilde yaptıkları pazar ayinlerinde daha fazla kaybettiklerini anmalarını arzu etmiyoruz." dedi.
konferans sırasında bir ingiliz diplomat, ingiliz dışişleri bakanı james callaghan'ın kulağına bir şeyler fısıldadı, callaghan bir anda kıpkırmızı oldu ve ardından şöyle dedi: " şimdi aldığım bir habere göre türk ordusu kıbrıs'ta ikinci bir harekata başlamak üzeredir ve şu anda kıbrıs, türk ordusu'nun esiridir. ama yarın türk ordusu, kıbrıs'ın esiri olacaktır."
kıbrıs sorunu, 1974 sonrasında değişik boyutlarda türk dış ve güvenlik politikasının önemli enerjisini ve zamanını aldı, almaya da devam ediyor. kıbrıs'ta 1959 zürih konferansı ve 1960 londra antlaşmaları ile kurulan cumhuriyet çok kısa ömürlü olmuş, rumlar uyguladıkları terör taktikleri ve haydutlukla türkleri 1974 temmuz ayına kadar sindirmiş, baskı altında tutmuş, doğdukları ve asırlardır vatan bildikleri topraklarından sürmüştü.
rumlar, emperyalist batıdan ve enosis politiksı altında yunanistan'dan aldıkları destekle yoğun bir kamu diplomasisi ve medya atağı ile türkiye'yi adadaki barışı bozan ve işgal eden devlet konumuna sokmaya gayret etti. türkiye ve kktc aleyhinde beş ayrı bmgk kararı çıkarttı.
bm genel sekreteri yönetimi altında kıbrıs çözüm süreci'ni ( settlement) kendi lehinde sonuçlandırmak için ingiliz- amerikan- kanada planı'nı, gobi haritası'nı, cuellar'ın birleştirilmiş belgeleri'ni, gali fikirler dizisi'ni, annan planı'nı cras montana görüşmelerini her türlü baskı, hile ve desiseyi uygulayarak değişik zamanlarda masaya sürdü.
bu süreçte kıbrıs cumhuriyeti'nin tartışmasız kendi kontrollerinde tek meşru devlet olarak onaylanması ve azınlık hakları ile sınırlı kısıtlı bir otonom türk bölgesi'nin yaratılmasına odaklandılar. aslında bu günümüzün israil devleti için de gazze, batı şeria ve filistin bölgelerinin bulunmasından farklı olmayacak bir vizyondu. kktc halkını ab üyesi yaparak sağlanacak derogasyonlar ve ab müktesebatı üzerinden kktc'nin içinin boşaltılması, karpaz ve maraş bölgesi'nde hakimiyet sağlayarak azami toprak kazancı, türkiye'nin garantörlüğünün ortadan kaldırılması ile adadaki türk askeri varlığının türkiye ve kktc iradesi dışındaki mekanizmalar ile kontrol altında tutulması bu planların asıl hedefiydi.
annan planı, bu süreçte türkiye jeopolitiğine en fazla zarar verecek olandı. rumlar sayesinde bu yakın ve açık tehdit atlatıldı. gelişmelere göz atalım: bm genel sekreteri annan'ın direktifleri ile 1999'da başlayan görüşmeler sonuç vermeyince, 11 kasım 2002'de bm genel sekreterliği tarafından kıbrıs'ta sözde kapsamlı çözüme yönelik genel sekreter'in adı ile anılan ( kofi annan) bir plan açıklandı.
annan planı, türk tarafının başta toprak oranları ve yasama organlarındaki temsil zafiyeti yanındai, çok iddialı bir takvim öngörmekteydi.
11 kasım 2002'de sunulan plan 28 şubat 2003 tarihine kadar müzakere ve kabul edilecek, kıbrıs'ın ab ile katılım antlaşmasını imzalayacağı 16 nisan 2003'ten önce ada'da ayrı ayrı referanduma sunulacaktı. her iki taraf bu planı kabul ettiği takdirde kktc vatandaşı türkler de rumlarla birlikte ab üyesi olacak, ancak, yeni ortak devlet annan planı'nda öngörülen şartlarda oluşacaktı.
annan planı, kıbrıs türklerini ada'da bir azınlık durumuna sokuyordu. türkiye'nin garantörlük statüsü ortadan kalkıyor, iki bölgeli çözümü kağıt üzerinde bırakarak siyasi eşitliği sulandırıyordu. bu aslında türklerin savaşmadan rum kesimine egemenliklerini devretmesi anlamına geliyordu. bu durum 1959 düzenlemelerinden bile geriye gidiş demekti.
annan planı'nın ikinci versiyonu 10 aralık 2002 günü taraflara sunulmuştu. bu arada 13 aralık 2002 tarihinde ab'nin kopenhag zirvesi'nde gkry'ye tam üyelik yolu açıldı.
rum tarafı; yunanistan'ın ab genişlemesiyle yeni üye olacak diğer dokuz devletin üyeliğini veto şantajı karşısında, zirvenin daha başlangıcından itibaren kazanan taraf olmuş ve tüm kıbrıs topraklarını kapsayacak bir formülle ab üyesi olma kararını çıkarmışlardı. annan planı'na göre gkry, 16 nisan 2003 tarihinde katılım antlaşmasını imzalayacak ve 1 mayıs 2004 tarihinde ab'ye tam üye olacaktı.
13 aralık 2002 tarihinde yapılan ab kopenhag zirvesi'nde türkiye'ye de, ab ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması için 17 aralık 2004'te yapılacak zirvede bir tarih verileceği açıklandı. bu zirvenin en önemli yanı, bm güvenlik konseyi gözetiminde başlatılan kıbrıs müzakereleri sonucu şekillenecek annan planı ile kıbrıs sorununa çözüm bulunması sürecini etkilemiş olmasıydı.
kıbrıs'ta siyasi çözümün güney kıbrıs'ın ab üyeliğine bağlı olarak ilerletilmesi, kıbrıs sorunu ile türkiye ve güney kıbrıs'ın ab üyeliği arasında bir bağ kurulmasına yol açmıştı. bu aslında büyük bir hukuki ihlaldi. kıbrıs cumhuriyeti kurucu antlaşmalarına göre türkiye'nin ve yunanistan'ın üye olmadığı bir uluslararası organizasyona gkry'nin üyeliği söz konusu olmamazdı.
kopenhag zirvesi'nde kktc bu planı kabul etmedi. bu nedenle 18 aralık 2002 tarihinde dışişleri bakanlığınca, gkry'ye ve ab'ye tam tam üyelik hakkının tanınması konusunda sert bir açıklama yapıldı. ancak bu hiçbir işe yaramadı. atı alan üsküdar'ı geçmişti. aynı dönemde türkiye nato genişlemesi için elindeki veto gücünü kullanmazken, yunanistan ab içindeki veto gücünü türkiye aleyhinde ve gkry lehinde her alanda kullanıyordu.
cem gürdeniz- mavi vatan'ın güney cephesi doğu akdeniz.
öncelikle ilk bölümü okumayanlar bir önceki girdideki açıklama ve birinci bölümü okuyabilirler.
ikinci bölüm :
-ada'daki annan planı görüşmeleri
kıbrıs adası'ndaki görüşmeler 19 şubat- 22 mart 2004 tarihleri arasında gerçekleştirilmişti. 12 mart'a kadar olan görüşmelerde denktaş ve papadopulos, bm kontrolündeki ara bölgede özel temsilci alvaro de soto ve bm ekibinin hazır bulunduğu toplantılarda planı yüz yüze müzakere ettiler. bu görüşmelerde kıbrıs rum tarafı ab üyeliği garanti olduğundan ulusal çıkarlarına dokunacak özlü konuları tartışmıyordu. bu görüşmelerde görev alan büyükelçi deniz bölükbaşı, türk tarafının bu süreçteki amaçlarını özetliyor:
" iki kesimliliği fiiliyatta anlamsız kılacak çok sayıda rum göçmenin kuzeye dönmemesi, bu sayının asgaride tutulması, zig zaglar çizen sınır hatlarının yumuşatılarak nispeten düz hat olarak çizilmesi, nihai çözüm sonrası türkiye'nin askeri mevcudiyetinin azaltılmış, düzeyde devam etmesi, ab'nin nihai antlaşmayı en üst düzeyde onaylayarak 'birincil hukuk' statüsü kazandırması, planda türk tarafı için öngörülen ab hukukundan sapmaların türkiye'nin ab üyeliğine kadar korunması, bunların ab hukukuna aykırılık gerekçesiyle etkisiz kılınmasının önlenmesi, bazı kısıtlamaların tükiye ab üyesi olduktan sonra dahi sürmesi."
bu görüşmeler devam ederken, türk dışişleri bakanlığı 2 mart 2004 tarihinde bm deniz hukuku bülteni'nde yayımlattığı ve daimi temsilciliğimiz kanalıyla bm genel sekreteri'ne verilen bir nota ile doğu akdeniz'de 32. 16' 18" d boylamının batısında meb ve kıta sahanlığı haklarının olduğunu; bu hattın batısında yapılacak sınırlandırmanın bölgedeki ilgili devletler arasında hakça ilkelere dayalı antlaşmalarla gerçekleştirilmesi gerektiğini bildirdi. dışişleri, doğu akdeniz'de aynı anda iki ayrı cephede mücadele veriyordu.
-bürgenstock-isviçre görüşmeleri
genel sekreter, görüşmelerin son günü iki lideri bir araya getirerek, bu sürecin son safhası için tarafların 24 mart 2004 tarihinde bürgenstock-isviçre'ye davet etmişti. rum tarafının direnmesi ile ada'daki görüşmelerden bir sonuç çıkmayınca isviçre toplantısının gündemi ağırlaşmıştı. denktaş isviçre'ye gitmedi. bu aslında çok ciddi bir siyasi mesajdı. onu başbakan talat ve oğlu serdar denktaş temsil etti. 28 mart 2004 günü de türk ve yunan başbakanları ile bm genel sekreteri kofi annan da isviçre'ye geldi. türk heyeti dışişleri bakanlığının en iyi diplomatlarından oluşuyordu. heyette genelkurmay başkanlığından yunanistan- kıbrıs daire başkanı tuğamiral mücahit şişlioğlu da bulunuyordu. müzakere edilecek annan planı 210 sayfadan oluşuyordu. ekleri ise 9.000 sayfaydı.
bürgenstock'ta kıbrıs türk ve rum tarafları arasında yüz yüze görüşme, müzakere olmadı. türkiye ve yunanistan da müzakere masasına oturmadı. yunanistan; new york mutabakatından caydı, dörtlü toplantı formatını reddetti. 30-31 mart 2004 günlerinde görüşmelerin çıkmaza girdiğinin anlaşılaması üzerine genel sekreter, kendisine önceden verilen 'boşlukları doldurma' yetkisini kullanmaya başladı.
rumlar, kofi annan'ın plana son şekli vermesini beklemeden, 30 mart 2004 öğleden sonra planın nihai halini referandum öncesi imzalamayacaklarını bildirdiler. zira ab kartı ceplerindeydi. ayrıca, türk tarafının avrupa cazibesi altında, kayıtsız şartsız teslim olacağına yönelik güçlü beklentileri vardı. aynı gün sabahı bürgenstock'a, cumhurbaşkanı rauf denktaş'ın plan hakkında değerlendirme mektubu da erişti.
denktaş da plana karşı çıkıyordu. 31 mart 2004 gece yarısı genel sekreter nihai şeklini verdiği planı taraflara vermişti.
rauf denktaş'ın mektubu:
annan planı'nın bugün bize ulaştırılmış olan son şekli karşısında planın tadil edilerek olmazsa olmazlarımıza uygun hale getirilmesinin mümkün olmayacağı yönündeki görüşümü muhafaza ediyorum. bu planda egemenlik yoktur. o halde nüfusumuz çapında etki sahibiyiz ve böyle olmaya devam edeceğiz. bunun ötesinde bize verildiği iddia edilen sözde haklar ve diğer çıkarlar, rumlar lehinde tadil edilen dengelerle anlamını yitirmektedir. model, üniter devlet ağırlıklıdır ve buna toprak tavizi de eklendiğinde bize verilmiş görünenlerin hafifliği ortaya çıkar. buna derogasyonların primary law kapsamına alınmaması da eklenince manzara pek bahtiyar olmuyor. iki kesimlilik bozulmuştur, tanınmayacak şekilde sulandırılmaktadır ve ileride rumların kuzeye sahip olmasını önleyecek diye bize sunulan tedbirler kalıcı değildir. ab normlarına aykırı addedilecekleri ve zamanla ortadan kaldıracakları açıktır. derogasyonlarla ilgili durum, kendimizi aldatmak istemiyorsak gayet sarihtir olmazsa olmazlarımızı tatmin edecek derogasyonları alamıyoruz. hukukçularımız act of adaptation girişiminin hiçbir şekilde kalıcı güven vermediğini teyit etmektedirler. 1960 antlaşması üç yıl devam edebilmişti. halkımızın çoğunu göçmen ve topraksız bırakacak olan bu yeni zorlama, kanımca hepimizi derinden üzecek sonuçları verecektir.
uzmanlarımızla çok acele şekilde yapmış olduğumuz bir incelemeden sonra planın son haliyle ilgili bazı görüşlerimizi değerlendirmeniz için ilişikte gönderiyorum. gönderdiğiniz türk tarafı ve rum için yapılmış olduğu söylenen iyileştirmeler listesini de aldık. annan planı'nın felsefesini ve toprakla göç konusunda yaratacağı harabiyeti kabul etmek kaydıyla yapılmış olan söz konusu derogasyonlar, değişiklikler, toprak, harita ve yukarıda belirttiğim diğer hususlardaki diğer değerlendirme de genel olarak bu konuda istediğimiz değişikliklerden hiçbirinin son plan yer almadığı kanısında olan uzman arkadaşlarımız tarafından hazırlanmış olup, önceden gönderilmiştir.
- mavi vatan'ın güney cephesi doğu akdeniz/ cem gürdeniz.
bu adda amatör bir belgesel var, ta o zamanlar çekilmiş. eleman "kesin bize asıl meseleyi anlatmıyorlardır" diyor, kamerasını alıp kıbrıs'a gidiyor.
manzara aşağı yukarı şu: "eskilerden" kıbrıs'lı annan planını destekliyor çünkü avrupa birliği vatandaşı olacak. adada kendini izole hissediyor. bir de harekat sonrası yerleştirilen türkler var. onlar karşı çünkü mal mübadelesi meselesinde harekat öncesi baz alınacak, bunların çoğu giden rum malına yerleşmiş, ellerinden alınacak.
gösterilerde karşı karşıya geldiklerinde "yes be annem" tayfası daha batılı, karşı çıkanlar daha bir anadolu tipli zaten.
"neden hayır" diye bir röportaj okumuştum yıllar sonra olayı analiz eden, rum tarafından biri "kapılar açılınca benim evimde oturan adamla tanıştım, evinden olmasın dedim" diyordu.
bu arada kapıların açılması, rumlara türk tarafına serbest geçiş verilmesi, türk karşıtı propaganda yapan rum tarafına karşı mümtaz soysal'ın şok etmiş sürpriz manevrasıdır. dünya kamuoyunda çok da işe yaramış. hakikatli bir devlet adamıymış gerçekten.
3. ve son bölüm diğer 2 bölümü okumak isteyen arkadaşlar önceki girdilerden okuyabilirler.
-kktc halkı annan planına "evet" diyor
23 nisan 2004 günü, kıbrıs'ta annan planı referandumu sonuçlandı. türk tarafı annan planı'nı %64,9 'evet' oyu ile onaylamış; rum tarafı ise %24,2 'evet', %75,8 'hayır' oyuyla büyük bir çoğunlukla reddetmişti. referanduma katılım rum tarafında %90, türk tarafında %84 düzeyinde gerçekleşmişti.
türk tarafı, referanduma ankara'nın istekleri yanında türkiye'deki ve ada'daki ab kaynaklı sivil toplum örgütleri ve iktidardaki cumhuriyetçi türk partisi'nin yoğun gayretleri sonucunda, anketlere yakın bir oranda "evet" demişti. rum tarafı kendi siyasi çıkarlarına göre hareket etmiş, ab üyeliği garanti etmişken ve ada'nın zaten uluslararası arenada tanınan tek tarafı olmanın avantajı ile planı reddetmişti.
onlar gelecekte kendi çıkarlarına çok daha uygun başka bir planın geleceğinden nasıl olsa emindiler ! diğer taraftan kktc tarafı; rumların, türklerin aleyhindeki propagandasını azaltmak ve ada'da kapsamlı ve kalıcı bir çözümden çekinmediğini dünya kamuoyuna bir kez daha göstermek için 21 nisan 2004 günü tek yanlı bir kararla iki taraf arasındaki sınır geçişlerini serbest bırakmıştı.
ab, abd ve israil dahil bölgenin diğer aktörleri gözünde avrasya'nın en stratejik adasında bir emrivaki plan için yapılan referandumda türklere bu kez talih yardım etmişti. annan planı'na rumlar da onay verseydi kktc'nin bağımsız bir varlık olarak doğu akdeniz'de yaşaması artık olanaksız hale gelecekti. diğer bir deyişle türkler tarihinde ilk kez bağımsızlık mücadelesini terk ederek, ana vatandan ve bağımsızlıktan kendi iradeleri ile vazgeçmiş olacktı.
kıbrıs'ta 1950'li yıllardan bu yana birbiri ile savaşmış, birbirinden nefret eden iki farklı toplum zorla birleştirilmeye çalışılıyor ve bu uğurda medya ile sivil toplum örgütleri ve yabancı istihbarat servisleri elinden geleni yapıyordu. bu gayretlerinde kısmen başarılı da oldular. türkler, rumlarla birleşmeye "evet" dediler. rumlar ise "hayır!". annan planı yürürlüğe girseydi türkler, ada'da zengin rumların içinde rauf denktaş'ın değimiyle "osmos" yolu ile eritileceklerdi.
diğer taraftan doğu akdeniz'de deniz hukuku alanındaki rakibimiz güney kıbrıs rum kesimi, annan planını hazırlarken denizcilik ve deniz yetki alanları konusunda son derece hızlı çalıştı. referandum öncesi münhasır ekonomik bölge ve bitişik bölge ilan etti. denizcilik alanında diğer düzenlemelerin insiyatif ve hareket serbestisinin de onlarda olacak şekilde hazırlandığı, kktc başbakanının deniz hukuku danışmanı doktor özersay'ın şu cümlelerinden anlaşılmaktadır.
"bir kere kıbrıs rum tarafı görüşme sürecinde daha hazırlıklı olmasının avantajını kullanarak pek çok konuda, neredeyse bütün konularda, o dokuz bin sayfanın önemli bir kısmını oluşturan kısımda taslak metinler vermiştir. bunlar hem türkiye'nin hem kıbrıs türk tarafının ciddi anlamda zararına olacak düzenlemeler içermektedir."
ülkelerin denizcileşme sürecinde temini en kolay olan unsurlar, ekonomik güç ile temin edilebilenlerdir. yani savaş gemisi, ticaret gemisi, liman malzemeleri gibi piyasadan para karşılığı temin edilebilen ve elle tutulabilen her şey.
ancak para ile temin edilemeyen unsurlar da vardır. deniz bilinci, deniz hukuku birikimi, deniz jeopolitiği refleksi, deniz ve denizcilik stratejisi oluşturabilme yeteneği, deniz tarihi birikimi, denizcilik kültürü, deniz ve denizcilik sevgisi, denizden ekmek kazanma dürtüsü gibi elle tutulamayan unsurlar en kıymetli olanlardır. bunları oluşturmak uzun soluklu ve zahmetlidir.
mavi vatan'ın güney cephesi doğu akdeniz/ cem gürdeniz.