rahmetli yaşar nuri öztürk, bir konuşmasında "gidince hepimiz göreceğiz" demişti. o günden bu yana çok kafayı takmam bu konuya açıkçası.
iyi bir insan için sonuç bir şey değiştirmeyecektir. ama diğerleri için durum sıkıntılı olabilir. yoksa problem yine yok denebilir, ama varsa birileri çok feci s.ki tuttu demektir.
"tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. yeryüzündeki kötü insanlar ise iradelerini hakim kılmak için tanrıyı kullanırlar"
giordano bruno
hakkında sürekli yapılagelen varlığı kanıtlanmamış bir şeyin yokluğu nasıl kanıtlanır geyiğinden artık gına gelen şey. dostlar yapmayın etmeyin. bu aynen şuna benziyor. ben diyorum ki uçan bir insan gördüm. siz de soruyorsunuz "nerde? " diye. ben size kanıtlayamıyorum. ve size diyorum ki varlığı kanıtlanamıyor. ama hadi siz de yokluğunu kanıtlayın bu akıl karı iş midir sizce? bir şeyin varlığı kanıtlanana kadar yok sayılır zaten. milyonlarca yıldır da hala kanıtlanamamış ise sorunu siz orda tanrı'da arayacaksınız. çünkü iddia sahibi siz oluyorsunuz.
insanüstü güçlere sahip olan, zamana ve coğrafyaya göre çeşitlilik gösteren, bana göre mitoloji konusu altında incelenmesi gereken "nedense?" insanlığın çoğunluk kesimi tarafından kutsallaştırılan hayal ürünü karakter sıfatı veya ismi.
baruch spinoza, rené descartes ve gottfried leibniz için rönesans sanat akımındaki sanatçıların ilahi figürleri eserlerine konu etmeleri ile eş değer şekilde kendi eserlerine konu ettikleri şey. sözgelimi baruch spinoza için tanrı, “sonsuzca” kavramını açıklayabilmek için kullanılır.
gece gece aklıma esen ihtimal. öncelikle başlık kimsenin inancına herhangi bir saygısızlık amacıyla açılmamıştır. sadece, düşünen herkesin illa ki kafasını meşgul eden "nasıl var olduk?" sorusuna bilim kurgusal bir yaklaşımdır. kurgunun kendi içinde tutarlılık, teorik de olsa ispatlanabilirlik iddiası da yoktur.
her şey "evren neden evrenin varlık amacını sorgulayacak bir bilinç yarattı?" sorusuyla başladı. öncelikle kimisi "yahu yine sonsuz evrenin merkezine insanı koymayın arkadaş" diye sitem edebilir. haklı olabilirler. şuan evreni sorgulayacak bildiğimiz tek bilinç biz olduğumuz için maalesef durum bu. ama zaten ilerleyen satırlarda mevzunun bu olmadığını anlayacaksınız. o zaman bilim kurgu başlasın. milyarlarca yıl sonra...
fermi paradoksu aşıldı... medeniyet henüz dünyadaki tüm enerji kaynaklarını tam bir verimlilik içinde kullanabilme kapasitesine ulaşmadan, zaten yaşadığı dünyayı yok edebilecek bilgi ve nükleer teknoloji seviyesini yakalamıştı. merak etmeyin dünyayı yok etmediler. güneş kızıl bir deve dönüşüp de dünyayı yuttuğunda, medeniyet zaten dünyayı milyarlarca yıl önce terk etmişti. artık farklı fiziksel görünüşte ve de ışığın ulaşabileceği her yerdeydiler. anti-aging, bilincin yapay zekaya aktarımı, ışınlanma, uzay-zamanı bükme artık kurgu değil bilimin bir somut parçası olmuştu. belki de tüm bunlar medeniyet dünyayı henüz terk etmeden başka bir yerde çoktan başlamıştı. şuan bu sıçrama noktasının kaynağını hatırlayan birileri yok. kaynağı veya değil, dünya sadece bu akımın bir parçasıydı.
büyük deneye az bir süre kaldı. deneyin detaylarını bilsem, daha doğrusu anlayabilsem inanın size de anlatırdım. ama sanırım keşfettiğimiz en büyük kuasar covid-10062020 üzerinden kontrollü bir şekilde karanlık enerjiden faydalanma amacıyla yapılıyor. bu kadar çok enerjiye ihtiyacımız var mı, hiç sanmıyorum. medeniyetler sınırın ötesine geçmekten hiç bir zaman vazgeçmediler. acaba gerçekten aradığımız cevap sınırın ötesinde mi? kim bilir...
büyük deney günü... bugün büyük gün. çok da umursamıyorum aslında. benim için sadece yeni bir enerji teknolojisine geçiş, yeni bir fabrika açılışı gibi. ama yine de böyle şatafatlı patlamaları seviyorum. g..ümüze patlamasa bari:) dur şu voyager altın plağı takayım, mozart açayım. voyager altın plak nasıl elime geçti, o başka bir hikaye. bir gün belki anlatırım.
milyarlarca yıl önce...
kaynağı belirsiz büyük patlama... ilk maddenin oluşumu, yıldızlar ve yakamoz, sürekli genişliyor efendim durduramıyoruz. günümüz dünyası...
her şey "evren neden evrenin varlık amacını sorgulayacak bir bilinç yarattı?" sorusuyla başladı. öncelikle kimisi "yahu yine sonsuz evrenin merkezine insanı koymayın arkadaş" diye sitem edebilir. haklı olabilirler. şuan evreni sorgulayacak bildiğimiz tek bilinç biz olduğumuz için maalesef durum bu. ama zaten ilerleyen satırlarda mevzunun bu olmadığını anlayacaksınız. o zaman bilim kurgu başlasın:) milyarlarca yıl sonra...
fermi paradoksu aşıldı... medeniyet henüz dünyadaki tüm enerji kaynaklarını tam bir verimlilik içinde kullanabilme kapasitesine ulaşmadan, zaten yaşadığı dünyayı yok edebilecek bilgi ve nükleer teknoloji seviyesini yakalamıştı. merak etmeyin dünyayı yok etmediler. güneş kızıl bir deve dönüşüp de dünyayı yuttuğunda, medeniyet zaten dünyayı milyarlarca yıl önce terk etmişti. artık farklı fiziksel görünüşte ve de ışığın ulaşabileceği her yerdeydiler. anti-aging, bilincin yapay zekaya aktarımı, ışınlanma, uzay-zamanı bükme artık kurgu değil bilimin bir somut parçası olmuştu. belki de tüm bunlar medeniyet dünyayı henüz terk etmeden başka bir yerde çoktan başlamıştı. şuan bu sıçrama noktasının kaynağını hatırlayan birileri yok. kaynağı veya değil, dünya sadece bu akımın bir parçasıydı.
büyük deneye az bir süre kaldı. deneyin detaylarını bilsem, daha doğrusu anlayabilsem inanın size de anlatırdım. ama sanırım keşfettiğimiz en büyük kuasar covid-10062020 üzerinden kontrollü bir şekilde karanlık enerjiden faydalanma amacıyla yapılıyor. bu kadar çok enerjiye ihtiyacımız var mı, hiç sanmıyorum. medeniyetler sınırın ötesine geçmekten hiç bir zaman vazgeçmediler. acaba gerçekten aradığımız cevap sınırın ötesinde mi? kim bilir...
büyük deney günü... bugün büyük gün. çok da umursamıyorum aslında. benim için sadece yeni bir enerji teknolojisine geçiş, yeni bir fabrika açılışı gibi. ama yine de böyle şatafatlı patlamaları seviyorum. g..ümüze patlamasa bari:) dur şu voyager altın plağı takayım, bi zeki müren açayım. voyager altın plak nasıl elime geçti, o başka bir hikaye. bir gün belki anlatırım.
-fin-
son aslında başlangıç, başlangıç da sondu. çembersel bir döngü. evrenin geçmişi gelecekte yazılmıştı. geçmiş ve gelecek zamansızlık kuyusunda iç içe girmişti. geçmişte gelecek, gelecekte geçmiş yaşanıyordu. ve tanrı; bir tanrıya ihtiyaç duymadan kendisini yaratmıştı. ve tanrı; ezeli ve ebedi...
norman malcom'un tanrı'nın varlığıyla ilgili akıl süreci: 1. eğer tanrı varsa onun varlığı gereklidir. 2. eğer tanrı yoksa, onun varlığı imkansızdır. 3. o zaman tanrı ya vardır ya yoktur. 4. tanrı'nın varlığı ya gereklidir ya da imkansızdır. yani çelişki vardır. 5. tanrı'nın varlığı mümkündür. imkansız değildir. yani çelişki ispatlanamamıştır. 6. o zaman tanrı'nın varlığı gereklidir.
tanrı'nın meydana getirdiklerinin, mükemmelliğinin son raddesinde olmadığını ve daha iyisini yapabilecek olduğunu düşünenlerin yanında tanrı'nın yüceliğine tamamen ters düşebilir. bir işi elinden geldiğince mükemmelen yapmamak, gayri-mükemmelen yapmaktır. bir mimarın eserini daha iyi yapabileceğini beyan etmek, onun eserinde kusur bulmaktır. bu tanrı'nın mükemmelliğine ters düşer. zira mükemmellikten yoksunluk sonsuz sayıdaki alt basamaklara indiğinden tanrı'nın eserini herhangi bir şekilde yapmış olması, daha az mükemmel olan halleriyle kıyaslandığında daha iyi olacaktır, ama bu yetmez bir şey ancak bu tarzda bir methe değerse pek methe değer değildir. tanrı'nın tutumunun saklı sebeplerine dair bizde bulunan bilginin ancak pek azı üzerinde temellenir. bir çok şeyin daha iyi kılınabileceğine cüretkarca hükmetmemize imkan veriyor.
biz âciz insanları bu hayatı yaşama biçimimize, öz irademizle verdiğimiz kararlara, dini hayatımızın ne kadar merkezine koyduğumuza yahut o'na ne kadar çok tapındığımıza göre değil; yüreğimizden ne kadar iyilik, ahlak ve inanç fışkırdığına göre yargılayacağına inandığım, daha doğrusu inanmak istediğim güç.