"thor and the imps" isimlerini 1977'de değiştirerek şu anki isimlerini almış, 1997'ye kadar çeşitli sebeplerle sık sık tökezlemiş olsa da, şu anda aktif müzik hayatına devam eden kanadalı heavy metal grubu.
babaların yaptıları müzik aslında tam bir "epic heavy metal". manowar'ın erkeksiliği kendilerinde de mevcut ama bunu biraz daha az ciddiyetle gösteriyorlar. şu anda ilk kadrolarından yalnızca jon mikl "thor" kalmış durumda. zaten grubun her şeyi kendisi ama beyond the pain barrier'da yaşlandığının altını çizmiş bence.
jon mikl hakkında da birkaç şey yazayım. baba eskinin vücut geliştirme şampiyonu. amerika ve kanada'da 40'ı aşkın şampiyonluğu varmış. gençken babasının akerdeon çalmayı öğrettiği, '60'larda ise bass gitar çalmaya başlamış bir adam. hayat hikayesi çok garip. ben de okudukça öğreniyorum halâ. zamanında şöyle olan grup ise, artık bu na dönüşmüş durumda. jon mikl'lın kendisini küçük düşürmeye başladığını iddia edenlerin sayısı da, okuduğuma göre pek de az değil.
son albümleri küçük, kulak memesi okşayan sololar hariç, pek başarılı değil bence. the calling ve quest for valor'u önerebilirim sadece. jon mikl bir efsane gerçekten de. şu anda 62 yaşında ve halâ bir şeyler üretmek için çırpınıyor. saygı duymamak mümkün değil benim açımdan.
2 yıl önce çıkan metal avenger albümleri olumlu eleştiriler almış. onu dinleyerek başlayabilirsiniz.
2011, 2013 ve 2017'de çekilmiş üçlemesini üst üste izlemenin klasik çizgi romanlarına uygunluk açısından mantıklı olacağı ama çizgi romanlarla ilgisiz seyirciler açısından korkunç boşluklarla dolu bir izleme keyifsizliği sunacağı film serisi.
bütçeleri sırasıyla 150, 170 ve 180 milyon dolar olan filmleri keşke tek bir yönetmen yönetseydi... ilk filmi kenneth branagh'ın yönetmiş olması başlı başına büyük bir işken, özellikle avengers serisiyle hikayesi birleşen asgard ahalisinin devam eden hikayeleri neden garip garip yönetmenlerin eline bırakıldı; anlamadım. özellikle son film thor: ragnarok, guardians of the galaxy serisinden önce çekilmiş olsaydı, büyük fiyasko olacaktı çünkü guardians of the galaxy hem çizgi roman okurlarını hem de hiçbir geek'liği bulunmayan izleyicileri yarattığı komik-absürt ortamıyla etkilemeyi başarmıştı. thor: ragnarok'taki esprilerden yaratılan ortamlara, karakterlerin değişimlerinden senaryonun tamamen hollywood bataklığına itilmesine kadarki farklılıklar göz kanatabilir, her iki seyirci türünü de filmden (ve tabii ki 3 filmlik seriden) uzaklaştırabilirdi. hollywood'un aldığı büyük risk, tutmuşa benziyor.
özellikle ilk film ile ikinci film thor: the dark world arasındaki zaman farkı çok olduğu için (aslında, arada koca bir the avengers filmi olduğu için) thor'u değil, avengers'ı odak noktası olarak alıp thor'u bir yan hikaye gibi izlemek gerekiyor. bu sahte anlatılı durum son filmde o kadar ayyuka çıkmış ki; boyuna avengers: age of ultron'a atıf var. her 5 sahnenin biri illa ki marvel'ın başka bir karakteriyle ilgili; illa ki avengers üyesi bir kahramanla ilgili küçük bir espri ya da senaryo devamlılığı var. 3. filmi izlerken, "sıçarlar lan böyle işe, thor mu izliyorum, avengers mı?" diye sinema salonunu terk etmiş çizgi roman geek'lerine hak vermemek elde değil. ben de evde aynı tepkiyi verdim ama elim filmi izlememeyi seçmek için o minik çarpı tuşuna gitmedi bir türlü.
thor'un 2011'de gösterime girmiş ilk filmi ile iron man'in 2008'de görücüye çıkmış ilk filmi benzer özelliklere sahip. thor'un başlangıcı avengers'ın ilk filmine kapı açan bir filmdi. aynı zamanda, thor'un ne kadar şımarık, kendini beğenmiş ve "tanrıyım olm ben. siz kimsiniz lan!" haykırışının çiğ ateşini tüm ayrıntılarıyla gösteriyordu. yüce odin'in ne kadar çıkarcı ve ikiyüzlü olabileceğini, loki'nin kend, kararlarından daha çok, onun için alınmış kararlarla şu anki haline geldiğini görmüştük. iron man'in ilk filmi de, tony stark'ın thorvari gelişimini göstermesi açısından önemliydi. ilk bakışta thor'un hikayesi iron man'inkine göre daha derinlikli ve katmanlıymış gibi görünüyor ama bu durum her iki karakter hakkındaki bilgisi yüzeysel ölçülerde kalmış insanlar için geçerli olabilir. stark'ın hayattaki travmaları, stark industries'in fikirleri gerçeğe dönüştürmedeki müthiş hızı, war machine gibi müthiş bir sidekick'in hiç hesaplanmamış, önceden planlanmamış ortaya çıkışı gibi ayrıntılar iron man'in hikayesindeki doluluğu gösterebilir. gene de, bir tarafta tam anlamıyla bir tanrı varken, iron man'in ağırlığını tartışmak abes kaçabilir.
klasik çizgi roman serisini okumamış, kendisini sadece mitolojiden bilen biriyseniz, hollywood'un üçlemesini izlemeden önce biraz çizgi roman karıştırmanız işinize yarayabilir. üçlemeyi arka arkaya izlemenizin sizde yaratacağı en büyük etki, "ben ne izledim ki şimdi?" olacaktır. büyük boşluklar, izleyiciden beklenen "buraları da sen doldur bakalım artık?" isteği, illa ki marvel'ın diğer kahramanlarının bir kısmının hikayelerini bilme zorunluluğu gibi aslında emrivaki olan istekleri olduğunu göreceksiniz bu serinin. bu isteklere kızmak yerine hazırlıklı olmak daha iyi. gene de, thor'un üçlemesini izlemeyip, sadece ilk filmini izleyip bırakabilirsiniz de. avengers'ı da izleyecekseniz, bu yöntemle hiçbir şey kaybetmemiş olacağınızı düşünüyorum.