1. ilki çok tutunca ve 4 yılda tamamlanınca (birinci beş yıllık kalkınma planı 1928-1932 yıllarında uygulanmış), 1932 yılında hazırlanan ve 1933-1937 yılları arasında uygulanan sscb planı.

    köyden kente doğru kapitalist öğelerin yok edilmesi amaç seçilmiştir.

    bu plana göre;

    -22 milyon ton demir-çelik üretimi hedeflenmiş.

    -demir-çelik harici metal endüstrisinde gelişim hedeflenmiş.

    -kimya endüstrisinin tarıma faydalı olması için geliştirilmeler yapması hedeflenmiş.

    -yeni demiryolu ağları hedeflenmiş.

    -tarımda makineleşme, tarım ürünlerinde üretimin artması, yeni alanlarda tarım alanları oluşturulması hedeflenmiş. ayrıca tarımda kollektivizasyonun hızlandırılması, tarım işçilerinin eğitimi vs hedeflenmiş.

    -zanaatkarların ve el sanatlarıyla uğraşanların kollektif olarak çalışması hedeflenmiş.

    ayrıca 1928 yılından itibaren başlayan sovyet hayatından dini çıkarmaya eylemleri bu planda da kendisine yer buluyor. ibadethanelerin kapatılması ve din adamı diye bir mesleğin olmaması için çalışmaların yapılacağı da belirtilenler arasında. zaten sscb'de din adamlarının tutuklanması 1920'lerden itibaren sıkça karşılaşılan bir olay.

    sscb'nin "sscb kilisesi" oluşturup resmi episkopos ataması, bugün çin halk cumhuriyeti tarafından da yapılan bir olay. 'un dış politikada "aman ağzımızın tadı kaçmasın" tarzı politikaları sebebiyle de çin'de de tıpkı sscb'de olduğu gibi yeraltı kiliseleri oluşmaya başlar yakında muhtemelen.

    bu kalkınma planının uygulandığı yıllarda da metropolit sergius, sscb kilisesi'nin patrikliğini yapmaktaydı ve "yok canım ne din baskısı. hem hristiyanlık da marksizme benziyor..." türü açıklamalar yapmaktaydı. ama "din baskısı yok" derken sscb kilisesi haricindeki kiliseler de kapatılmaktaydı.

    bu planın uygulandığı yıllarda olan 'un suçlusu olarak da hristiyanlar gösterilmiş ve hristiyanların hususi olarak kollektif tarımı sabote ettiği söylenerek kıtlığın sorumlusu olarak hristiyanlar gösterilmiştir.

    hristiyanların kaderini müslümanlar da paylaşmıştır elbette. neticede onlar da sovyet kilisesi'nin bir parçası değildiler.
    0kampanya