john williams imzalı harika soundtrackleriyle -özellikle hedwig's theme ile- kendinizi büyülü dünyaya kaptırıp hogwarts'ın herhangi bir üyesiymiş gibi hissetmenize neden olan film serisi.
kurgusal dünyada diğer tüm yapıtlar bir yana, harry potter bir yanadır benim için. sinemada gözlerimi koca koca açıp hayranlıkla izlediğim ve günlerce büyüsünden çıkamadığım o "ilk günkü gibi sevmek" hissini her izlediğimde hâlâ yaşarım. quidditch sahnelerinde sinema salonunu stadyuma çevirip alkışlarla, sevinç çığlıklarıyla gryffindor'a verdiğimiz destekler, bir muggle olarak büyücülük dünyasındaki yaşıtlarınızla birlikte büyümenin verdiği tarifi olmayan o güzel duyguyu dile getirmek imkansız.
star wars çakması. biliyorum bir nesil bununla büyüdü ve onlar bu hikayenin özünün yıldız savaşlarının bir uyarlaması olduğunu duymaktan hoşlanmayacaklar.
harry potter aynı luke skywalker gibi bir yetimdir. tamam luke'un hala bir babası var ama kimse bilmiyor ailelerine ne olduğunu. ikisi de bir akrabasının yanında yaşıyor. ikisi de hayatında bir şeyler olmasını bekliyor. sonra olaylar gelişiyor.
sadece harry potter olsa yine iyi. voldemort'u al, yerine the emperor koy. dumbledore ile obi-wan, güç (force) yerine sihir, ışın kılıcı yerine uyduruk bir sopa, uçan süpürge'ler çakma uzay gemisi, quiditch dediğin bir nevi pod yarışı, jedi'lar yerine büyücüler vs vs.
tamam apayrı iki öykü gibi duruyor ama temel hatların bu kadar benzer olması, hafiften de olsa bir esinlenme olduğu fikrini akla getirmiyor mu?