1. savaşın teorisi ve pratikteki hâli üzerine yazılmış çok sağlam bir kitap. kaynak kitap niteliğinde olduğunu düşünüyorum hatta.
    bunun yanında zor bir kitap. konunun ağırlığı mı yansıyor cümlelere yoksa çeviri problemlerinden mi kaynaklanıyor bilemiyorum ama öyle kolayca okunan bir kitap değil.

    bu kitabı okuduktan sonra savaşa bakış açım acayip değişti. savaşın tarihteki yerine bakış açım da hakeza öyle. ben her zaman savaşı ilkel bir tutum olarak görmüşümdür. bunun ne kadar sığ bir düşünce olduğunu bu kitabı okuyana kadar anlamamam üzücü.

    Clausewitz çağ değişiminin savaş kavramına yansımasını çok iyi anlamış bir komutan bundan dolayı olduğunu düşünüyorum ki çağının ötesinde yazabilmiş. Sadece denklemdeki harfler değişiyor. Clausewitz'in milliyetçilik duygusu dediği şeyin yerini özgürlük, adalet gibi kavramlar almış olabilir belki artık.

    Sözlerimi kitabı önererek noktalamak istiyorum, eğer tarihteki olayların altyapısını daha iyi anlamak istiyorsanız mutlaka okumalısınız.
    #255884 imnilaying | 4 yıl önce
    2kitap 
  2. sekiz kitaptan oluşan yapıt. clausewitz'e göre sadece birinci kitabın birinci bölümü, yani savaş üzerine ünlü tespitlerin yapıldığı yaklaşık 20 sayfalık bölüm tamamlanmış ve bitmiş sayılabilir. diğer kısımları tamamlanmamış, taslak olarak kabul etmek daha doğru olur. toplamda yaklaşık 700 sayfalık bir eserdir.

    birinci kitabın birinci bölümünde ''savaş nedir?'' sorusu cevaplanır: ''savaş düşmanı irademizi kabule zorlamak için bir kuvvet kullanma eylemidir.'' peki bu nasıl gerçekleştirilecektir? bu, düşmanın silahlarından arındırılması yoluyla gerçekleştirilebilir. düşmanı mağlup etmenin yolu, onu silahlarından arındırabilmekten geçiyor. fakat bu açıklamalar, savaşı sadece kaba kuvvet eylemi olarak görmemize sebep olabilir.

    oysa, savaş kendi başına, bağımsız bir şey değildir. ''savaş, sadece, politikanın başka araçlarla devamıdır.'' bir savaşı besleyen unsur; düşmanlıktır, düşmanca niyettir. düşmanca niyeti nereye kadar vardırabileceğimiz, ne kadar bedel ödeyebileceğimiz ise savaşı doğuran politikaya bağlıdır. yani savaş salt bir kaos olamaz, belli bir amaca ulaşmak bir araçtır. öyle ki: ''politik hedefimiz ne kadar küçük olursa, ona vereceğimiz değer de o kadar az olur ve ondan vazgeçmeyi daha kolay kabul edebiliriz. bu nedenle çabalarımız da o kadar küçük olacaktır. o halde politik amaç, savaşın asıl nedeni olarak, hem savaş harekatıyla ulaşmak istediğimiz hedef için, hem de harcanması gereken çabalar için ölçü olacaktır.''

    clausewitz, tıpkı Machiavelli ve Sun Tzu gibi duyguyu problemlerine dahil etmez. ona göre savaş, ne olursa olsun bir tarafın kazanıp diğer tarafın yenildiği bir düellodur, kavgadır. bunun için gerekli olan yol ve yöntemler, savaşın teorisinin konusunu oluşturur. clausewitz bu konuda çok açık: ''şimdi insancıl kimseler, fazla kan dökmeden düşmanı silahtan arındırmanın ya da yenmenin sanatkarane bir yolu olabileceğini ve harp sanatının gerçek eğiliminin de bu olduğunu kolayca hayal edebilirler. ne kadar iyi izlenim bırakırsa bıraksın bu yanılgının ortadan kaldırılması zorunludur; çünkü, harp gibi çok tehlikeli şeylerde iyi niyetlilikten doğan yanılgılar, yanılgının en kötüsüdür. fiziksel kuvvetin bütün kapsamıyla kullanılması, hiçbir zaman aklın da beraber kullanılmasına engel olmadığından bu fiziksel kuvveti acımadan, kan dökmekten çekinmeden kullanan taraf, -düşman da aynı şeyi yapmazsa- üstünlük sağlar.''
    #268770 elhukmidiyalektik | 3 yıl önce (  3 yıl önce)
    0kitap