ankara'yı ankara yapan vali ve belediye başkanı. Bugün hala kullanılan Tandoğan meydanının isim babası...
1894'te istanbul'da doğar, darülfünun'da hukuk tahsil eder. 1914 yılında Kasımpaşa erkek numune mektebinde "Musahabat-ı Ahlakiye"* dersleri verir. İttihat ve Terakki iktidarının son zamanlarında maariften emniyet müdürlüğüne geçer. valilik döneminde en önemli özelliği haline gelen sert mizacı da bu görevi sırasında gelişmiş olsa gerek. Hakkında çıkan şu yazıya göre gazeteci ali kemal'i tutuklayan kendisiymiş ama ne kadar doğru bilmiyorum. www.indyturk.com/...
adalar'da görevliyken, heybeliada'daki yazlığında inzivada bulunan ismet inönü ile tanışır, ikinci adamın gözüne girer. 1925'te tekrar başbakanlığa dönen İnönü, Nevzat Tandoğan'ı malatya'ya vali yapar. 1927'de milletvekili seçtirir, 1928'de de meclisten istifa ettirerek Ankara Valiliğine atar.
o yıllarda yeni yeni büyüyen ve marşlardaki gibi "yoktan var edilmiş bir şehir" yapılmaya çalışılan Ankara'nın imar çalışmaları, demiryolunun öbür tarafında tamamıyla sıfırdan kurulan Yenişehir'in imarı, bahçelievler'in kurulması, şehre elektrik, su ve havagazının getirilmesi, itfaiye ve otobüs şebekesinin kurulması, hermann jansen'e yaptırılan şehir planı, bataklık bir arazide gençlik parkı'nın düzenlenmesi ve karşısında hipodrom ve 19 mayıs stadyumu'nun kurulması gibi birçok olay Tandoğan dönemindedir. Bu hizmetlerinin yanında çok titiz ve agresif bir yönetici olan vali bey, trenden inen tüm köylüleri, daha doğrusu hırpani kılıklıları doğruca karacabey hamamı'na götürerek kırklatmasıyla tanınır. Hükümet caddesi kavşağındaki belediye binasının penceresinde otururken, caddeden geçenlerin yere tükürme, izmarit atma, çöp atma gibi davranışlarını dikkatle takip ettiği, tüm bunları yapanları bizzat makamına çağırarak azarlayıp polise teslim ettiği söylenmektedir. Çimlere basmayı ağır şekilde yasaklayan da kendisidir. kılığı düzgün olmayanları da ulus meydanı veya atatürk bulvarı gibi yerlere hiç sokmadığı, aşık veysel'in de bu yüzden çankaya köşkü'nde atatürk'ü ziyaret etmesinin engellendiği anlatılagelmiştir ki, turgut özakman bunun doğru olmadığını söyler.
Bu otoriter adamın sonunu da oğlu getirmiştir. 1945'te doktor Neşet Naci Arzan cinayetine adı karışan oğlu Haluk'un davasına müdahil olarak delilleri karartmakla suçlanan nevzat tandoğan'ın mahkemede şüpheli olarak ifadesine başvurulması, burada özellikle hakimlerin sert tutumu ve müdahil avukatın sıkıştırıcı soruları üzerine müthiş incinen ve egosu örselenen vali tandoğan, eve dönüşte karısına "ben şerefiyle oynanacak adam mıydım" der ve o akşam kafasına sıkarak intihar eder (9 Temmuz 1946).
Osman yüksel serdengeçti'ye attığı "ulan öküz anadolulu, Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek" tiradıyla da merkeziyetçiliğin kitabını yazmıştır.