summer breeze, almanya'nın en iyi metal festivalerinden biri olduğu kadar, ses sistemlerinin özellikle kayıt esnasında fena halde çuvallaması ile de tanınır. kayıttan dinleyebileceğiniz gibi, alissa'nın sesi her zaman müziğin önünde çünkü summer breeze'ın sahne sistemi böyle çalışıyor: illa ki solist ön planda olacak, müzisyenler fonda tıngırdatacak ve seyirci müzikle değil, vokalle coşacak. katılan gruplardna bazılarının bunu birkaç kere eleştirdiğini hatırlıyorum. alissa özelinde ise, bu kayıt tekniği, kendi sesi ile grup arasındaki uyumun değerlendirilmesi noktasında da önemli oluyor. önüne geçtiği şarkıların değerini artıran bir vokal olmadığı gibi, brutal vokalinin metalcore'dan geldiği göz önünde bulundurulduğunda (10 yıl boyunca başını çektiği grubu the agonist), arch enemy şarkılarını ister istemez daha da hızlandırdığı eleştirilmişti. özellikle arch enemy'ye ilk geldiği zamanlardaki korkunç eleştirilerin kaynağını bu iki nokta oluşturuyordu. summer breeze kaydında bu eleştirilerin ilkinin yanlı olarak ne kadar doğru olduğunu görebiliyorsunuz. michael amott reyiz bile riffleri hızlıca geçmek zorunda kalıyor, daniel erlandsson ataklarındaki hızı birkaç kat artırıyor. grubun angela gossow sonrasındaki gömlek değişiminden en çok etkilenen bu ikili olmuştu. alissa'nın bu çerçevedeki etkisini gösteren iyi örneklerden biri bu summer breeze konseri. war eternal'ın başlangıcındaki brutalı o kadar ön planda ki, kamera bile alissa'yı kadrajda tutmak zorunda kalıyor ama şarkının başı önemli zaten. hem şarkının stüdyo kaydında hem de aşağıda anlatacağım resurrection fest kaydında böyle bir hız ve akış sorunu yok çünkü her şey olması gerektiği gibi ilerliyor. arch enemy "konser performansı stüdyo hallerinden daha iyi şarkılar çalan" gruplardan biri olarak adını duyurmuştu. bu olumsuz faturayı ses teknikerleri üzerinden summer breeze'e kesmek yerine, alissa'yı suçlamaya devam etmek doğru gelmiyor bana.
resurrection fest, benim izlediğim arch enemy konser kayıtları arasında önemli bir yere sahip çünkü alissa'nın sahne hakimiyetini bundan ileride gördüğüm bir kayıt hatırlamıyorum ben. bu sefer de müzik belki biraz boğuk ve alissa'nın sesini duyabilmek içn cam çerçeve indirmek zorunda kalabiliyorsunuz, evet. bu olumsuzluğu kapı dışarı ettiğinizde ise, elinizde (kulaklarınızda?) kalan amott'un kendi keyfince hızını belirlediği riffler, erlandsson'un gene kendi keyfine uygun atakları ve tabii ki alissa'nın alabildiğine rahat tavırları oluyor. you will know my name'i klibinin verdiği gaza eşdeğer bir gazla canlı dinlemek büyük keyif. alissa'nın yıkıcılığını sakinliğiyle yansıttığı sahnesinden keyif almak ise eşsiz.
menajerlikten istifa ederek grubun artık ruhani lideri olan gossow ile alissa arasındaki değerlendirme, uzun yıllar devam edecek bence. yıllar sonra alissa>gossow olmaması içten bile değil. hele ki, aldığı ilk yıkıcı eleştirilerden sonra alissa'nın bu noktaya gelebilmiş olması ve bir efsane ile karşılaştırma sonrası olası bir "daha da iyi" olma durumu gerçekten akıl alır gibi değil. eminim ki alissa'nın kendisi bile buralara gelebileceğini hayal etmiyordu. umarım yolu daha da açık olur. gossow'un görünmez tahtı hiçbir zaman yıkılmayacak, yok olmayacak. bunda hemfikir olanların, alissa'nın dünya'nın en iyi metal vokallerinden biri olmasını takdirle karşılayacaklarını biliyorum.