1920'lerde amerikan kÜltürü yayılırken, boksun japonya'da fazlaca popüler olmasının ardından şimdiki güdük formuna evrilmiştir.
karate aslında yer mücadelesi, güreş formları, yakalama, kitleme, sıkma, silah kullanımını da içeren tam anlamıyla bir karma dövüş sanatıdır. bütünlükçüdür. gel gör ki japon imparatoru ekonomik olarak sıkıntıdaki hakını eyleyecek bir spor ararken (bkz: fulbol fiesta festival) karate ile karşılaşmıştır. karate, judo ve benzerlerinden farklı olarak bolca yumruk ve tekme içeren,o sıralarda japonya'da hayranlık uyandıran boksun yerine geçebilecek bir japon değeridir. hatta gölge boksuna karşılık gelecek kataları bile vardır.
bu arayış, karatenin okinava'dan japonya'ya ve oradan dünyaya sadece kısmi olarak, yumruk ve tekmeden ibaret bir dövüş sanatı olarak çıkmasına neden olmuştur. karate'nin babası sayılan, birkaç haftalığına davet edildiği tokyo'da bir ömür geçirip ömrünü karatenin (budanmış formunun) yayılmasına adayan funakoşi, okinava ustaları tarafında az yerden yere vurulmamıştır. hatta gerçek manada da yerden yere vurmuşlar, sopalamışlar galiba.