1. Munzur dağlarının eteklerinden doğup tunceli il merkezinde Pülümür çayı ile birleşerek keban barajına dökülür. Bölge insanı için oldukça fazla anlam taşıyan bu çay, barındırdığı kırmızı benekli alabalıklarla öne çıkmaktadır. Suyunun temizliği ve lezzeti ayrı bir olaydır zaten. Çıkş noktasından baraj gölüne döküldüğü nokta arasında sırayla ph değerleri 9,25-6,25 arasında değişmektedir. (erikli su 7,20-7,60 arası bir şeydi.)
    #167481 iskiski | 5 yıl önce
    0akarsu 
  2. Hakkında bir efsane de bulunan tunceli'de bir ırmak. Efsane şöyledir:

    Eski zamanlarda bir yaşlı adam ve kızı varmış. Bir gün yaşlı adamın kızı ölmüş. Bu günden sonra yaşlı adam gece düşlerinde sürekli kızını görmeye başlamış. Kızı ona "Baba, bende bir emanet var, gömütümü (mezarımı) aç." demiş. Yaşlı adam gömütü açmış ve orada beşik gibi bir şeyin içinde işaret parmağını emen bir bebek görmüş. Bebeği almış. O gece kızını yine görmüş. Kızı bebeğin adının "Munzur" koyulmasını istemiş. Yaşlı adam da bebeğe bu adı vermiş.

    Munzur yedi yaşına gelmiş ve Koyun Gölü'nün yakınlarındaki bir ağanın çobanlığını yapmaya başlamış. Bir gün bu ağa hacca gitmiş. Munzur da ağasının karısına giderek "hanımım ağamın canı sıcak helva ister." demiş. ağanın karısı önce şaşırmış sonra helvayı Munzur'un canının çektiğini düşünerek helvayı pişirip paketleyip Munzur'a vermiş. O sırada ağa hacda namaz kılıyormuş. Namazın sonunda sağa selam verince sağ yanında elinde bir torbayla duran Munzur'u görmüş. Namazını bitirip "hoş geldin evladım burada ne arıyorsun? Nedir o elindeki?" demiş. Munzur da "ağam canın helva çekmişti onu getirdim." demiş ve torbayı vermiş. Ağa şaşkınlıkla bohçayı almış ve içine bakmış. Gerçekten de sıcacık bir helva varmış torbada. Bir şeyler söylemek üzere başını kaldırdığında Munzur'u görememiş.

    Ağa hacdan dönmüş. Herkes ağaya armağanlar getiriyormuş. Munzur da götürebileceği başka bir şeyi olmadığından otlattığı koyunlardan sağdığı sütü bir çanağa koymuş ve ağanın yanına gitmiş. Ağa Munzur'u görünce "asıl hacı olan Munzur'dur, onun eli öpülmelidir." demiş ve Munzur'un elini öpmek üzere ayağa kalkmış. Munzur da "ben ağama elimi öptürmem. yıllarca senin ekmeğinle büyüdüm." demiş ve kaçmaya başlamış. Munzur önde ağa arkada bir kovalamaca başlamış. Şimdiki Munzur Irmağı'nın çıktığı yere geldiğinde Munzur'un elindeki çanak düşmüş ve süt dökülmüş. Sütün döküldüğü yerden de duru bir su fışkırmaya başlamış. Munzur kırk adım daha ilerleyince bu fışkıran sulardan bir ırmak oluşmuş. Munzur'un arkasından koşanlar bu ırmağı geçememişler ve Munzur dağların arasında kaybolmuş gitmiş. Efsaneden çıkarılan ders ise bir insanın çoban da olsa Tanrı'nın sevgisine layık olabileceğidir.
    #249010 nosferatu | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    3akarsu 
  3. baslangic noktasi ve en guzel kisimlari (bkz: ) ilcesinde yer alan nehirin adidir. TYunceli sehir merkezinde etrafinda guzel sayfiye yerleri de bulunmaktadir. 2000 lerin oncesinde pek guvenli olmamakla beraber artik guvenle tadi cikarilabilmektedir.
    #249036 judsonswearingen | 4 yıl önce
    0akarsu