1. çağdaş japonya'nın temelinde yatan imparatorluk dönemi. 'nin isimli güzide romanı bu dönemin son yıllarında geçer.

    aslında bu dönem oldukça karmaşık bir dönemdir. üzerine yüzlerce kitap yazılan bu dönemi tek bir girdide anlatabilmem mümkün değil. o sebeple en azından bir giriş girdisi gireyim ki sonra bu başlık altına çeşitli konular hakkında girdiler girerim.

    bu dönemin hazırlayıcısı 'dir demek çok da yanlış olmaz sanırım. peki nasıl? işte burada komodor 'ye odaklanmamız lazım.

    abd 19. yüzyılda denen olay sebebiyle iyice batıya doğru genişlemiş durumdaydı. ayrıca 'da oturan balıkçılar ve denizciler de sık sık okyanuslara açılıyor ama asya taraflarına giderken japonya gibi tam mola yeri olabilecek bir ülkeye giriş yapamıyorlardı. amerikalı denizciler için japonya hem bir mola, hem de bir ara ticaret noktasıydı aslında. haliyle hem japonya hem de abd büyük fayda sağlayabilirdi bu ortaklıktan. ama japonya "yabancı istemiyoruz arkadaşım! haydi git!" deyip durduğu için de amerikalılar ellerine geçen her fırsatta bu japonya meselesinin çözümünü gündeme getiriyorlardı.

    en sonunda komodor matthew perry, asya'ya yaptığı bir askeri gezi sırasında japon limanlarına gemilerini sokmuş ve "bakın size 1 yıl süre veriyorum. bu limanlar ben geldiğimde bize açık olmazsa, bu gemilerle size saldırırım" demiştir.

    tabii japonlar da son teknoloji ürünü toplarla kuşanmış bu modern gemileri görünce (japonlar dışarıya kapalı oldukları için donanmalarını da askıya almışlardır) epey korkmuşlardır.

    perry de 1 yıl süre vermesine rağmen 6 ay sonra japonya kıyılarında tekrar belirmiştir. 10 gemisi ve 1600 adamı vardır. haliyle 'yı işgal etmesi gayet kolaydır. işgal etmese bile top atışlarıyla şehri harabeye çevirebilecek güçtedir. böylece japonlar 31 mart 1854 tarihinde perry ile 'nı imzalarlar. ama imzayı atmıştır. perry de shougun'u imparator zannetmektedir. ama abd tarafında pek sıkıntı yaratmaz bu durum. abd istediğini almış ve japonya artık dünyaya açılmıştır.

    ama japonya'da kazanlar kaynamaya başlar. feodal beyler shougun'u vatana ihanetle suçlarlar. "başımızda imparator olaydı bunları görmezdik!!!" demeye başlarlar. böylece yüzyıllar boyu imparatora bir köşede zorla inziva hayatı yaşattıran feodal beylerin gözünde imparatorluk makamı bir nevi kurtarıcı makam gibi görünür.

    işte tüm bunların gölgesinde 3 şubat 1867 tarihinde 14 yaşındaki prens mutsuhito, "meiji" (明治)adıyla japonya imparatoru olur. dönemin shougun'u olan da 9 kasım 1867'de shougunluk makamından kendi isteğiyle istifa eder ve yerine yeni bir shougun geçmez. böylece japonya'da tüm iktidar imparatora geçer ve japonya'nın feodal sistemi burada sona erer. artık her şey imparatorun elindedir (mi acaba?).
    #161219 jean baptiste de la rose et la croix | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    2dönem