Hayatı futbolla şekillenmiş ve total futbol’un en saf haline saha içinde hayat vermiş, liderlik etmiş en önemli parça olan cryuff bu oyun felsefesini günün şartlarına uygun şekilde barcelona’ya taşırken hiç kuşkusuz futbolculukta kazandığı oyun deneyimi kadar kendisini şekillendiren hayat ve eğitim tecrübelerinden de faydalanmıştı. Günümüzde etkileri hala devam eden total futbol’un cryuff özelindeki şekillenmesine ve gelişimine kısa bir bakış yapmaya çalışarak aslında total futbol’un sadece bir oyun tarzı değil, sistemli bir eğitim, yetişme, hayata bakış ve hatta hayat tarzı olduğunu da görüyoruz.
Futbol oyunculuğunun temelinde dört gereksinimden bahsede cryuff. İyi çim, temiz soyunma odaları, ayakkabılarını kendi temizleyen futbolcular ve sağlam kale ağları. Kendi kramponlarını temizleme tabiri tabii ki sadece kramponlarla sınırlı değil.
“yıldız bir oyuncunun kirli malzemeleri yıkanmak üzere eve götürmesini bugün anlayabilmek zordur belki ama insanı şekillendirenler, bu tip tecrübelerdir. Üstünüze başınıza bakarken, ayakkabılarınızı temizlerken şekillenir, kişilik kazanırsınız. Daha sonraları, çalıştırıcılığım döneminde genç oyunculara bunları aşılamaya çalıştım. Ayakkabılarınızı kendiniz temizlerseniz altlarında ne tür kramponlar bulunduğunu görür, bastığınız yeri, çevrenizi duyumlarsınız”
Bildiğim kadarıyla türk futboluna en büyük katkyı yapmış derwall’de istanbul’a ayak bastığında ilk yaptığı galatasaray’ın antrenman sahalarını çim sahaya çevirtmek olmuş.
Cryuff hayata bakışını şekillendiren felsefenin bu olduğunu söyler. Futboldaki diğer faktörler, beceri, hız, teknik ve gol atmak sonra gelmektedir. Bu noktada rahatlıkla cryuff’un aslında iyi bir futbolcu ve teknik adamdan öte iyi bir öğretmen olduğunu söyleyebiliriz. Onun Amerika’da kazandığı deneyim de aslında bu açıdan önemlidir ve felsefesini daha futbola adım attığı ilk günlerde oyuncunun futbola bakışını belirleyecek olan “kendi kramponlarını temizleme” düsturu bile bu eğitimin doğal parçasıdır. Sporun kulüp bazlı geliştiği avrupa’nın tersine bunu eğitimin ve okulların önemli bir parçası haline getirmiş, müfredatın parçası yapmış Amerika’da geçirdiği üç yıl da böyle bir futbol adamı için mükemmel bir rastlantı ve şanstır aslına bakılırsa. Amerika’da Cryuff vakfında edindiği deneyimde (deplasman maçlarından önce engelli çocuklarla antrenman yapar) bu felsefenin eksik paçalarından empati yeteneğini kazandırmıştır ona hiç kuşkusuz.
Ajax’ta edindiği önemli futbol kazanımlarından birisi de altyapı hocası jany van der veen’in beş temel noktayı merkeze aldığı ve oyuncuların daima topla birlikte hareket etmesini sağlayan çalışma sistemidir. Şut çekme, kafa vurma, top sürme, pas verme ve top kontrolü. Cryuff en kolay yolun daima en zoru olduğunu anladığım bu antrenman tarzı nazarımda daima standart kaldı diye ekler. Cryuff iyi oyuncuyu da bu antrenman sisteminin kazanımlarıyla tanımlar bir nevi: onun için iyi oyuncu topa sadece bir kere dokunup nereye koşacağını bilen oyuncudur. Futbol izlence olmalıdır der ancak her çalıştırıcı hareketlilikten, çok koşmaktan ve vites arttırmaktan bahsederken ben “o kadar koşmayın. Futbol beyinle oynanan bir oyundur. Doğru yerde ve doğru zamanda, ne erken ve de geç olmanız gerekir” dediğini ekler.
Rinus michels’de cryuff’un üzerinde en büyük etkiyi bırakan futbol adamlarından birisidir. Kendisine “ham elmas” dediğini belirttiği michels’le maçlardan önce diğer oyunculardan ayrı olarak rakipleri ve taktikleri tartışması da takım oyununu düşünmesini sağlamış cryuff’ta. Aynı yöntemi sonraları marco van basten ve pep guardiola gibi oyuncularla uyguladığını da ve bunun iki taraflı, hem uygulanan oyuncuya hem de takıma katkı sağladığını söyler. Savunmanın rakibe mümkün mertebe az zaman tanıma olduğu veya topu aldığınızda olabildiğince çok alan kazanıp kaybettiğinizde rakibin alanını daraltmak gerektiği fikrini de gene michels’ten almıştır. Hatta bu noktada futbolu şöyle tanımlar cryuff:
“futbolda her şey mesafenin birer işlevidir.”
Kısacası total futbol pozisyon alma hatlar arasındaki mesafeler meselesidir. Kaleci dahi bir hattır ve savunmacıların topu doğru anda almasını sağlayabilecek, onlara seçenek sunmak için ceza sahasında öne çıkabilecek birisi olmalıdır. Takım dizilişi ve mesafeler doğru ayarlandığında geriye sadece disiplin kalır ve sahadaki tüm o hareketliliğe rağmen takımdaki kimse kafasına göre oynayamaz. Sahada doğru pozisyon alındığında ve destek verildiğinde de fazlaca mesafe kat etmeye gerek kalmadığından teknik de kolayca öne çıkabilmektedir. Bu tip bir oyun için yetenekli ve disiplinli oyuncular gerektiği ortadadır ve daha da önemlisi uzun süre birlikte oynamanın getirdiği takım çalışmasıdır. Sahaya takım olarak çıkmak, takım olarak ayrılmak ve hatta eve takım olarak dönmek; yani içgüdü.