-
seyyan hanım olarak bilinen seyyan oskay'ın yorumladığı bir şarkıdır,
www.youtube.com/...
daldan dala uçarım, kahkahalar saçarım
gönül avcılarını aldatırım, kaçarım
daldan dala konarım, gizli gizli yanarım
yalnız onu sevmiştim, ismini hep anarım
hah hah hah hah hah
benim adım çalıkuşu
sevdiğim ince daldı, kalbimi hep o çaldı
tam üç sene oluyor, gözüm yolunda kaldı
gözlerinde aşk vardı, sevdası beni sardı
yıldızlı gecelerde kollarımda yatardı
hah hah hah hah hah
benim adım çalıkuşu -
reşat nuri'nin romanı.
kitapta reşat nuri, ideal "kadın" fikrini de alttan alta empoze etmek istemiştir.
feride; eğitimli, gururunu her şeyden önde tutan, kendi ayakları üzerinde durabilen, fedakar, vatansever, anaç bir yapıya sahiptir. reşat nuri de yeni gelişen topluma bu düşünceyi aşılamaya çalışmıştır.
-
1986 yılında trt'de gösterime giren türk drama televizyon dizisi için (bkz: esin engin)'in bestelediği çalıkuşu ana tema buradan dinlenebilir. -
samsun'da çiftlik caddesinde hizmete girmiş bir döner salonu idi yıllar önce. sonra aynı caddede karşı dükkanı da alıp işleri büyüttüler. sonra atakum'a bir şube açtılar... şimdi bu yaz gittiğimde gördümki boku çıkmış. sadece çiftlik caddesinde altı yedi tane çalıkuşu olmuş. diğer semtlerde kaç tane bilmiyorum.
yine de samsun'a gidenlere tavsiyem orijinal çalıkuşu'nda döner dürüm denemeleri. mutlaka cipsli soslu olsun. pişman olmaz kimse. orijinal çalıkuşu nerde denirse, çiftlik caddesinin ellialtılar çıkışına oldukça yakın bir mekan. zaten trafiğe kapalı o caddenin her iki tarafında. hatta aha burada . -
ankara üniversitesi'nde öğretmenlik okuyan türbanlı kızların lakabı olduğunu düşündüğüm kelime.
itiraf sayfalarında bir ara hep bu tür kızlardan "modern çalıkuşu" olarak bahsediliyordu. -
(bkz: çalı kuşu) -
Kafesinden kaçan bir çalıkuşu’nun gurbetlik hikayesi.
“Çalıkuşu, bu dağlardan, yine gurbet kokusu almaya başlıyordu. Gurbet kokusu! Bu kokuyu bütün ruhuyla koklamayanlar için ne manasız bir söz! Hayalimde yollar, gittikçe incelip mahzunlaşan, bitip tükenmez gurbet yolları uzanıyor, kulağımda geçen arabaların o ince yanık sesli çıngırakları ağlıyordu.” -
zaman içerisinde farklı sanatçıların oynadığı film ve dizilere konu olmuş, ama aydan şener ve kenan kalav'ın bulunduğu versiyonuyla -bana göre- hepsine fark atmış reşat nuri güntekin romanı.
teyzesinin oğlu kamuran ile evlenmek üzereyken hayalleri yıkılan feride'nin istanbul'dan kaçarak, o dönemlerde (hatta belki şimdi bile) kimsenin gitmek istemediği anadolu'ya kendini atışının öyküsüdür çalıkuşu. tabi ki kendi adıma yorumum, diğer reşat nuri romanları gibi oldukça güzel ve sürükleyici bir roman olduğudur.
buradan sonrasında biraz da yukarıda bahsettiğim dizi hakkında konuşayım.
önceleri film olarak yayımlanırdı televizyonda. ancak daha sonra trt bunu kısa parçalara bölerek ramazan boyunca dizi şeklinde yayımlamak fikrini getirdi aklına. ramazanda iftar programlarından aşırı bunalan biri olarak, sofraya bunun eşliğinde oturmayı her zaman çok sevmişimdir. oyuncu seçimlerini çok yerinde buluyorum. aydan şener de, kenan kalav da, romandaki profillere oldukça uygun oyuncular. miralay hayrullah bey rolüne ise, usta oyuncu sadri alışık'tan başkasını düşünemiyorum bile.
-- spoiler --
diziyi izlerken kamuran'a lanetler yağdırmamak kaya akarsu'nun canlandırdığı yüzbaşı ihsan bey'e hayran olmamak, munise'nin saçının, onun ölüsüne sarılan feride'nin kolyesine dolandığı sahnede, feride'nin "yavrum benden ayrılmak istemiyor" demesi üzerine ağlamamak, yine Miralay Hayrullah Bey'in, evlendikleri gece utana sıkıla odasına gelen feride'ye babacan bir tavırla "Her şey aklıma gelirdi de, bu yaştan sonra senin gibi yüzsüz kızların tecavüzüne uğrayacağım aklıma gelmezdi...töbe ya rabbim! ırzım namusum sana emanet" dediği sahnede mutlulukla karışık gözyaşlarına boğulmamak ve kamuran'a yazdığı mektupta ona "odun kafalı" demesine gülmemek elde değil.
-- spoiler --
söz konusu çalıkuşu olunca, her versiyonunu izlemekten gocunmayan biri olarak, burak özçivit ve fahriye evcen'in bulunduğu versiyonu da izledim elbette. ancak o dizi biraz daha modern zamanlara uydurulmuş olduğundan, tam olarak romanın tadını vermiyor bence. her iki oyuncuyu da çok beğendiğim halde, dizi gerçek çalıkuşu'ndan esintiler taşıyan bambaşka bir şey olmuş sanki. türkan şoray'ın oynadığı eski film ise, o dönemki yeşilçam filmlerinden herhangi biri gibi gelmiştir bana hep.
edit: söylemeyi unuttum. esin engin harika bir iş çıkartmıştı -
İzmir bozyaka hastanesi kavşağındaki, yolun tam ortasında duran bir çitlenbik ağacı vardır. Bunun Reşat Nuri Gültekin'in Çalıkuşu romanında geçen, Feride'nin Kamuran dan saklanmak için tırmandığı ağaç olduğu söylenir.
Bu arada okuduğum ilk romandır.