onca laf söyleyene rağmen severek dinliyorum dinleyeceğim dinletiyorum ve dinleteceğim adamdır. ahmet kayaya kürt milliyetçisi damgası vurup şimdi olanlara susanların hiç söz hakkına sahip bile olmadığı adamdır. darbe zamanlarında çıkıp o zamanların kayıplarını, acılarına, sorunlarını zor şartlar altında şarkılarıyla dile getiren ve konserlerinde ülkücüleri ve solcuları bir araya toplayan efsanedir. malum ülkücüler de çok insan kaybetmiş solcularda çok insan kaybetmiştir. 'ahmet kaya solcuların son ses, islamcıların kısık ses, ülkücülerin gizli gizli dinlediği bir efsanedir'
"..... Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: 'Biraz seninle konuşak beş dakika, kaçıyorsun hep...' Bana dedi ki: 'Rica ederim.' Öyle bir ağrıma gitti ki: 'Ben de sana rica ederim,' dedim.. Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim"
16 sene olmuş..
dudağın yarım bir sevdanın hüznü ve aslan gibi göğsüyle gitti.
sesini beğenmek fikirlerine katılmayı yahut katılmamayı gerektirmez. bu ülkenin gelmiş geçmiş en muhteşem erkek seslerinden birisi olduğu gerçeğini ise hiç bir fikri değiştiremez.
Aslında içinde bir çomar yattığını bilmeden birkaç hafta öncesine kadar saygı duyduğum kişiydi. Sanatına hala lafım yok, ben pek pes ses sevmiyorum ondan ama ırkçılık, ayrımcılıktan dem vuran birinin ne kadar doğrudur şu görüntülerdeki lafları söylemesi? youtu.be/...
Bir de ingiltere insanına bok atıyor, ulan kıçınız sıkışınca avrupalı devletlerden medet umuyonuz sonra yediğiniz kaba mı pisliyorsunuz bir de?
Bıyık sakalmış, artık bana ahmet kaya edebiyatı yapanlara "çok da sikimdeydi"den öte laf edersem en adi şerefsizim. Meğersem kıllı hanzonun tekiymiş zaar.
Neyse gerçeklerin günyüzüne çıkması kadar güzel bir şey yok. Aynı şahıs prim yapmak için atatürkçü olduğunu da iddia etmişti yamulmuyorsam. İşte buna ideolojik karmaşa diyorum ben kendimce. Asıl maksadı ideoloji falan olmayan tipler işine geldiği sürece o fikirdendir hep, aksi halde taban tabana zıt fikirde bile olabilirler.
Şimdi gelsin eksiler ve yok o yalan haberciler, spekülasyoncular, orda şaka yaptı veya onu kastetmediciler.
Güçlü sesi ve yorumuyla hala baş tacı olan ve gündemde kalan, kalmaya devam edecek olan sanatçı. Seslendirdiklerinin hiçbirisi içi boş eser değildir, severiz kendisini. Yaptığı müzik için protest arabesk tanımı kullanılmıştı. Doğru bir tabir gibime geldi.
hakkında ne iyi ne de kötü düşünüyorum. sesi güzel mi? evet, sözler güzel mi? evet. daha önce dinledim mi? evet.
fakat apo posterinin önünde "ben apoyu özledim" diye kıçını yırta yırta şarkı söylediği gerçeğini unutmuyorum. bazı şarkılarında geçen sözlerin ne anlama geldiğini biliyorum ve unutmuyorum. bu sebeple şuan ne yaşıyor olması ne de yaşamıyor olması zerre umurumda değil. keşke doğmasaydı, keşke bugün anılmasaydı.
Şimdi ki siyasal ortama baktığımızda aslında bu adam yaşıyor olsaydı büyük ihtimal rte ile beraber megri megri diye açılım sürecinde ağlar. apoyu ziyaret eder, sayfa sayfa beste yapıp terörü ve apoyu bir güzel över belki canı sıkılınca milletvekili olur, akil insan olur, beleştepe de iftar gecelerine katılırdı ve işin komik tarafı tüm bunlar yaşanırken ülkem insanı bu ironik senaryoyu izler ve ses çıkarmazdı. Yanlış zaman da doğmuş diyelim bence.
seksenlerin ortalarıydı ilk kaseti eve geldiğinde. şöyle bir dinledim pek hoşlanmadım. fabrika kızı olayı da tuz biber ekti. sonrasında da pek ilgilenmedim. ama müziğinden çok siyasi tavrı ile gündem olması tuhaf geliyor.
şarkıları protest duruşunu her daim belli etse de politik görüşünden bağımsız olarak, her kesimden insanın severek dinleyebildiği sanatçı.. o şarkılar kalbe işler, beyni zonklatır.. sesi alır götürür.. sözleri iç titretir, can yakar, hüzünlendirir, gülümsetir......
müzik mevzu bahis olunca inanılmaz bir duyarlılığı yakalamış, nefaset bir çok eseri bulunan ve (çoğu kendi zamansız söylemlerinden ötürü) büyük haksızlıklara uğrayan keşke erken ölmeseydi dediğim sanatçı. neyse ki şahane bir "külliyat!" bırakarak gitmiştir...
müziğin insanları ortak paydada buluşturabildiğini, insanların ideolojilerini, inançlarını bir kenara bıraktırabildiğini kısa sürede de olsa insanları bir yapabildiğini bana ispatlamış kişidir.
geçen yıl acemi birliğine katıldıktan bir hafta sonra yılbaşıydı. devreler ile birbirimizi yeni yeni tanımaya başlamışız, insanoğlu bu hemen ilk baştan "şu çocuk böyle, bu çocuk şu cu" diye herkes ilk haftadan birbirine etiketi basmış. zaten askeriye öyle bir yer ki komünist çerkez milliyetçisinden tut, şeriati savunan adama kadar, her türlü ideolojiye sahip adam var. hayatında hiç sokakta oynamamış zengin çocuğu da var, 6 yaşından beridir çobanlık yapanı da. yılbaşı diyordum...
...dediğim gibi birliğe katılalı daha bir hafta olmuştu samimi olduğum kişiler ise ranzamın çevresinden ibaretti. o gün de bayağı soğuktu zaten bizim alayın olduğu yer çok ofsayt bir yerdi, önde saros körfezi, arkada çanakkale boğazı var, iki tarafında ayazı olduğu gibi bizim orada. öyle böyle üşümüyorduk. o gün de komutanlarsız ilk günümüzdü, yani komutan vardı da 423 tane adama 2 gün boyunca 1 astsubay 2 uzman çavuş bakacaktı. komutanlar mesai bitmeden önce de şuralara şuralara gitmeyin, buralarda şunları yapmayın diye uyarmışlardı bizi. bu uyarılardan birisi de bizim koğuşun hemen girişinde duran adı "botluk" olan soğuk iklim çadırı içinde sigara içmememizdi. gece yarısına 1 saat falan vardı, benim karşı ranzada yatan izmirli, tribüncü ve aynı zamanda sosyalist devrem gel sigaraya çıkalım dedi, tamam dedim bende. çıktık titreye titreye içiyoruz sigaraları. sohbet ederken bizim ki dedi ki "sus, sesi duydun mu" dedim evet ahmet kaya bu. sağa sola bakına bakına sesin geldiği yeri bulduk komutanların girmeyin dediği botluktan geliyor, ara ara da sigaraların o kırmızı ışıması geliyor. etrafı iyice kolaçan edip komutanların gelmediğinden emin olduktan sonra selamı verip girdik bizde çadıra. dedik gardaş sesi aç biraz. emrin olur abi dedi, çocuk belli "kürt"
çocuk içinde mp3 player'den başka marifeti olmayan o tuşlu telefonuna ahmet kaya'nın parçalarından başka parça atmamış, sırasıyla ahmet kaya çalıyor. bu sırada koğuşun önüne sigaraya çıkanlar da sesi duyunca selamı verip giriyor çadıra. bayağı bir kalabalık olduk bir süre sonra ama kimseden çıt çıkmıyor. ben her parçayla beraber bir sigara yakıyorum, beraber sigaraya çıktığım devrem de öyle. sonra hafiften hafiften çadırda olanların yüzüne dikkat kesildim ben. "kürtleri sevmiyorum" diyen çocuk gelmiş, "bütün dinciler yobazdır" diyen çocuk gelmiş, "komünistler teröristtir" diyen, "alevilik müslümanlık değildir" diyen, "sünniler katildir" diyen, "tayyib şöyledir" diyen, "kılıştarda liderlik vasvı yog bir kere" diyen ve daha niceleri hep beraber bir çadırda toplanmış, ahmet kaya dinleyip sigara içiyor. kimse birbirine ters bakış atmıyor, zaten kimse konuşmuyor... tüylerim diken diken olmuştu.
bu etkiyi yapabilen yani bütün farklılıklara rağmen belli başlı da olsa bir kitleyi bir arayaya toplayabilen, hatta ölümünden sonra bile bunu başaran başka bir sanatçı var mıdır bilemiyorum. bu yüzden bu adamın yeri, görüşü ne olursa olsun, bende hep başka olacaktır.